İş görüşmesine gelen bazı genç adaylara bu soruyu sorarım:
“Sen memur musun, uzman mı?”
Farkındayım, oldukça beklenmedik bir soru. Böyle bir sual sonrası, adayla aynı manzaraya bakmak adına ‘memur’ ve ‘uzman’ kavramlarından ne kasdettiğinizi açmanız gerekir.
Memur, kendisine verilen görev tanımını yerine getiren kişidir. Bir kutu içindedir ve o kutunun dışına çıkmak istemez. Taş üstüne taç koymaz, iş geliştirmez. Memurların kimisi çok iyidir; arkadaşı 30 evrak işlerken, o 45 tanesini bitirir günde. Şirketlerde iyi memurlara ihtiyaç çoktur.
Uzman ise, kendisine verilen görev tanımı yapmanın yanında sürekli işi, süreci nasıl iyileştiririm diye düşünür. İş, süreç hakkında fikirler geliştirir, projeler yapmak veya projelerde yer almak ister. Çalıştığı alan hakkında her geçen gün daha çok bilgilenir, derinleşir. Kitap, kaynak okur sürekli. Zamanla işi ile bağlantılı yan işleri de öğrenir. Sonrasında da büyük manzarayı görmek için farklı disiplinleri keşfe çıkar. Çünkü uzmanlar için öğrenme ve üretmenin sonu yoktur.
Bu açıklamalardan sonra bazı adayların yüzü düşer. Nedenini siz düşünün.
Soruya verilen cevap özünde adaydan aldığım taahhüttür. Ve aslında bu bir mülakatta yanıt alınacak en stratejik sorudur.
Gelin aynı soruyu bir de size sorayım:
Sevgili okuyucum, sen memur musun, uzman mı?
Ben Bu Soru Karşında Şunu Söylemek Söylerim..Uzman Olmak.Benim için önemlidir.Çünkü Hayat onu gerektiriyor.Memur olmak rutin yaşamak her gün bilgisayar vey makine gibi çalışmak.Uzmanlık ise Bir geminin kaptanın denizde fırtına da gemisinin alabora olmamaı için uzmanlıgını konustarak strateji üreterek gemisini yerle bir olmasını önlediğini gibi..
Bir iş yerine ilk başladığında sizin tanımınıza göre uzman olarak başlarım, ancak iş verenin yaptığım işlere değer vermediğini ve beni maddi olarak da rahat ettirmediğini gördüğüm anda artık o iş yerinde memur olarak devam edip daha iyi bir iş yeri bulduğum anda çıkarım 😉