III. Ulusal Akdeniz Girişimcilik Zirvesi’nin Ardından

11 Mart 2011 Cuma günü İstanbul’un soğuk havasını arkamda bırakıp güneyin, Antalya’nın baharına doğru kanatlarımı açtım. Seyahatim turistik amaçlı değildi, çok daha önemliydi. III. Ulusal Akdeniz Girişimcilik Zirvesi‘ne, Akdeniz Üniversitesi Girişimcilik ve Kariyer Topluluğu’nun davetlisi olarak konuşma yapmaya gidiyordum.

Zirvenin yapılacağı Atatürk Konferans Salonu doluydu. Sabah bölümünün ilk konuşmacısı sevgili Ömer Ekinci‘ydi. Ömer Ekinci’nin kendi hayatından örneklendirerek girişimciğe yaklaşımını aktardığı konuşması hem eğlenceli, hem öğretici, hem de özellikle gençler için ilham vericiydi. Ardından Eray Beceren Duygusal Zeka dediğimizde ne anlamamız gerektiğini teorisi, örnekleri ile birlikte paylaştı.

Öğleden sonra Kadın Girişimciler olarak sevgili Ufuk Tarhan ile bana sıra geldiğinde ilk sahnede yerini alan ben oldum. Üniversite hayatım süresince hayatımı şekillendirme yolundaki irili ufaklı girişimlerimi aktararak başladığım konuşmama Kaynağım İnsan’ı açma kararım ve sonrasında mesleğimde yaşadığım gelişmeler ile devam ettim. Sözlerimi girişimciliğe bakış açımı maddelendirerek sonlandırdığımda bana verilen zamanı oldukça aşmıştım. Ufuk Tarhan benim daralttığım konuşma süresini çok verimli kullandı ve dijital dünyanın optimum kullanımına yönelik gençlere çok önemli mesajlar verdi.

Zirvenin bizden sonraki oturumu “Kamudan Başarı Hikayeleri”ne ayrılmıştı. Oturumun konukları Antalya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan ve Antalya Emniyet Müdür Yardımcısı Akif Aktuğ’un konuşmalarını nefes bile almadan dinledim diyebilirim. Son günlerin en gündemdeki konusu adalet sistemimizin önemli bir temsilcisi olan Antalya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’ın hukuka ve mesleğine yaklaşımı duymak etkileyiciydi. Antalya Emniyet Müdür Yardımcısı Akif Aktuğ’un cinayet masasında görevli iken bir turist kız çocuğunun cinayet vakasını nasıl çözdüklerini paylaşması eminim bütün salonu en az benim kadar heyecanlandırdı. Antalya Emniyeti’nin suçu önlemek, toplumu bilinçlendirmek amacıyla geliştirdiği projelerden çocuklar için olanı “Polikart” uygulaması Akif Aktuğ’un paylaştığı bir diğer önemli konuydu. Keşke bu uygulama diğer illere de yayılabilse, kanımca çok faydalı olurdu.

Son konuşmacı sosyal danışman, hukukçu, oyuncu ve yönetmen Haluk Piyes‘i dinlerken Almanya’da yaşayan Türk gençliğinin dramını yüreğimde hissettim. Büyük olumsuzluklara rağmen umudu kaybetmemek gerektiğine ve sevgiyi paylaşmanın toplumdaki pek çok sorunun en kesin çözümü olduğuna vurgu yapan Haluk Piyes, dilerim hayalini kurduğu rehabilitasyon merkezini en kısa sürede açabilir.

Uçaktan karşılanma anında uğurlanma noktasına kadar organizasyonu düzenleyen öğrencilerin üstlendikleri sorumluluklarını yerine getirme ciddiyetine ise hayran kaldım. Aslında iş hayatının birer kopyası niteliğindeki üniversite topluluk çalışmaları, bu topluluklarda görev alan gençlerin gelecek performanslarının da birer aynası niteliğinde. Hepsini sevgiyle selamlıyorum, teşekkür ederim.

Başından sonuna çok güzel bir Zirve oldu, tebrikler …

😀

Hayatı Doldur – Abant İzzet Baysal Üniversitesi / Bolu

8 Mart 2011 Salı günü Hayatı Doldur Mini MBA Eğitim programı ile Abant İzzet Baysal Üniversitesi‘ndeydim. İçinde bulunduğumuz haftanın yoğun karlı geçen günlerinde Bolu’ya gitme konusunda bir parça tereddüt etsem de, otobüs içinde ilerlerken yolun hiç korktuğum gibi olmadığını gördüm.

Kampüsteki görüntü ise farklıydı, her yer karlar altındaydı. Belki de karın etkisiyle, öğrencilerin eğitime katılımları diğer üniversitelere kıyasla biraz az idi. Ancak salona gelenlerin eğitime ilgisi, eğitim süresince ve sonunda sordukları sorular bazı mesleki konulara ilk defa değinebilmemi sağladı. Mini MBA eğitim programının bir parça dışına çıkmış olmak doğrusu beni çok mutlu etti çünkü gelen nitelikli sorular eğitimin zenginleşmesini sağladı.

Hayatı Doldur Mini MBA Eğitiminin Abant İzzet Baysal Üniversitesi ayağında organizasyona destek veren Kimya Kulübü’ne çok teşekkür ederim.

10 Mart 2011 Perşembe günü yapmayı planladığımız Kocaeli Üniversitesi Mini MBA eğitimi ise hava muhalefeti nedeniyle ertelendi. Yeni tarihi öğrenir öğrenmez Kaynağım İnsan’a yazacağım.

Bundan sonraki durağımız 15 Mart 2011 Salı günü Pamukkale Üniversitesi. Uzun yıllardır Denizli’ye gitmedim, şehri ve üniversiteyi çok merak ediyorum doğrusu 😀

8 Mart Kadınlar Gününü 1 Geçe Ayrımcılık

İşte 8 Mart Kadınlar Günü, hala şu aşağıdaki gibi sözleri söyleyenler, makaleleri kaleme alanlar için var.  Lütfen okuyun. Aslında bu sözleri/makaleyi İngilizceye çevirip “bizdeki durum bu” diye dünyadaki bütün önde gelen gazetelere göndermek lazım !

Türk sanayisinin %99’unun KOBİ olduğunu ve toplam istihdamın %80’ini sağladıklarını düşünürsek, KOBİ’lerin kurduğu bir derneğin genel başkanının kadınlar hakkında sarfettiği bu ilkel nitelikteki sözler çok ürkütücü ve aşırı ayrımcıdır. Acaba ‘Bu sözler, ülkemizdeki erkeklerin genel düşünce yapısına bir aynadır’ diyebilir miyiz?

(başlığa tıklayarak orijinal makeleye ulaşabilirsiniz)

KOBİDER: Kadın Erkek Eşitliği Safsatadan İbarettir

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç; son yıllarda  gündemi oldukça meşgul eden “kadın- erkek eşitliği” adı altında ileri sürülen görüşleri, temennileri veya önerileri dikkate aldığımız zaman, bu konuda birbirleriyle çelişen birçok görüşün olduğunu ve kavram karmaşasının yaşandığını söyleyebiliriz. Kadın erkek eşitliği realiteye bakılarak yapılması mümkündür.Çünkü eşitliğin adil bir düzlemde tanımlanması demek, eşitliğe getirilecek olan tanımın teori ve pratikte adil olması, tatbik edildiği zaman tarafları haksızlığa değil, hak ve adalete götürmesidir.  Kadın erkeğe eşit değildir, denilince niçin bundan, erkeğin değil de kadının küçük görüldüğü anlamı çıkarılıyor. İki şeyin birbirine eşit olmadığını söylemek, birinin diğerinden üstün olduğu anlamına gelmez.

Eşit olan şeylere adil davranmak hak ve adalet iken, aynı olmayan şeylere eşit davranmak hak ve adalet değildir. Dolayısıyla eşitliğin adil bir düzlemde tanımlanması demek, farklı olan şeyler arasında değil, aynı olan şeyler arasındaki dengesizliğin önlenmesi, aynı olan şeylere aynı değerin ve hakların verilmesidir.

Özgenç; aynı hammadden yapılmış olan cam bir ürün olan bardak ve tabağın nasıl ki farklı işler gördükleri gibi kişilerde insan olarak iki ayrı cinsiyette doğar ve farklı işler yaparlar. Eşitlik, erkeklik ve kadınlık gibi durumlarda ve değişik cinsiyette… Akıl ve anlayış gibi hususlarda ve farklı kabiliyette… Bilgi ve beceri konularındaki değişik seviye ve yetenekte olan insanları aynı kalıba koymak ve eşit saymak, hem yanlıştır hem de böyle mutlak bir eşitliği sağlamak zaten imkânsız olduğu kanaatindeyim.

Aslında “Eşitlik” safsatasını savunanlar realitede, bunun böyle olduğunu kendileri de bilmekteler. Lakin bu gerçeği inkar etmenin amacının ne olduğunu anlamış değiliz. Bu konuda bariz örnek vermek gerekirse;kadın erkek aynı lokantada,aynı çatal bıçakla yemek yerken neden ayrı tuvaletleri kullanırlar.Bu durum, kadın ve erkek arasında bir eşitsizlik değil midir? Ebetteki eşitsizliktir! Kadın erkeğe eşit değildir, denilince niçin bundan, erkeğin değil de kadının küçük görüldüğü anlamı çıkarılıyor.İki şeyin birbirine eşit olmadığını söylemek, birinin diğerinden üstün olduğu anlamına gelmez.

Fiş priz ile aynı işi göremez

Özgenç; fiş prize eşit değildir. Ama hangisi daha üstündür? Bir hüküm verilebilir mi? Ya da ikisinin görevi de aynı mıdır? Kadının, hayatın zorluklarına tahammül edecek, ağır işleri görecek, makineleri ve yükleri indirip bindirecek gücü var mıdır? Bu işler kadına yaptırılırsa, fıtrata, yani tabii ve doğal olana karşı çıkılmış olunmaz mı? Zerafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Aklî muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlil, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez. Bazı kadınların erkeklere ait bazı işleri başarıp birçok erkeği geride bırakması, tamamen istisnaî durumlardır. Ayrıca öne geçmekle öne geçirilmeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Erkeklerin bir kadına ileri bir görev verip te, bakın işte, kadınlar da bu makamlara yükselebiliyor demeleri, kandırmacadır.

Kadının erkeğe eşit olduğunu savunan feministler iddialarını ispatlama gücüne bir türlü kavuşamıyorlar İhtiyaç giderme yerleri neden farklıdır.Niçin hastabakıcılar, hemşireler, çocuk yuvaları gibi şefkat ve merhamet isteyen kurumlarda çalışanların çoğu kadındır? Demek ki kadın ile erkek görev ve misyon açısından da birbirinden farklıdırlar. Tıpkı fiziksel ve psikolojik bünye açısından farklı oldukları gibi. kadınla erkek arasında mutlak bir eşitlikten söz etmek imkânsızdır. Bunu savunmanın amacı farklı olduğunu düşünüyoruz.
Özgenç; feminist düşünceye sahip olanlar eşit yapacağız diye sokaklara döktükleri bazı kadınları erkek yapamadılar fakat, kadınlığından da çıkarmışlar ve maskaraya çevirmişlerdir. Bazı kadınlar, bu gayretlerle kartala özenen papağan durumuna düşmüşlerdir.

.

Kobider yetkililerine şu mesajı maalesef sitelerinin iletişim formu çalışmadığı için gönderemedim, ama belki bir şekilde okuyabilirler:

Sayın Kobider Yetkilileri,

Genel Başkanınızın sözleri ve bu makaleniz; “Kadın Erkek Eşitliği Safsatadan İbarettir”, derneğiniz adına bir utançtır. Biraz daha düşünerek, dünyayı, insan olmak kavramını ve kadını tanıyarak sözler sarfetmenizi, makalelerinizi yayınlamanızı öneririm. Şiddetli ayrımcılık içeren bu ilkel sözleri/makalenizi Kaynağım İnsan blogumda kınıyarak yayınlıyorum.

Saygılarımla,

İpek Aral Kişioğlu

Makalenin varlığı hakkında bilgilendiren Sevgili Müge Çerman’a teşekkür ederim.

Hayatı Doldur – Çanakkale 18 Mart Üniversitesi

Dün Hayatı Doldur Mini MBA Ağitim programının yedinci durağı Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’ndeydim.

Eğitim salonu dolu, katılımcılar çok ilgiliydi. Öğrencilerin bu ilgisi, soruları, paylaşımları, görüşleri eğitim gidişinde yol gösterici, herkes için öğretici oldu. Canlı mülakatlar esnasında bol bol güldük sevgili Oğuz sayesinde, onun medeni cesaretinden ilham aldık. Bu arada tüm salonla hemfikir olduğumuz konulardan bir tanesi de yabancı dil gelişimi üzerine idi, diğer üniversitelerde de olduğu gibi.

Eğitim sonunda verilen “Çanakkale Destanı” hediyem ise  benim için çok önemli ve bilgilendirici bir kaynak olarak kütüphneme girdi. Buradan tekrar tüm 18 Mart Üniversitesi öğrencileri ve organizasyondaki müthiş çalışmaları ile Girişimcilik Kulübüne teşekkür ediyorum.

8 Mart 2011 Salı gibi Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ndeyim. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin benim için önemi ayrı, çünkü çok sevgili dostum öğretim görevlisi Özlem Çevik ile birlikte olacağım orada, ne büyük mutluluk 🙂


Hayalleriniz Kadar İleriye

Kendimi bildim bileli büyük hayallerim oldu. Ben uzayda dolaşandım, ben milyonların önünde konuşandım, ben büyük işlerin altına imza atandım.

Hayal kurmak bir disiplin. Hayallerin aydınlığında düşünmek, hayallerin kılavuzluğunda işten işe koşmak, hayallere ulaştıkça coşmak ve onlara daha da fazla bağlanmak. Büyük veya küçük, hayaller, bireyin yegane gerçekleridir, kimliğidir, geleceğidir aslında. Bir insan kaynakları uzmanı olarak ben böyle yaklaşırım hayallere.

İş görüşmelerinde adaylarıma hayallerini sorarım. Çoğunluk bana “öyle büyük hayellerim yok” veya “ben gerçekçiyim, hayal kurmam” şeklinde cevap verir. Şaşırırım, üzülürüm. Elbette hayal kurmamak da bireysel bir seçimdir hayat adına. Ama, düşünüyorum da, iş görüşmelerinde genelde en beğendiğim adaylar, bu sorumu yönelttiğimde de en özgün, en iddialı cevapları üretip, beni kendilerine hayran bırakanlardır.

Hayaller sınırsızlıktır, özünde en büyük haslet ve hasretlerimizi biriktirirler içlerinde. Hayallerimiz gündelik hayatımıza değerlerimiz ve meraklarımız şeklinde yansırlar. Ve insanlar aslında yetenekli oldukları konularda meraklıdırlar. Çünkü bir konuda yetenekli olmak, o konuda herkes on birim enerji harcarken yeteneklinin bir birim harcayarak bütüne hakim olabilmesi gibi bir sonuç doğurur. Dolayısıyla, yetenek merakı, merak üretme motivasyonunu tetikler. Üreten insan başarır, hedeflerini tutturur ve adım adım hayallerine ulaşır.

Çok basite indirgeyerek aktardığım süreç ömüre yayılır. İşte bu yüzden bir bireyin hayallerinin içeriği gündelik yaşamının ve geleceğinin de aynasıdır.

Bana “hangi konu ile ilgileneyim, hangi konuda yetenekliyim bilemiyorum” diyenlere hayal kurma özgürlüklerini kullanarak kendilerini keşfedebileceklerini söylüyorum. Beynimiz bize hayal kurma yetisini elbette boşuna vermedi. Bu becerimizi kendimizi, hayatımızı, ilişkilerimizi, işimizi, çevremizi, dünyamızı geliştirmek için kullanalım, hayallerimizi yaşamımımızın baş besini haline getirelim.

Bu yazım Martı Dergisi Mart 2011 sayısında yayınlanmıştır.

Üniversiteliler !! UçArı’11 Ulusal Vaka Analiz Yarışması’na Başvurular Başladı!

İTÜ Endüstri Mühendisliği Kulübü (İTÜ EMK) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenecek UçArı Ulusal Vaka Analizi Yarışması başvuruları başladı. Türkiye’deki tüm üniversite ve bölümlerden 3.- 4. sınıf lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin katılabilecekleri Anadolu Grubu’nun ana sponsorluğunda gerçekleşecek organizasyonun başvuruları 28 Şubat- 28 Mart 2011 tarihleri arasında devam edecek. Başvuruların ardından 28 – 31 Mart tarihleri arasında gruplar çözümlerini takım liderleri aracılığıyla çözümlerini iletecek. Çözüm önerileri değerlendirildikten sonra ilk 8’e kalan ekipler finalde yarışmaya hak kazanacaklar.

Gruplar 29 Nisan – 1 Mayıs tarihlerinde kamp havasında gerçekleşen final programının ilk gününde gerçek bir vaka üzerinde çalışacaklar. Her türlü bilgiye ulaşmanın (telefon, internet, kitap..vs ile) serbest olduğu 5,5 saatlik vaka çözümünden sonra hazırlanan sunumlar Anadolu Grubu üst düzey yöneticileri ve akademisyenlerden oluşan juriye sunulduktan sonra ilk 3’e giren ekipler belirlenecek.

Katılımcılara farklı bir deneyim imkanı sunan UçArı’nın ödülleri de oldukça farklı. Bu yıl da yine Para Ödüllerinin yanı sıra çok farklı ödüller verilecektir.

1. Gruba: 4.000 TL + Slovenya IEDC Bled School of Management yaz programı
2. Gruba: 3.000 TL + Haier’den notebok.
3. Gruba: 2.000 TL + Dedeman Bodrum’da Hafta Sonu Tatil

Diğer Ödüller

Kültür Turu: Tin Tin Tur’dan grupların tercih edecekleri bölgelerde hafta sonu konaklamalı yurtiçi tur

Sertifikalı Egitim: Eğitişim’den Kazanan gruplardan IK, Satis,Pazarlama, vb gibi grup üyelerinin tercih edecekleri bir alanda 6-8 hafta arasinda degisen egitim.

MP4: Teasan’dan kazanan gruplara MP4

Finale kalarak bu ödülleri kazanmak istemez misin? UçArı kendine güvenen tüm öğrencileri yarışmaya davet ediyor.

* Organizasyona katılım ücretsizdir.
* Organizasyonda okul ve bölüm kısıtlaması yoktur.
* 3.- 4.sınıf lisans ve yüksek lisans öğrencileri başvurabilir.
* Gruplar, 3 veya 4 üyeden oluşmalıdır.

Soru ve önerileriniz için [email protected] adresine e-posta gönderebilirsiniz.

Ayrıntılı bilgi ve Başvuru için:
www.ucari.itu.edu.tr

Hayatı Doldur – Konya Selçuk Üniversitesi

Dün Hayatı Doldur Mini MBA Eğitim Programı ile Konya Selçuk Üniversitesi‘ndeydim. Salon 1000 kişilikti ve bu sayede de şimdiye kadarki en kalabalık öğrenci grubu ile beraber oldum diyebilirim. Ne keyif, ne heyecan 🙂

Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin eğitim boyunca sorularıma katılım seviyesi ve özellikle de canlı mülakata çıkma cesareti gösteren arkadaşların performanları beni çok etkiledi. Farkettim ki, Konya üniversite gençliği ciddi üretim içinde. Kim söz alsa çok özgün işlerinden, projelerinden bahsediyor. Dinledikçe gururlandım. Bir de yabancı dil bilgisi seviyeleri ilerlese kimse tutamaz Selçuk Üniversitelileri !!

Hayatı Doldur Mini MBA Eğitim Programının organizasyonunun Konya etabında coşku ile çalışan İstatistik Topluluğu ekibine çok teşekkür ederim.

Şimdi sırada 6 Mart 2011 Pazar günü 18 Mart Çanakkale Üniversitesi var, Çanakkale Merkez’e ilk defa gideceğim, merakla bekliyorum 😀