İnsanın kendini anlatması çok zor. Geçmişe bakıp yaşadıklarımı ve bunların bana kattıklarını derleyerek belki daha iyi ifade edebileceğimi düşünerek aşağıdaki yazıya başlıyorum;
6-7 yaşlarımda iken bir gün annem beni ütü yaparken yanına oturtup önüme bir mendil koyup önce nasıl ütüleyeceğimi gösterip sonra ütülememi istedi. Bunu yeme yapmak takip etti. Ocağa yağı koy, soğanları ince ince doğra ve pembeleşinceye kadar bekle…vs. Annem bir şekilde hayatta yalnız kalabileceğimi ve bu noktada başımın çaresine bakabilmem için gerekli olan tüm temel yetkinlikleri bana o dönemin amatörlüğü içinde öğretmişti. Fakat o öğrendiklerim bütün hayatımı olumlu etkiledi. Çamaşır yıkamak, ütü, yemek yapmak, çiçek dikmek, hayvan bakmak, dikiş dikmek vb. bir çok konuda beni hayata hazırlamıştı.
TV’de yazılar geçtiğinde hep anneme okuturken, aynı zamanda annem evde sürekli gazete ve kitap okurdu. Bu yüzden okumayı hep çok sevdim. İlk kitabım Bekir Yıldız’ın Kara Tren’i oldu, ilk müzik kasedim ise Edip Akbayram. İlkokul boyunca onlarca Teksas-Tommiks, Milliyet Çocuk Dergisi, Bilim-Teknik, Gırgır ve Can Yayınlarının tüm çocuk kitaplarını okudum. Hatta Resimli Bilgi ve Hayat Ansiklopedisini de en az ikişer kere okudum.
11 yaşımda babam öldüğünde evin erkeği olarak kaldığımda fatura ödemeleri, mektup gönderme vb. işler benim sorumluluğuma verildi ve boyum daha tezgahına bile yetişmezken evin dış dünyadaki işlerini yapmaya başladım. Biraz mecburiyet, biraz annemin cesaretlendirmesi bana çok şey öğretti.
Aynı yaşlarda Almancı komşumuzun oğlu olan yakın arkadaşıma Sinclair 32 Kb bilgisayar geldi. Neden bilmiyorum, o kadar sevdim ki annemin arkasına resim yapmam için biriktirdiği takvim kağıtlarından birinin arkasına klavye çizdim ve kendi kendine Basic programlama öğrendim. İlgimi gören annem emekli maaşından kısıp bana bir atari aldı ve onunla kendimi oldukça geliştirdim.
Ortaokulda elektroniğe ilgi duydum. 3 arkadaş çeşitli dergilerden bulduğumuz devreleri, direnç, transistör, led vb. alıp yapardık. Bilgisayar ve elektronik odaklanma ve konsantrasyon konusundaki gelişimime çok faydalı oldu.
Tüm orta ve lise eğitimimde basketbol oynadım. Takım oyunu, taktik geliştirme, kondisyon vb. bir çok konuda hem fiziksel hem de ruhsal gelişimime katkısı yüksek oldu.
Annemi de lise 2(yaş 17) kaybedince farklı bir sayfa açıldı, önümde. Para kazanmalıydım çünkü bana harçlık verecek hiç kimsem yoktu. Önce okuldaki resim çekip satmak, okul kolye, yüzük, tişört vb. yaptırma işlerini üstlendim ve harçlıkla elde edebileceğimden çok daha fazla para kazandım.
Üniversite’de iken bir arkadaşım büyük bir bankada sözleşmeli çalışacak birine ihtyiaç duyulduğunu söyledi. Hayatımda hiç iş görüşmesine gitmediğim için traş olmadan ve kot pantolonla gittim. Genel müdür yardımcısı hem medeni cesaretimi, hem de “ben yaparım, deneyim” tavrımı beğendiği için işe alındım. Fakat çok az para verildiği için geceleri barmenliğe başladım. Ankara’nın en iyi barlarında şef barmenlik yaptım. Hem gündüz, hem de gece olmak üzere yani 16 saatlik bir tempo ile çalıştım. Gece hayatı sosyalliğimi ve iletişim becerimi katlayarak artırdı. Gündüz ise gerçek ve ciddi iş ortamındaki yaşananları izleyebiliyordum.
Askerlik vakti geldi, “uzun dönem” askerlik yapabilmek için torpil aradım. Herkes kısa dönem yapmaya çalışırken sen neden uzun dönem istiyorsun dediklerinde “Er yapamayacağımı” söylüyordum. Gerçekten de “er” yapmak benim için çok daha zor olurdu. Güneydoğu’da dağlarda timinizle beraber bir aile gibi yaşadığınızda paylaşmayı, liderliği, yoldaşlığı ve askeriyenin benim özellikle takdir ettiğim mantığını anlama şansım oldu. Askerliğin bana kattığı şeyler çok fazla oldu. Bu yüzden askerden kaçanların çok şey kaçırdıklarına inanıyorum.
Asker dönüşü bir arkadaşımla kendi işimizi kurma hayalimiz çok kısa sürünce 15 firmaya cv’mi gönderdim. Sanırım o yıllarda yoktu, ben cv’mi İngilizce olarak ve bir kapak yazısı ile o firmalardan bulduğum üst düzey yöneticilerin adına gönderdim. Aynı gün 10 firmadan arayıp beni görüşmeye çağırdılar.
Yaptığım görüşmelerde sırf mülakatta müdür olacak kişiyi çok beğendiğim için inşaat sektöründen bir firmaya geçtim.
Daha sonra İstanbul’da bir danışmanlık firmasına girdim. Bu firmaya alınma sebeplerimin başında aynı firmada benim mezun olduğum liseden mezun birinin çok başarılı olması idi.
Bu danışmanlık firmasından sonra bireysel olarak büyük bir internet firmasının danışmanlığını yaparken Amerika’da danışmanlık yaptığım konuda kendimi nasıl geliştirebileceğimin araştırmasını yaptım ve turist vizesi ile gittim ABD’de 2 büyük üniversitenin bir çok imkanından faydalandım. Sadece kendimi geliştirmek adına oradaki süremi en etkin bir şekilde kullanmaya çalıştım.
Türkiye’ye dönüp büyük bankalardan birinde internet uygulamaları geliştirme ekibinde yöneticilik yaptım. Çok çalıştım yani sabah 07:00 – 22:00 ve haftanın neredeyse 7 günü işyerinde geçirmeye başlamıştım. Vücudum bir noktada pes dedi ve MS hastası oldum. Verimli çalışmak çok önemli, çok çalışmak değil.
Sonrasında yine büyük bankalardan birisi beni elektronik ticaret yöneticiliği görevine çağırdı. Sonrasında da Türkiye’nin büyük holdinglerinden birinde Genel Müdürlük yaptım ve 20 yıllık iş hayatımı artık eğitim ve danışmanlık ile geçiriyorum. Bunun en büyük avantajı artık kafamda çok az tilkinin cirit atıyor olması, kendime, eşime ve kızıma daha fazla vakit ayırabilmem.
Savaş Şakar
Eğitmen – Danışman
savassakar.com
projeyonetimi.com