Son bir ay içinde üniversite ortamlarında karşılaştığım gençlerin çoğu şirketlerdeki İnsan Kaynakları uygulamalarından ziyade özgeçmiş yazmak, işe başvurmak ve mülakat etaplarında neler yaşanabileceği, nelerin yapılıp, nelerin yapılmaması gerektiği konularıyla ilgiliydi. Ben de bana verilen süreler kadarıyla onların bu meraklarını gidermeye çalıştım.
Sadece sunum eşliğinde bilgilendirme yapmak değil, fonda sunumu kullanıp mümkün olduğunca interaktif bir konuşma süreci hayata geçirmek ilk hedefim oldu. İstediğim seviyede katılımı sağlamak için kullandığım metodlardan biri ve en etkini ise katılımcıları mülakata almaktı. Hiç beklemedikleri anda gelen “gönüllü var mı?” sorusuna fazlaca temkinli yaklaşsalar da, kısa sürede ürkekliklerinden sıyrılıyor gençler ve birer ikişer el kaldırmaya başlıyorlar sahnede mülakata alınmak isteğiyle.
Aynen bir iş görüşmesi ciddiyeti ile el sıkışıp tanışarak başlayan soru-cevap seansı süresince, gönüllü gençlerin verdikleri yanıtlar üzerinden bir mülakatta neler sorulur, nasıl cevaplar verilebilir, verilmemelidir gibi açılımları farklı farklı örnekler ile inceledik, bol bol sohbet ettik, güldük, zamanın nasıl geçtiğini hiç farketmedik.
Geçtiğimiz bir ay boyunca gördüm ki, özünde ezberci olmayan, oldurulmaya çalışılan gençlerimize düşünme ve sorgulama yöntemlerini öğretmemiz lazım. Onlara, hayat ve/veya iş üzerine yapacakları her seçim öncesi “ben bunu neden yapıyorum, neden istiyorum, neden buraya başvuruyorum?” sorularını sordurabilmek ve üretecekleri cevaplarla ilk başta kendi kendilerini ikna ettirebilmek lazım. Ancak kendileri ikna olduğunda iş görüşmeleri esnasında işe alım uzmanlarını da ikna edebileceklerinin mesajını çok net vermek lazım.