#iksohbeti

Genç İK, ismi üstünde genç İK profesyonellerinin bir mesleki oluşum. Onları ve faaliyetlerini geçtimiz yıl Nisan ayında Kaynağım İnsan’a da taşımıştım.

Üç hafta önce en aktif Genç İK’cılardan Simge Sezer bana bir mesaj gönderdi. Mesajında Genç İK’cıların her hafta Perşembe günü saat 20:00-21:00 arasında Twitter üzerinden #iksohbeti hashtagı ile yazışacağını haber veriyordu.

Geçtiğimiz üç hafta boyunca bir türlü denk getirip sohbete dahil olamadım ama sonunda bugün şeytanın bacağını kırdım.

Simge Sezer bugünün konusunu ‘Yetenek Yönetimi’ olarak duyurunca pek mutlu oldum. Yetenek Yönetimi 21.yüzyıl İK uygulamaları arasında en popüler olanı. Eninde sonunda dönüp dolaşıp bütün İK uygulamalarını ona bağlıyoruz artık.

Yetenekli insan bulması, memnun etmesi ve elde tutması zor olan çalışan grubumuz. Onlar nedeniyle artık İK tailor made – terzi yapımı açılımlara gidiyor. Bir gün gelecek yetenekli dediğimiz her bir çalışan için farklı farklı çözümler üreteceğiz. Nasıl internet kişiselleşmiş uygulamalara gidiyorsa, yetenek yönetimi uygulamaları da gün geçtikçe artan oranda kişiselleştirilecek. Fark yarattığı için yetenekli kabul ettiğimiz çalışanlarımızın ihtiyaç ve beklentilerini ortak uygulamalarla gidermeye çalışmak beklentimiz ile icraatimizin çelişmesi olmaz mı?

İster genç olun, ister kıdemli, ister İK’cı olun, ister olmayın her Perşembe günü saat 20:00-21:00 arası #iksohbeti‘ni kaçırmayın derim. Gelecek haftanın konusunu merak içinde bekleyeceğim 🙂

 

Sosyal Medya’nın İnsan Kaynakları’na Getirdiği Yenilikler

19 Nisan 2012 Perşembe günü BNC Turkey tarafından düzenlenen Yenilikçi İK Zirvesi’nde sosyal medyanın İK süreçlerine getirdiği yenilikler üzerine bir konuşma yaptım.

Sosyal medya, yetenek yönetim ve kurum içi iletişim kapsamında işveren markası ile birlikte sosyal işe alım süreçlerini iş zenginleşmesi olarak iş süreçlerimize soktu. Bunun yanında sosyal intranet uygulamaları çalışanların sosyalleşmesi, paylaşması ve içerik üretmesi aşamasında sosyal medya araçlarını kendisine ilham kaynağı olarak aldı. Sosyal medya ile birlikte İK bölümleri  dört duvar içinden çıkarak milyonlara birebir ulaşır ve iletişim kurabilir hale geldi. Elbette böylesi bir açılımı hayata geçirmek ve sürdürülebilir kılmak kolay değil. Sosyal medya risklerini iyi analiz ederek kolları sıvamak gerek.

Yukarıdaki sunumumu çok kısaca özetlediğim konuşmamdaki ana konuların altını çizer nitelikte hazırladım. İyi incelemeler 🙂

Ben Doğdum

Bu ay iş yoğunluğum nedeniyle blog yazısı yazmakta zorlanıyorum. Kaynağım İnsan için istikrarlı içerik üretimi üzerine ne kadar titizlendiğimi bilen bazı arkadaşlarım ve takipçilerim durumdan duydukları memnuniyetsizliği artan oranda ifade ettiler geçtiğimiz günlerde. Ben de onlara ‘Ah, bir de benim içinde esen fırtınaları bilseniz’ dedim. Ayda en az yirmi yazı yazmak hedefine kilitlenmiş iken ondan açık ara uzaklaşmak beni de inanılmaz derecede huzursuz ve mutsuz kılıyor.

.

Diğer taraftan Nisan ayı blog yazısı yazamamak haricinde çok verimli geçiyor. Projelerim son hızıyla devam etmekte. Yeni evimize yavaş yavaş yerleşiyoruz. Bugün kütüphanemiz monte edilecek. Belki de kitaplarımın kolilerde değil, gözümün önünde olması klavye başına tekrar oturabilmem için beni motive eder.

.

Dün Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Endüstri Mühendisi Kulübü’nün 4. Kesintisi Eğitim Kampı davetlisi olarak Kuzey Kıbris Türk Cumhuriyeti’ndeydim. Üniversitelerin klasik konferans salonu ortamından çıkıp Zambak Tatil Köyü gibi bir mekanda, denize sıfır eğitim vermek çok keyifliydi. Ortamın tatil havalı cazibesine rağmen öğrencilerin dört saat boyunca eğitimden kopmamalarını ayrıca tebrik etmem gerek. Grup fotoğrafı elime ulaşır ulaşmaz yazıya ekleyeceğim.

.

Yazımı günün anlam ve önemini vurgulayarak bitirmek istiyorum:

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bütün çocukların ve ülkesine gönül vermiş herkesin coşku ve mutluluk dolu bir bayram geçirmesini dilerim.

ve

bugün benim yaşgünüm.

Nüfus cüzdanıma göre 40’ı doldurdum.

Ama bana sorarsanız,

ben güneşin günü asla deviremediği yaştayım.
ben kelimelerin dünyayı omuzlarında taşıyabildiği yaştayım.
ben aşkın hücrelerimde taze yeşerebildiği yaştayım.
ben aslında bir nefeste evrenin çatısına tırmanıp, en uzaklara kanatlanabilecek yaştayım.

🙂

Yönetici Ne İster?

Belki bir yöneticisiniz, belki değil. Belki de hedefiniz bir gün başarılı bir yönetici olmak. Şu an hangi rolde olursanız olun aşağıdaki maddeler size kılavuz olsun. Genç profesyonellerin okuyacağınız pek çok maddede problem yaşadığını gördüğüm ve dinleiğim için yazma ihtiyacı hissettim. Hiçbiri hayatınızda ilk defa okuyacağınız maddeler değil. Ama zaten bizim derdimiz de bilip uygulamamak değil mi? Oysa kariyer yolunuzun sizi çıkartabileceği tepe 21 kritik tespitten ibaret.

Evet, bir yönetici çalışanından ne ister? Sayayım:

1. Size verilen işleri eksiksiz yapın. Çalışın.

2. Bahane değil, sonuç üretin.

3. Terminlere uyun.

4. İşiniz, sektörünüz, rakipleriniz hakkında sürekli araştırma geliştirme yapın.

5. Yöneticinize akıllı sorular sorun.

6. Yöneticinizin sizi gelişim yolunda yönlendirmesini isteyin.

7. Proje fikirleri üretin.

8. Yöneticinin angaryalarını ondan alın.

9. Projeler ve işler için gönüllü olun.

10. Güleryüzlü olun.

11. Kitap ve kaynak takip edin, öğrendiklerinizi ynöeticiniz ve ekip arkadaşlarınız ile paylaşın.

12. İş üzerine yöneticinizin size hedef koymasını beklemeyin, kendisinz de hedef üretmek konusunda proaktif olun.

13. İşe, projeye başlarken sonunu düşünün. Hedefinizi koyun ve yola öyle çıkın.

14. Yöneticilerin de geri bildirime, hatalarını duymaya ihtiyacı vardır. Burada önemli olan bu iletişim sürecindeki üslubunuzdur. Üslubunuzu saygılı, ölçülü ve empati kurarak geliştirin.

15. Ekip arkadaşlarınız ile paylaşıma dayalı olumlu ilişkiler geliştirin.

16. Dedikodu yapmayın.

17. Yöneticinize kendinizi doğru ifade edin. Yöneticinin sizi anlamasını beklemeyin.

18. ‘Bu benim işim değil’ asla demeyin.

19. İlk başta kendi kendinizi yönetin. Kendi kendinii motive edin.

20. Değişime açık olun.

21. Yöneticinizi aklınızı kullanarak yönetmeyi öğrenin.

Sosyal Medya Nereye?

29 Şubat 2012 Salı günü İTÜ İnsan Kaynakları Zirvesi’nde gerçekleşen “Sosyal Medya Nereye?” başlıklı panelin videosunu İTÜ Kariyer Merkezi Youtube’a yükledi. Benim açılış konuşmasını yaparak moderatörlüğünü üstlendiğim panele
TTnet’in İnteraktive Medya Yöneticisi Murat Kahraman, Global Bilgi Çözüm Müdürü Ekin Ulukök, Digital İletişim Danışmanı ve Brandwolf Genel Müdürü Özgür Akman ve Desnet Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ekinci panelist olarak katıldılar.

Keyifli izlemeler 🙂

Ödülün Bedeli

Bugün ismini paylaşmayacağım bir iş arkadaşım başına gelen korkunç, trajik, olayı dinledikten sonra da insana bir o kadar komik gelen ödüllendirme anısını anlattı.

Olay yakın zamana ait. İş arkadaşım çalıştığı firmanın satış ekibinde ve çok da başarılı işler çıkartıyor, tabir yerinde ise satışları patlatıyor. Derken üst yönetim bu üstün başarıyı ödüllendirmeye karar veriyor. Kalabalık bir çalışan kitlenin önünde herkesin alkışları eşliğinde arkadaşıma tepe yönetici bir iPad hediye ediyor. Olay bu noktaya kadar gayet güzel. ‘Ah, keşke benim de başıma gelse böyle birşey’ dedirtiyor insana.

Peki sonra ne oluyor?

Ödüllendirme sürecinden üç ay sonra arkadaşım ile bağlantıya geçen üst yönetici ödül olarak verdikleri iPad’in taksit zamanının geldiğini ve tutarı ödemesi gerektiğini söylüyor…

Şimdi sizden ricam bir dakika için kendinizi arkadaşımın yerine koymanız. Siz ne yapardınız?

Herhalde şu anda siz de arkadaşım gibi başka bir kuruluşta iş hayatınıza başarı ile devam ediyor olurdunuz.

Aslında bu bahtsız olayın anlatımını ödüllendirme yönetimine dair özlü sonuç cümlesi ile bağlamak isterdim ama klavyemden tek kelime çıkabiliyor: PES !!

Batan Gemiyi Kurtaran İK’cılar

Pek çok küçük ve orta ölçekli şirket kadrolarında bir İnsan Kaynakları Uzmanı istihdam etmeyi işlerinin büyümeye başladığı anda maalesef akıl edemez. Ne zaman ki işler büyür, hızlı işe alımlar sonrası içerideki insan kaynağı kurumsal sistemsizlik nedeniyle huzursuzluk ve mutsuzluk yaşamaya başlar, hatta istifalar birbiri ardına gelir, işte o zaman üst yönetim “bir İK’cı alalım da etrafı düzene soksun” der.

Evet, nereden baksanız İnsan Kaynakları Uzmanlarının ellerinde sihirli bir değnek vardır, iki salladılar mı ayladır yapılan yanlışlıklar, insanlardaki kötü alışkanlıklar, iş yürütümlerideki çarpık metodolojiler değişir. Üç günde şirket “kurumsallaşır”, çalışanların yüzlerinden gülücük, dillerinden “şirketimi seviyorum” kelimeleri eksik olmaz.

Elbette, böyle birşey yok. Hiçbir zaman da olamayacak.

İşinde vizyon sahibi olduğunu savunan patron veya yöneticiler o vizyonu gerçekleştirecek insanları süreçlerinde en önemli konuma yerleştirmeliler. Bu yerleştirme sözde kalmamalı, uygulamalara da yansımalı. Şöyle ki:

1. Yetenekli insanları işe almak istiyorlarsa 100-200 TL az maaş vermenin hesabını yapmamalılar. Yetenekli insan işe almak bir masraf değil, yatırımdır.

2. Çalışanları eğitime göndermek konusunda cimri olmamalılar. Eğitimin geri dönüşünü ölçümleyecek metodolojiyi kurarlarsa eğitimde geçen hiçbir dakikanın boşuna olmadığını görürler.

3. Kurumsal performansı müşteri, iş süreçleri ve çalışan boyutları ölçecek metodolojiyi oturtmalılar. Kurumsal performans aslında üst yönetimin geçer vey kalır notudur. Kurum başarısı için sadece ciro ve karlılığa bakmak devri geride kalalı çok oldu.

4. Çalışanlara bol bol, sık sık, hak ettikleri ödülleri vermeliler. Ödüllerin çeşitliliği üzerine ciddiyetle çalışma yapmalılar.

5. Çalışanları ile iletişimlerini bir koç, bir mentor olarak sürdürmeliler. Kendilerini, bilgi ve tecrübelerini ekipleri ile cömertçe paylaşmalılar.

6. “Değişmeliyiz” derken ilk başta kendilerinin değişmesi gerektiğini unutmamalılar.

7. Kendilerini sürekli geliştirmeliler. İş üzerine okumalılar, yazmalılar, eğitimlere gitmeliler, danışman kullanmalılar.

8. Teknolojiyi iyi bilmeli, verimli kullanmalılar. Şirketlerindeki teknoloji ve internet kullanımını yasaklamak yerine bunu bir katma değer unsuru olarak görmeliler. Nasıl daha verimli bütün çalışanlara teknoloji ve interneti kullandırabilirim diye araştırmalılar.

9. Şirketlerini, işlerine liderlik yaparken İK’cıların tanımladığı sistemlerin bir numaralı takipçisi, tüketicisi, ilham ve motivasyon kaynağı olmalılar.