İnsan yazmayı ne kadar severse sevsin, bilgisayar ekranındaki beyazlık üzerinde beliren karakterleri çoğaltmak konusunda ne kadar hünerli olursa olsun; eğer yazması gereken konu kendisi ise o tuşlar basmaz oluyor. Hele bir de insan kaynakları gibi süslü lafların, son moda sözcüklerin görece daha fazla benimsendiği bir alandan geldiğini iddia ediyorsa klavyeyi hıçkırık tutuyor sanki…
Bu nedenle “Profesyoneller” bölümünde bir insan kaynakları çalışanı bulduk, bakalım kariyerle ilgili ne yazmış” diye iştahla sayfanın altlarını merak edenlere not; bu yazı aşk, evlilik ve tutku üzerine kaleme alınmıştır. Rica ederim beklenti yükselmesin…
AŞK
“Seversin, kavuşamazsın, aşk olur…”
Âşık Veysel
Ailedeki iktisatçı popülasyonunun “teşviki!” ile Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü’ne girdiğimde, mezuniyet sonrası hangi mesleğe adım atacağımı bilmiyordum. Ama doğrusu ya hangi meslek dallarından uzak duracağım henüz ilk yarı yılın sonunda kesinleştirmişti. Tercihim, ikinci ve üçüncü sınıfta yaptığım Öğrenci Asistanlığı görevi sonrası akademik kariyere meyletmişti bile. Bu iki yıl boyunca öğrendiğim tüm bilgilerin yanı sıra okulun ne kadar zevkli bir yer olabileceğini de yeniden keşfetmiştim. Hocalarla iç içe bir çalışma ortamı, bilginin insanın etrafını sardığı okul duvarları, sürekli gençlere bir şey anlatma fırsatı bu aşkı tanımlayan nitelemeler oldu. Okul biter, uygun bir yüksek lisans programına kayıt olur ve asistanlık yapmaya başlarım diye düşünürken bir hocamın yönlendirmesi ile son sınıfta tezimi yazarken bir yandan da staj yapmaya karar verdim.
EVLİLİK
“Her şeyde olduğu gibi evlilikte de iç rahatlığı, zenginlikten üstündür.”
Jean-Babtiste MOLIERE
Tamamen bir tesadüf olarak Arthur Andersen İnsan Kaynakları Danışmanlığı Bölümü’nde başlayan stajımın kısa zamanlı çalışmaya dönmesi ile kararımı sorgulamaya başladığım dönem aynı zamanlara denk gelir. Romantiklere kötü bir haberim var; bu hikayede de aşk değil, mantık evliliği kazandı. Hem uzun süreli ilişkiler ve başarılı evliliklerin büyük aşklarla başlaması kural değil ya… Mantık evliliği ile başlar, sevgi zamanla aşka dönüşür, sonra aşk yerini sevgiye de bırakabilir. Haksız mıyım?
İşsiz kalma kaygısı ve kariyer tercihlerinden oluşan soru işareti yumağına tam çözüm bulamamışken; yüksek lisans programım İnsan Kaynakları Yönetimi, kariyer başlangıcım danışmanlık firması olmuştu bile. Arthur Andersen’de başlayan ve şirket birleşmesi sonrası Ernst & Young’da devam eden insan kaynakları serüveni, her genç erkeğin rüyalarının reklam arası olan askerlik ile “kısa dönem” ara verdi.
Şimdi düşünüyorum da danışmanlık, eğitim, proje gibi öğretici süreçleri yoğun olarak yaşadığım bu dönem olmasa, aklımın bir köşesinde daimi misafirliğini sürdüren akademik kariyerden çok kolay vazgeçemezdim. İnsan kaynakları alanında çalışan birinin sürekli bir öğrenme sürecinde olması zorunluluğu, sunumlarla kendini sınaması, eğitimci rolüyle sahnede yer almayı deneyimlemesi, her gün gelişen mesleğimizdeki yenilikleri takip etmek gibi etkenler akademik kariyer sevdasını bana unutturan argümanlar oldu.
Askerlik sonrası masanın diğer tarafına, yani firma tarafına geçmek ve insan kaynağını daha içeriden görmek istedim. Böylece danışmanlık sürecinde kurulan ve bir yere kadar getirilen sistemlerin ömürlerini, geçerliliklerini, gerçekten insana dokunup dokunmadığını görmeyi amaçladım. Doğrusu ya Berko İlaç’ta beş sene süren çalışmam boyunca bu amacıma da ulaştım.
Kuralları net, çerçeveleri birçok sektöre göre daha belirgin şekilde çizilmiş ilaç sektörünün ardından daha dinamik ve esnek bir yapısı olan Speak’te çalışmaya başladım. Türkiye’nin ‘yalnızca satışa odaklı hizmet veren ilk dışkaynak markası’ olarak kurulan Speak’in yanı sıra, kardeş şirket olan ve Türkiye’nin ilk ve tek “kadınlara özel” sosyal alışveriş sitesi olan Evoria.com’un İnsan Kaynakları Müdürlüğü görevini sürdürüyorum. Speak’te yaş ortalaması 24 olan Y Kuşağına insan kaynakları hizmeti vermeyi, satış ve ağırlıklı olarak çağrı merkezi sektörünün eğitim ve işe alım sistemlerindeki esneklikle yaşamayı öğrenirken, Evoria.com ile sosyal medyanın şekillendirdiği görev tanımları ile sistem kurmayı, teknoloji temelli bir organizasyon yapısına hizmet vermeyi deneyimleme şansım oldu.
TUTKU
“Zamanın iki boyutu vardır. Uzunluğu güneşe, derinliği tutkulara bağlıdır.”
Amin Maalouf
İş yaşamının dışında fotoğrafçılık, edebiyat ve Galatasaray ile ilgileniyorum. İlgileniyorum dediysem, her insan kaynakları profesyonelinin sıklıkla karşılaştığı ve özgeçmişlerde hobilerim bölümünü doldururken yazılan el alışkanlığı temelli bir ilgilenmeden bahsetmiyorum! Bir insanı tutkuyla sever gibi; zaman ayırarak, emek vererek, özleyerek… Ve elbette her istediği an kavuşamayarak. Öğrenmeye çalıştığım fotoğrafçılık ve edebiyat için düzenli bir çalışma programım var, bu programa uymaya özen gösteriyorum. Galatasaray ise bir tercihten öte durumda…
Bu kariyer yolu devam ediyor, o nedenle mutu son olup olmadığını daha sonra göreceğiz…
Görüşmek üzere.
Arda Selim Üçer
İK Müdürü
http://www.linkedin.com/profile/view?id=66353606&trk=tab_pro
Arda beyin yazısını büyük bir keyifle okudum.Kariyer sonu elbet bilinmiyor ancak şuana kadar olan aşamalar ve yazı dili gerçekten çok güzel…
İnsan kaynaklarına gönülden bağlı kişiler tanıdıkça tarifsiz,tuhaf bir gülümseme ve mutluluk oluyor bende.
Yazıyı bize ulaştırdığınız için teşekkür ederim ipek hanım:)