Mesleği İnsan Kaynakları Olan Bir Kadın

Mesleğim İnsan Kaynakları. İnsan Kaynakları”cı” olmak için pek birşey yapmanıza gerek yoktur. Ne bir mühendis gibi üst düzeyde teknik altyapıya ihtiyaç vardır, ne de bir avukat kadar hukuk bilgisine. Bir parça güzelseniz ( bakımlı demek daha doğru olur ), birazcık da “şık giyinseniz” alın size, İnsan Kaynakları Uzmanı. Evet, maalesef bizim işimize dışarıdan bakanların çoğunluğunun düşüncesi budur ancak ben imajımızı tartışmak adına bu yazıyı yazmıyorum. ( Örneğin bu fotoğrafta saçım son derece uzamış ve kötü görünüyor.)

Bir iç hizmet bölümü olarak İnsan Kaynaklarının amacı en uygun çalışanları bünyeye katarak, onların motivasyonlarını üst seviyede tutmak yolu ile şirketin insan girdisinden kaynaklı verimliliğini optimize etmektir. Bizim işimizde 12-13 ana kalem vardır. Sıralayalım;

1. Stratejik Planlama – misyon – vizyon : Bizler elimizdeki çalışanlarla aşağıda sayacak olduğum işleri nasıl yapsak diye oturur, yazar çizeriz. İnsan kaynakları olarak nereye varmak istediğimizi hayal etmek ve sonra hayallerimizi hayata geçirebilmek zorundayızdır. Burada ince nokta hayallarimizin-hedeflerimizin tabii ki şirket, Yönetim kurulu (YK) ve Genel Müdür’ün ( GM ) hedeflerine hizmet eder nitelikte, uyumlu olmasıdır. Sürekli revizasyon gerektirir.
2. İşe alım ve işten çıkartma : İyi işe alım yapmaz iseniz 5 yıl içinde şirketinizin kapanmasına neden olabilirsiniz. Binlece adayla karşılaşırsınız, en iyi aday ile en uygun adayı, işe göre adam ile, adama göre iş yaklaşımlarını harmanlarsınız, ararsınız, ararsınız… . İşten çıkartmalarda psikolojik boyutun hassaslığı yanında kanuni altyapının da sağlam olmasına dikkat edersiniz. ( özellikle yeni 4857 nolu İş Kanunundan sonra hepimiz topun ağızındayız )
3. Performans Değerlendirme : Çalışanların performanslarını bilimsel ölçemezseniz yeni 4857 sayılı İş Kanunu elinizi ayağınızı fena bağlar. Performansı ölçülen çalışan geri dönüş bekler, ödül veya prim vermez iseniz “vah halinize”, verirseniz de “vah halinize”. Sağım solum sobe.
4. Eğitim : Çalışanların eğitim ihtiyaçlarını tespit etmek bir ciddi çalışmadır, eğitimler için bütçe çıkartmak ise bir başka olay. Alınan eğitimlerin geri dönüşünü ölçmenizi isteyen İSO tetkikçileri karşısında maymuna dönmeyi hiç anlatmayayım. Yöneticiye çalışanı eğitmenin, patrona ise yöneticiyi eğitmenin gerekliliği üzerine uzun söylevler verirsiniz. Patronu ise Harvard Business School veya London School Of Economics’e gönderebilmek için eşelenir durursunuz. Bir parmağınız havada ” Eğitim şart” sloganları atar, yakalayabildiğiniz herkesi seminer salonuna sokmaya çalışırsınız.
5. Endüstriyel Psikoloji : Aile problemleri, psikolojik problemler, şirket içi kavgalar, çekişmeler, davranış bozuklulukları, cinsel taciz , …
6. Kariyer Planlama : Parmağını artı değer yaratmak adına oynatmamış insanlar en kısa sürede nasıl yönetici olabileceklerini öğrenmek isterler. Düşünün ben onlara ne anlatıyor olabilirim acaba ?
7. İletişim : İletişim ikiye ayrılır; masa üstü, masa altı. Bizim gülen yüzümüzün altındaki işimiz masa altının edebini, ahlakını, düzeyini, ahengini, istikrarını, sınırlarını takip etmektir. Teknik olarak da intranet kurmanızda çok fayda vardır. Ortak kimya oluşturmak için çalışanlar hergün ortak söylemlerle karşılaşmalıdır.
8. Transfer – Atama – Terfi : Kim, nereye, nasıl, ne zaman gidebilir ve gidemez … oturur ilgili GM veya YK ile konuşuruz, bazen alınmak istenen kararı tartışırız, bazen de teklif götürür talep ederiz.
9. Ücretlendirme – Prim – Ödüllendirme : Ücretlendirme ve prim sistemlerinde ortadan çatlasanız, en süper sistemi kursanız patron bir çırpıda silebilir. Kademe-derecelendirme ile başarı kriterlerini iyi oturtup ödül sistemine yönelmek en faydalısıdır.
10. Risk Yönetimi : Kanunlardan ve maliyetlerden kaynaklanabilecek maddi riskeri, iş güvenliği ve işçi sağlığı uygulamalarını takip etmek durumundasınızdır. Fabrikanızın kapısına birgün kilit bile vurulabilir.
11. Motivasyon : Bizim milletimizi en çok motive eden şey maalesef yöneticilerin en az yaptığı şey ” takdir” dir. Maaş boyutu patronlar için motivasyon kaynakları sıralamasında tabii ki sondadır !!! 🙂
12. AR-GE : Benim için en önemli ayaktır. Yukarıda yazılı 9 maddenin bilimsel, sistematik uygulamalarının hayata geçirilmesi, uygulanması, denetlenmesi ve geliştirilmesi için kafamı kaşırım, okurum, araştırırım, mühendisleri toplar tartışırım, onlara bol bol hesap kitap yaptırtırım, bunalıma girerim, Samet Bey’le kavga ederim, saçım yarım saat içinde beyazlar, uykularım kaçar, bilgisayar başı proje çalışırken 12 saat yerimden kalkmadan bir koca kutu çikolata bile bitiririm…vs. vs.
13. Diğerleri : İş süreçlerine ve çalışan profillerine olan hakimiyetiniz nedeniyle eğer çalışma ve zeka kapasiteniz de uygunsa YK ve GM tarafından olur olmadık her işe, projeye dahil edilebilirsiniz. İK zihnini esnek tutmak zorundadır.

İşimi yaparken en çok sevdiğim üç şey vardır. Birincisi nitelikli insanlarla görüşmek beni çok mutlu eder. Kontak kurduğunuz zihinler işlerinin iyisidirler, onlardan öğrenecek mesleki, sektörel, şirketsel, yönetsel çok bilgi vardır. Her nitelikli mülakat ile bilgi bankanız gelişir. İkincisi işe aldığınız çalışanların başarılarına tanık olmaktır. Üçüncüsü insanların size duyduğu güveni ve inancı hergün çok yoğun hisseder, yaşarsınız. Sizinle kendilerini bütün içtenlikleri ile paylaşırlar. İyilerin dostu, kötülerin korkulu rüyası olursunuz. Elinizdeki güç kimi zaman sarhoş edicidir ama asla şımaramazsınız. Çünkü güç sorumluluk getirir, sorumluluk ise çok ağır bir yüktür. Güçlendikçe yükünüz artar. Yükü kim taşır ? Hammallar. Yani güç hamallık demektir. Kısacası her iyinin içindeki kötüyü, her kötünün içindeki iyiyi görürsünüz, nötrölize olursunuz hayata ve insanlara karşı. Beklentisizlik noktasına gelirsiniz. Eğer dikkat etmezseniz insanlar üzerine kurulu mesleğiniz yüzünden yaşam çoşkunuzu bile kaybedebilirsiniz. Benim bunca hobimin, ilgi alanımın olmasının nedeni yaşama tutunabilmektir.

İnsan kaynakları “insan”nın kendisidir. İçinde bilimsellik, akıl, sevgi, sağduyu, çalışkanlık, dürüstlükte de olabilir, tam tersi de. Bu felsefenin derinine inmek bize kabul
lenmeyi, yani salt “insanı sevmek” kavramını getirir.

Evet, inkar etmiyorum İnsan Kaynakları mesleğinde bir parça güzel-bakımlı olmak ve birazcık şık giyinmek faydalıdır çünkü siz çalışanlar karşısında şirket imajının yansımasısınızdır. Mülakata gelen adayın şirket adına tanıdığı ilk yüzsünüzdür. Bu yüz antipatik, bakımsız ve saldırgan da olabilir, sempatik, bakımlı ve dostça da. Ancak emin olabilirsiniz, bizim işimizde akıl yollu “insan sevme” yeteneği ile sabıra sahip değilseniz ve duygusal zekanızı pozitif yönde tarafsız kullanamıyorsanız, insanlara “hayır” diyemiyorsanız, alim-i cihan olsanız fayda etmez.

Unutmamak gerekir ki, her meslekte olduğu gibi İnsan Kaynakları uzmanlarının da iyisi ve kötüsü vardır.