Geçen cumartesi günü Nescafe’nin davetlisi olarak bir grup kadın blogcu Polonezköy’deydik. Çok keyfili geçen gün içinde, kahve hakkında etraftan duyduklarımız, özellikle de medyada okuduklarımız, izlediklerimizden çok farklı bilgiler aldık. Örneğin günde altı fincana kadar kahvenin hiçbir zararı olmadığı, belirtilen sınırlarda kemik erimesine yol açmadığı, selülitle hiçbir bağlantısı bulunmadığı gibi. Aklımızdaki olumsuz düşünceler bir yana artık kahvenin yeşil çaydan bile çok daha yüksek değerlere sahip bir antioksidan kaynağı olduğunun resmi makamlarca da onanmasını öğrenmek hem şaşırtıcı, hem de sevindirici oldu. Artık gönül rahatlığı ile kahve tüketebiliyorum. 🙂
Günün benim için bir diğer artı değere sahip etkinliği ise aldığımız ‘transformal nefes seansı‘ oldu. Seansı idare eden iki nefes koçumuzdan insanların %90’ının nefes alma kapasitelerinin sadece %30’ünü kullandıklarını öğrendik ve doğru nefes alıp vermenin hayat kalitesini arttırmak üzerine etkilerini farklı örneklerle dinledik; hayata olumlu, sevgi dolu bakış, sıkıntılardan, kaygılardan arınma, birçok psikomatik hastalıktan sıyrılma, mesela migren gibi …
Hayat kalitesini bilemem ama 35 dakika süren çalışmamızın sonunda benim nefes alıp verme şeklim değişmişti. İlk defa göğüs ve karın boşluğu arasındaki ilgili bölgenin farkına vardım. Derin aldıp verdiğim nefes nedeniyle 20. dakikadan sonra bedenimde karıncalanma ve kalp atışlarımda hızlanma oldu. Asıl enteresanı seansın sonunda koçlarımız bize bir insanın nefes alıp verme şeklinden hayatlarının da nasıl olduğunu hemen hemen anlayabildiklerini söylediler. Ben de merak içinde “Benim hayatım hakkında ne düşünüyorsunuz? diye sordum. Aldığım cevap 35 dakika içinde yaşadığım değişimi özetliyordu:
“Çok yoğun tempoda çalışıyorsunuz, diaframınızı da bugüne kadar hiç kullanmamışsınız, siz de nefes alma kapasitesini %30 kullananlar arasındasınız”
Cevap beni şaşırtmadı ama düşündürdü. Nefes alma kapasitemi arttırsam gerçekten hayatımda köklü değişiklikler yaşar mıyım merak ettim. Bedenime daha fazla oksijen girse gerçekten zihinsel süreçlerimde olumlu yönde farklılaşmalar olur mu? Kendimi daha mutlu, huzurlu, enerjik hisseder miyim? … Eğer öyle ise bir kanat takıp uçamadığım kalırdı herhalde 😀
İnsanların nefes alma şekillerinin kişiliklerinin de bir parçası olması beni bu tekniği öğrenmem konusunda motive etti açıkçası. Kendimi bir an mülakatlarda “Nefes al, nefes ver” diyerek adayların nefes kapasitelerini nasıl, ne derece kullandıklarını incelerken hayal ettim ve “bir bunu yapmadığımız kalmıştı” diyerek güldüm içimden. 😉
İş programımı ayarlayabilirsem transformal nefes seanlarına devam etmeyi planlıyorum.
transformal nefes seansı güzel olaymış. bu arada blogçu mu, blogcu mu? 🙂