Her sabah gözlerinizi güne açıyorsunuz. Ağırlıklı olarak koyu renkli iş kıyafetlerinizi giyip aynada son bir kez kendinize bakıp yola çıkıyorsunuz. Vardığınız nokta büyük bir plaza. Elinizde veya boynunuzda kontrol kartınızla güvenlikten geçiyor ve belki 8-10 kişi ile birlikte sizi ofisinize çıkartacak asansörünüze biniyorsunuz.
Bu akış “beyaz yakalı” olarak adlandırdığımız ofis çalışanlarının öyle veya böyle birbirinin fotokopisi olarak geçirdiği iş günlerine ait. Derken bir gün plazanızdan içeri giriyorsunuz ve yaka kartınız çalışmıyor. Güvenlik size “kusura bakmayın ….. hanım/bey, sizi içeri alabilmek için yukarıdan izin almam lazım” diyor. Donup kalıyorsunuz. İşinize son verilmiş !!!
Bu sahneyi bugüne kadar yaşamış olan yüzlerce beyaz yakalı / profesyonel insan bulunuyor ülkemizde. Ne hazin, ne haksızca.
Peki beyaz yakalılar karşılaştıkları bu haksızlık için ne yapıyor?
Kısa bir süre öncesine kadar hiçbir şey belki. Ama şimdi bir hareket var ve adı Plaza Eylem Platformu.
Plaza Eylem Platformu kendilerini ve amaçlarını anlatan yazılarında şöyle diyor:
“Bu platform kendilerini “beyaz yakalı işçi” diye tanımlayanların biraraya geldiği bir platformdur. Sınıf bilincimizin olmaması, tüketim toplumunun daha fazla esiri oluşumuz, rahatımıza düşkün olmamız, yalan da olsa kariyer planlarımız, sınıf atlama hayallerimiz önümüzdeki en büyük engellerden bazıları fakat şunu yavaş yavaş fark ediyoruz ki bugün örgütlenmek ve haklarımız için mücadele etmek sadece başkaları için değil kendimiz için, çocuklarımız için de bir şey yapmak demektir. Bunun bilincinde olan herkesi plaza eylem platformuna katılmaya davet ediyoruz.
…
Örgütlenme bilinci olmayan beyaz yakalılarda bu bilinci oluşturmayı ve bu bilince sahip olsa da desteğini alamadığımız kişileri yanımıza çekmeyi planlıyorsak gün geçtikçe daha çok faaliyette bulunmalı ve bunu duyurabildiğimiz kadar çok kişiye duyurmalıyız. Bunun için de platformdaki faaliyetlerimizi boş zaman değerlendirmesi kadar değil, en az her gün sabah 9 akşam 6 arası ömrümüzü verdiğimiz işimiz kadar önemsemeliyiz ve bizzat ömrümüzü elimizden alan bu düzeni sorunsallaştırmalıyız. Ancak bu kadar önemseyip bunu gösterir şekilde faaliyetlere/toplantılara katıldığımızda yukarıda bahsedilen hedeflere sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Gittikçe daha az kişinin katıldığı toplantı ve eylemler yüzünden hedefimizi küçümseyen ve “Beyaz yakalıdan bir şey çıkmaz arkadaş!” diyenleri haklı çıkarmış oluruz. Bu da önüne çalışma alanıyla ilgili bir hedef koymayan insanların yozlaşmasıyla karşı karşıya getirir bizi. Böylelikle fabrikalarda çalışanlara fikir verirken aslan kesilen ama kendi iş yerindeki adaletsizliklere en ufak bir tepki bile göstermeyen ve bunu gerekli de görmeyen beyaz yakalıların trajikomik durumunu kabullenmiş oluruz.”
Plaza Eylem Platformu ile birebir iletişimim olmadı. Ancak beyaz yakalı çalışanlara yönelik işverenlerin kimi zaman son derece haksız ve hukuksuz uygulamalar geliştirdiklerini biliyorum. Beyaz yakalı olarak adlandırdığımız ofis çalışanları ise sıklıkla bu tip uygulamaları sorgulayacak, itiraz edecek gücü kendilerinde bulamıyorlar çünkü gerekli hukuki bilgiye sahip değiller. Ben Plaza Eylem Platformu’nun çalışmalarını beyaz yakalı çalışanlarda haklarına yönelik bilinç oluşturmak bakımından çok önemli buldum ve destekliyorum. Faaliyetlerini istikrarlı bir şekilde devam ettirebilirlerse de ses getirebileceklerine ve oluşumu çok daha ileri seviyelere taşıyabileceklerine inanıyorum.
Yolunuz açık olsun 🙂