Vizyonunuz Tanımlı Mı?

Çok şanslıyım ki, vizyonist yöneticilerle çalıştım bugüne kadar. Vizyonist olmak iş hayatında çok önemli bir erdem. Hatta ‘İnsan Kaynakları terminolojisini’ kullanarak, bir liderin sahip olması gereken en önemli yetkinlik de diyebiliriz.

Vizyon deyince aklıma üç soru geliyor;

Nedir vizyon sahibi olmak ?

Türkçe sözlük vizyon kelimesi için “uzak görüşlülük, geniş görüşlülük, uzgörü” karşılığını getirmiş. Ben de iş hayatı ile birlikte kullanıldığında vizyon kelimesine bir ek getirmek istiyorum; tanımlı vizyon. Bir iş sahibi veya yönetici kafasındaki vizyonu formule edebilmelidir. Eğer şirketiniz sizin ‘uzak görüşlülük, geniş görüşlülüğünüz’ yolunda yürüyecekse, o yolda yürüyen ekibiniz de nereye gittiğini bilmelidir.

Nasıl vizyonist olunur?

Çok çalışarak, çok okuyarak, çok düşünerek, çok araştırarak, sürekli soru sorarak ve çok dinleyerek. Vizyonist lider deyince benim aklıma hep Mustafa Kemal Atatürk gelir. Onun son nefesine kadar çalıştığını, ne kadar çok kitap okuduğunu, hep araştırdığını, sürekli yazdığını, çevresine her vesile ile sorular sorduğunu ve cevapları dinlediğini hatırlarım. Sarfettiği her cümle adeta onun vizyonunun formüle edilmiş halidir ve milletini bu vizyonda çalışmak üzere sürekli yönlendirir. Onun vizyonu özgür, uygar ve gelişmiş Türkiye‘dir.

Bir şirketin başarılı olabilmesi için vizyonist bir patron veya yönetici yeter mi ?

Hayır, gerekli sayıda ve niteliklerdeki insan kaynağı olmaz ise başarı elde edilemez. Bu aşamada da vizyonist iş sahibi veya yönetici “gerekli insan kaynağı sayısı ve nitelikleri nelerdir?” tanımlamasını mümkün olduğunca detaylı ve yazılı yapmalıdır.  Çünkü çoğunlukla arzu edilenle gerçekleşen yüzde yüz örtüşmez ve tanımlamalar sürekli güncelleme gerektirir. İnsan kaynağına ait sayısal ve niteliksel bilgilerin yazılı takip edilmesi zaman, enerji ve motivasyon kaybetmemek adına çok önemlidir.

 

Bu yazım Geliştrend’de yayınlanmıştır.



Nasıl Çalışırsın?

Kariyerimin daha ilk senelerindeydim. Türkiye’nin, hatta dünyanın önce gelen firmlarından biri beni görüşmeye çağırdı. Çok heyecanladım. Giyindim, kuşandım, kendimden çok emin gittim şirket merkezine.

Beni yaşıtım diyebileceğim bir hemcinsim mülakata aldı. Klasik tanışma sorularından sonra kritik an geldi ve kilit soru yöneltildi : Nasıl çalışırsınız?

Her zamanki güleryüzlü ben, daha da bir şen ifade ile “Eğlenerek” dedim.

İK uzmanının yüzü birden asıldı adeta ‘Ne gayri ciddi bir tip böyle karşımdaki’ dercesine.

Tahmin edebileceğiniz gibi bu cevabımdan sonra mülakatın gerisi kısa sürdü ve elendim. O dönemde çok düşünmüştüm, kendimi sorgulamıştım, yanlış mıdır eğlenerek çalışmak, çalışmaktan coşku duymak diye.

Şimdi ise bu sorunun cevabını çok iyi biliyorum; eğer bir kişi yaptığı işten keyif almıyor, iş üstündeyken eğlenmiyor, coşku duymuyorsa verimli ve yaratıcı asla olamaz. Ekibini iyi yönetemez, liderlik yapamaz, iş üretimi kalıcı olamaz.

Siz siz olun, eğer bir işte çalışırken veya yönetirken hiç eğlenmediğinize, keyif almadığınıza, coşku duymadığınıza kanaat getiriyorsanız, derhal o işi bırakın, farklı alanlara kaymaya, neden zevk aldığınızı bulmaya çabalayın.

Stajın Varsa Gel

Yeni mezun bir genç, karşımda oturuyor, temiz bir özgeçmiş yazmış, ellerine sağlık. Ama arıyorum, arıyorum, dört yıllık üniversite hayatı boyunca uzun geçen yaz tatillerinde neler yaptığını göremiyorum, okuyamıyorum. Soruyorum “Stajlarınızı yazmayı mı unuttunuz?

Hayır, karşımdaki bu genç stajlarını yazmayı unutmuş değil, dört yıl boyunca tatillerde hiç staj yapmamış.

Mühendislik bölümlerinde okuyan öğrencilerin lanet ettikleri bir zorunluluktur stajlar, onlarsız okuldan mezun olunamaz. Keşke aynı zorunluluk sosyal ve idari bilimlerde okuyan öğrencilere de getirilse. O zaman etrafta “ben ne yapacağım?” diye dolanan bir sürü genç görmezdik.

Eğitim şart” der gibi sürekli tekrarlıyorum yakınıma gelen gençlere “Staj şart“.

Neden?

Stajlar, bir gencin kariyeri adına ne istediğini değil, ne istemediğini anlamasını sağlar.

Stajlar, bir gencin kurumsal ortamdaki atmosferi ilk kez soluduğu zaman dilimidir. İşyerleri, iş ilişkileri okul hayatına benzemez. Stajlar bu gözlemi yapmak, ortamla, iş arkadaşları, yöneticiler ile empati kurmak için en mükemmel fırsattır.

Staj süreçleri bir gencin yetkinlikleri, kişilik özellikleri bakımından kendisini sorgulayabileceği çok önemli bir süreçtir. Gerçek hayata atılmış bu yarım adımda aslen kişi hayatının geri kalanının nasıl olacağını da sezinleyebilir. İş varsa çalışıp, iş yoksa boş oturmayı mı tercih ediyorsunuz? Aman dikkat ! Kariyeriniz boyunca da aynı tutum içinde olma ihtimaliniz yüksektir.

Mühendislik bölümlerindeki zorunluluk dışında, bireysel tercih ile staj yapmış olmak bir gencin işe, iş hayatına duyduğu hevesin göstergesidir.

Staj yapmış bir genç ile staj yapmamış olanın mülakatları birbirinden çok farklı seyreder. Staj yapan genç sanki yarın işe başlasa hemen üretken olacakmışcasına kendisine güvenlidir. Diğerinin işe karşı ürkekliğini hissetmek içinse İnsan Kaynakları profesyoneli olmanıza bile gerek yoktur.

Son söz olarak,

lütfen gençler, yaklaşan uzun yaz tatili boyunca yan gelip yatmayın, kendinize staj yapacak şirketler bulun ve bireysel gelişiminize yatırım yapın.

lütfen işverenler, işlerinizin verimliliğini arttırmak için staj yapmış gençleri tercih edin.

Geliştrend’de İnsan Kaynakları Üzerine Yazmak

Geçtiğimiz günlerde Friendfeed sosyal ağından Ömer Ekinci bana asla geri çeviremeyeceğim bir teklif getirdi. Ömer Ekinci’nin teklifi Geliştrend.com isimli blog projesinde yazar olarak yer almam üzerineydi. Blogun diğer yazarları bloglarını takip ettiğim birbirinden değerli isimlerdi; Uğur Özmen, Hasan Basusta, Prof. Dr. Şule Özmen ve tabii ki Ömer Ekinci.

Teklifin ardından geçen süre içinde yazışmalarımız, kendi yazı ve konu başlıklarımı saptama çalışmalarımdan sonra Geliştrend.com‘un 23.05.2009 tarihi itibariyle yayına geçtiği haberini aldım ve çok mutlu oldum. Peki Geliştrend nedir, ne işe yarar ? İşte Ömer Ekinci’nin kendi anlatımıyla Geliştrend:

Geliştrend.com, genç girişimci, yönetici ve patronlara yönelik bir hap-blogdur! 10 ana kategoride 10 değerli uzman yazar tarafından girilen ve hepsi hap niteliğinde, yani hemen uygula-hemen sonuç al mantığında yazılan yazılardan oluşur. Genç bir girişimciye, işini geliştirirken  ihtiyaç duyacağı küçük ipuçlarını verir.

Geliştrend.com‘da uzun ve teorik yazılar bulunmaz. Olabildiğince uygulanabilir, hatta uygulanmış örneklerle anlatılan pratik örneklerle oluşturulan Geliştrend.com uzun saatler harcayabileceğiniz bir kaynak site değil, hergün 3 dakika okuyup hemen gerçek hayata dönüp uygulamanız gereken yazılardan oluşur.

Hergün günde 2 defa, özellikle de motivasyonunuzun düştüğü zamanlarda Geliştrend.com‘un işinizi geliştiren hapları sizi bekliyor olacak.”

Bugün itibariyle yayın hayatına başlayan Geliştrend.com‘daki ilk İnsan Kaynakları yazımı aşağıda okuyabilirsiniz ya da bizzat Geliştrend.com‘a giderek benim yazımdan çok daha fazlasına ulaşabilirsiniz. Bence bir bakın, memnun kalacaksınız 🙂

.

DİKKAT ! İNSAN KAYNAKLARI

20. yüzyılın son çeyreğine kadar dünya ekonomi literatüründe “İnsan Kaynakları” yoktur, “İnsan Sermayesi” kavramı vardır.

İnsan, üretim sürecindeki “para,makine, insan” üçlü saç ayağından biri ve hatta en maliyetli olanıdır. İşe alınır, kullanım süreci dolunca ise derhal atılır. Kulağı son derece rahatsız eden bu yaklaşıma İnsan Kaynakları teorisyenlerinden önce Birleşmiş Milletler organizasyonu el atmış ve insanlık dışı koşullarda çalıştırılanlara yönelik bir dizi önlem getirmiştir.

1970’lere gelindiğinde ise Amerika Birleşik Devletler’indeki dünya devi firmaların yüksek maliyetler ve verimsizlik nedeniyle kar edemez hale gelmesi, akademisyenleri “İnsan Kaynağı” üzerine çalışma yapmak üzere tetiklemiştir. İnsanın sadece bir şirket girdisi sayılamayacağı, onun da ihtiyaçları, beklentileri, sıkıntıları olabileceği yaklaşımı kısa sürede karşımıza “İnsan Kaynakları Teorisini” çıkarmıştır.

Günümüzde her çaptaki şirket için en kısa tanımı ile İnsan Kaynakları “şirket bünyesine girmeye aday veya içindeki insanların ihtiyaçları ve beklentileri ile ilgilenen bölümdür”.

İnsan Kaynakları bölümleri şirket çalışanlarının bahsi geçen ihtiyaç ve beklentilerini elindeki bir dizi enstrümanla karşılar; işe alım ve oryantasyon, performans değerlendirme, eğitim yönetimi, ücretlendirme yönetimi, kariyer yönetimi, çalışan iletişimi ve motivasyonu , sosyal hak ve faydalar ve organizasyonel gelişim.

Bugünden itibaren Geliştrend.com’un İnsan Kaynakları bölümünde, bir şirket bünyesinde yer alan çalışanları içeren -özlük işlemleri- hariç bütün konular için “ne, neden, ne zaman, nasıl, nerede, kiminle” sorularına yanıt arayacağız ve bulacağız, görüşmek dileğimle 🙂

Sansüre Sansürü Yay! Hareketi

“Yay! Hareketi, adı üstünde, yaymaktan geliyor. Sanal ortamda, gerçek hayatta, elimizden geldiğince tepkimizi yaymak anlamını içeriyor.

Bu doğrultuda, elimizde çeşitli malzemelerimiz ve yönetmen arkadaşımız İlkay Kopan’ın çektiği videolarımız var.

11 Mayıs itibariyle, videolarımızı, manifestomuzla beraber bloglarımızda yayınlayarak, ortak bir mesaj vermeyi hedefliyoruz. Aynı gün, aynı mesajla ortaya atılarak kamuoyunun dikkatini çekmeyi amaçlıyoruz.

Öte yandan, videolar ve banner’lar sanalda yayılırken, gerçek hayatta da boş durmuyoruz tabii ki. Tepkimizi internetten çıkarıp, dışarıda da göstermek için poster ve sticker gibi malzemelerimizden faydalanacağız.

Amaç belli: Sansür, her yerde karşınıza çıkabilir. Malzemeler de bu doğrultuda hazırlandı, boşlukları malzemeyi kullandığınız yere göre yazabilirsiniz.

Örneğin, posteri bir restorana astınız, boşluğu “Bu restorana erişim engellenmiştir” şeklinde doldurabilirsiniz.

Bu fikirden hareketle aklınıza yeni bir malzeme fikri gelirse, atış serbest. Neler mi olabilir? Tribünlerde “bu tribüne erişim engellenmiştir” pankartı açmak olabilir, yine mecrasına uygun mesajlarla amerikan servis, tişört, bardak altlığı, föy, stensil gibi daha pek çok şey olabilir, bundan sonrası hepimizin hayal gücüne kalıyor aslında.

Sizden tek isteğimiz, bu malzemeleri kullandığınızda ya da gerçek hayatta karşınıza çıktığında, hemen bir fotoğrafını çekip, nerede olduğu bilgisiyle birlikte bize göndermeniz. Hareketin ne kadar yayıldığını görmek ve fotoğraflarla sitemizde sergilemek istiyoruz.

Kısıtlı sayıda malzeme elimizden bulunuyor. Bir süre için bize yazarak malzeme temin edebilirsiniz ya da doğrudan bu sayfadan indirip, kendiniz basabilirsiniz.”

Kitapçıda

Manavda

 

Diyor Sansüre Sansür.org Yay! Kampanya ana sitesi. Türkiye’nin aydınlık geleceği için ben de bu kampanyaya sonuna kadar destek veriyorum. Eğer siz de destek veren blog, site sahibi veya herhangi bir kişiyseniz mutlaka kampanyanın manifestosunu okuyun. Hareket hakkında daha detaylı bilgi almak, blogunuza, sitenize veya istediğiniz her yere koyabileceğiniz görsellere ulaşmak için Sansüresansür.org Yay ! Hareketi sitesine buradan gidebilirsiniz.