Bana göre bir ülkedeki müzeler, o toplumun gelişmişlik düzeyinin, kendi kültürüne verdiği önemin aynasıdır. Yıllardır gerek ülkemde, gerekse ziyaret ettiğim memleketlerde onlarca müze gezmek imkanım oldu. Benim gözlemime göre eğer yurtiçi ile yurtdışı müzeleri kıyaslamak gerekirse, aradaki en önemli farklardan biri, müzeden ayrılmadan önce uğranılan son nokta, satış mağazalarındadır. Yurtdışındaki müze satış mağazaları ziyaretçisinin elini kesinlikle boş bırakmazken, ülkemizdekilerde ziyaretçi ülkesine götürebilecek makul bir kültürel anı veya bilgi kaynağı bulabilmekte bayağı zorlanır.
İşte sonunda bu açığı Bilkent Kültür Girişimi görmüş ve aradaki farkı hızla kapatabilmek için projelerine hızlıca başlamış.
Bugün Topkapı Sarayı’nda Bilintur CEO’su Orhan Hallik ile paylaştığımız, söyleştiğimiz dakikalarda kendisinden Bilkent Kültür Girişimi’ni dinledim. Duyduklarım ve ardından da gördüklerim beni çok mutlu etti.
Bilintur CEO’su Orhan Hallik’den dinlediklerimizden birkaç anektot;
“Bilkent Kültür Girişmi sosyal sorumluluk bilincinin sonucu olan bir sivil toplum hareketi niteliğinde. Çıkılan yolda, öncelikli olarak ülkemizdeki müze ve ören yerlerinin ziyaretçileri için birer cazibe merkezi olması, kültürel zenginliğimizin doğru yaşatılabilmesi için, yılsonuna kadar Türkiye çapında 62 müzede satış mağazaları açılacak. Bu mağazalarla beraber 33 tane Müze Kahvesi hizmete girecek”
“Müze ve ören yerleri satış mağazalarında alıcıya ulaşacak kültürel ürünlerin sağlanmasında birçok el sanatkarı ve atölye çalışılıyor. Bu, yokolma tehlikesi ile karşı karşıya olan kimi el sanatımız ve sanatçılarımıza çok önemli bir gelir kaynağı sağlamak anlamına geliyor. Şu an BKG 100 el sanatçısı ve 60 firma ile kültürel ürünler hakkında çalışma yürütüyor. BKG Türk El Sanatları’na verdiği bu destekle dolaylı olarak 2000-3000 insana iş imkanı sağlayacağını öngörüyor.”
“BKG, önümüzdeki günlerde Kültürel Ürün Tasarım Yarışması açarak kültürel mirasımızın farkındalık seviyesini arttırmayı, canlı tutmayı ve yeni nesiller tarafından da öğrenilmesine destek vermeyi planlıyor”
“BKG, sanal mağazası ile ziyaretçisine 24 saat satınalma yapma imkanı veriyor”
“BKG, geleneksel Türk lezzetlerine de sahip çıkıyor. Türk kahvesi ve lokumunu en üstün seviyede standardize edilmiş kültürel ürünler olarak müze ve ören yeri satış noktalarında ziyaretçilerine sunuyor”
“BKG’nin kültür projeleri kapsamında Noel Baba Projesi ve Türkiye’nin kültürel zenginliğini yansıtan belgeseller çekmek bulunuyor”
“BKG, müze ve ören yerlerindeki Türk ve yabancı ziyaretçilerine Türkiye’nin kültürel zenginliğine en doğru kaynaklardan ulaşabilmeleri için çok dilde hazırlanan yayınları sunuyor. Satış noktalarıda çok geniş bir kitap bölümü bulunmakta.”
“BKG’nin konusunda uzman, çok değerli bilim insanlarından oluşan büyük bir danışman kadrosu bulunuyor.”
…
Evet, benim bu sabah çok da detaya girmeden tutabildiğim notlar bunlar. Ama eğer siz yazdıklarımın gerçek hayata yansımasını görmek istiyorsanız lütfen en kısa sürede İstanbul’da Topkapı Müzesi’nde açılan Satış Mağazası ve Türk Kahvesi’ne gidin.
Emin olun, damağınızda enfes kahvenin tadı ile eliniz kolunuz dolu mekandan çıkacaksınız.
🙂
İlk yorumum nedense gelmedi, geldiyse de artık ne yapalım 🙂
Şunu demiştim… Bu yeniliklerin belki de görülmeyen en önemli tarafına değinmişsiniz. İş gücü. Çünkü eğer kaliteli müze hizmeti vermek istiyorsanız, konuyla ilgili bilgiye sahip kişileri bünyeniz altında toplamalısınız. Zira ben bu yeni girişimi arkeoloji ve sanat tarihi öğrencileri için bulunmaz fırsatlardan biri olarak görüyorum. Hem konuyla ilgili bilgi hem de iyi derecede yabancı dil ile bence satış mağazalarında konumlandırılması gereken doğru adres onlar.
Ama bir şey de eklemek isterim… Bende orada olmalıydım demeden de geçemeyeceğim, daha doğrusu çok isterdim. Sizler bu işlerin duayenlerisiniz sizlerden iyisi olamazdı kesinlikle, ama “gerçekten” sektörden birinin de orada olması güzel olmaz mıydı 🙂
Sevgili GFK,
Yorum kutusuna düşen tek kayıdınıza görr görmez, hatta okumadan hemen onay verdim. 🙂
Müzecilik bana göre başlı başına eğitimi alınması gereken bir uzmanlık konusu. Böyle bir bölümün TR’de olduğunu (sanırım bir üniversitede var, ama hangisi ibilmiyorum) sanmıyorum. Dolayısıyla sizin de belirttiğiniz gibi Arkeoloji ve Sanat Tarihi okuyan kişilerin bu dala yatkın olabilecekleri ve alacakları işletmecilik dersleri ile çok rahat iş süreçlerine adapte olabileceklerini düşünüyorum. Bu yolda yapısal yönlendirmenin de devlet tarafından yapılabileceği de ortada. Üniversiteler devlete bağlı ne de olsa.
Davete gelince, bizim de gözlerimiz sizi aradı. … 🙁