Sayısı beş yüzü aşan meraklı ve beklenti dolu üniversiteli gencin karşısında sahneye çıkmak ve üç saat sürecek bir seminer vermek kadar büyük bir sınav, sorumluluk ve heyecan var mıdır acaba?
Benim için yok.
Çünkü eğer üniversiteli bir genç, soğuk ve yağmurlu tatil sabahında, rahat evinde sıcak çayını içmek yerine, çıkıp sizi dinlemeye geliyorsa, bu ilginin gerisinde büyük bir beklenti vardır. Bu beklentinin boyutlarını sahnenin ortasında durup, yüzlerce çift gözün size meraklı ve sorgulayıcı bakış şeklini gördüğünüzde iliklerinize kadar hissedersiniz.
Derin bir nefes alıp “merhaba” diyerek kalabalığa aklınızı, yüreğinizi açarsınız ve tek isteğiniz onların da size akıl ve yüreklerini açmasını sağlayabilmektir. İşte bahsettiğim büyük sınav budur; akıl ve yüreklerin buluşması. Dakikalar akarken kalabalığın tansiyonunu hep kontrol edersiniz. İlgiyi kaybetmemek, merakı karşılayabilmek, yüzleri güldürmek, katılımı sağlamak için onlara odaklanır, emek sarfedersiniz.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yabancı Diller Topluluğu‘nun başarılı organizasyonu bana muhteşem bir deneyim yaşattı. Salonca mülakatlar yaptık, şarkı söyledik, iş hayatı hakkında söyleştik, kahkahalarla güldük, fıkra bile dinledik 😉
Şu an biliyorum ki, salondaki gençlerden birçoğu son yirmi dört saat içinde internet üzerinden farklı kanallardan kariyerleri adına “akmaya” başladılar. Her akan su gibi onlar da kendileri için doğru olan yolu bulacaklar, yeter ki durmasınlar 🙂
Ayrıca Çanakkale bana hayatımdaki bir ilki yaşattı. Sevgili Gözde İlcan ile KampüsFM stüdyolarında radyo programı kaydı yaptık. Nefis bir tecrübeydi. Teşekkürler Gözde 🙂