Kategori arşivi: Kişisel Gelişim

Ben Bir Havaalanıyım

İş hayatımda en sevdiğim şeylerden biri havaalanlarında geçirdiğim zamanlar.

Hatta geçenlerde danışmanlığını yaptığım firmanın Genel Müdürü ile şehirlerarası uçucaktık. O esnada ağzımdan “Keşke bir havaalanım olsaydı veya ben bir havaalanı olsaydım” kelimeleri döküldü. Genel Müdür “Neden uçak değil de, havaalanı ?” diye sordu merakla.

Havaalanlarındaki bir yerlere gitmek telaşı ve motivasyonundaki insanlar bende sanki bir ibadethaneymişim hissi uyandırıyor, o kadar arınmış, o kadar doğal. Mekanın içindeki insan ve kültür çeşitliliğiyse beni mest ediyor” dedim.

Peki, şimdi size sorsam, “İş hayatınızda siz kendinizi bir yer, mekan veya araçla özdeşleştirir miydiniz? ” desem, cevabınız ne olurdu? 

Verdiğiniz cevabın satır araları aslında sizin hayata bakışınızın, arayışlarınızın, önceliklerinizin açıklaması olmaz mıydı?

Düşünün …

🙂

Bilgi Paylaştıkça Güzel Ama …

Şirketlerin iş süreçlerinde yaşadıkları en büyük problem iletişim kopukluğu, eksikliğidir. İletişim derken vurgulanan sadece insanların birbirleri ile olan beşeri ilişkileri değildir. Bir şirket için ana iletişim veri ve bilgi üzerinedir.

Bugüne kadar çalıştığım ortamlarda bilgisini sınırsızca paylaşan kişiler yanında, onu titizlikle paylaşmaktan kaçınan, hatta gizleyen iş arkadaşlarım oldu. Benim genel tutumum ise zaten açtığım blogdan da farkedilebilir. Ben bilginin sonuna kadar paylaşılması gerektiğini düşünenlerdenim. Bilgi paylaştıkça büyüyor, güzelleşiyor, yenileniyor. Adeta yukarıdaki bisiklet tekerleği gibi, birey kendisindeki parçayı paylaşmadıkça bisikletin diğer bölümleri bir araya gelmiyor, bütün oluşturulamıyor, hem kişi, hem de iş eksik kalıyor.

İşte tam burada bir parantez açmak ihtiyacı duyuyorum. Kaynağım İnsan aracılığı ile benden makul ölçülerde ödevlerine, tezlerine yardım etmemi isteyenleri destekliyorum.  Ama ödevinin, tezinin terminini de belirterek bütün öğrencilik sorumluluğunu bana yüklemeye çalışanlara kapım kapalı.

Çalışma, insanların vücut kuvvetlerini geliştirir ve hayat için gereken şeyleri temin eder. Çalışmaksızın, fikri gelişme ve ahlaki ilerleme de mümkün değildir. Tembellik bütün fenalıkların anasıdır.

M.Kemal ATATÜRK

Üç Aylığına CEO Olmak

Dün çok heyecan verici bir öneri aldım. Üç aylığına CEO olmak … ama bir similasyon yarışmasında.

Bu yarışmanın adı Global Management Challenge. Özünde İnsan Kaynakları işe alım enstrümanlarından Değerlendirme Merkezi’nin gelişmiş bir örneği ve otuz yıldır dünya çapında uygulanıyor. Son üç yıldır da Realta bu heyecanı Türkiye’ye taşıyor. Yarışma süresince katılımcıların hem davranışsal, hem de teknik yetkinliklerini çok rahat görüp, değerlendirebiliyorsunuz.

Ben yaptığım danışmanlık işi gereği bir şirketi makro ölçütte incelerim her zaman ve bu incelemelerimde en takıldığım ve sürekli kendimi geliştirmeliyim dediğim konu finanstır. Hiçbir zaman karşıma önemli finansal stratejiler oluşturma, kararlar alma fırsatı çıkmadı. Şimdi bir imkanım var, kullanmalıyım.

Global Management Challenge’a öğrenciler ve şirketler takımlar kurarak katılıyorlar. Takımlara bir sanal şirket veriliyor ve onlardan şirketlerini pazarda bir numaraya taşımaları isteniyor.  Yarışma sürecinde katılımcılarından şirketin vizyon ve stratejilerini geliştirmeleri, ekonomik ve finansal göstergeleri analiz etmeleri, dinamik piyasa koşulları ve müşteri memnuniyetini takip etmeleri,  şirketin farklı fonksiyonları arasındaki etkileşimi anlamaları, geliştirmeleri ve içinde bulundukları takım çalışması sürecinden başarıyla çıkmaları bekleniyor.

Bu heyecan verici sürece dahil olmak için bir takım kurmam gerek. Kimler benimle?

😀

Bu Yol Şile’ye Çıkar

Bugün hali hazırda İnsan Kaynakları danışmanlık hizmeti verdiğim eski şirketimin Kocaeli fabrikasındaydım. Verimli bir gündü ama yazacaklarım  fabrikada yaptıklarım değil, fabrikaya gidiş yolunda yaşadıklarım üzerine.

Saat 06:40’da servise Mecidiyeköy’den bindim. Uzun yıllarımı geçirdiğim eski iş arkadaşlarım beni çok sıcak karşıladılar sağolsunlar. Ne yaptınız, neler ettiniz sohbetleri sürerken biz Anadolu yakasına geçmiş ve Kocaeli’ne gidecek olan bütün İstanbul ekibini toplamıştık.  Son durağımız Gebze’ydi, işe bir gün önce başlayan Planlama Mühendisini alacaktık.

Gebze’ye girdik. Sanayiyi geçtik. Yerleşim bölgesine ulaştık. Caddeler caddeleri, sokaklar sokakları takip etti. Servisin dörtte üçü uyuyordu. Ben ise tam olarak nereye gittiğimizi bilmediğim için sadece yola bakıyordum ama içimden “nerede oturuyor bu planlama mühendisi, bir türlü ulaşmadık?” diyordum. Ama sesimi de çıkartmadım, şöför tam gaz sürüyordu aracını, gittiği yeri çok iyi biliyor olmalıydı.

Derken yerleşim alanı da bitip, yol iyice daralarak tek şeride düştüğünde ciddi bir rahatsızlık hissettim. Boş arazide nereye gidiyor olabilirdik ki? Ben tam bunları düşünürken arkadan bir ses geldi:

“Abi, sen nereye gidiyorsun? Bu yol Şile’ye çıkar”

Sonunda biri uyanmıştı. Şöför direksiyonu bıraktı ve iki elini havaya kaldırdı;

“Bilmiyorum”

Şöföre müdahale eden Zafer arkadan devam etti:

“E, abi niye söylemiyorsun kayboldum diye. Nerelere gelmişiz biz? Dön geri …”

Ve biz onbeş dakikalık dönüş ile gitmemiz gereken yolu bulduk.

İşte sorum:

Hayatımızda, işlerimizde, ilişkilerimizde hata yapabiliriz, bu çok doğal. Olay sonrasında. Peki, hata yaptığımızı bile bile acaba neden yola tam gaz devam ederiz? Hatamızı görmemezden gelip, ne hakla başkalarını mağdur ederiz?

İşte bunu çözmek gerek.

Kaliteli bir levitra ürünü sahip olmak istiyorsanız size tavsiye edeceğimiz levitra medikal adresinden sipariş vermenizdir.

Mentorun Yoksa Mentor Olma

İnsan Kaynakları kariyerimi düşününce, bu on üç yıllık süreçte karşıma bana bilgi ve tecrübeleri ile büyük artı değerler katan lider vasıflı yöneticiler ile çalıştığımı görüyorum. Birebir çalışmadığım ama icraatleri, yazdıkları, konuştukları ile takip ettiğim nice profesyonel de oldu, halen de var. Onlarsız bir İpek düşünemiyorum. Onlar benim kariyer yolumda her zaman güvendiğim, inandığım mentorum(klavuzum) oldular.

Şimdi de ben gençlerle karşılaşıyorum, her gün, farklı ortamlarda. Bana bir çok soru soruyorlar. Kimisi mesleki, hakim olduğum konular, kimisi ise benim de bir ömür sorgulayacağım genel iş hayatı üzerine. Böyle zamanlarda birden aklıma yıllar boyunca mentorum diye sıfatlandırabileceğim ve bağlantımı hiç kaybetmediğim profesyonellere, büyüklerime yönelttiğim kendi merak dolu sorularım geliyor. Halen de bitmeyen ve hiç bir zaman bitmeyecek sorularım. Mentorlarımın bu sorulara sabırla, dikkatle nasıl cevap verdiklerini, bilgilerini sonuna kadar paylaştıklarını düşünüyorum ve bana gösterilen bu özeni ben de şimdi iş hayatına yeni atılmakta olan ve benimle bağlantısını kesmeyen gençlere aynen gösterebilmek için çok çalışıyorum.

Mentor olmak kavramını bana çok net yaşatan, öğreten ‘mentorlarıma’ buradan teşekkür ederim. Eğer etrafınızda sizi aklı, bilgisi, tecrübesi, ahlakı, verdiği güven duygusu ile yönlendirecek, eğitecek bir mentorunuz yoksa da, hemen bir tane bulmanızı şiddetle öneriyorum. Unutmayın ki, özellikle iyi bir mentor bütün artı değerleri ile beraber size bir mentorun nasıl olması gerektiğini de bütün incelikleriyle öğretir, mentorluk kültürünü aşılar ve bu kazanım meslek hayatınız boyunca sizi her zaman daha ileriye taşır. Çünkü bir mentor prensip itibariyle her zaman kendisini geliştiren kişidir, asla durmaz.

Ucuz uçak bileti satışı yapılduğı ucakbiletiall.com.tr adresinden uçak biletleri fiyatlarını sorgulayabilirisiniz.

Kaynağım İnsan İkinci Oldu !

2010 Blog Ödülleri dün sahiplerini buldu. Kaynağım İnsan Garanti İş Dünyası Blogları kategori ikincisi oldu 🙂

Bu hafta BÖ’de çok hareketliydi. İlk başta Çarşamba günü Kaynağım İnsan’ın ilk beşe girdiğini eşim İlhan’dan öğrendim. Sonrasında Perşembe akşamüstü yeni bir mesaj geldi : “kaynagiminsan.com isimli blogunuzla Garanti İş Dünyası Blogları Kategorisi’nde dereceye girenlerden biri de siz oldunuz! 🙂 Tebrikler!

İlk üçe girmek beni gerçekten çok mutlu etti. İşin güzel tarafı ilk üçe giren diğer iki blogu yakından tanımam. Ömer Ekinci’nin Geliştrend‘i benim yazarları arasında yer aldığım ve Kaynağım İnsan’ı açarken bana itici güç olan blog. ChatterboxTr ise Afşın Avcı’nın yine mesleki yazımı yayınladığı, yakından takip ettiğim iş blogu. Kısacası ödül sahipleri açıklanırken içimde bütün bloglara yönelik bir benimsemişlik vardı.

Ömer Ekinci ile sonuçların açıklanmasından bir gün önce sohbet ederken bana “Birinci olmazsan üzülür müsün?” diye sormuştu. Ben de “Şu an ilk üçe kaldığım için çok mutluyum, o sırada ne hissederim bilmiyorum” demiştim. Kaynağım İnsan’nın ikinci olduğunu duyduğumda ise içinde bir küçük “cız” hissi uyandı. Sanırım ben gerçekten birincilik bekliyordum. Bu yıl olmadı.

Kategori birincimiz, yazarları arasında yer aldığım Geliştrend’in sahibi sevgili Ömer Ekinci ve üçüncü olan ChatterboxTr’ın sahibi sevgili Afşın Avcı’yı buradan kutluyorum.

Bana oy veren bütün Kaynağım İnsan takipçilerine, değerlendirmeleri ile değerli juri üyelerine, BÖ organizasyonunda emeği geçen herkese ve en önemlisi Kaynağım İnsan’nın teknik süreçlerini yürüten Urbsz ekibine teşekkür ediyorum. 😀

Şimdi gözüm, aklım Altın Örümcek Web Ödülleri‘nde. Kaynağım İnsan ‘En İyi Blog’ ve ‘En İyi İK Sitesi’ kategorilerinde aday adayı. Halen ön elemeler devam ediyor. Altın Örümcek daha kapalı bir organizasyon olduğu için rakiplerimin kimler olduğu hakkında hiç bir fikrim yok … ön eleme sonuçlarını bekliyorum …

Fotoğraf: Yicit

Etkinin Yedi Hali

Meslek hayatımız boyunca çok farklı profillerle yolumuz kesişiyor. İş nedeniyle her el sıkıştığımız insanın ilk başta fiziksel görüntüsü; hacimsel etkileyiciliğini algılıyoruz. Konuşma aşamasında iletişim becerileri, kişinin beden dilini nasıl kullandığı dikkatimizi çekiyor. Zaman ilerledikçe ise bilgi ve tecrübe girdisi, uygulamacı yetkinliği sahneye çıkıyor. Ve o aşamadan itibaren karşımızdaki kişi ile iş ilişkimize devam edip etmeyeceğimize karar veriyoruz.

Geçmişe dönüp zihnimin içinde bugüne kadar iş hayatımda tanıştığım, ilişki içine girdiğim binlerce insanı düşündüğümde onları bende bıraktıkları etkiye göre yediye ayırabiliyorum:

1. Zirvedekiler: Görüntüsü, duruşu, konuşması, bilgi, tecrübe ve uygulamarıyla beni %100 etkisi altına alanlar.
2. Ustalar: Bilgi, tecrübe ve uygulamaları ile tartışmasız bir numara ama görüntü, konuşma, etkileyicilik anlamında beni bütünüyle kavrayamayanlar.
3. Uzmanlar: Bilgi, tecrübe,uygulama seviyeleri, konuşma, görüntü olarak dikkate ve takibe değer bulduklarım.
4. Profesyoneller: Her açıdan mesleki formasyonunu standardize etmiş olanlar.
5. Korunanlar: Görüntü ve iletişim becerileri ortalama olup bilgi, tecrübe ve uygulamada yetersiz kalanlar. Görüntü ve iletişim becerileri onları korur.
6. Düşme Hattındakiler:  Hiçbir açıdan iddialı olamayıp, hayatta tek kaygıları elde ettikleri konumdan düşmemek olanlar, hep mutsuzdurlar, hep dır dır ederler.
7. Kurbanlar: Hiçbir niteliği bünyesinde barındırmayanlar.

Zirve‘de yer almak ne kadar zorsa aslen ‘kurban‘ olmak da aynı derecede uçtur. Bu saptamadan hareketle genel yığılmanın 3,4,5. maddelerde olduğunu söyleyebilirim.

Profesyonellik ortalama olmak ise aşağıya veya yukarıya hareket sizin elinizde. Ama unutmamak gerek, ne davranışsal becerileri, ne bilgi ve tecrübeyi, ne de uygulamacı karakterinizi  geliştirmek dünden bugüne bir anda olmuyor. Çok ama çok çalışmak lazım.

😀

İş Hayatındaki Dostluklar

Resimdeki DERS:
DOSTLAR sizi TEPEYE çekemeyebilir AMA yine de sizin DÜŞMENİZE izin vermeyecek yollar DÜŞÜNÜRLER.

.

İş hayatı menfaatlerin her zaman ön planda olduğu bir platform mudur? İş arkadaşlarının menfaatleri çakıştığı zaman illa ki taraflardan birinin canı yanar mı?

Bu soruları soruyorum ama sanmayın ki doğru cevapları biliyorum. Sadece yazarak düşünüyorum, kendi beyin yollarımda dolaşıyorum.

İş hayatıma başladığımdan beri hani şu “kazık” dediklerimizden ben de yedim. Ama atmadım. Yapıma, ahlak anlayışıma uymuyor. Varsa bir derdim, mümkün olduğunca yüzyüze konuşarak halletmeye çalışırım. Hiç kimse için arkasında durmayacağım söz sarfetmemeye özen gösteririm. Dedikodu yapmam, iş arkadaşlarım hakkında kulağıma gelen dedikodulara prim vermem, gözümle görmediğime, kulağımla duymadığıma inanmam.

İş arkadaşlarımla yürüttüğüm bu çok açık ve net ilişki politikam nedeniyle bazıları için korkulan insan oldum, onlar benden uzak durdular, dururlar. Yanımda olanlar ise benim dostumdur. Onlarla yeri geldiğinde menfaat çakışması nedeniyle tartışsam, gerilsem bile hiçbir zaman üzülmedim, üzdüğümü de zannetmiyorum.

Kısacası iş hayatının insan ilişkileri bakımından özel hayattakinden farklı olduğunu düşünmüyorum. Her zaman ektiğinizi biçiyorsunuz. Bu iş hayatı deyip, iş ilişkilerinizde ahlak dışı – uyanıkça stratejiler geliştiriyorsanız, işleriniz de asla hedeflediğiniz şekilde yürümeyeceğini bilin.

“Devletler kanunla değil, ahlakla daha iyi yönetilir.” Sokrates

Hayat Projesi Notları

Proje çalışmaları ister profesyonel, ister sosyal hayat olsun insanın kendisini tanıdığı, potansiyelini tarttığı süreçlerdir. Ya hayatın kendisini bir dev proje olarak kabul edersek ne olur? Benim aklıma direkt üç beş soru geliyor örneğin;

– Siz hayat projenizi nasıl kurguladınız? Strateji haritanızı oluşturdunuz mu?

– Hayatınızdaki amaçlarınız, hedefleriniz, başarı ölçütleriniz nelerdir?

– Proje ekibinizde kimler yer alıyor? Ekip üyeleriniz projenizin ve proje içindeki misyonlarının ne derece bilincinde?

– Projenizde gerekli zamanlarda güncellemeler, değişimler yapıyor musunuz?

Son derece mekanik gelen bu sorulara karşıt sorular da geliştiriyorum ardından;

– Nereden bilmiyorsun yarın hayatının sonlanmayacağını. Neden bu kadar hesap, kitap, plan?

– Hayat girdilerinin çoğu benim etki alanım dışında. %100 kontrolüm altında olmayan bir hayatın başarı ölçütlerini ne derece sağlıklı belirleyebilirim ki?

– Proje ekibi denen topluluk 10, 100, 10.000 kişiden oluşabilir. Üstelik birçoğu da benim istemim dışında projede. Proje bilinci kavramı nereye kadar etkin olabilir ki?

Ve böyle gider ‘hayat’ projemin sorgulaması.

Bir insanın başına gelebilecek en zor projedir “hayat”. O nedenle, kanımca işyerinizde dahil olduğunuz veya liderliğini yürüttüğünüz diğer bütün projeler “hayat” projesi ile kıyaslanınca deve de tırnaktır.

Eğer hayat projenizi devam ettirebiliyorsanız zaten zor olanı başarıyorsunuzdur. Bu nedenle lütfen: İşyerlerinizde size sunulan, yapmanız teklif edilen projelerden kaçmayın, onları üstlenmekten, risk almaktan korkmayın. Üstlendiğiniz projeleri titizlikle çalışın, ihmal etmeyin, terminlere uyun ve projenizi bitirmek için illa ki birilerinin sizi uyarmasını, dürtmesini beklemeyin, tembellik yapmayın.

Yukarıda yazdıklarım aslında herkesin çok iyi bildiği ama uygulama aşamasında sıklıkla ihmal ettiği konular. Bugün not düşme ihtiyacı hissettim bir defa daha 🙂

Kaynağım İnsan, 2010 Blog Ödülleri ‘Garanti İş Dünyası Blogları Adayı’

Bu yıl ‘Kaynağım İnsan’ ile iki yarışmaya katılıyorum. İlki ‘2010 Blog Ödülleri’.

Kayıt ve yarışmaya katılma hakkını elde etmenin ardından oylama süreci 10 Nisan 2010 itibariyle başladı ve 30 Nisan’a kadar devam edecek. Bütün Kaynağım İnsan takipçilerinin oylarını bekliyorum. 🙂

‘Garanti İş Dünyası Blogları’ kategorisinde yarışmaya dahil olan Kaynağım İnsan’a oy vermek için lütfen aşağıdaki adımları izleyiniz;

1.  http://2010.blogodulleri.com/frame/show/kaynagim-insan-682 adresine gidiniz.

2. Açılan ekranın üst tarafında yer alan “Kayıt” kutucuğuna tıklayınız ve açılan ekrandaki gerekli alanları doldurunuz. Lütfen cep telefonu numaranızı girmeyi ihmal etmeyiniz.

3. Kayıt işlemleri sonrasında cep telefonunuza gönderilen onay kodunu kayıt sürecindeki ilgili alana giriniz.

4. Kayıt işleminiz bittikten sonra kısa yol üzerinden Kaynağım İnsan’a oyunuzu verebilirsiniz.

6. Kaynağım İnsan’ı bulduğunuzda “Oy Ver” kutucuğuna tıklayınız.

Şimdiden gösterdiğiniz ilgi, katılımınız ve oylarınız için teşekkür ederim.

😀