Çalışan performansını ölçme sistemlerinin çok da verimli işletilemediği, hatta daha kurulmadığı organizasyonlar için yazacaklarım belki biraz havada kalacak. Ancak her İK’cının en önemli yetkinliklerinden biri ufkunu açmak olmalı. Dolayısıyla performans değerlendirme 3.0 derken neyi kasdettiğim eminim bütün İK meslekdaşlarım ilgisini çekecektir.
Performans değerlendirme 1.0, bir şirketin çalışanlarının performansını takip edebilmek için oluşturduğu yetkinlik seti, hedef yönetimi standartları ve formu-karneyi temsil eder. Akışta, her çalışan için hazırlanmış bir performans değerlendirme formu-karnesi vardır. Çalışan kendisine verilen yetkinlik seti ve hedefleri bilir, uzlaşır, hayata geçirmeye çalışır. Yıl sonunda da nihai performans puanını alır.
Bir sonraki gelişim adımı olan performans değerlendirme 2.0’da da şirket çalışanlara ölçümlenme unsurları(başlıkları) belli bir performans formu-karnesi verir. Çalışan ölçümlenmek istediği yetkinlikleri sözlükten kendi seçer, hedeflerini, ağırlıklarını, hatta ödül paketini kendi yapılandırır. Elbette sistemin İK tarafından konulan çeşitli kuralları vardır ancak çalışan 1.0’a kıyasla performans ölçümlenmesinde özerk bir yapıya kavuşmuştur.
Performans değerlendirme 3.0’da ise çalışan ölçümleme metodunu belirlemede %100 özgürdür. İK bölümü çalışanın yetenekli olduğu alanlar çerçevesinde ona akıllı yönlendirmeler ile destekler ve danışmanlık yapar. Kimi çalışan bireysel ölçümlenmek isterken, kimisi takım çalışmasına dahil olmayı isteyebilir. Bazısı %100 projelere odaklanırken, kimisi %100 kişisel gelişimi ve vaadlerine kendisini adayarak “bu yıl beni ölçmeyin” diyebilir. İK’nın işi/sınavı, çalışanların bu birbirinden çok farklı ölçümleme taleplerini karşılayabilecek esneklikte, “tailor made” olarak sıfatlandırabileceğimiz bir yapıyı kurgulamaktır.
Kanımca insan kaynakları kadroları kendilerini ve zihinlerini performans değerlendirmesi 3.0 için hızla geliştirmeli, olgunlaştırmalı. Çünkü liderlik, yenilikçilik ve girişimcilik yetkinliklerini taşıyan yetenekli insanları kadroya alma peşindeysek, onların performansını tavan yapacak sistem de ancak 3.0 yaklaşımından geçiyor. Yetenekli insan yönetilmek değil, yönlendirilmek, kısıtlanmak değil, özgür kararlar almak istiyor.
Eh, işimiz zor. Ama zaten kimse de bize “21. yüzyılda insanla ilgilenmek çok kolay” dememişti, değil mi? 🙂
Yönetilmek değil, yönlendirilmek, kısıtlanmak değil, özgür kararlar almak isteyen yetenekli insanlara rehberlik yapacaklar da en önemli özellik KESİNLİKLE HİÇBİR FİKİR HİÇBİR KİMSE HAKKINDA ÖNYARGI olmamasıdır.
Sedat Bey,
Çok önemli bir konuya vurgu yapmışsınız. Maalesef gerek performans ölçerken, gerekse kariyer yönetirken yönetici-çalışan arasındaki iletişim, etkileşim sürecindeki önyargılar ve duygusal yaklaşımlar faktörünü sıfırlayamıyoruz. İş süreçleri başarı standartları ve gelişim yollarının sağlıklı bir şekilde tanımlanmış olması ve bu konularda çalışanların farkındalığının iyi olması özellikle performans ölçümlemedeki keyfiyet, önyargı ve duygusal yaklaşım gibi olumsuz etkileri en aza indirebiliyor.