Yaratıcılığın Sırrı

İnsan Kaynakları mesleğine girdiğimden beri gözlemlediğim durumlardan biri de özellikle satış, pazarlama, üretim, ar-ge, iş geliştirme gibi bölümlerde en çok aranan niteliklerden birinin “yaratıcılık” olduğudur. Yaratıcılık deyince herkesin aklına bilim adamları, mimarlar, tasarımcılar, sanatçılar gelir ilk başta. Onlar işleri gereği olmayanı bulmak, tasarlamak gibi bir misyon yüklenmişlerdir hayatta. Sanki onların beyinleri diğerlerine göre daha özgürmüş gibi gelir büyük çoğunluğa. Oysaki hepimizin beyinlerinde aynı yaratıcılık potansiyeli mevcuttur. Yaratıcılık niteliğini kullanmak isteyenler için tek yapılması gereken şey hayata baktığımız pencereyi biraz genişletmek, farklılaştırmak, eğitmektir.

Yaratıcılık niteliğinin kullanılabilmesi için bireyin algılarının gelişmesi, özgürleşmesinin yanında elbetteki bilgi düzeyinin de artması çok önemlidir. Herkesin bildiği “dehanın yüzde doksandokuzu çalışmak, gerisi yaratıcılık ile olur” sözü boşuna sarfedilmemiştir. Ama benim bu yazımın amacı size “şöyle kitap okuyun, böyle kitap seçin” gibi tavsiyelerde bulunmak değil. Ben yaratıcılığın başlangıç noktası düşünmekten hareketle okuyucudaki yaratıcılık kıvılcımını ateşlemeye çalışacağım.

Düşünmek süreci içinde insanın kafasından birbiri ile ilgili, ilgisiz bir sürü kişi, nesne, durum geçer. İşte yaratıcılık bu hızlı düşünce akışı içinde birbiri ile hiç ilgisi yokmuş gibi görünen girdiler arasında beklenmedik ilişkiler görmek, alışılmadık bağlantılar kurabilmekte yatar. İşte size birbiri ile alakasız gibi görünen kişi, durum, nesneler ile beklenmedik, alışılmadık bağlantılar kurmak üzerine ufak bir egzersiz. Bu egzersiz için tek yapmanız gerek bir kağıt ve kalem almak. Aşağıda okuyacağınız ikili kümelerin her biri için üçer tane bağlantı kurun. Bu egzersizin “doğru” veya “yanlış” cevabı yok. Burada tümüyle kendi birikiminiz, algınız ve tabii ki yaratıcılığınız ile berabersiniz.

1. Einstein’ın saç modeli ve işiniz
2. Isaac Newton ve meyve
3. Işık hızı ve en sevdiğiniz kuzeniniz
4. Marlyn Monroe ve aya yolculuk
5. Çin seddi ve makarna

Düşünmek bağlantı kurmaktır. Yukarıdaki tür egzersizler, daha düzgün tanımlaması ile çağrışım oyunları, yaratıcılığı uyandırır ve aklı özgürleştirir. Rastlantısal görünen bağlantılar kurmak, sonsuz tematik aratırma kanalları açar ve kişiyi koşullu düşüncenin kısıtlayıcılığından kurtarır. Bu yapmış olduğunuz ve kendi başınıza da farklı ikililer oluşturarak devamını getirebileceğiniz basit egzersiz sizi hem eğlendirecek, hem de beyninizdeki blokajları yenmenizde size yardımcı olacaktır.

Örneğin ben ikinci madde “Isaac Newton ve meyve” için şunları yazmışım :

1. Isaac Newton meyvelerin renklerini, tatlarını, kokularını sayılar ile sembolize eder ve meyvelerin matematiksel karşılığından yola çıkarak, doğayı formulize ederdi. Meyveler onun en büyük esin kaynağıydı.
2. Isaac Newton küçükken çürük bir elma yemişti. Bu elmanın tadını hiç unutmadı. Geçerliliğini yitirmiş teoriler, köhneleşmiş düşünceler ona hep bu yediği çürük elmayı hatırlattı.
3. Isaac Newton kuzeni James’den nefret ederdi. Hayatında ilk defa karpuzu gördüğünde ilk aklına gelen şey “aman tanrım ne büyük şey, bu koca meyveyi havaya ne kadar bir kuvvetle fırlatırsam acaba aptal kuzemin James’in kafasına düşecek kadar ivmelenebilir?” oldu ve bu karpuz vakasından sonra F=ma formulunu buldu.

Dünya Tarihine Yön Veren 50 Bilim İnsanı ve Kaşif

Micheal H. Hart’ın “En Etkin 100” kitabına göre dünya tarihine yön veren 50 bilim insanı ve kaşifin bir cümle yaptıklarını paylaşmak istedim.

1. Isaac Newton (1642-1727) : Mekanik (F=ma), matematik (integral, binom teoremi), optik, termodinamik, akustik, astronomi alanlarında çığır açmıştır.

2. Ts’ Ai Lun (yaklaşık MS 105): Çinli kaşif kağıdı bulmuştur.

3. Johann Gutenberg( 1400-1468) : Matbaanın mucididir.

4. Kristof Kolomb ( 1451-1506): Amerika kıtasını keşfetmiştir.

5. Albert Einstein (1879-1955): Görelilik – yerçekimi kanunu, fotoelektrik etki kuramları ile tanınır.

6. Louis Pasteur (1822-1895): Hastalıkların mikroplardan kaynaklandığı kuramı ve koruyucu aşı geliştimesi ile tanınmıştır.

7. Galileo Galilei (1564-1642) : Mekanik konusundaki önemli çalışmalarından çok onu astromoni dalındaki saptamaları ile tanıyoruz. Teleskopu geliştirerek Copernikus’un ileri sürdüğü gezegenlerin güneş etrafında döndüğü teorisini kanıtlamıştır.

8. Aristoteles ( MÖ 384-322) : Formel mantık ve felsefe üzerine çalışmaları yanında astronomi, zooloji, embriyoloji, coğraya, jeoloji, fizik, anatomi, fizyoloji, ekonomi, psikoloji, retorik, siyaset, tanrıbilim üzerine çalışmıştır.

9. Euclid (MÖ 300): Düzlem ve somut geometri konularını incelemekle birlikte “Elementler” kitabı ile cebir ve sayı teoremlerini geliştirmiştir.

10. Charles Darwin ( 1809-1882) : Doğal şeçme yoluyla evrimleşme kuramının kurucusudur.

11. Nicolaus Copernikus ( 1473-1543): “Gök Cisimlerinin Hareketi Üzerine” adlı kitabında ilk defa dünyanınk endi etrafında, ayın dünyanın etrafında ve diğer bütün gezegenlerle beraber dünyanın güneşin etrafında döndüğünü yazdı.

12. Antoine Laurent Lavosier (1743-1794) : Kimya kuramını formule ederek kimya bilimini doğru yola yönlendirmiştir.

13. James Watt ( 1736-1819) : Buhar makinasını yapaarak Sanayi Devriminin kilit adamı olmuştur.

14. Micheal Faraday ( 1791-1867) : Kapalı bir devre içinde mıknatıs gezdirilmesi halinde mıknatıs hareket ettiği sürece devrede akım olduğunu keşfetmiştir. Bu etki “elektromanyetik endüksiyon”” olarak adlandırılır ve Faraday Kanunu olarak anılır. Ayrıca ilk elektrik motoronu yapmıştır.

15. James Clerk Maxwell ( 1831-1879) Elektrik ve manyetizmanın temel kanunlarını ifade eden dört denklemi ortaya koymuştur.

16. Karl Marx ( 1818-1883) : Bilimsel sosyalizmin kurucusudur.

17. Martin Luther ( 1483-1546): Teoloji dalında Roma Katolik Kilisesine meydan okuyarak Protestan Reform hareketini başlatmıştır.

18. Orville – Wilbur Wrigth Kardeşler ( 1867-1912) : İlk motorlu uçağı yapmışlardır.

19. Adam Smith ( 1723-1790) : Ekonomi teorisinin gelişimine özellikle “Ulusların Zenginliği” kitabı ile büyük katkıları olmuştur.

20. John Dalton( 1766-1844) : Atom hipotezi ile kmiya bilimlerindeki kaydedilen müthiş gelişmeleri imkanlı kılmıştır.

21. Thomas Edison ( 1847-1931) : Edison elektrikle aydınlatma sistemini icat eden kişi değildir, o geliştirdiği elektrik dağıtım sistemi ile elektrikle aydınlatmanın evlerde kullanılmaya elverişli hale getirmiştir.

22. William T.G. Morton (1819-1868): Ameliyatlarda anestezi kullanılmaya başlanmasında en fazla payı olan  bilim insanıdır.

23. Guglielmo Marconi (1874-1937) : Radyonun mucididir.

24. Platon (MÖ 427-347) : Batı’nın siyasal felsefesinin, etik ve metafizik düşünce tarzının büyük kısmının başlangıç noktasıdır.

25. Alexander Graham Bell (1847-1922) : Telefonun mucididir.

26. Alexander Flemming ( 1881-1955) : Penisilinin kaşifidir.

27. John Locke ( 1632-1704) : Meşruti demokrasinin temel fikirlerini tutarlı bir biçimde toparlamıştır.

28. Werner Heisenberg (1901-1976) : Kuantum mekaniğinin yaratılmasında kilit roldedir.

29. Louıs Daguerre (1787-1851): Uygulanabilir fotoğrafçılık yöntemini geliştirmiştir.

30. Rene Descartes (1596-1650) : Analitik geometriyi anlatmış, evreni mekanik bir sistem olarak görmüş, herşeye şüphe ile yaklaşılması gerektiğini söylemiş ve epistomoloji(bilgibilime ) büyük önem vermiştir. “Düşünüyorum öyleyse varım” sözü ile varolduğunu, Tanrı’nın varolduğunu, dünyanın varolduğunu kendisinin tamin edecek şekilde kanıtlamıştır.

31. William Harvey (1578-1657) Kandolaşımı ve kalbin işlevini keşfetmiştir.

32. Ernest Rutherford (1871-1937) : Deneysel fizik dalında 20. yüzyılda yetişen en büyük bilim adamı kabul edilir. Radyoaktivite hakkında bilinenlerin merkez kişiliğidir.

33. Gregor Mendel ( 1822-1884) : Mendel bütün canlı organizmalarda bugün “gen” adı verilen temel birimin olduğunu ve kaltsal özelliklerin bu birinler yoluyla ana-babadan yavruya geçtiğini söyleyen kalıyım kuramının sahibidir.

34. Max Planck ( 1858-1947) : Radyasyon (ışınım) enerjisinin sürekli dalgalar halinde değil de , “kuanta” adını verdiği küçük kütleler veya yumrular halinde yayınım gösterdiklerini söyledi. Klasik ışık ve elektromanyetiklik teorileriyle çelişen bu hipotez, kuantum teorisinin çıkış noktası olmuştur.

35. Joseph Lister (1827-1912) Cerrahide aniseptik önlemlerin kullanımını başlatan İngiliz cerrahtır.

36. Nikolaus August Otto (1832-1891): İlk yanmalı motorun mucididir.

37. Sigmund Freud (1856-1939) : Akıl hastalarının tedavisinde kullanılan Psikanaliz tekniğini geliştirmiştir.

38. Edward Jenner ( 1749-1823) Yüzbinlerce insanın ölümüne neden olan çiçek hastalığnın aşısını geliştirmiştir.

39. Wilheim Conrad Röntgen (1845-1923) : X ışınlarını bulan bilim adamıdır.

40. Johannes Kepler (1571-1630): Gezegen hareketlerinin bağlı olduğunu kanunları bulmuştur.

41. Enrico Fermi (1901-1954) İlk nükleer reaktörün tasarımını yapmıştır.

42. Leonhard Euler (1707-1783) Matematikte en yaygın kullanılan Euler formulünü bulmuş, matemetikte “pi” sembolünün kullanımını sağlamıştır.

43. Thomas Malthus (1766-1834) Nüfus artışının giderek besin kaynaklarını tüketeceği tezinin sahibidir.

44. Gregory Pincus (1903-1967) Ağızdan alınan gebeliği önleyici hapların geliştirilmesinde en önemli role sahiptir.

45. Vasco Da Gama (1460-1524): Avrupa’dan Hindistan’a Afrika kıyılarından dolaşılarak doğrudan ulaşımı sağlayan deniz yolunun kaşifidir.

46. Henry Ford (1863-1947): Büyük partiler hlainde üretim yapılmasını sağlayacak tekniklerin (bant üretim) kazandırma konusunda herkesten büyük paya sahiptir.

47. Arşimed (MÖ 287-212) Kaldıraç ilkesi ve özgül ağırlık kavramı ona aittir.

48. Charles Babbage ( 1792-1871) : Çözümleme Motoru adını verdiği makina ile günümüzün hesap makinalarının yapabileceği herşeyi yapabilmişit.r Genel amaçlı digital bilgisayarın çalışma ilkelerin bulmuştur.

49. Marie Curie (1867-1934) Radyum elementini bulmuş ve yalıtmıştır.

50. Ferdinand Magellan ( 1480-1521) Dünyanın etrafını dolaşan kefiş ekibinin lideridir.

Benjamin Franklin Kimdir?

Benjamin Franklin Amerikalılar için büyük anlam ifade ederken bizim gündemimize David Boyle’un “Slumdog Millionaire” filmi ile girdi. Filmin “20.000.000 rupi’yi kim ister ?” yarışması esnasında sunucu baş karakter Jamal’a sorar “Amerikan 100 dolarının üstündeki resim hangi Amerikan büyüğüne aittir?”. Jamal sorunun cevabını kör dilenci arkadaşı ile arasında geçen konuşma sayesşinde bilir. Peki, sadece “bir Amerikan lideri” olarak bildiğim  Benjamin Franklin kimdir? Neden önemlidir ? Ben de merak ettim, biraz okuma yaptım. İşte birkaç cümle ile Benjamin Franklin …

Benjamin Franklin çok yönlü bir dahi, bir gazeteci, bilim adamı, mucit, diplomat ve Aydınlama düşünürüydü. Benjamin Franklin’in başarıları hayret vericidir. Mütevazi geçmişine ve on yaşında son verdiği resim eğitimine karşın, Franklin’in özgürlüğe, öğrenmeye ve yaşama duyduğu güçlü tutku dünyayı değiştirmiştir.

Franklin çalışma hayatına bir matbaacı olarak başladı. 1729’da henüz yirmi üç yaşındayken Pennysylvania Gazette‘i alın aldı. Coşkulu bireysel girişimcilik ruhundan ve doymak bilmeyen hevesinden güç alan Franklin, ilk Amerikan başarı timsali oldu. Poor Richard’s Almanackı yazıp yayınlamaya başladı. Almanack’da Amerikalılara başarılı olma yolları hakkında düzenli olarak tavsiyelerde bulundu.

Franklin tarafından gerçekleştirilen ünlü elektrik deneyi, onun Londra’daki Royal Society bilim derneğine seçilmesini sağladı. Deney, şimşek ile elektriğin aynı şey olduğunu kanıtlayıp, pozitif ve negatif elektrik arasındaki ayırımı ortaya koyuyordu.

Franklin, çift odaklı bir gözlük, etkili bir soba ve binaları koruyacak bir paratoner icat etti. Kuzey Amerika üzerinde etkili olan fırtınaların ve Golfstrim akıntısının yol haritalarını çıkardı.

Franklin, herkesin hayranlığı kazandığı Paris’te geçen seneleri süresince, Bağımsızlık Savaşı’nda Amerika’ya Fransa’dan destek sağladı ve aynı zamanda, eşitlikçi özgürlük ve kardeşlik kavramlarının Amerika’ya ihraç edilmesine yardımcı oldu. Fransızlara 1789’da kendi despot yönetimlerini devirirken yol gösteren “Liberte, Egalite, Fraternite” (Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik) sloganında onun ruhunu hissetmek mümkündür. Sonraları bir diğer Amerikan devlet adamı Thomas Jefferson, Fransız dışişleri bakanı Vergennes Kont’unu ziyaret ettiği zaman, kont ona “le Docteur Franklin”in yerine geçip geçmediğini sormuş, Jefferson’un yanıtı ise şu olmuştu: “Onun yerine kimse geçemez, bayım. Ben sadece onun halefiyim”.

Founding Brothers adlı kitabında Joseph Ellis şu yorumu yapıyordu: “Voltaire Fransa için ne idiyse, Franklin de Amerika için oydu, insanoğlunun modernliğe ulaşma başarısının sembolüydü”. Ellis, Franklin için şunları söylüyor: ” Amerika’nın en büyük bilim adamı, en hünerli diplomatı, en başarılı nesir üslupçusu, en keskin zekası olan Franklin, bu unvanların her birini açık ara ile kazanmıştır”.

İran Devrim Muhafızları Blogcu Taburu



İnternet istenildiği kadar engellenmeye çalışılsın dünya üzerindeki en büyük özgürlük alanı. Bugün, İran İslam Cumhuriyeti’nin Devrim Muhafızları’nın ülkeye internet yoluyla gelen özgürlük havası, laik düşünce, aykırı Şii fikirlerle mücadele amacıyla 10 bin adet din içerikli blog açmaya karar verdiğini öğrendim. Bu yapılanmanın ismi de herhalde olsa olsa “Devrim Muhafızları Blogcu Taburu” olur. 🙂

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Birleşmiş Milletler Örgütü 1975’i Dünya Kadınlar Yılı olarak duyurduktan sonra, 16 Aralık 1977’de de 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak kabul etti. Kadınlar adına pozitif ayrımcılığın her zaman arkasında olduğum gibi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günümüzü de çok önemsiyorum. Bu nedenle bir yazı yazmaya karar verdim, kendi görüş açımdan kadını anlatmak, biraz da belki kendi kadınlığım üzerine yazarak düşünmek istedim.

Yazıma çocukluk yıllarıma dönerek başlayacağım. Fazlaca azgın bir velet olarak ebeveynlerime oldukça sıkıntılı zamanlar yaşattığımı biliyorum. O yıllarda barbie bebekleri ile oynayan sokaktaki kız çocuklarına bakar sonra da gider apartmanımızın girişindeki demirde takla atardım veya bisiklete biner, gitmemizin yasak olduğu çevre sokaklarda gezerdim veya yan apartmanın bahçesinde misket oynar, “keşke hemen büyüsem” derdim. Kızlarla fazla oynayamaz, onlardan sıkılır, erkeklerin yanında başlangıçta mutlu olsam da ilerleyen dakikalarda kendimi “onlardan” hissetmezdim.

Çocukluktan ergenlik dönemlerine geçtiğimde de durum pek farklı olmadı. En yakın arkadaşlarım, doğal sürecinde tabii ki kızlardı ama ya onlarda bende olmayan birşey vardı, ya da bende olan birşey onlarda yoktu. Bu farklılığı hep hissettim, hala da hissederim. Nedir bu farklılık peki ? Hepimiz “kadın” genellemesinin altında olsak da her kadını hemcinslerine göre farklılaştıran şey nedir? …. bu sorunun cevabı bence “ruh” tur.

Tanrı bizlere ortak olarak yuvarlak hatlı vücutlar, büyüyen göğüsler, bir vajina ve doğurganlık özelliğini vermiştir. Bu fiziksel niteliklerimiz ve toplumsal kültür doğrultusunda yıllar içinde zorunlu şekillenen beynimiz ile biz kadınlar birbirimizden sadece “ruhlarımız” ile farklılaşırız. Ruhlarımız bizi, beni tüm kadınlardan, tüm insanlardan farklı ve özgür kılar.

Bana göre kadının doğurganlık niteliği erkek ile arasındaki ana hayata bakış farklılığını yaratıyor. Bu farklılığı ben 34 yaşımdan sonra hissettim. 34 yaşıma kadar kelimenin tam anlamıyla bencil ve özgür bir hayat süren ben, tekil olmaktan çoğulluğa geçme isteğini, ihtiyacını bu yaştan sonra hissetmeye başladım. O güne kadar hayatı ciddi bir eğlence olarak algılarken, bu ihtiyacı hissetmeye başladıktan sonra yuva kurmak, çocuk doğurmak üstüne düşünmeye başladım. Ve gördüm ki, insan zihninde bir arayışa başlarsa eğer gerçek sonuca ulaşabiliyor. Şimdi bir yuvam, eşim ve çocuğum var … ve hayat bu büyük artıları ile “aynen” devam ediyor. Ben anne olduktan sonra ruhumun özgür yapısının farklılaşacağını düşünürdüm, öyle değilmiş, hayata çılgın bakışımın durağanlaşacağına inanırdım, hiç alakası yokmuş. Anne olmak meğerse kadın ruhunun özünü hiç değiştirmiyormuş, bütün yaşam çoşkusunu korumanın ötesinde bir de onu çok zenginleştiriyormuş. Meğerse ruhum minik bir beynin, kızım Yaprak’ın hayata, insanlara, objelere değişik, yaratıcı yaklaşımları ile şoke olabiliyor, heyecanlanabiliyor, hayran kalabiliyormuş.

Bir kadının hayatındaki en önemli paydaşı kendisine seçtiği partneri, eşidir herhalde. Uzun veya kısa süreli, sürekli etkileşim içinde olduğunuz karşı cinsin hayata bakışı, ahlakı, çalışkanlığı, alışkanlıkları, sohbeti, bilgisi, estetiği illaki sizi de yoğun şekilde etkiler. Zaten bu girdileri birbirinden çok farklı olan insanların birlikteliklerinin de verimli veya tarafları geliştirici olacağına inanmıyorum. Hani derler ya “bana arkadaşını göster, sana kim olduğunu söyleyeyim”, aynı söylem bence evlilik hayatı içinde geçerli “Bana eşini göster, sana kim olduğunu söyleyeyim”.

Bana göre kadın hayatta ve birlikteliğinde kendisini kabul ettiği, kendisine güvendiği kadar güçlüdür, hakimdir. Bir kadının ruhu ancak olmayı istediği derecede özgürdür. Bir kadın hayal edebildiği sürece gelişir, değişir. Bir kadın kazanmayı istediği kadar savaşır. Bir kadın saygılı olduğu kadar saygındır. Kadın mutlu olduğu kadar mutlu eder, çalıştığı kadar kazanır. Kadın bir tek çocuğu için kendinden vazgeçer, böyle bir fedakarlığı da ruhunda büyük zenginleşme ile kendisine döner.

Ancak kendi ruhunun ve ruhundan kaynaklı yaratıcı gücünün farkında olmayan kadınlar bekler, gösteri mahiyetinde ağlar, bol bol estetik yaptırır, ağzından dedikodudan başka birşey çıkmaz, giderek yanlızlaşır, çoraklaşır ve toplumdaki ahlak seviyesinin düşmesine neden olur. İşte ben 8 Mart Kadınlar Gününde bütün kadınlardan kendilerinin farkına varmalarını, mevcudiyetlerinin nedenini sorgulamalarını, kendilerini sevmelerini ve hayal kurmalarını istiyorum. O zaman dünya kadınlar için daha yaşanır bir hale gelecek.

Ben de kendi çapımda kadınların kendi güçleri, akılları, annelik dışındaki üretici vasıfları ile en önemlisi birbirlerindeki potasiyeli görüp, esinlenmeleri ve hemcinslerinin farkına varmaları için Kadın Blogları web sitesini açtım. Gün geçtikçe üye sayımız artıyor. Ama sitenin teknik desteğini veren “erkek” kısmı biraz daha iyi ve terminlere uygun çalışırsa herşey çok daha daha güzel olacak; aynen hayatın her alanında olduğu gibi.  😉

Bu arada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın ilçenin bütün kadınlarının ev kapılarına bıraktığı kırmızı karanfiller için teşekkür ederiz. 😀