2012 yılında kullandığım İşe Alım ve Mülakat Teknikleri Eğitimi sunumumu geçen gün Kaynağım İnsan’da paylaşmıştım. O yazımı, işe alım süreçlerinin kanayan yarası, “mülakat sorularının kalitesi” hakkındaki düşüncelerimi “önümüzdeki günlerde” paylaşacağımı belirterek bitirmiştim. O gün geldi.
Kaliteli soruları ben iki ayırıyorum:
1. Klişeleşmiş kaliteli sorular: Bu grubun örnek sorularından birkaçı aşağıdadır.
Benimle iki en güçlü (veya geliştirilmesi gereken) yetkinliğinizi paylaşır mısınız?
5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
Sizi neden işe alalım?
Bize neden başvurdunuz?”
Bu mesleği neden seçtiniz?
İşinizden neden ayrıldınız?
Sorular klişe olmakla beraber gelen cevaplar hiçbir zaman eş değildir çünkü insanlar eş değildir. Dolayısıyla adaylardan duyabileceğiniz cevap varyasyonu sonsuzdur. Ayrıca cevapların %100 bir standartı da yoktur. Hatta yaratıcılık unsuru soruların bazılarında özellikle ön plana çıkar.
Ama şu an konumuz adaylar değil, İK kadrolarının mülakat performansı olduğuna göre soralım:
Acaba İK uzmanları adayların bu sorulara verdiği cevapları nasıl yorumlayacağını biliyor mu? İK bölümleri ne duymak istediğini kendi kendine tanımlayabilmekte mi?
İşte biz İK’cılar bu iki soruda şiddetle çuvallıyoruz. İddia ediyorum ki, %80 İK uzmanı yukarıdaki sorulara verilen cevapları nasıl değerlendirmesi gerektiğini, adaydan ne beklediğini bilmiyor. Türkiye’nin en büyük organizasyonlarından birinin genç işe alım uzmanı bana işe alım yapmaya hiçbir eğitim almadan başladığını söylediğinde donup kalmıştım. Büyükler bunu yapıyorsa, gerisi ne yapsın? Peki, o eğitimsiz işe alım uzmanının elediği adayların durumunu hangi kıdemli İK yöneticisi açıklayabilir ?
2. İş, süreç, bilgi, tecrübenin değerlendirildiği kaliteli sorular: Bu tip sorular bir İK’cının genel iş bilgisini, mesleki olgunluğunu test edebileceği, adayların zihinlerinin içinde dolaşmaya çıkabileceği, benim en keyif aldığım sorulardır. Özellikle nitelikli, kıdemli adayların her biri içine dalıp yüzebileceğiniz birer okyanus gibidir. Her bir soruya verilen cevap İK’cı için iş, sektör, iş piyasası eğitimi niteliğindedir.
Elbette bir adayın iş, süreç, bilgi, tecrübesine yönelik kaliteli soru üretebilmek için ilk başta İK uzmanının çok iyi iş, süreç, sektör, şirket biliyor olması gerekir.
Siz bir Planlama Müdürü arıyorsanız, adayın ne kapasitede bir makina parkında, nasıl, hangi doluluk oranları ile planlama yaptığını, hangi yazılımı kullandığını, fire oranlarını, sevkiyaların nasıl organize edildiğini, hammadde alımlarının nasıl yapıldığını, kaç işçi ile kaç vardiyada çalıştığını, depo optimizasyonunu, verimlilik arttırma çalışmalarını sorabilmelisiniz. Bu soruları sorabilmek için ilk başta kendi şirketinizdeki üretim planlama sürecine hakim olmalı, sonra da adayın anlattıklarının sizin arayışınız ne kadar örtüştüğünün kıyaslamasını yapabilmelisiniz.
Şeytanın detaylarda gizli olduğunu unutmayalım. Yetkinlik bazlı mülakat deyip sadece “ne kadar lidersin, örnek lütfen”, “ne kadar problem çözücüsün, örnek lütfen”, “ne kadar risk yönetebilirsin, örnek lütfen” üzerinden gitmek bana göre manzaranın bütünü, işin kendisini görememektir.
Hazır adı geçmişken, ben halen “yetkinlik bazlı mülakat” denen eğitimlerin neden verildiğini anlamış değilim. Benim 30 saniyede karşımdaki kişiye açıklayabileceğim bir soru sorma yönteminin bir gün boyunca anlatılması kanımca zaman kaybından başka birşey değildir. Bana göre piyasada “Yetkinlikler” diye bir eğitim olsa bir taşla pek çok kuş vurulmuş olur. Aradan hem mülakat, hem performans değerlendirme, hem kariyer, hem yetenek yönetimi çıkar.
.
Ey İK uzmanları,
kaliteli klişe sorular sorun, ne duymayı beklemeniz gerektiğini esnek bir zihinle sık sık düşünün, hatta o sorulara ilk başta kendiniz cevap verin,
kaliteli iş, süreç, bilgi soruları sormak için sahaya inin, şirket çalışanlarınız ile kaynaşın, insanlar işleri nasıl yapıyor onların yanında, onlara sorarak öğrenin. Elinizdeki kısır görev tanımları üzerinden iyi mülakat performansı çıkarmak, kaliteli sorular sorabilmek gibi boş hayallere kapılmayın.
Unutmayın, bir mülakatçının ürettiği soruların kalitesi ve cevapları yorumlayabilme yetkinliği ile işe alım performansı (en uygun insanları işe alabilmek) doğru orantılıdır. Soru ve yorum kalitesi arttıkça etkin işe alım oranları artar.
Çuvaldızı kendine batırmak diye buna denir işte.Harika tespitlerde bulunmuşsunuz İpek Hanım..
İK’ya değer yaratmakla kalmıyorsunuz aynı zamanda gerek İK’cı gerekse İK Süreçleri ile ilgili sürdürülen yanlış politikalarında tartışılmasına,yeniden gözden geçirilmesine ön ayak oluyorsunuz.
Teşekkür ederiz.
Sevgilerimle
Gökhan
Sevgili Gökhan,
Umuyorum yazılarım birilerini düşündürüyor, işlerine yarıyordur.
Hocam çok güzel bir yazı olmuş. Söylediklerinize yüzde 100 katılıyorum.
Doğru sorular heryerde var. Ancak belirttiğiniz gibi gelen cevapları doğru yorumlamak için sahaya inmek kritik seviyede önemli.
Bence sahaya inmek, “aslında ben kimi arıyorum” sorusunun cevaplamanın anahtarı. Bu cevap bulunduğunda yorumların da kalitesinin artacağına inanıyorum.
Saygı ve Sevgilerimle,
Güven Dereli