Dünya Düzdür – Thomas L. Friedman

dunyaduzdur

Thomas L. Friedman‘ın ‘Dünya Düzdür’ kitabı ABD’de piyasaya 2005 ilkbaharında çıkmış. Ben kitabı 2014 yazında okudum. Aradan geçen dokuz yıl bu kitap adına çok önemli. Çünkü yazıldığı tarih itibariyle on yıl sonrası için öngörülen gelişmeleri şu an yaşamaktayız. 2024 yılına işaret eden tahminleri tecrübe etmek için de çok kısa süre kaldı.

Thomas L. Friedman ABD’li bir gazeteci, köşe yazarı. Dünya Düzdür, benim okuduğum ilk Friedman kitabı. ‘Küreselleşme’ kavramının altını neden ve nasıl’lar ile doldurmak, farklı toplumlar üzerindeki büyük değişim yaratan etkilerini kıyaslamalı, artı ve eksileriyle anlamak istiyorsanız Dünya Düzdür’ü kesinlikle okumalısınız.

Benim kitapta en sevdiğim nokta, Friedman’ın ele aldığı her başlığa analitik yaklaşması ve konuları okuyucu zihninde metodlaştırması. Örneğin, Friedman dünyanın düzleşmesine neden olan 10 büyük etken sıralıyor veya şirketlerin küreselleşmeye ayak uydurabilmesi için 7 kural yazıyor. Bu yolla okuyucunun zihnine çıpalanan kitap içeriği her an kolaylıkla hatırlanmaya hazır hale dönüşüyor.

Kitapta beni en etkileyen bölümlerden biri, özellikle Arap müslüman dünyanın içinden mutlaka çıkması gereken ‘aşağılanmışlık’ psikolojisi. Neden etkiledi diye soracak olursanız, çünkü ucu bize de, hele bu aralar gereğinden fazla dokunuyor. Keşke algı genişletmek, farklı pencerelerden yaşadığımız dünyayı tanımak için herkes bu kitabı okuyabilse.

Teknoloji, internet, fiber optik mucizesi, taşeronlaşma, eğitim, mühendislik, insan kaynakları, yaratıcılık, inovasyon, GSMH, kalkınmışlık, uluslararası serbest ticaret, özgürlük, hayaller, fırsatlar, çok çalışmak, müslüman dünyanın sergilemekte olduğu karalık gelecek manzarası (10 yıl önce yazılmış bir kitapta bugün yaşadığımız Suriye, Irak-IŞID olaylarını görmek tüyler ürpertici), BRICS ülkesi olmak (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) başlıkları üzerinden, Türkiye’nin geleceği adına hangi alternatifleri tanımlayabiliriz/son 6 yıldır tanımlamışız ( ! ) merak ediyorsanız Dünya Düzdür’ü kesinlikle yarın alıp, altını çizerek okumalısınız.

Not: 10 yıl önce başbakan Recep Tayyip Erdoğan için yazılanlarla bugün geldiğimiz durum da pek enteresan ve düşündürücü.

 

Diplomasi – Henry Kissinger

DİPLOMASİ

İnsan kaynakları yönetimi ile pek ilgisi olmayan bir kitap gibi göründe de Henry Kissinger’ın Diplomasi eseri gerek yaşadığımız dünyanın işletim sistemini anlamak, gerekse dünya tarihini yazan pek çok önemli karakterin bireysel performanslarını öğrenmek etmek için mükemmel bir kaynak.

Henry Kissinger, ABD dış politikasına damga vurmuş bir devlet adamı. 1973-1977 yılları arasında Dışişleri Bakanı olan Kissinger, 1973 Nobel Barış Ödülü’nün de sahibi. Diplomasi kitabını okurken Kissinger’ın öncelikli olarak dünya tarihi bilgisine hayran kalıyorsunuz. 15. yüzyıldan başlayarak Fransa, Almanya, İngiltere, Avusturya-Macaristan, Rusya arasında ilerleyen Avrupa diplomasi tarihi yer yer Osmanlı İmparatorluğu’na da dokunuyor. 20. yüzyıla gelindiğinde ise ülkesini çok seven ve gurur duyan bir devlet adamının ABD merkezli bakış açısıyla 1. ve 2. Dünya Savaşlarını, Kore ve Vietnam Savaşlarını, iki kutuplu dünyada Rusya ile olan Soğuk Savaş dönemini ve Rusya’nın çöküş hikayesini soluksuz okuyorsunuz.

Şunu itiraf etmeliyim; Diplomasi kitabını okurken bizlere öğretilen, anlatılan tarihin tek yönlülüğünü/dar açılılığını farkettim. Avrupa’nın en etkili devletlerinin yüzyıllar boyunca birbirleri ile olan pek de “sevgi dolu olmayan” ilişkilerinin boyutlarını okumak, şu anda Avrupa Birliği çatısı altında birleşmeye çalışan bu devletlerle empati kurmamı sağladı. Kitabın son bölümünde Kissinger’ın 21., hatta 22. yüzyılın nasıl ilerleyeceğine yönelik ilgi çekici öngörülerini okumak da heyecan vericiydi. Sözün özü, Diplomasi kitabını bitirdiğimde “bu kitabı okumadan öncesi ve sonrası” şeklinde uluslararası ilişkiler ve G-8 ülkeleri üzerine net bir farkındalık sağladım diyebilirim.

Henry Kissinger’ın diplomasi tarihine damga vuran insanların karakterleri ile bağlantılı performanslarını ele alış şekli ise bütün İK’cıları kıskandırabilir. Sanırım kitabı bu kadar beğenmemin ana nedeni, tarihe mal olmuş onlarca önemli insanı geri bildirim görüşmesi yapıyor kıvamında okuyucusuna sunabilmesidir.

Henry Kissinger’ın Diplomasi eseri okuması ve değerlendirmesi kolay bir kitap değil. Kitapta her bölümü okurken farklı kaynaklardan anlatılanı derinleştirme ihtiyacı duyuyorsunuz. Ama diyorum ki; varsa sizin de verecek dört ayınız, bu kitabı mutlaka okuyun. Algınız, aklınız, fikriniz açılır.

İK’yı İkiye Böl

Geçen gün Yetenek Sarrafları ve Execution kitaplarının eş yazarı Ram Charan’ın HBR Blog’da yayınlanan yeni yazısını okudum.

Charan yazısında İK’nın şirketlerde etkinlik düşüklüğü nedeniyle yaşattığı hayal kırıklığından bahsediyordu ve çözüm önerisi olarak İK’yı ikiye bölüyordu.

1. İK – İdare (ücret, özlük, yan haklar)

2. İK – Liderlik & Organizasyon (işe alım, yetenek, bağlılık, yedekleme, performans)

Rharan’ın önerisindeki ekiplerin niteliği ise sizleri kızdırabilir: İK-İdare grubu çekirdekten, ‘tipik’ İK’cılardan, İK – Liderlik/Organizasyon, yani şirket için en çok katma değer üretmesi gereken İK’cılar ise kesinlikle sahadan, farklı meslek uzmanlıkları olan, çapraz iş süreçlerini tecrübe etmiş kişilerden oluşmalı.

Bu ne demek?

“Hayalimde mülakat yapan bir İK’cı olmak var” diye yanıp tutuşan genç arkadaşlara Ram Charam kırmızı kartı kaldırıyor demek.

Şimdi herkes düşünsün “Acaba Ram Charan tabandan İK’cıları istemiyor?” diye. Çok ama çok iyi düşünsün, gelecek yazılarda konuşalım 🙂

Türbülans Çağı – Alan Greenspan

TÜRBÜLANS ÇAĞI

Alan Greenspan, A.B.D. Merkez Bankası’nın 18,5 yılık efsane başkanı. Greenspan’in 2007 yılında yayınlanan Türbülans Çağı kitabı ise pek çok çevre tarafından dünyanın ekonomik görüntüsü ve vizyonunu anlamak için referans kaynak kabul ediliyor.

Benim Türbülans Çağı’nın ilk sayfasını çevirmeye karar verirken üç nedenim vardı:

1. Mesleğinin zirvesine ulaşmış bir ekonomist, girişimci, yönetici, devlet adamının kariyer yolcuğunu anlamak, analiz etmek, ilham almak,

2. ABD ve dünya ekonomisi, kapitalizm ve serbest piyasa ekonomisinin işleyiş prensiplerini anlamak,

3. İşgücünün farklı faktörler çerçevesinde (sosyal güvenlik, nitelik, mobilite, vs. ) bugün ve gelecekte dünya ekonomisine etkilerini anlamak.

Üç beklentime de fazlasıyla ulaştım. Kitabın ilk yarısında Greenspan’ın benim tanımlamamla 3R (renkli, riskli, randımanlı) kariyer hikayesini zevkle okuyabilirsiniz. Ben anladım ki, eş zamanlı olarak hem bir müzisyen, hem de istatistikçi, ekonomist ve merkez bankası lideri olmak pek kolay değil 😉 Farketmeden yersiz kullandığınız bir kelime nedeniyle ABD başkanını koltuğundan bile edebilirsiniz.

Kitabın ikinci yarısında ise Greenspan’ın A.B.D ve dünyanın önde gelen ekonomileri (İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Çin, Japonya, Hindistan, Doğu Asya ve Güney Amerika) hakkındaki görüş ve öngörüleri ile, 2030’da dünyanın sergileyebileceği ekonomik tablo hakkındaki yaklaşımlarını okuyabilirsiniz.

.

Greenspan, kitabında işgücü piyasasını elbette A.B.D. merkezli ele alıyor.

Bu çerçevede A.B.D.’nin karşılaşacağı en büyük problemi, giderek yaşlanan işgücüne yönelik yapılaması gereken sosyal güvenlik ve sağlık harcamalarının finansmanı olarak saptıyor.

Sonrasında da teknoloji ile birlikte ortaya çıkan nitelikli işgücü açığını ve A.B.D.’deki ilk ve orta derece eğitim sisteminin bu açığı kapatabilecek kaliteden çok uzak olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Dünyadan nitelikli işgücünün A.B.D.’ye göç etmesini de neredeyse tek çıkış noktası olarak belirtiyor. Zaten Obama’da 2. defa başkan seçildikten sonra yaptığı konuşmasında devlet garantisi ile dünyadan A.B.D.’ye öncelikli olarak enerji, sağlık, bilişim sektörlerinde nitelikli insan göçüne yeşil ışık yakmıştı.

.

Greenspan’in gözüyle dünyanın nasıl döndüğünü ve döneceğini anlamak için Türbülans Çağı’nı okumanızı tavsiye ederim.