5 Temmuz’da bir aylık yaz tatilimize başlıyoruz. Aslında bolca işle karışık bir zaman dilimi olacağa benziyor ama yine de sadece tatile özgü kendime hedef koymayı da ihmal etmeyeyim dedim.
Yedi yıl kadar önce üç kur gittiğim temel seviyedeki İtalyancamı yeniden ele almaya karar verdim. Halen kafamda birçok bilgi duruyor çünkü ilk iki kurda özellikle o kadar çok yazım, dil kuralları ve kelime çalışmıştım ki, üniversitenin ilk yıllarında bu kadar ders çalışsaydım eminim çok daha kısa sürede bitirirdim okulu 😛
Şaka bir yana, aradan bayağı bir süre geçse de onca emeği heba etmemek adına Amerikalıların dedeme İngilizceyi öğrettikleri yöntemle ben de İtalyancamı canlandıracağım.
Dedem 1950’lerde Napoliye’ye NATO Üssü’ne tayini çıktığında İngilizceyi başlangıç seviyesinde biliyormuş. NATO’daki ilk aylarında temel yazım, dil kurallarını iyice öğrendikten sonra Amerikalılar dedemin eline bir sürü kitaplar tutuşturmuşlar ve bunları asla sözlüğe bakmadan okumaya çalış demişler. Burada ana kural sözlüğe bakmamak. Bilmediği kelimenin anlamını cümlenin gidişinden çıkartmasını istemişler. Dedem çok akıllı ve çalışkan bir insandı, özenle üstüne gitmiş İngilizce’nin, siz düşünün gerisini …
Ben de aynı metodu uygulayacağım. Geçen hafta Bilkent Kültür Girişimi‘nin davetlisi olarak gittiğimiz Topkapı Sarayı Satış Mağazası’ndan kendime aynı “İstanbul” kitabının hem İngilizce, hem de İtalyancasını aldım. Bir taraftan yurtdışından gelen arkadaşlarıma İstanbul’u İngilizce daha güzel aktarabilir hale geleceğim, diğer taraftan İtalyancamı da pekiştireceğim.
Bana göre bir ülkedeki müzeler, o toplumun gelişmişlik düzeyinin, kendi kültürüne verdiği önemin aynasıdır. Yıllardır gerek ülkemde, gerekse ziyaret ettiğim memleketlerde onlarca müze gezmek imkanım oldu. Benim gözlemime göre eğer yurtiçi ile yurtdışı müzeleri kıyaslamak gerekirse, aradaki en önemli farklardan biri, müzeden ayrılmadan önce uğranılan son nokta, satış mağazalarındadır. Yurtdışındaki müze satış mağazaları ziyaretçisinin elini kesinlikle boş bırakmazken, ülkemizdekilerde ziyaretçi ülkesine götürebilecek makul bir kültürel anı veya bilgi kaynağı bulabilmekte bayağı zorlanır.
İşte sonunda bu açığı Bilkent Kültür Girişimi görmüş ve aradaki farkı hızla kapatabilmek için projelerine hızlıca başlamış.
Bugün Topkapı Sarayı’nda Bilintur CEO’su Orhan Hallik ile paylaştığımız, söyleştiğimiz dakikalarda kendisinden Bilkent Kültür Girişimi’ni dinledim. Duyduklarım ve ardından da gördüklerim beni çok mutlu etti.
Bilintur CEO’su Orhan Hallik’den dinlediklerimizden birkaç anektot;
“Bilkent Kültür Girişmi sosyal sorumluluk bilincinin sonucu olan bir sivil toplum hareketi niteliğinde. Çıkılan yolda, öncelikli olarak ülkemizdeki müze ve ören yerlerinin ziyaretçileri için birer cazibe merkezi olması, kültürel zenginliğimizin doğru yaşatılabilmesi için, yılsonuna kadar Türkiye çapında 62 müzede satış mağazaları açılacak. Bu mağazalarla beraber 33 tane Müze Kahvesi hizmete girecek”
“Müze ve ören yerleri satış mağazalarında alıcıya ulaşacak kültürel ürünlerin sağlanmasında birçok el sanatkarı ve atölye çalışılıyor. Bu, yokolma tehlikesi ile karşı karşıya olan kimi el sanatımız ve sanatçılarımıza çok önemli bir gelir kaynağı sağlamak anlamına geliyor. Şu an BKG 100 el sanatçısı ve 60 firma ile kültürel ürünler hakkında çalışma yürütüyor. BKG Türk El Sanatları’na verdiği bu destekle dolaylı olarak 2000-3000 insana iş imkanı sağlayacağını öngörüyor.”
“BKG, önümüzdeki günlerde Kültürel Ürün Tasarım Yarışması açarak kültürel mirasımızın farkındalık seviyesini arttırmayı, canlı tutmayı ve yeni nesiller tarafından da öğrenilmesine destek vermeyi planlıyor”
“BKG, sanal mağazası ile ziyaretçisine 24 saat satınalma yapma imkanı veriyor”
“BKG, geleneksel Türk lezzetlerine de sahip çıkıyor. Türk kahvesi ve lokumunu en üstün seviyede standardize edilmiş kültürel ürünler olarak müze ve ören yeri satış noktalarında ziyaretçilerine sunuyor”
“BKG’nin kültür projeleri kapsamında Noel Baba Projesi ve Türkiye’nin kültürel zenginliğini yansıtan belgeseller çekmek bulunuyor”
“BKG, müze ve ören yerlerindeki Türk ve yabancı ziyaretçilerine Türkiye’nin kültürel zenginliğine en doğru kaynaklardan ulaşabilmeleri için çok dilde hazırlanan yayınları sunuyor. Satış noktalarıda çok geniş bir kitap bölümü bulunmakta.”
“BKG’nin konusunda uzman, çok değerli bilim insanlarından oluşan büyük bir danışman kadrosu bulunuyor.”
…
Evet, benim bu sabah çok da detaya girmeden tutabildiğim notlar bunlar. Ama eğer siz yazdıklarımın gerçek hayata yansımasını görmek istiyorsanız lütfen en kısa sürede İstanbul’da Topkapı Müzesi’nde açılan Satış Mağazası ve Türk Kahvesi’ne gidin.
Emin olun, damağınızda enfes kahvenin tadı ile eliniz kolunuz dolu mekandan çıkacaksınız.