Proje çalışmaları ister profesyonel, ister sosyal hayat olsun insanın kendisini tanıdığı, potansiyelini tarttığı süreçlerdir. Ya hayatın kendisini bir dev proje olarak kabul edersek ne olur? Benim aklıma direkt üç beş soru geliyor örneğin;
– Siz hayat projenizi nasıl kurguladınız? Strateji haritanızı oluşturdunuz mu?
– Hayatınızdaki amaçlarınız, hedefleriniz, başarı ölçütleriniz nelerdir?
– Proje ekibinizde kimler yer alıyor? Ekip üyeleriniz projenizin ve proje içindeki misyonlarının ne derece bilincinde?
– Projenizde gerekli zamanlarda güncellemeler, değişimler yapıyor musunuz?
Son derece mekanik gelen bu sorulara karşıt sorular da geliştiriyorum ardından;
– Nereden bilmiyorsun yarın hayatının sonlanmayacağını. Neden bu kadar hesap, kitap, plan?
– Hayat girdilerinin çoğu benim etki alanım dışında. %100 kontrolüm altında olmayan bir hayatın başarı ölçütlerini ne derece sağlıklı belirleyebilirim ki?
– Proje ekibi denen topluluk 10, 100, 10.000 kişiden oluşabilir. Üstelik birçoğu da benim istemim dışında projede. Proje bilinci kavramı nereye kadar etkin olabilir ki?
…
Ve böyle gider ‘hayat’ projemin sorgulaması.
Bir insanın başına gelebilecek en zor projedir “hayat”. O nedenle, kanımca işyerinizde dahil olduğunuz veya liderliğini yürüttüğünüz diğer bütün projeler “hayat” projesi ile kıyaslanınca deve de tırnaktır.
Eğer hayat projenizi devam ettirebiliyorsanız zaten zor olanı başarıyorsunuzdur. Bu nedenle lütfen: İşyerlerinizde size sunulan, yapmanız teklif edilen projelerden kaçmayın, onları üstlenmekten, risk almaktan korkmayın. Üstlendiğiniz projeleri titizlikle çalışın, ihmal etmeyin, terminlere uyun ve projenizi bitirmek için illa ki birilerinin sizi uyarmasını, dürtmesini beklemeyin, tembellik yapmayın.
Yukarıda yazdıklarım aslında herkesin çok iyi bildiği ama uygulama aşamasında sıklıkla ihmal ettiği konular. Bugün not düşme ihtiyacı hissettim bir defa daha 🙂
“Siz hayat projenizi nasıl kurguladınız? Strateji haritanızı oluşturdunuz mu?”
Hayatın tesadüflere bırakılamayacak kadar insanoğluna bahşedilen en güzel hediye olduğunu idrak edene kadar atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti İpek hanım. Şimdiki gençler çok daha şanslı.