Bu pazar sabahım büyük ve bana inanılmaz mutluluk veren bir sürprizle başladı: Hürriyet gazetesinin Ekonomi bölümünde son 1,5 yıldır üstüne çalıştığım İETT Performans Gelişim Sistemi haber olmuştu. Proje ekip arkadaşlarım İbrahim Özışık ve Muhammed Yavuz; terfilerini hak ederek almış, çiçeği burnunda bölüm müdürlerin ana konusu olarak okumak, hiç abartmıyorum, gözlerimi yaşarttı.
İETT Performans Gelişim Sistemi Projesi, benim İK kariyerim için de çok önemli bir projedir. Hatta, bugüne kadar bir danışman olarak yürüttüğüm en büyük proje olduğunu yazabilirim.
İETT ile, müşterisi olmak dışında hiçbir bağlantımın bulunmadığını söylediğimde pek çok kişi inanmaz. Çünkü herkesin aklında böyle büyük bir projeyi İETT ile yürütmek için ya kurum içinde birilerini tanıyor olmak, ya da “büyük bir danışmanlık kuruluşu veya akademisyen” olmak gerekir. Oysa ki, benim İETT ile olan işbirliğim bu tanımların hiçbiri ile örtüşmez.
2011 yılının Ekim ayının bir pazar akşamı İETT İnsan Kaynakları Ve Eğitim Dairesi Başkanı olan Murat Büyükçe’den aldığım e-posta bu harika tanışma ve proje sürecinin başlangıcıdır. Daire Başkanı Murat Büyükçe, mesajında Kaynağım İnsan blogumu okuduğunu ve stratejik insan kaynakları yönetimi üzerine yeniden yapılanmak isteyen bir bölümde neler yapılabileceğine dair görüşlerimi sormuştu. Mesaj beni hem şaşırtmış, hem de çok heyecanlandırmıştı. Bir kamu kuruluşu yöneticisinden beklenmeyecek bir girişim ve iletişimcilik örneğiydi. Ben de Murat Büyükçe’ye “ben olsam neler yapardım” madde madde yazdım.
Ardından hafta içi İETT’den bir görüşme daveti aldım ve ilk görüşmemizden sonraki 1,5 ay boyunca İETT’ye gittim, geldim, kurumda vakit geçirdim, analizler yaptım, okudum, yazdım, çizdim, planladım. Sonunda da 1 Aralık 2011’de Performans Gelişim Sistemi Projesi’ne başladık.
Proje çekirdek ekibi, Daire Başkanımız Murat Büyükçe ve Memur Personel Müdürümüz Nuri Baltacı hariç üç kişiydi: İbrahim Özışık, Muhammed Yavuz ve ben. Yani Hürriyet Ekonomiye haber olan iki İETT’li genç adam. Geride bıraktığımız 1,5 yıl içinde saydığım beş kişiye Nilgün Ülker’i de kattık ve bizler öyle müthiş bir ekip çalışması yürüttük ki, mevyelerini hem İETT, hem ekip arkadaşlarım ve hem de ben hep alacağız. Bu mevyelerden en büyüğünü Kaynağım İnsan’a sonbahar aylarında taşımayı umuyorum. Bu mevye sonrasında projenin içeriğini resmen Kaynağım İnsan’a da aktarabileceğim.
Hürriyet Ekonomi haberinde vurgu hep gençlere yapılmış. Ancak bütün İK dünyası bilir, Performans Gelişim Sistemi gibi kurum kültürünün dönüşümünü de sağlayan projelerde işin gerçek sahibi en tepe yöneticidir, kurumun lideri olan kişidir. Performansı yüksek insanların kariyerlerinde ilerlemesini sağlayacak dinamikleri ilk başta kurumun liderinin desteklemesi gerekir. İşte bu noktada, İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı‘nın benim bütün kariyerim boyunca birlikte çalıştığım en bilgili, vizyonist, yenilikçi, çözüm ve uygulama odaklı, insan çeşitliliğine inanan az sayıdaki lider yöneticilerden biri olduğunu yazmalıyım. Performans Gelişim Sistemi Projesi’nin hayata geçerek hedefine ulaşmasındaki en büyük katkı Genel Müdürü Hayri Baraçlı’nın stratejik insan kaynakları yönetimi konusundaki ileri seviye bilgisiydi. Bütün üst yönetim toplantılarında projeye dair en yönlendirici, düşündürücü soruları kendisi sordu, en uygulanabilir fikirleri kendisi verdi, gerekli kararları alırken hızlıydı, uygulamada yetkiyi devredendi. Otoriter değildi, benim hiçbir “neden” sorumu açıklamasız bırakmadı. Bir danışman olarak ona inandım, Daire Başkanımız Murat Büyükçe ile birlikte benim en büyük motivasyon kaynağım oldu.
Hürriyet Ekonomi’deki haberin en son bölümünde Muhammed Yavuz’un genç yaştaki terfisi için Ekşi Sözlük‘te yazılanlar ve bunların sevgili Muhammed’i ne kadar etkilediği hakkında bir bölüm var. Muhammed Yavuz’u müdürlük koltuğuna taşıyan PGS projesi danışmanı ve yazılım algoritmasının İK know-how’ının sahibi olarak Ekşi Sözlük’te yazılanlara sadece güldüm. Benim dört aydan önce bitmez öngörüsüyle yola çıktığım yazılımı, mesai saati gözetmeksizin, yüreğini klavyesine koyarak 1,5 ayda bitirip teslim eden, sonrasında bütün geliştirmeleri sabahlara kadar çalışarak yapan, yazılımın her adımında bir İK’cı gibi süreçler hakkındaki akıllı görüşleri ile projeyi besleyen Muhammed’in hakkını ‘bilir bilmez’ yazdıkları ile yiyenleri kınıyorum. Muhammed Yavuz’un herhangi bir özel kuruluşun yetenek havuzuna doğrudan girecek ve yönetici olabilecek kapasitede bir insan olduğunu da kıdemli İK’cı olarak mutluluk duyarak yazıyorum. Muhammed Yavuz, yöneticiliğin yaş ile değil icraat ve tutku ile olabileceğinin açık kanıtıdır. En zor konularda bile “yaparız”dan başka kelime duymadığım nadir insanlardandır. Ne bir siyasi bağlantısı, ne de torpili bulunmayan ekip arkadaşım Muhammed Yavuz, Ekşi Sözlük’teki bulunan içerik ile olsa olsa “mevyesi taşlanan ağaç” için çarpıcı bir örnek olmuştur. Keşke Ekşi Sözlük yazarı olsam, bu paragrafı ilgili alana da girebilsem.
İETT Performans Gelişim Sistemi, sadece kamu kurum ve kuruluşları için değil, özel sektörde de hedef yönetimine getirdiği açılım ile bir ilktir ve model niteliğindedir. Böylesi iyi bir proje ve ekibin parçası olmak fırsatını bana sağlayan İETT’ye ve yazımda ismi geçen herkese gönülden teşekkür ederim. 🙂