Ne zamandır “Alev Abla”?
Hayatım boyunca yolum bir şekilde kesişti annelerle ve bir gün bir de baktım ki, çevremdeki neredeyse herkesin, tüm yakın dostlarımın ortak bir özellikleri var: Anne olmaları!
Çevreniz annelerden oluşuyorsa, katıldığınız etkinliklerin büyük çoğunluğu da oyun grupları, doğumgünü ve hoşgeldin bebek partileri oluyor haliyle.
İşte ben bu etkinliklerde başladım ilk olarak bebek ve çocuklarla çalışmaya. Yani çok uzun zamandır zaten “Alev Abla” idim.
DogumFotosu Serüveni Nasıl Başladı?
Çok sevdiğim bir anne arkadaşımın, ikinci bebeğine hamile olduğunu öğrendiğimizde başladı serüvenim. İlk çocukların yakalayabildiğim dönemlerinden itibaren zaten fotoğraflarını çekmiştim. Sırada ikinciler vardı ve ben onları, anne karnında yakalamıştım. İşte şimdi sıra doğum fotoğrafları çekmeye gelmişti.
Aklıma ilk düştüğü an yaptığım şey, koşarak fotoğraf hocamın odasına gitmek oldu. Ona yapmak istediğim işi ve aklımdaki dogumfotosu.com alan adını söylediğim an gözlerinde o yüreklendirici ifade olmasaydı, bu işi yapamazdım. Sonrasında destekleriyle ilerleyebildiğim sevgili hocam Doç. Dr. Melih Zafer Arıcan, DogumFotosu’nun en büyük destekçisi olarak hayatımda yer aldı hep.
İlk Doğum Fotoğrafı Çekimleri…
“İnternetçi” de olmamın verdiği avantajla kendime anne adayları aramaya başladım önce. Kurduğum ve binbir emekle yürüttüğüm www.aile.org un kullanıcıları arasından anne adayları ile buluşup, öncelikle onların doğumlarını görüntülemek istediğimi söyledim. Bir anda içinde muhtemel doğum zamanları ve hastane bilgileri olan bir dünya e-posta yağmaya başladı.
Normalde herhangi bir işe başlarken, benden önce bu konuda neler yapılmış diye araştırırdım. Doğum fotoğrafı konusunda ise, kendimi tamamen olayın doğallığına ve akışına bırakmaya karar vererek, bir kez olsun dünya üzerinde kimler bu konuda neler yapmışlar diye bakmadan ilk doğumumu bekledim. Beklerken de özel bir hastanenin ameliyathane ekibinden, ameliyathane ve doğumhanede nasıl davranmam gerektiği, sterilizasyon konularında bilgiler ve eğitimler aldım.
Kimseye duyurmadan, “Ben bir doğum fotoğrafçısıyım” demeden önce tam 82 doğum görüntüledim, üstelik çok kısa bir sürede. Bu işi gerçekten yapıp yapamayacağımı anlamam, yaptığım işten mutlu olup olmayacağımı görmem gerekiyordu. Ve elbette tek bir doğumla değil, elimde sağlam bir portfolyo ile insanların karşısına çıkmalıydım. Sabırlı olmalıydım.
Aile.org anneleri, kendi arkadaşlarım, arkadaşlarımın tanıdıkları derken, cep telefonum çalmaya ve hiç tanımadığım insanların “doğum fotoğrafı” talepleri ile karşılaşmaya başladım.
İlk Doğum!
İlk doğuma gideceğim günün bir gece öncesinde gözüme uyku girmedi. Daha önce defalarca internet üzerinden doğum videoları izlemiştim. Ancak canlı canlı bir doğumu seyretmek bende nasıl etki edecek bilemiyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibi çarpa çarpa gittim sabah hastaneye.
Dizlerim titreyerek girdiğim ameliyathaneden, dünyalar güzeli bir bebekle, gözlerim dolu dolu ve “başardım” diyerek çıktım.
Bu hislerin ilk doğumlara özgü olduğunu sanıyordum ancak aradan seneler geçmesine ve 700 den fazla doğum görüntülemiş olmama rağmen, halen ilk gün olduğu gibi doğumlara heyecanla gidiyor ve gözlerim dolu dolu çıkıyorum her doğumdan.
Her Şey Çok Kolay Olmadı!
Bugün olduğu gibi yaygın ve bilindik bir meslek değildi o zamanlar doğum fotoğrafçılığı. Bugün bile yeterince bilinmiyor belki de. İşte bu yüzden, doktorların ve diğer ameliyathane ekibinin bana güvenmesi gerekiyordu. Bunun zaman alacağını bilerek, ameliyathane ve doğumhanede varlığımı bile hissettirmeden çalışma yöntemleri geliştirdim kendime. Bu yöntemlerimin işe yaradığını, sonradan doğum fotoğraflarını çektiğim ailelerden de “orada olduğunuzu bile hissetmedik, bu kareleri hangi arada çektiniz” şeklinde yorumlarla anladım. Zamanla ameliyathane ve doğumhane ekipleri de, benim de çalışma alanımın onlarınki ile aynı olduğunu ve onlara rahatsızlık vermeden çalışabildiğimi gördüler ve bana güvendiler.
Ama iş sadece ekiple bitmiyordu. Aile tarafından da kırılması gereken önyargılar vardı. Babalar ve dedeler (yani ailenin erkekleri:) ilk duyduklarında çok tepkili davranıyorlardı doğum fotoğrafı fikrine karşı.
Makinemi elimden almaya çalışan dededen tutun, doğuma kendi makinesi ile girip, “Ben de çekeceğim ve sizinkilerden farklı olmayacak” diye iddialaşan babaya kadar, pek çok önyargılı aile ile tanıştım. Neyse ki bu aileler sonradan yakın arkadaşlarım oldular.
Her Gün Yeni Bir Şey Öğrenerek…
Mesleğimle ilgili hiçbir zaman “oldum” diyemedim kendime. Her çektiğim karede, şu da olsaydı, bu olmasaydı, bunu da böyle yapsaydım diyerek kendimi eleştirdim durdum. Her doğumda yeni bir şey öğrenerek ve keşfederek, adım adım ilerlemeye devam ediyorum.
Evet, fotoğraf çekmek insanların büyük çoğunluğunun hobisi, ancak benim mesleğim. “Hobi” olarak fotoğraf çekmeyeli, belki de seneler oldu ve bundan hiçbir zaman da rahatsızlık duymadım. Kendimi başka başka alanlarda (mesela ilk paragraflarda sözünü ettiğim “internetçilik” mevzusunda) eğlendirerek, eğlendiğim her şeyi mesleğime entegre etmeye çalıştım. Çocuklar için, çocuklarla birlikte bir şeyler yapmak beni besledi.
Ailelerin bebeklerini beklediklerini öğrendikleri andan, çocuklarının ergenlik dönemi sonuna kadar yararlanacakları Aile.org; çocuk tacizine karşı Doç. Dr. Ayten Erdoğan ile açtığımız ve ilerleyen dönemlerde daha etkin projelerini hayata geçirmeyi planladığımız BeniKoruyun.com, beni besleyen, eğlendiren, yenileyen, tazeleyen, çocuklarla fotoğraf turları düzenlediğim ve onların dünyaya başka bir gözle baktıklarına şahit olduğum FoturFotur.com, başlıca hobilerim arasında diyebilirim. Fotoğrafçılığın dışında, pardon Doğum Fotoğrafçılığının dışında, canla başla internetçilik de yapmak hayatımı güzelleştirdi.
Demişti, dersiniz!
Hedeflerim var. Öncelikli hedefim yukarıda da bahsettiğim gibi, her gün yeni bir şey öğrenerek mesleğime devam etmek. Şimdilik ameliyathane ve doğumhanelerde çok mutluyum ancak ilerleyen dönemlerde, içinde bir bebek/çocuk için her şeyin ama her şeyin düşünüldüğü, sıkılmadan saatlerini geçirebileceği harika bir fotoğraf stüdyosu.
Ve bir başka hedefim ise BeniKoruyun.com ile ilgili. Türkiye’nin her noktasına uzanabilecek, çocukların güvenle sığınabileceği platformların yaratılmasına katkıda bulunmak ya da ön ayak olmak.
Son Olarak…
Sevgili İpek Aral Kişioğlu, kendini, hedeflerini anlatan bir yazı yazar mısın dediğinde, “seve seve” diyerek söz vermiştim. Aradan 1 ay geçmiş ve ben ancak oturdum yazabiliyorum. Yazdıklarımdan memnun muyum? Pek sayılmaz. Daha çok ve daha güzel anlatmak isterdim, ancak kelimelerim yetersiz kalıyor.
Hani insanın hayatını değiştiren şeyler vardır ya.
Mesleğim benim hayatımı değiştirdi, güzelleştirdi. Bebeklerimin varlığı, ilk nefeslerine tanıklık etmek, büyüdüklerini görmek hayatımın en büyük kazançlarından biri.
Kendimi çok şanslı hissediyorum. Umarım hayatımın sonuna kadar hep yaşarım bu mucizeyi.
Alev Durmuşoğlu
Doğum Fotoğrafçısı
www.dogumfotosu.com
www.aile.org
www.alevdurmusoglu.com
www.benikoruyun.com
www.foturfotur.com
Burada olmak çok güzel, teşekkürler! 🙂
Sevgili Alev, bu güzel yazı için çok teşekkür ederim. Eğer Yaprak’a bir kardeş gelirse seninle beraber ona “merhaba” deriz 🙂