İç Denetim Uzman ve Uzman Yardımcısı Arıyoruz !

Strateji Faktoring A.Ş. ve Yatırım Finansal Kiralama A.Ş. bünyesinde Yönetim Kurulu Üyesine bağlı olarak çalışacak İç Denetim Uzman Yardımcısı aramaktayız.

Pozisyon için aranan nitelikler, yetkinlikler ve görev tanımı aşağıdadır.

Nitelikler;
Üniversitelerin tercihen ekonomi, finans veya işletme bölümü mezunu,
Uzman Yardımcısı: Tercihen bir yıllık iç denetim tecrübesine sahip,
Uzman: Üç yıllık iç denetim tecrübesine sahip,
Genel muhasebe, finans, istatistik, raporlama konularında bilgili,
İleri seviyede excel ve powerpoint kullanabilen,
Erkek adaylarda askerliğini tamamlamış,

Yetkinlikler;
İç motivasyon sahibi,
İşini takip eden ve sonuç odaklı,
Optimist ve problem çözme becerisi olan,

Görev Tanımı;
Şirketin kanun, yönetmelik, mevzuat ve prosedürlere uygun çalışmasını denetlemek, günlük iç kontrol faaliyetlerini yürütmek ve Yönetime raporlamak
Masak uyum görevlisi olarak şirketin Masak kuralları çerçevesinde çalışmasını denetlemek ve gerekli hallerde Masak’a bildirimde bulunmak
Şirketin risk yönetimi , gelişimi ve vizyonunu değerlendirmek üzere analiz yaparak önerileri hazırlayacağı MIS raporu ile Yönetime sunmak.

Çalışma Koşulları
Servis: Var
Yemek: Ticket Uygulaması
Sigorta: SGK + Özel Sağlık Sigortası

 

Pozisyon ile ilgilenen adayların “[email protected]” e-posta adresine özgeçmişlerini göndermelerini rica ederiz.

Kariyere Başlarken

 

2014 yılında üniversitelerden aldığım seminer davetlerinde konuşma konu başlıklarım çeşitlenme ivmesi gösteriyor. Geçtiğimiz yıllarda sadece mülakata odaklanan üniversite gençliği artık iş dünyasına girişe çok daha geniş bir perspektifte yaklaşıyor. Bu mutluluk verici.

Gençler, kariyer kavramının hayatımıza ne zaman girdiği, üniversite boyunca nasıl kariyer altyapısının güçlendirilebileceği, özgeçmiş zenginleştirilmesi, kariyerin geliştirilmesi ve 21. yüzyılda kariyer çeşitliliği gibi farklı konularda aydınlanmak istiyor.

Seminer verdiğim öğrencilere “Sunuma blogumdan ulaşabilirsiniz” diyorum. Eh, artık ulaşabiliyorsunuz. Hepinizi sevgi ile öpüyorum. 😀

Vizyonsuz Bir Liderle Yaşamak – 3

Üniversite seminerlerinde öğrencilere en büyük uyarımdır: Vizyonsuz bir lider/yönetici ile çalışmayın. 

Vizyonsuzluk nedir? 

Anlık ve gelecek korkusuyla kararlar almak ve hareket etmektir.

Güç kaybı korkusundan dolayı asla etrafını ve uyarıları dinlememektir. Sadece kendi doğruları ile yaşamaktır.

Herkesin arkadan iş çevirdiğine olan yüksek inanıştan dolayı kimseye güvenmemek, herkesi potansiyel hain olarak görmektir.

Mutsuz ve sinirli yaşamak, hırçın konuşmaktır.

Vizyona ihtiyacı olmadığına, bütün çözümleri “zaten” bildiğine inanmaktır.

Etrafında nitelikli insan bulunduramamaktır.

İşler için uygun insanları görevlendirememektir.

Güvenli alanından çıkmamak için sadece kendisine benzeyen itaatkar insanlarla yaşamak ve çalışmayı tercih etmektir.

Ve vizyonsuzluk, akıl dolu doğru soruları asla soramamakdır.

.

Gençler, ‘vizyon sahibi lider/yöneticiniz olsun, hayatınız değişir, algınız, aklınız gelişir ‘ derken, bir koca Türkiye Cumhuriyeti milletinin tarihinde gelmiş geçmiş en vizyonu kapalı başbakanı tarafından yönetiliyor, yönetilmek zorunda kalıyor olması ne acı. İstifa edip gidemiyoruz. İstifa ettirmeye çalışıyoruz, olmuyor.

Japonların Kaizen’i sürekli gelişim der. Bardağın boş tarafına değil, problemlerin gerisindeki gelişim fırsatlarına odaklanır. İnternet yasakları ve sansür bizim şu an çok büyük problemimiz. O zaman bu problemin gerisindeki fırsat ne olabilir diye düşünüyorum.

Cevabım şöyle;

Bu yasaklar, bizlerin hak ve özgürlüklerimiz için uğraşan mücadele kasımızın/yetkinliğimizin her geçen gün daha güçlenmesini sağlıyor. Bir adamın vizyonsuzluğu, bizim vizyonumuzu açıyor, büyütüyor, ne istemediğimizi çok net görmemizi sağlıyor.

Artık biliyorum ki, 20 yıl sonra bu günleri “millet olarak 21. yüzyılda kimliğimizi bulmamızı, hayatlarımızın anlamını tanımlamamızı sağlayan önemli bir dönemeçti” diyerek hatırlayacağız.

30 Mart Pazar günü yerel yönetimlerimizi seçmek için sandığa gideceğiz. Oylarımızı geleceğin aydınlık Türkiye’sini inşa etmek için verelim. Geleceği inşa etmek için tek ihtiyacımız çok çalışmak, bir patlamış ampul değil.

Dar Vizyonunla Sen Beni Hiçbir Yere Taşıyamazsın – 2

Vizyon, gelecek demek. Gelecek adına elinizdeki verileri, bilgileri, farklı görüşleri ve en önemlisi sezgilerinizi harmanlayarak atacağınız adımlarınızı ve kaynaklarınızı planlamak, uygulamaya geçmek demek.

Haydi şimi Türkiye’nin vizyonuna son bir uygulama ile bakalım:

Twitter yasaklandı. 

Aslında anlamak için arif olmaya gerek yok yukarıdaki iki kelimelik cümledeki vizyonsuzluğun ağırlığını hissetmek için. Bu kısacık cümlede vizyon yok ama Twitterı yasaklayanların kendi gelecekleri hakkında derin ve büyük kişisel korkuları var.

İkinci soru:

Bu kadar derin ve titreten korkuları olan bir idareci kitle bizi nereye taşıyabilir? 

Bu sıfırlamışlık ile hiçbir yere.

.

Dar Vizyonunla Sen beni Nereye Taşıyabilirsin?‘ yazı dizisini tasarlarken merkezime çalışma hayatındaki insanların 21. yüzyıl standartlarında gelişebilmeleri için sahip olmaları gereken 7 yetkinliği almıştım. Son yaşadığımız büyük internet sansürü olayından sonra bu yetkinlik setine en tepede yer alacak şekilde yeni bir madde daha ekliyorum:

ÖZGÜRLÜKLERE BAĞLILIK

İnsan, elinden alındığında haklarının gerçekten peşine düşüyor. Sözde değil, özde özgür bir insan olmanın çeşitli tutumları sergileyebilmek olduğunu anlıyor.

Özgür insan olmak ve kalmak için sergilenen tutumları incelediğimizde ise daha da etkileniyoruz. Neden mi? Çünkü insanların özgürlükleri adına girdikleri çaba bu yazı dizisinin nedeni olan 7 ana yetkinliği sergilemelerini sağlıyor.

Şimdi düşünün Twitter kapandığı andan itibaren aşağıdaki yetkinlikleri(tutumlara dönüşen beceriler) nasıl sergiledik?

1. Açık İletişim;

İnternet ortamında farklı platformlarda açık iletişim halinde kalarak bütün bilgilerimizi, görüşlerimizi korkusuzca paylaştık. Mizah unsurunu gerginliğimizi azaltmak için ilaç niyetine kullandık. Kimimiz üçerik üretti, kimimiz içeriği yaydı, kimimiz “beğen”di. Önemli olan açık iletişim sayesinde topyekün bilinçlenmekti.

2. İşbirliği;

Twitter yasağını aşmak için yasaklara karşı duran insanlar birbirlerine destek verdiler. Ulusal ve uluslararası boyutta işbirliği yaparak yasakçı zihniyet üzerinde baskı oluşturdular. Bu baskı yasakçı zihniyeti doğru yöne teşvik etmek içindi. Eğer şu anda istenilenin tam tersi yaşanıyorsa, bu yasakçı zihniyetin eninde sonunda meşruiyetini yitireceği anlamına gelmektedir.

3. Girişimcilik;

İnternet sansürü ve yasaklar insanların örgütlenerek mücadele etmesine yönelik kıvılcımı ateşledi. İK blog yazarlarının kendi kendilerine bir araya gelip İnternet Özgürdür Hareketi’ni başlatmaları özgürlükleri korumak adına bir girişimdir.

İnternet özgürdür Hareketi, temsil ettiği insanın gelişimi adına cesaretle harekete geçerek risk almaktır. Bu hareket kapsamında gösterilen çaba uzun solukludur. Her ne kadar hareketimizin bazı arkadaşlarımıza olumsuz yansımaları olduysa da, yola çıkarken kimsenin bize çiçek tarlaları vaadetmediğinin fazlasıyla farkındayız. Şu son yaşanan Twitter yasaklaması ile de ne kadar doğru bir çaba içinde olduğumuzu gördük.

4. Yenilikçilik;

Ülkemizde yaşanan internet sansürü dünya için de bir vaka niteliğinde. Şu an gerek internet teknolojileri, gerekse hukuki boyutta pek çok uzman bu gibi durumlarda yasakların nasıl aşılabileceği konusunda çalışıyorlar. Belki bugün, belki yarın bambaşka yenilikçi uygulamalar ile karşımıza çıkacaklar ve bu yenilikçi uygulamaların çıkış noktası, esin kaynağı  Türkiye’deki internet yasakları olacak.

5. Çeşitlilik;

Twitter yasağında mücadele veren insanların dini, dili, cinsiyeti, hayat görüşü, milleti hiç önemli değildi. Karşımızda sadece yasakçı zihniyete karşı tek yürek olmuş milyonlarca insan var.

6. Sürekli Gelişim;

Twitter yasağı veya peşinden gelebilecek yasaklara karşı internet kullanımına devam edebilmek için mücadele veren 7’den 77’y herkes şimdiye kadar bilmediği internet teknolojilerini öğrendi, uyguladı ve halen geliştirme halinde. Her ne kadar ‘21. yüzyıla dair kitap yakma girişimi‘ niteliğinde bir internet yasaklama süreci yaşasak da, bardağın dolu tarafında bizler tabir yerinde ise öğrenmek adına uygulamalı koşmaya” başladık.

7. Katılımcılık;

Twitter yasağına karşı durmak için bir izin, bir ehliyet gerekmiyor. Dünyanın her köşesinden ve Türkiye’den “Hak ve özgürlükleri kimse keyfi yok edemez” diyen herkes Twitter yasağı ve internet sansürüne karşı şimdilik ağırlıklı internet ortamında yazarak, çizerek, paylaşarak, beğenerek katılıyor.

Türkiye’de Kadın Olmak

Türkiye’de kadın olmak sadece bir fotoğrafla özetlenebilir.

O kadın ki, kafasında kaskı, belinde silahı, elinde gazı olandan kat kat yüreklidir,

O kadın ki, bu ülkeyi direnci, inancı ve azmi ile ayakta tutar ve ileri götürür.

O kadın ki, erkeği korur, gözetir,

O kadınlar ki, birlik olduklarında bu memleketin tüm çehresi değişecektir.

O günler de yakındır.

8 Mart Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun. 

 

turk.internet.com’da İnternet Özgürdür Söyleşisi

İpek Aral : İnternet Özgürdür Diyoruz ve Özgür Olana Kadar Çalışmaya Devam Edeceğiz

.

İnternet açısından yaşadığımız karagünlerde, içimizi açan bir kampanyaya Twitter üzerinde rastgeldik[1]. Karagünlerin bir nedeni, hükümetin interneti engellemek için ortaya koyduğu kanun ise, diğer nedeni “bilinçsiz internet kullanıcıları”. Öyle ki, bugün internet hızlarımız dünyanın ortalamasının (en hızlısının değil), 3’de birinde duruyor, fiyat pahalı, fiber yatırım yapılamıyor, kalite düşük ama bunun farkında olan ve şikayet eden, kampanya yapan bilinçli kullanıcı sayısı çok az. İnternet kanununun yeni maddeleri konusunda tepki gösteren sayısı da aynı şekilde fazla değil. Bu açıdan IK Bloggerlarının kampanyasına Twitter üzerinde rastgeldiğimizde heyecan duyduk. “Hala bir umut var demek ki” dedik.

Bu bloggerları ve kampanyalarını turk-internet.com okuyucularına da tanıtmak istiyoruz. Kimbilir belki onların heyecanı ve farkındalığı, başkalarını da harekete geçirir.

Sorularımıza sözcü olarak seçtikleri İpek Aral cevap verdi. Ancak bu cevabı verirken de bizden süre istediler ve grup olarak cevaplandıracaklarını bildirdiler. Bu nokta çok ilginç; malum pek çok meslektaş arasında rekabet olur ama bu grup birbiri ile yardımlaşan ve arka planda koordineli çalışan bir grup. İpek Aral ile +1 TV’nunda Tuluhan Tekelioğlu’nun Gece Masası programında yüzyüze karşılaşma olanağımız oldu[1]. Kendisi “bilgili”, “kelimeleri dikkatli seçen”, “akıllı” bir hanım. Zaten“Kaynağım İnsan” adresindeki blogunu tıklarsanız yazılarından sizler de bunu göreceksiniz. Sorularımıza verdikleri cevaplar ise şu şekilde :

 

turk-internet.com : IK Bloggerları ne demek? Sizler kimlersiniz? Nasıl bir yapılanmasınız?

İpek Aral : Biz mesleğimiz olan insan kaynakları üzerine internette içerik yani yazı, video, görsel üretip kişisel web sitelerinden yayınlayan bağımsız bireyleriz. Yazdığımız, çizdiğimiz için kendimiz ve okuyucumuz hariç kimseye hesap vermeyiz, kimseden talimat almayız.

Türkiye’de son beş yıl içinde pek çok İK blogu açıldı, şu an bizim takibimizde olan 100 İK blogu var. İnternet Özgürdür hareketi içinde ise 30 İK blog yazarı bulunuyor. Bu 30 İK blog yazarı İnternet Hareketi öncesinde de sık sık farklı nedenlerle bir araya gelen blog yazarlarıdır. Dolayısıyla İnternet Özgürdür Hareketi için birlik olmak belki de en zorlanmadığımız konu oldu.

İK blog yazarları olarak nasıl bağımsızsak aramızda da bir hiyerarşi yok. Hepimizin farklı güçlü olduğunu yetkinlikler var. Durumsal liderlik söz konusu. Birimiz çok iyi yaklaşımlarımızı ifade ederek sözcü olurken, bir diğerimiz iletişime odaklanıyor, öteki çeviriler peşinde koşarken, bir diğeri sosyal ağ hesaplarımız takip ediyor. Hepimizin ortak yaptığı faaliyet ise içerik üretmek.

 

turk-internet.com : Yeni internet maddeleri konusunda neler düşünüyorsunuz?

İpek Aral : Yeni internet yasasının içeriği, toplumun faydası değil, birkaç kişinin kendi hayatlarına dair kaygıları ile şekillendirilmiş. Hele ki, ikinci yasa tasarısı öncesinde durum korkunçtu. Bir adam bilgisayar başına oturacak ve keyfi site kapatacak, sayfa engelleyecek. Bu yasayı yapanlara çağrımız da zaten bir uyarı aslında; hukuksuzluk Türkiye’de gelenek halini alırsa, gün gelip o hukuksuzluğun onların başını yiyeceğini düşünemeyecek kadar dar görüşlü davranıyorlar.

Bu internet yasası birkaç dar vizyonlu, yaşı ileri, internetin nimetlerinin içinde bulunmayan, internetle nefes almayan insanın başımıza sardığı bir bela. Bizlerin internet hareketlerinin takip edilmesi demek, bir sure sonra hepimizin kategorize edilerek fişlenmesi anlamına geliyor. Kişisel verilere erişmek adına ikinci yasada getirilen mahkeme kararı ile ulaşılabilir yaklaşımı güven uyandırmıyor. Milyonlarca lira rüşvet almış insanların şu an özgür sokaklarda dolaşıyor olması, hukuken neyin uygun, neyin uygunsuz olduğu konusuda bugünün Türkiye’sinde kafaları karıştırıyor.

Ayrıca ikinci yasa tasarısı halen sitelerin kapatılmasında TİB Başkanına “özel hayat” karinesi altında büyük yetki veriyor. “özel hayat” toplumun faydası için göz önüne çıkıyorsa çıkmalı. Devletin yetkilerini üstünde taşıyan bir kişinin rüşvet aldığına dair bir içeriği ben okumak, dinlemek, izlemek hakkına vatandaş olarak sahibim. Bunu TİB Başkanı “özel hayat” diyerek engelleyemez, bu toplumun zararınadır. Bu yasada niyetin ne olduğu çok belli.

 

turk-internet.com : Kampanyanızı açmaya nasil karar verdiniz?

İpek Aral : Aslında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yasayı onayından önce harekete geçtik. Bizlerin üretme, bilgiye erişme özgürlüğümüze el uzatılması insanların 21. yüzyıl standartlarında gelişiminin engellenmesi demek. Böyle bir yasağın etkileri uzun vadede çok yıkıcıdır. Bu nedenle birinci yasa henüz imzalanmamışken mevcut olan e-posta havuzuna ben bir mesaj attım ve “birşeyler yapmalıyız” dedim. Hemen cevaplar geldi ve ilk aksiyon olarak hareket için bir görsel hazırlayalım dedik. Kendimize bir süre verdik görseli netleştirmek için. Derken biz görselimizi netleyemeden 18 Şubat 2014 tarihinde Gül yasaya onay verdi. Duraksadık, ne yapalım diye düşündük ve “yola devam” dedik. Halen yolda yürümeye devam ediyoruz edeceğiz.

 

turk-internet.com : Kampanyanızın detaylarından bahseder misiniz?

İpek Aral : İnternet Özgürdür Kampanyamızı başlangıçta 7 gün üzerinden planladık. Stratejik Hareket Planımızı oluşturduktan sonra ilk adım olarak çok basit bir kampanya görseli belirledik. Sonrasında çok dilli yayına başlayınca böyle basit ve net bir görselle yola çıkmanın faydasını fazlasıyla gördük.

İkinci adım olarak insan kaynakları uzmanları olarak “insan yetkinlikleri ve Türkiye’nin geleceği odaklı” manifestomuzu kaleme aldık. Görselle birlikte manifestomuzu sosyal ağlarda döndürmeye başladık. Bizimle ilk ilgilenen turkinternet.com oldu. Teşekkür ederiz.

Hareketimizin üçüncü gününde artıbirtv’de Tuluhan Tekelioğlu’nun Gece Masası programına çıkarak İK’cılar olarak yaklaşımımızı bütün Türkiye’ye ekranlardan duyurma fırsatımız oldu.

Stratejik olarak attımız dördüncü adım, internetozgurdur.com domainimizi satın almak ve blogumuzu 4. gün itibariyle açmak oldu.

Blogumuz açılır açılmaz manifestomuzu çok dilli yayınlayarak dünyadaki insanlara da mesajımızı iletmek bir diğer önemli kararımızdı.Şu an İnternet Özgürdür blogumuzda 12 dilde manifestomuzu okuyabilirsiniz. Çevirileri yaparken dünya ile işbirliği yaptık. Her dili, o dilin yerlisi çevirdi. Urduca, Hintçe, Farsça, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Portekizce ve diğerleri . Hedefimiz 15 dil. Halen bu yönde çalışıyoruz.

Bizler ne hukukçuyıuz, ne de bilişim teknolojileri uzmanı. Ama blogumuzda bu yönde içerik olması bilgi arayanlara cevap verebilmek açısından çok önemliydi. Avukat Şebnem AhiYazılım Geliştirici Soykan Özçelik bize destek verdiler. Hukuki içeriği hızla İngilizceye çevirdik ve dünya İK’cılarına, basın kuruluşlarına ve medya mensublarına servis ettik.

Sürpriz gelişme olarak Türkiye Korsan Partisi ile bağlantı geliştirdik. Onlar ile ilginç bir yazışma etabımız oldu. Sanırım onların da hiç beklemediği bir çıkıştı İK’cıların sergilediği.. Bizimle yıllardır Türkiye’de varolan internet sansürüne dair oluşturdukları içerik havuzunu paylaştılar. Bu havuz şu anda “Sansür Yazıları” başlığı altında blogumuzda yayındadır. Çok kıymetli yazılar yer alıyor havuzda, meraklısına bakmasını tavsiye ederiz.

Ayrıca hareket içindeki bütün İK’cılar her gün internet yasası hakkındaki düşünce duygularını blogda yayınladıkları yazıları ile Türkçe ve İngilizce paylaşıyorlar.

Facebook İnternet Özgürdür topluluğumuztwitter hesaplarımızı da açtık ve ilgiden çok memnunuz.

Hareketin kimler tarafından gerçekleştirildiğini merak edenler blogumuzdaki “BİZ” yazısına bakabilirler.

 

turk-internet.com : 7 günün sonunda kampanyanız bitmiş mi olacak? Ondan sonra ne yapacaksınız?

İpek Aral : Başlangıçta kampanyayı daha derli toplu hareket edebilmek için 7 gün olarak öngörmüştük. Ancak kampanya sonunda bir harekete dönüştü bizler için ve direnişimize uzun soluklu devam etmeye karar verdik. Bu çalışmaya çok etkin katılan arkadaşlarımız var, içerikleri yayan arkadaşlarımız var. Hepimiz gündelik hayatlarında mesaiye giren insanlarız. Ama bu yol uzun soluklu ve bütün hayatımızı etkileyecek bir öneme sahip. Bu nedenle fikir ve içerik üretmeye, yerli ve yabancı kanallara yayılmaya,, özgürlük mesajımızı iletmeye devam edeceğiz. Hayat mesaimize yeni bir unsur ekledik; “İnternet Özgürdür” diyoruz ve o özgür olana kadar çok çalışmaya devam edeceğiz. Birilerini çok ama çok rahatsız edeceğiz.

.

Şöylesi ve turkinternet.com’e ulaşmak için tıklayın.  

turkinternet.com’un sahibi Füsün Nebil’e çok teşekkürler 🙂

Dar Vizyonunla Sen Beni Nereye Taşıyabilirsin? – 1

Dünya hızla değişiyor.

Hızın nedeni teknoloji.

Üretimde, tasarımda, iletişimde, ofis ve okul ortamlarında teknoloji ile buluşamadığımız zamanlarda bunalıyoruz, ilkellikten yakınıyoruz.

Teknolojinin iş süreçlerimize kattığı verimlilik artık tartışılmaz. İnternet teknolojilerinin bilgiye erişim ve paylaşımda getirdiği kolaylık da bir bardak suyu kana kana içmek kadar hayatlarımızın vazgeçilmezi.

Peki, manzara bu kadar net iken, önümüze konulan yeni internet yasasının içeriğinde biz neyi tartışıyoruz?

Söyleyeyim;

Gücü elinde bulunduran iktidarın, ‘paçasını kurtarma çabası‘ ile şekillenen dar vizyonunu ve çöpe atılan Türkiye’nin aydınlık geleceğini.

Bu dar vizyon öyle ki, aşağıda sıraladığım ve yazı dizimin ilerleyen bölümlerinde tek tek ele almaya çalışacağım 21. yüzyıl yetkinlikleri ile taban tabana zıt;

1. Açık İletişim

2. İşbirliği

3. Girişimcilik

4. Yenilikçilik

5. Çeşitlilik

6. Sürekli Gelişim

7. Katılımcılık

Bu yazı dizisini yeni internet yasasına karşı çıkan bir TC vatandaşı değil, bir insan kaynakları uzmanı olarak yazıyorum. İşim, insanları anlamak, analiz etmek, onların sistemli gelişimini sağlamak. İnsanların iş hayatlarındaki gelişim ve memnuniyeti sağlayacak her türlü unsuru bulmak, tanımlamak, korumak, sürdürülebilir kılmak benim ana sorumluluğum.

Şimdi ise büyük bir savaş içindeyim. Çünkü sorumlu olduğum insanın parlak geleceğine büyük bir saldırı var.  Ülkemiz, bir avuç insanın şahsi menfaatleri için internet teknolojileri kullanımı ve bilgiye erişim dünya standartlarının gerisine itildi.

Tepki vermek, yapılanların nelere neden olacağı üzerine farkındalık yaratmak için hiçbir zaman geç değil.  Yazı dizimin 2. bölümünde “Açık İletişim” kavramını ve yeni internet yasasının açık iletişim yetkinliğini nasıl yok ettiği üzerine bilgimi ve görüşlerimi çok yönlü şekilde paylaşacağım.

-İnternet Özgürdür #karsıyız- hareketini takip edin.

.

Yazı dizisinin İnternet Özgürdür blogu üzerinden linklerini bu yazıya ekleyeceğim.

İnternet Özgürdür Facebook SayfasınI BEĞEN-LIKE

İnternet Özgürdür Twitter Hesabı