VizualResume içinde örnek yaratıcı özgeçmişler ve indirilmeye hazır yaratıcı özgeçmiş şablonları bulunduran bir site. Sitenin diğer sunduğu hizmet ise kendi üretiminiz olan yaratıcı özgeçmişinizi yapıya yükleyerek meraklısına ulaştırabilmeniz. Yani yaratıcılığınızı VizualResume üzerinden görücüye çıkartabilirsiniz.
Sitedeki bazı örnek yaratıcı özgeçmişler gerçekten benim çok hoşuma gitti. Kullanıma açık yaratıcı özgeçmiş şablonları da deneye değer. Eğer kendim bir özgeçmiş yaratmak istiyorum diyorsanız, ilham almak için de siteyi kullanabilirsiniz. Bence her ne olursa olsun bir bakın 🙂
6 Ocak 2010 tarihli “Örnek Özgeçmiş Şablonu” yazımın üstünden neredeyse 1,5 yıl geçmiş. Zaman su gibi akıp gidiyor.
Bugün bilgisayar başına oturdum. Aklımda yeni bir özgeçmiş şablonu çalışmak vardı. Nasıl bir pozisyon olsun diye düşündüm ve giriş seviyesindeki Dış Ticaret pozisyonu için özgeçmiş hazırlamaya karar verdim.
Açıkçası aşağıdaki özgeçmişi hazırlamak bayağı zamanımı aldı. Hatta dikkat edecek olursanız birkaç başlığın altını da boş bıraktım. Yani demek istiyorum ki, eğer özgeçmişinizin dikkat çekmesini istiyorsanız ona ciddi emek vermeniz gerek. Verdiğiniz emeğin her ünitesi sonrasında bizim algımıza takılıyor, emin olabilirsiniz.
Aşağıdaki özgeçmişin şekilselliğini bir tarafa bırakacak olursak, içeriğinde size uymayacak başlıklar bulunabilir: hiçbir ödül kazanmamış veya herhangi bir toplulukta yer almamış olabilirsiniz. Üzülmeyin bu yolun sonu değil. Önemli olan kendinizde kıymetli bulduğunuz bütün niteliklerinizi, tecrübeleriniz, yaşanmışlıklarınızı bir şekilde, bambaşka bir başlık altında bize sunabilmeniz.
Bir İK’cı olarak ben 1,5 yıl öncesine göre daha farklı bir duruş bekliyorum özellikle gençlerden. Daha özgür, daha yaratıcı. Kendi niteliklerinin farkında olsunlar, kendilerini geliştirmeye çalıştıklarını karşılarındakine aktarabilsinler, çalışma heveslerini kelimelerine yansıtsınlar ve bunu da hangi şekilsel sunuşu uygun buluyorlarsa öyle yapsınlar istiyorum.
Sözde “Mert Kadim”in özgeçmişi karşılaştırdığımda 6 Ocak tarihli özgeçmiş şablonundan çok da farklı bir üretim olmadığını görebiliyorum. Bana göre iki şablon arasındaki en büyük değişiklik giriş seviyesindekilerin okul harici yaptıkları işlere, üretimlerine, katılımlarına, gelişimlerine biz İK’cıların her geçen gün daha fazla önem veriyor olmamız.
Şablon serisinin üçüncüsünü Mert Kadim’in orta seviye kariyerinin üzerinden hazırlayacağım.
Gündemimizi etkileyen birçok konu var. Fakat şöyle bir düşündüğünüzde vaktimizin çoğunu; geçinmek-geçindirmek, işimizi yürütmek, geliştirmek, güçlendirmek gibi konular için çabalayarak geçirdiğimiz aşikâr. Hepimizin de bildiği gerçek sorun Türkiye’deki işsizlik oranları.
Her sabah bir sürü insan, gazete, online iş portalları, danışmanlık firmaları gibi bir çok kanaldan iş arıyor, iş görüşmesine gidiyor, eleman arıyor, adaylarla mülakat yapıyor. Fakat bir çoğu “biz sizi ararız”ı duyup evine dönüyor ya da; işverenler yanlış adaylarla görüşüyor, işe alım sürecinde işleri aksıyor, zaman ve maliyet kaybına uğruyor.
İşsizlikle mücadele ve toplumsal refah düzeyini arttırmak için çalışan bir sosyal sorumluluk projesi hakkında birkaç detayı sizinle paylaşmak istiyorum. Türkiye’de ve de dünyanın 12 ülkesinde Toyota grubu araçların distribütörü ALJ ‘nin başlattığı bir istihdam sosyal sorumluluk projesi olan BRJ iddialı rakamlarla işsizlikle mücadeleye yeni bir bakış açısı getiriyor.
ALJ Sosyal Sorumluluk ve Dünyada BRJ
12 ülkedeki ( Japonya, İngiltere, Almanya, Çin, Mısır, Monako, Fas, Cezayir, Sudan, Suudi Arabistan, Suriye ve Türkiye ) tüm operasyonlarını Toyota markası ile yürüten ve girdiği tüm pazarlarda pazar liderliğine oynayan, Toyota Grubu’nun en büyük bağımsız distribütörü ALJ, toplumsal sosyal sorumlulukla yakından ilgilenmekle beraber, sosyal sorumluluk projesi olarak istihdama da destek veriyor.
2003’te ALJ Sosyal Sorumluluk tarafından, hayata geçirilen şubeli bir operasyon olan BRJ (Güzel İş Kapısı – Bab Rızq Jameel), Mısır, Suudi Arabistan ve Suriye’den sonra Türkiye’de ilk şubesini Sancaktepe’de 2010 Kasım ayında açtı. “İlk şubesini 2003 yılı Temmuz ayında Cidde’de açan BRJ, altı yıl içerisinde 26 şube açmış ve 150.000’den fazla kişiye istihdam hizmetleri sunmuştur.”
Türkiye’de BRJ – İşimiz Gücümüz İstihdam
İşimiz Gücümüz İstihdam fikriyle yola çıkan BRJ’nin Türkiye’deki amacı, toplumsal sorunların en büyüğü olan işsizlikle mücadele ve ülkemizin istihdam düzeyini yukarılara taşımaktır. BRJ bir ALJ Sosyal Sorumluluk projesi olarak, işsizlikle mücadeleye üç ana dalda hizmet etmekteyiz;
İş Bulma
İş Danışmanı ile kariyer planlamasıVasıfsız adaylar için mesleki eğitim ve işe yerleştirme
Vasıflı adaylar için mesleklerine uygun işe yerleştirme
İş portali ve veritabanı hizmeti
Eleman Bulma
“Ücretsiz” Mavi Yakalı Eleman Temini
Beyaz Yakalı Eleman Temini
İş Portali ve veritabanı hizmeti
İş Kurma
Mikro kredi ile ev hanımlarına destek
Küçük işletmeler için girişimcilik ve kredi desteği
Özel projeler için girişimcilik ve kredi desteği
Girişimcilik Paketi
BRJ Pazar
İş İstasyonu
Her gün şubemize gelen iş arayan, eleman arayan ya da kendi işini kurmak isteyen 10larca insanı, İş Danışmanlarımız; karşılıyor, bilgilendiriyor, özel BRJ Yazılımı ile yardımcı oluyorlar.
BRJ Online
BRJ ve ALJ Sosyal Sorumluk hakkında daha detaylı bilgiyi web sitemizde bulabilirsiniz; www.brj.com.tr,
BRJ’nin şube hizmetleri dışında, internetten de aynı hizmetleri online şube şeklinde alabiliyorsunuz.
İsteyen herkes kendi başına http://www.brjkariyer.com adresinden özgeçmiş oluşturabiliyor, iş başvurusu yapabiliyor ya da işverenler “ücretsiz” ilan verebiliyor.
Biliyoruz ki, bunlar yeterli değil ve artık sosyal medya da istihdam üzerinde önemli bir rol oynuyor. İş ilanları paylaşılıyor, kulaktan kulağa yayılma şekliyle bir sürü insana ulaşıyor. Girişimcilikle ilgili birçok blog, iş fikirleri siteleri oluşturuluyor, sunumlar paylaşılıyor.
Kar amacı gütmeyen BRJ operasyonu çalışmakta olduğu ülkelere yönelik hizmetlerinde yerel değişiklikler yapmakta ve işsizlere yardımcı olmaya çalışmakta, yeni iş alanları açarak istihdama destek vermektedir.
Beklentimiz, bu sosyal sorumluluk projesine destek verenlerin artması ve işsizlikle mücadelemizde yanımızda olmalarıdır.
Niceleri var, “hayatımda özgeçmiş yazmadım, yazmaya ihtiyaç duymadım” diyerek böbürlenir. Leonardo da Vinci’nin onlardan biri olmadığını görüp sevindim.
Marc Cenetella blogunda Leonardo da Vinci’nin 1482’de, 30 yaşında iken Milano Dükü Ludovico’lu Moro’ya gönderdiği, o güne kadar neler yapatığını, becerilerini aktardığı özgeçmişini yayınladı.
Özgeçmişte Da Vinci sanılabileceği gibi sanatsal becerilerinden değil, dükün ihtiyacı olan savaş sanatına yönelik teknik ve mimari becerilerinden bahsediyor. Yani bizim dediğimiz gibi olası işvereninin ruhuna göre şerbet veriyor. Pazarlama enstrümanı olarak özgeçmişini çok etkin kullanıyor.
Aşağıda özgeçmişin İngilizcesini okuyabilirisin. Çevirecek zamanım olmadığı için kusuruma bakmayın.
“Most Illustrious Lord,
Having now sufficiently considered the specimens of all those who proclaim themselves skilled contrivers of instruments of war, and that the invention and operation of the said instruments are nothing different from those in common use: I shall endeavor, without prejudice to any one else, to explain myself to your Excellency, showing your Lordship my secret, and then offering them to your best pleasure and approbation to work with effect at opportune moments on all those things which, in part, shall be briefly noted below.
1. I have a sort of extremely light and strong bridges, adapted to be most easily carried, and with them you may pursue, and at any time flee from the enemy; and others, secure and indestructible by fire and battle, easy and convenient to lift and place. Also methods of burning and destroying those of the enemy.
2. I know how, when a place is besieged, to take the water out of the trenches, and make endless variety of bridges, and covered ways and ladders, and other machines pertaining to such expeditions.
3. If, by reason of the height of the banks, or the strength of the place and its position, it is impossible, when besieging a place, to avail oneself of the plan of bombardment, I have methods for destroying every rock or other fortress, even if it were founded on a rock, etc.
4. Again, I have kinds of mortars; most convenient and easy to carry; and with these I can fling small stones almost resembling a storm; and with the smoke of these cause great terror to the enemy, to his great detriment and confusion.
5. And if the fight should be at sea I have kinds of many machines most efficient for offense and defense; and vessels which will resist the attack of the largest guns and powder and fumes.
6. I have means by secret and tortuous mines and ways, made without noise, to reach a designated spot, even if it were needed to pass under a trench or a river.
7. I will make covered chariots, safe and unattackable, which, entering among the enemy with their artillery, there is no body of men so great but they would break them. And behind these, infantry could follow quite unhurt and without any hindrance.
8. In case of need I will make big guns, mortars, and light ordnance of fine and useful forms, out of the common type.
9. Where the operation of bombardment might fail, I would contrive catapults, mangonels, trabocchi, and other machines of marvellous efficacy and not in common use. And in short, according to the variety of cases, I can contrive various and endless means of offense and defense.
10. In times of peace I believe I can give perfect satisfaction and to the equal of any other in architecture and the composition of buildings public and private; and in guiding water from one place to another.
11. I can carry out sculpture in marble, bronze, or clay, and also I can do in painting whatever may be done, as well as any other, be he who he may.
Again, the bronze horse may be taken in hand, which is to be to the immortal glory and eternal honor of the prince your father of happy memory, and of the illustrious house of Sforza.
And if any of the above-named things seem to anyone to be impossible or not feasible, I am most ready to make the experiment in your park, or in whatever place may please your Excellency – to whom I comment myself with the utmost humility, etc.”
Ülkemizde katılınan mükalat sonrasında işverene Teşekkür Mektubu gönderme adabı bulunmamakta. Oysa ki, işe girmeye istekli aday böylesi bir iletişim kanalı açarak ‘fark yaratmak’ adına güzel bir nokta atışı yapmış olabilir. Neden? Çünkü yöntemi kullanan henüz yok.
Ne gerek var? diye düşünebilirsiniz. Elbette şart değil ama aday olarak zarif yaklaşım sergilemenin de hiç sakıncası olmaz.
Sizi akşam yemeğine çağırmış arkadaşınıza ertesi gün telefon açıp nasıl “çok güzel bir yemekti, teşekkürler, bir daha ki sefere bende buluşalım” diyorsanız, sizi görüşmeye davet eden işe alımcıya da “faydalı bir görüşmeydi, teşekkürler” çok rahat diyebilirsiniz.
İşte size bir Teşekkür Mektubu örneği, (pozisyon detayı içermiyor)
Sayın XYZ,
Dün gerçekleştirdiğimiz iş görüşmesinden duyduğum memnuniyeti size bildirmek istemekteyim. Firmanız ve sizinle karşılıklı konuşabilmek imkanına sahip olmak benim adıma önemli bir tecrübeydi.
Görüşme esnasında belirtmiş olduğunuz başvurduğum pozisyona dair detay bilgiler ile sahip olduğum iş tecrübeleri ve yetkinlikleri birlikte değerlendirdiğimde, pozisyonun benim için çok uygun olduğuna inancım artmıştır. Bu nedenle firmanızda çalışmak isteğimi bir kere daha tarafınıza bildirmek istedim.
Değerlendirmeleriniz sonrasında ikinci aşamada yer alan adaylardan biri olmak için heyecanla bekleyeceğim.
– Başvuru formunun temiz ve eksiksiz doldurulması,(angarya işe girdiğinizde çok daha fazla olacak, unutmayın)
– Adayın güleryüzlü ve coşkulu olması, (Karadeniz’de gemileriniz batmış olmasın)
– Güven veren, iki avucun birbirini kavradığı, ölçülü gücün sergilendiği el sıkış, (ne elimizi koparın, ne de tüy konmuş hissi uyandırın)
– Erkek adayların kadın işe alımcının oturmasını bekledikten sonra yerine yerleşmesi, (biraz centilmenlik, medeniyet lütfen …)
– Tecrübe aktarımının özellikle sayısal veriler eşliğinde, başarılar ön plana çıkartılarak yapılması,(yıllık satışınız ne kadardı? sorusu sonrasında tavana bakarak düşüncelere dalmayın)
– Klişe olan sorulara çalışılmış gelinmesi, (mutlaka en az bir tane sorulur, lütfen hayatınızda ilk defa soruları duyuyormuş gibi afallamayın)
– İngilizceye dönülen anlarda panik olunmaması, sakin bir şekilde dil değişiminin yapılması,(dil bildiğinizi yazıp, iş konuşmaya gelince birden bire onu unutmayın)
– Olumsuz içerikli sorularda kontrollü tutum,(stres iş hayatında her daim var)
– Başvurulan şirket hakkında detaylı bilgi sahibi olunması,(lütfen 15 dakikanızı ayırın, internette bulduklarınızı okuyun ve görüşmeye gelin)
– Özellikle ilk görüşmede ücret konusunun aday tarafından hemen masaya getirilmemesi,(iş hep önce gelir)
– Adaya yöneltilen “bir sorunuz var mı?” sorusuna pozisyonun içeriği veya şirket hakkında soru üretilmesi, (mesai saat ve günlerinin nasıl olduğunu lütfen sormayın, işe başlamadan ne zaman biteceğini merak etmeyin)
– Tecrübe paylaşımları esnasında eski firmalara, yöneticilere, patronlara ait dedikoduya varan olumsuz söylem geliştirilmemesi,(çok kötü, neler neler dinliyoruz bir bilseniz…)
– Aday için öngörülen görev tanımına yönelik seçici, olumsuz içerikli yaklaşımlar getirilmemesi, (onu yapmam, şunu istemem, hepsini ben mi yapacağım … demeyin lütfen)
– Üst seviyede tecrübe sahibi adaylarda mütevazi ama tavizsiz duruş, (şu dağları, bu ovaları ben yarattım, bir ben varım gerisi yok deyince olmuyor işte … ama bilgi ve tecrübeniz en kıymetli varlığınız, onu biz çok iyi biliyoruz zaten)
– Az tecrübeli adaylarda pozisyona yönelik dile getirilen isteklilik,(‘almasanız da olur, beni isteyen çok, her gün bir görüşmeye gidiyorum’ tavırları da olmuyor, doğruya doğru …)
– Mülakatın sonucunu gerek mülakat esnasında, gerek mülakat sonrasında takip eden aday (geri dönüş için net bir tarih/süre verilmedi ise bekledim de haber gelmedi demeyin, işinizin peşinden gidin)
İster internette, isterse basılı mecrada adaylara iş görüşmeleri esnasında yapmaları ve yapmamaları gerekenlere dair uyarılar, listeler çıkıyor. Hepsi doğru, hepsi özenle uygulanması gereken noktalara dikkat çekiyor.
Bense bu yazıda bir konuya çok dikkat çekmek istiyorum:
Aday başvuru formuna yazmış ‘Araştırmayı çok severim, çok meraklıyımdır‘
Böyle bir tanıtım sonrasında ben de hemen sorumu soruyorum:
“Firmamıza bakabildiniz mi? Neler okudunuz, aklınızda neler kaldı? Biz ne yapıyoruz?”
Cevap geliyor:
“Pek bakamadım. Beni dün aradınız, çok işimlerim vardı, incelemek için zaman bulamadım”
Biraz dudak büküyorum hayal kırıklığı ile, soruyorum:
“Ne zaman aradık sizi dün?”
Cevap:
“Öğlenden sonra 14:00 gibi”
Hayal kırıklığım artıyor ve o zaman saptamamı yapıyorum:
“Şu an çalışmıyorsunuz değil mi? … evet (adaydan onay geliyor)…. başvuru formuna meraklı ve araştırmacı olduğunuzu yazmışsınız, o zaman ben de anlıyorum ki, bizi hiç merak etmediniz, o nedenle de beş dakikanızı bile ayıramadınız”
Adaydan ses çıkmıyor.
Adayı eliyorum.
Yukarıda anlatığım örneğin versiyonları ondört kişilik görüşmeci listemde onbir defa tekrarlanıyor. Sadece üç aday dersini çalışmış ve gelmiş.
Sevgili adaylar lütfen bir mülakata giderken açın Google’ı, yazın firma ismini ve ne bulursanız okuyun. Bu sizin olsa olsa yarım saatinizi alır. Firmanın ana faaliyet alanını bile bilmeyen “sanırım siz ….. üretiyorsunuz” diyerek bana soru işareti dolu gözlerle bakan ve elediğim adaylardan biri olmayın.
Oysa ki, şirketi çok güzel anlatabilen, hatta sadece kurumsal web sitesi değil, biraz daha detaya inebilenler ülkemizde “fark yaratan” aday konumuna oturabiliyor. Kısacası yarım saatlik emeğiniz dahi hemen karşılını buluyor.
‘Biz gerçekten bu kadar tembel olabilir miyiz?’ diye soruyorum hep kendime yıllardır ama ümidimi hiç yitirmiyorum… üç kişi de olsa VAR.
Daha iş görüşmesi aşamasında, gittiği şirketi merak etmeyen, araştırmayan adayın işe girdiğinde de şirket için artı değer üretme yönelik hiçbir çabası, araştırması, yaratıcılığı olmuyor. Tecrübe ile sabitlenmiştir.
25-26 Kasım 2010 tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşen 2. İstanbul Bilişim Kongresi’nin ilk günü ben de İş Bulma ve Kariyer Yolculuğu konu başlığı ile bir atölye çalışması yaptım. Çoğunluklu gençlerin katıldığı çalışmanın süresinin biraz daha uzun olmasını isterdim doğrusu.
Yukarıda atölye çalışmasında kullandığım sunumum yer alıyor. Sunumun hazırlanmasında teknik ve tasarımsal olarak bana destek veren eşime de teşekkür ederim. Keşke ikinci sayfanın bir yıl önceki değil, güncel halini kullansaymış 😉
Geçenlerde iki yıllık Dış Ticaret bölümünü bitirmiş bir genç ile sohbet ediyordum. Bana üzüntü içinde İngilizcesinin yetersizliğinden dem vurdu ve yakındı. “İki yıl boyunca psikoloji, sosyoloji, felsefe, hatta haftada altı saat muhasebe gördük ama İngilizce’ye gelince verilen eğitim haftada sadece iki saatti”
Dış ticaret dendiğinde benim aklıma ilk gelen nitelik yabancı dildir. Sizin aklınıza geleni bilemiyorum ama meslek yüksek okullarında ders programını hazırlayan yetkililerin akıllarına benim aklıma gelen ilk nitelik gelmemiş olacak ki, İngilizce fazlasıyla ihmal edilmiş.
Sonra biz İnsan Kaynakları profesyonelleri ilanlar hazırlıyoruz şık şık yukarıdaki gibi … üniversitelerde (hatta yüksek okul yazsak daha uygun olacak, ilintili operasyonel uzmanlık konularında dört yıllık bölüm Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret hariç bulunmuyor ! Sadece Boğaziçi mezunlarına yönelik ilan hazırlamak da ne kadar verimli sonuç verir, tartışmaya açık. Yukarıdaki görev tanımının MYO mezunu seviyesindekilerin verimli çalışacağı, dört yıllık fakülte mezunlarının kısa sürede iş tatminsizliği yaşıyacağı bir pozisyonu yansıtmaktadır. ) öğretilmeyeni istiyoruz.
Lütfen istemeyelim …
:/
Not: Devlete ait MYO 2 yıllık programları kapsamında Dış Ticaret, Dış Ticaret Ve Avrupa Birliği, Gümrük İşletmeciliği, İthalat-İhracat bulunmaktadır.
Bir vesile ile yıllardır elimin değmediği özgeçmişimi oturdum elden geçirdim bugün. İki versiyonu var. Kısa versiyonunu Kaynağım İnsan ‘Hakkımda‘ sayfasına ekledim.
Sıklıkla benden özgeçmiş örneği isteyen arkadaşlara belki esin kaynağı olurum. Şablon ve içine yazdıklarım aslında benim bir özgeçmişte görmek istediklerimi yansıtıyor. Özgeçmişimin Kaynağım İnsan’a yüklediğim bu versiyonu bazı detayları içermiyor. Özellikle proje çalışmalarımın detayları.
Peki, benim özgeçmişimin geliştirmem gereken konular var mı? … elbette ki var. Örneğin İtalyanca dil bilgimin ve kullanımım “iyi” seviyesinde olabilirdi. … Adı üstünde ‘öz-geçmiş’. Geçmiş geçeli çok oldu, biz önümüze bakalım ve gördüğümüz eksiklikleri kapatmak için daha fazla çaba sarfedelim.