İnsanların beklentileri, ihtiyaçları ülkeye ve kültüre göre çok değişebiliyor.
Geçenlerde danışmanlığını yaptığım uluslararası firmadaki Güney Kore’li misafir Ürün Müdürü ile sohbet ediyorum, elbette sohbetin eksenini firmanın Güney Kore’deki İnsan Kaynakları uygulamaları oluşturuyor.
Merakla soruyorum:
“Orada nasıl bir Performans Değerlendirme Sistemi uyguluyorsunuz?”
Cevap:
“Bilmiyorum”
Ben:
“Nasıl bilmiyorsun? Başarılı olup olmadığı nereden biliyorsun? Müdürün ile konuşmuyor musun?”
Cevap:
“Hayır”
Ben:
“E, iyi misin, kötü müsün, neleri daha iyi yapabilirsin, merak etmiyor musun?”
Cevap:
“Hayır”
Soruyorum:
“Hiç aylık, yıllık hedef koymuyor musun?
Cevap:
“Hayır”
Ben şaşkınlıktan ağzım açık kalmış konu hakkındaki sorularıma devam ediyorum:
“Peki, maaş zammı ve terfini neye göre alıyorsun?”
Cevap:
“Bilmiyorum”
Ben:
“Bir İnsan Kaynakları bölümünüz var, değil mi?
Cevap:
“Evet, tabii”
Ben:
“Peki, onlar ne yapıyor?”
Cevap
“Bilmiyorum”
Ve sonunda tükeniyorum. Ama Güney Kore’li birden konuşmaya başlıyor.
“Güney Kore’de böyle şeyler genelde pek yok. Nasıl çalıştın, iyi yaptın, kötü yaptın. 4-5 yıl çalışıp bir üst pozisyona geçiyorsun. Ben de bekliyorum. Ama en büyüklerde var, mesela Samsung. Oradaki arkadaşımın böyle performansını ölçüyorlar, onunla konuşuyorlar ama bizde yok.”
Güney Kore’linin ağzından bir kelimeden daha uzun cevap alabilmenin sarhoşluğu ile mesleki sorularımı kesiyorum. Fakat o devam ediyor:
“Bazen yapacak hiç işim olmuyor. Ama o zaman da sanki çok meşgulmuşum gibi bilgisayar ekranına bakıyorum.”
ve gülüyor, ben de gülüyorum.
Aslında ne verdiği cevapların, ne de meşgul görünme çabalarının sadece Güney Kore’ye has olmadığını düşünüyorum.
“Doğrusunu söylemek gerekirse burası da pek farklı değil. Türkiye’deki işletmelerin kaçta kaçında İnsan Kaynakları uygulamalarına şirket iş süreçlerinde olması gereken yer veriliyor ki? …”
diyorum ona.
Üzülüyorum
🙁