Sevil Mert dediğin;
Pazarlamacıyım ben, herşeyi anlatabilirim. Sevgili İpek “kendini anlat, kendini, mesleğini, hedeflerini anlat” deyince birden tutuldum. Nereden başlayacağımı bulmaya çalıştım. En sonunda da yazmaya başlayayım, gerisi su gibi akar gider deyip klavyemin huzurlu tuşlarına bıraktım kendimi.
En baştan en sona kadar benim hikayem hep çalışma üzerine. Şansa, kadere inanmadan hep çalışmanın hedefe ulaşmak için tek yol olduğunu düşünürüm.
İlkokul, ortaokul, lisede hep “çalışkan” bir öğrenciydim. Hep 10 yıllık kalkınma planlarım vardı ve 30 yaşımı yeni doldurduğum bu günlerde küçük sapmalarla da olsa ulaştım hedeflerime.
Ortaokula giderken bu kalkınma planı çerçevesinde, bütün engelleme çabalarına rağmen işletme okumaya karar verdim ve bu planımı uyguladım. Üniversiteye geldiğimde ise işletme okumanın oldukça az zaman harcadığını farkederek ikinci senemde “çalışma” hayatına atıldım. Okulum bitene kadar Egebank ve TEB çağrı merkezlerinde 16:00-24:00, 24:00-08:00 vardiyalarında çalıştım. Okulum Avcılar’da, evim Mecidiyeköy’de, işim ise Fındıklı’daydı, sürekli biryere yetişmeye çalıştım. Okulum bittiğinde Avcılar’a bir daha adım atmayacağıma yemin etmiştim, hala diplomamın aslını almadım 🙂
Okulum biter bitmez Ziraat ve Halk Bankası’nın Alternatif Dağıtım Kanallarında (ADK) “çalışma“ya başladım. Çağrı merkezi-internet bankacılığı-atm ekipleri derken proje, internet gibi kavramların iş hayatındaki yerini görmeye, anlamaya, çözmeye “çalışma“ya başladım. Tam da bu konulara kafa yormaya başlamışken Finansbank ADK Ürün Yönetimi ekibine katıldım. Hem proje yönetimi, hem pazarlama birarada. Daha ne isterdim ki 🙂 Pazarlamayı ilk kez aktif olarak iş hayatımda kullanmaya başlamıştım. İlk işe başladığım günü dün gibi hatırlıyorum. Çok şey öğrendim, öğrenmek için çok çalıştım. Henüz 2 aylık bir çalışanken müdürüm “senin 2 yılın doldu mu” diye sordu, halbuki beni işe kendisi almıştı 🙂 Orada geçirdiğim aylar, yıllar kadar çok katkı sağladı bana.
Pazarlama konusunda daha çok öğrenmeliydim. Önce 3 aylık bir programa katıldım, yetmedi. Yüksek Lisans yapmaya karar verdim, burs almak için çalıştım. Hem işyerime hem de okula burs için başvurdum, okul kabul etti. Lisans döneminde başlayan gündüz okul, gece iş serüveni bu kez gündüz iş, gece okul haline dönüştü, gece gündüz çalıştım. Bazen dersten çıkıp işe döndüğüm bile oluyordu. Çünkü o sıralarda iş değiştirmiştim ve yeni işimi öğrenmek için çok çalışmam gerekiyordu. Finansbank’taki çalışmam takdir görmüştü, 4 ayrı iş teklifi almıştım. Ancak ben içlerinden en fazla çalışmam gerekeni seçtim.
Bankacılık serüvenim sona ermiş, kendimi yepyeni bir dünyayının içine atmıştım. Yıllarca çalıştığım bankacılık bana iş hayatını, insanları, çalışma disiplinini, sistemli çalışmayı, takım halinde çalışmayı, kurulan ilişkilerin ne kadar değerli olduğunu ve iş dünyasının çok küçük olduğunu öğretmişti.
Yeni işim ise Teknoloji Holding’de İnternet projeleri geliştirmekti. Projeler ortaya çıktı, büyüdü, öldü. Ben internetin dinamiklerini öğrenmeye çalıştım, hala da çalışmaya devam ediyorum. Hala holding bünyesinde çalışmaya devam ediyorum. Türkiye’nin en büyük izinli veritabanını oluşturduk, şimdi o veritabanı üzerine başka projeler geliştirmeye çalışıyoruz. Şimdi hem pazarlama, hem iş geliştirme, hem bütçe, hem finans, hem hukuk, hem insan kaynakları sorumlusuyum. Eski Genel Müdürüm Joker diyordu bana, ne iş versen yapıyor 🙂
Her fırsatta alabileceğim ne kadar eğitim varsa aldım, hala da almaya çalışırım. Birgün işim gereği 500 kişinin karşısında sunum yapmam gerekti, sesim titredi. O gün tiyatro eğitimi almaya karar verdim ve 1 yıl boyunca tiyatro dersleri aldım. Madem bu dersleri aldım, diksiyon, drama, sahne dersleri aldım, bunu kullanayım deyip pazarlama eğitimleri vermeye başladım. Öğrendiklerimi paylaşmak, paylaştıkça daha çok öğrenmek mutlu ediyor beni. Eğitim vermek için daha çok çalışmak daha hazırlıklı olmak gerekiyor.
Şimdi yıllardır çalışmamın meyvelerini topluyorum.
Okullar ve eğitimlerin sıklığını azaltınca hayatta yapmaktan en çok keyif aldığım şeyi yapmaya, gezmeye başladım. Şimdi bu gezi hikayelerimi, taze sayılabilecek blogumda (http://www.cokokuyancokgezen.com/) yazmaya çalışıyorum. Bulduğum her fırsatta ülkemde, dünyada görmediğim yerleri görmeye çalışıyorum.
Hayatıma giren yeni bir zevkim daha var ki o da motosiklet. Uçuç ve Dark Wing Duck adlarında iki motosikletim var. Bana o kadar çok şey öğretiyorlar ki. Motosiklet kullanmak adına da bulduğum bütün eğitimlere katılıyorum tabii ki. İyi bir sürücü olmak için çok çalışmam gerek.
Öğrenmenin sonu yok, yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak, yeni bilgilere ulaşmak, araştırmak, kendini geliştirmek hiç bitmeyecek bir yolculuk, ben de bu yolculukta bir garip seyyah…
Sevil Mert
çok güzel ve içten bir yazı olmuş, ellerinize ve çalışmalarınıza sağlık..en güzeli bu kadar yoğun çalışma temposunda iş dışında da güzel hobilerinizin olması ve onlarda da ilerlemeniz.. yolunuz açık olsun..
Sevilciğim, coşku dolu yazın için çok teşekkür ederim. 🙂
Çok güzel bir çalışma olmuş 🙂
Tam,
“artık bu kadar eğitim aldığım yeter; biraz hayatın tadını çıkartayım” dediğim bir dönemde önüme ışık tutan bir yazı oldu.
Uzun zamandır ertelediğim eğitim programlarımı da öne çekmek için motive edici bir yazı oldu bu.
Başarlarınızın böyle keyifli devam etmesini dilerim.
Takdir ettim hırsınızı ve çalışma şevkinizi 🙂 Hayat size daha fazlasıyla gelir umarım.
Sevmedim ben, insan kendini tembel hissediyor bunu okuyunca 🙂
Uçuç ve Dark Wing Duck ‘a bayıldım.
Sevgili İpek, blogunda böyle güzel bir bölüm oluşturduğun için teşekkür ederim.
Sevgili Sevil, Çok içten bir yazı olmuş. Şans, çalışanın yanındadır, ben de buna inanıyorum! Emin adımlarla yürüdüğün yolculuğu destekliyorum arkadaşım!
Bir ülke bile 5 yıllık planının 9. sunda iken acaba siz kaçıncı 10 yıllık planın içerisindeniz merak ettim.