Deloitte Uluslararası Öğrenci Forumu

Deloitte Eğitim Vakfı (DEVAK), Türkiye’deki üniversite öğrencilerine uluslararası bir deneyim yaşama fırsatı sunuyor. DEVAK, Türkiye’den 5 başarılı öğrenciyi 15-19 Mart 2012 tarihleri arasında kariyer ve liderlik gelişim programına katılmak üzere Yunanistan’ın başkenti Atina’ya götürecek.

Deloitte Uluslararası Öğrenci Forumu son iki yıldır Atina’da düzenleniyor. Dünyanın farklı coğrafyalarından başarılı üniversite öğrenciler Forum süresince bir araya geliyorlar. Dört gün sürmesi planlanan 2012 programında ise üniversite öğrencileri farklı kültürlerden gelen diğer katılımcılar ile birlikte karmaşık bir vakayı analiz edecek ve böylelikle iş yapma pratik ve teorik anlayışını geliştirme olanağına sahip olacak. Ayrıca geleceğin liderleri olma yolunda öğrencilere gerekli olan çok kültürlü ekipler içerisinde çalışma ve liderlik becerilerini geliştirme fırsatı verilecek. Problemlerin iş dünyasının önde gelen aktörleri tarafından nasıl çözümlendiğine tanık olacak öğrenciler, forum boyunca Deloitte profesyonellerinden oluşan koçlar tarafından yönlendirilecek.

Buraya kadar harika. Acaba “başarılı öğrenci” derken Deloitte kimi kasdediyor olabilir? İşte başarılı öğrenci açılımı:

1. Türkiye’deki üniversitelerde öğrenci olmak;
2. Mühendislik veya iktisadi idari bilimler fakültelerine bağlı bölümlerde okumak;
3: İleri seviyede İngilizce bilmek;
4. Üstün iletişim becerilerine sahip olmak ve takım içerisinde etkin bir şekilde çalışabilmek;
5. Daha önceden liderlik örneği sergilemiş olmak
6. Kariyer hedeflerinde uluslararası bir vizyona sahip olmak.

Eğer yukarıdaki niteliklere sahip olduğunuzu düşünüyorsanız peki ne yapmanız gerekiyor?

http://is-ilani.monster.com.tr/GetJob.aspx?JobID=103124107  veya http://careers.deloitte.com/sbf/adresinden online başvuru yapmanız gerekiyor. ( BBaşvuru süreci ile ilgili yönlendirmelerse Deloitte SBF’nin ilgili Facebook Etkinlik sayfasından yapılıyor. Programa katılım için son başvuru tarihi 12 Aralık 2012

Sonrasında başvurular gözden geçirilecek ve seçim kriterlerine en uygun olan öğrenciler görüşmeye çağrılacak. Yetkinlik bazlı görüşmeler Deloitte ofislerinde ya da üniversite kampüslerinde gerçekleştirilebilecek. Görüşmeler sonrası başarılı olan adaylar Şubat 2012’de Türkiye’de gerçekleştirilecek vaka yarışmasına davet edilecek. Katılımcılar vaka çözümlerini seçkin katılımcılardan oluşan panel heyetine sunma şansını elde edecek. Bu süreçlerde başarılı olan toplam 5 üniversite öğrencisine 2012 Deloitte Uluslararası Öğrenci Forumu’na katılmaları için davetiye gönderilecek. Katılımcıların tüm masrafları da DEVAK tarafından karşılanacak.

Haydi üniversiteliler, bu fırsatı kaçırmayın 😀

İK’cılar İçin Performans Değerlendirme Zirvesi, 17 Kasım 2011

17 Kasım 2011 Perşembe günü Business Network Center Türkiye’nin düzenlediği “İK’cılar İçin Performans Yönetimi Zirvesi” Elite World İstanbul Hotel’de gerçekleşecek.

Zirve programında da görebileceğiniz gibi saat 16:00-16:45 arası “Balanced Scorecard ve Performans Yönetimi Entegrasyonu” başlığı ile ben konuşma yapacağım. Sunumumu geçen hafta hazırladım ve heyecanla konuşma saatimin gelmesini bekliyorum. Zirve için hazırladığım sunumumu da bu hafta sonu paylaşacağım.

Zirvede konuşma yapacak İK Profesyonelleri ve başlıklar birbirinden ilgi çekici. Eminim yine çok bilgilendirici, ilham verici bir gün geçireceğiz 🙂

 Zirve Programı

09:15 – 10:00

Strateji Geliştirirken ve Uygularken Ortaya Çıkan Engellerin Aşılması
“Overcome Barriers to Designing and Executing Strategy”
David Buffin – Buffin Leadership International

10:00 -10:45

İşletmenizde Performans Değerlendirme Sistemi Kurulmasında Dikkat
Edilecek Konular (Sektörel Özellikler Dahil) Performansı Değerlendirmeyi
Etkileyen
Faktörler Neler?Jale Elhadef-İnsan Kaynakları Müdürü-Milward Brown Türkiye

10:45 -11:00

Çay Kahve – Network Arası

11:00 – 11:45

İdeal Bir Performans Değerlendirme Sisteminin Özellikleri Nelerdir?
Performans Değerlendirme Süreci ve Performans Değerlendirme Prosedürü
Nasıl Dizayn Edilmeli?
Özlem Köker – İK Direktörü-Electro World Türkiye – Dixons Retail Plc   

11:45 -12:30

Performans Değerlendieme Teknikleri:
Yetkinliklere Dayalı 360 Derece Performans Değerlendirme Tekniği
Dr.Levent Altıntaş – Nevidea Business School    

12:30 -13:30

Öğle Yemeği Network Arası

13:30 -14:15

Bireylerin, Takımların Performanslarını Temel Alan Yöntemler ve Farkları
Funda Sezgin – Doğu Avrupa ve Ortadoğudan Sorumlu İK Direktörü – Diaverum Türkiye

14:15 -15:00

Performans Değerlendirme Çıktılarının Diğer İnsan Kaynakları Fonksiyonlarına
Etkisi Nedir? Eğitim, Kariyer ve Ücret Planlaması Nasıl Yaplımalı?

Müge Demirkesen – İK Direktörü – Fox TV

15:00 -15:15

Çay Kahve – Network Arası

15:15 -16:00

Performans Değerlendirme Görüşmesinin Yürütülmesi Uygulaması
Örnek Değerlendirmeler
Mükrime Alptekin – Genel Müdür – Net Danışmanlık

16:00 -16:45

Balanced Scorecard ve Performans Değerlendirme Entegrasyonu
İpek Aral Kişioğlu – Kaynağım İnsan.com

16:45 -17:30

Performans Değerlendirmede Sıklıkla Rastlanan Hatalar ile Uygulamada
Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Pınar Akkaya -İK ve Yönetim Danışmanı

HR Files / İK Dosyaları

 

Bugün Ayşe Başer’in HR Files / İK Dosyaları blogunu tanıtmak istiyorum. Yeni keşfettim.

Yazılarının niteliği bakımından çok başarılı bulduğum Ayşe Başer blogunu Ocak 2011’de açmış. Açıldığı tarihinden itibaren üretilen yazı sayısı az olsa bile her bir yazı öğreticiliği, ilham vericiliği bakımından dört dörtlük, okunmaya sonuna kadar değer. Özellikle Performans Değerlendirme ve Yetkinlik üzerine yazılarını üç beş defa, tekrar tekrar okumak gerek. Satır araları dolu dolu çünkü.

Ayşe Başer’e blogunu öven mesajımı tanıtım yazım sonrasında hemen göndereceğim. Size de HR Files / İK Dosyalarını takip etmenizi ve Ayşe Başer’e daha fazla yazı ürtmesi için baskı yapmanızı tavsiye ederim 🙂

Avrupa Birliği Grundtvig Yaşam Boyu Eğitim Programı

Üniversite seminerlerime katılan öğrenciler bilir, hepsine Avrupa Birliği’nin Erasmus Eğitim Programına dahil olmalarını tavsiye ediyorum. Farklı kültürlerle buluşmak, dillerini geliştirmek, özgüvenlerini pekiştirmek ve elbette eğitimlerini desteklemek için hibe edilmiş böylesi bir tecrübenin kaçırılmaması gerektiğinin altını ısrarla çiziyorum. Hatta daha da ileri giderek “Bana uygun birşey olsa bir dakika durmam” bile diyorum.

Gün geldi Avrupa Birliği bana göre de bir program çıkarttı Grunthvig Yetişkin Eğitimi Programı

Aslında Grundtvig kapsamına girmeniz için 18 yaşını doldurmuş olmanız yetiyor anladığım kadarıyla. Eğer program kataloğunu indirip incelerseniz yüzlerce eğitim duyurusu kaydı göreceksiniz. Türkiye’nin de dahil olduğu ülkeler listesinde Almanya en çok eğitim programı açan ülke konumunda.

Eğitimlerin konu başlıkları birbirinden ilginç. Eğitimler ayrımcılıktan tutun, sağlıklı beslenmeye, el sanatlarından, dijital medyaya, ormanlardan özel ihtiyaçları olan insanlara kadar çok geniş bir ilgi yelpazesine hitap ediyor.

Dün oturdum teker teker katalogdaki eğitim dili İngilizce olan bütün duyuruları inceledim. 2011 yılı içindeki pek çok enteresan eğitimi maalesef kaçırmış bulunuyorum. 2012 içindekilerden ise toplam on tanesine “Eğitimizle ilgileniyorum” ilk mesajımı gönderdim. Üçünden bir saat içinde geri dönüş oldu. Başvuru formlarını ‘neden eğitimlere katılmak istediğimi’ özenle anlatarak doldurdum ve bir kopyasını e-posta aracılığı ile ilgililerine gönderdim. İmzalı bir kopyasını da verilen adreslere Pazartesi günü PTT aracılığla göndereceğim. Aynı işlemi diğerlerine de yapacağım.

Bunca heyecan için beni düşündüren eğer birden çok eğitim programı beni kabul ederse ne yapacağım, hangisine gideceğim. Çünkü bir kişi üç yıl içinde sadece bir eğitim programına katılabiliyor ve eğitim programlarına katılmaya hak kazandığım eş zamanlı duyurulmuyor. Yani gelecek hafta biri “tamam, gel” derse diğer dokuzunu bırakacak mıyım? Acaba AB sistemi içinde bir kişiye birden fazla onay vermeme gibi bir kontrol mekanizması var mıdır?

Sonuç olarak ben on tane taş attım suya, bakalım hangisinin dalgası beni alıp götürecek? Bakalım Almanya mı olacak, İngiltere mi, İtalya mı, Portakiz mi? Bekleyip göreceğiz. Sizi de haberdar edeceğim. 🙂

 

 

Sosyal Medya Ve İnsan Kaynakları Eğitimi / 22 Kasım 2011

22 Kasım 2011 Salı günü, ‘Sosyal Medya ve İnsan Kaynakları‘ Eğitimimin ikincisini Nart Risk Management Academy bünyesinde vereceğim. Nart Risk Management Academy’nin Eğitim salonunda gerçekleşecek eğitimin başlangıç saat 09:30.

Eğitimin sabah bölümünde Sosyal Medyadanın İK’cılar tarafından hangi İK ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, nasıl kullanılmakta olduğunu zengin örneklerle aktaracağım. Öğleden sonra ise Sosyal Medya kullanımının teknik boyutuna geçeceğim.

Eğitim İçeriği:

– Sosyal Medya Nedir ?
– Sosyal Medya İle Değişim
– İK’cılar Neden Sosyal Medyada Olmak Zorundadır?
– İK’cıların Sosyal Medya Kaygıları
– Rakamlarla Sosyal Medya
– Dünyada İK’cılar Sosyal Medya Hakkında Neler Tartışıyor?
– İşveren Markası
– Yerel Sosyal Medya Uygulama Örnekleri
– Dünyadan Sosyal Medya Uygulama Örnekleri
– Kurumsal Sosyal Medya İK Stratejik Haritasının Oluşturulması

  • Finansal
  • Müşteriler
  • İş Süreçleri
  • Öğrenme-Gelişim

– Performans Karnesi Metodolojisiyle Sosyal Medya İK Performans Ölçümlemesi
– Dış Kaynak Kullanımı – Ajans İlişkileri

Eğer ‘Sosyal Medya ve İnsan Kaynakları‘ Eğitimine katılmak istiyorsanız 0 (212) 705 62 00’dan Duygu Altınordu ile bağlantıya geçebilirsiniz.

 

Avrupa Birliği’nin ‘Yeni Beceriler ve İşler’ Açılımı

Avrupa Parlemantosu’nun 26 Ekim 2011 tarihli “Yeni Beceriler ve İşler” gündemini Avrupa Birliği’nin mesleki eğitimlerden sorumlu kurumu Cedefop (Europenean Center For The Development Of Vocational Training) yayınladı.

Maddeleri teker teker okuduğunuzda Türkiye’nin, Avrupa Birliği’nin gündemini takip ettiğini göreceksiniz. Aramızdaki fark AB’nin aşağıdaki gündem maddelerini teker teker nasıl ele alacağını da karara bağlamış ve üzerine belki yıllardır çalışıyor olması. Şimdi “Çok çalışıyorlar da ekonomileri o yüzden mi batakta?” diye sorabilirsiniz doğal olarak. Siz sormasanız bile ben kendi kendime bu suali yönelttim. Cevap olarak da “Bugün ekonomilerinin kötü olması gelecek manzaralarını karartmıyor, onlar da birleşmiş Avrupa ideali için sistemli çalışıyorlar, stratejiler, uygulamalar geliştiriyor, üstüne para harcıyorlar” dedim. Bilemiyorum siz de bana katılır mısınız?

Dokumanı okuduğumuzda büyüyen Avrupa Birliği’nin aşağıdaki başlıklara dikkat çektiğini görüyoruz:

1. AB’nin 5 hedef başlığı: 1) İstihdam, 2) inovasyon imkanlarının arttırılması, 3) araştırma-geliştirme, 4) iklim değişimi ve enerji, 5) eğitim seviyesini arttırmak ve sosyal genişleme

1. Niteliksiz işgücü için artacak işsizlik ve nitelikli işgücü açığı: Niteliksiz işgücü her geçen gün daha fazla işlerini kaybedecek. Bu nedenle bu işçilerin niteliklerini arttırıcı önlemler alınmalı. Özellikle teknoloji ve fen bilimlerindeki nitelikli üsgücü açığı önmüzdeki on yılda artacak.

2. Geleceğin önemli iş kolları: Satış, sağlık, temizlik, güvenlik, teknoloji

3. Yaşamboyu eğitim: Sürdürülebilir ekonomik büyüme için işgücünün becerilerinin sürekli geliştirilmes. Bu süreçte işverenlerin de aktif görev alması.

4. Kamusal eğitim kalitesi ve eşit eğitim fırsatları: Kamusal eğitim kalitesinin artması, ülkeler arası nitelik farklılıklarının kapatılması, okul terk oranlarının düşürülmesi. Eğitim kadrolarının ücretlerinin iyileştirilmesi.

5. Kadınların iş yaşamındaki yeri: Mevcut üniversite mezunlarının çoğunluğunun kadın olmasına rağmen aynı manzara iş piyasasına yansımamaktadır. Kadınların doğum sonrası iş hayatına dönüşü sağlanabilmelidir. Kadınlar IT gibi teknik alanlarda daha fazla yer almalıdır. Kadınlar için özellikle sağlık ve sosyal hizmetleri kapsayan “beyaz işler”, lojistik sektörü, yeşil işler, danışmanlık ve sigorta gibi sürekliliği olan işler tanımlanmaktadır.

6. Gençlerin iş hayatına adaptasyonu ve gelişimi: Staj, yetiştirme elemanı imkanlarınınartması. Bu süreçte gençlerin işgücü olarak istismar edilmemesinin takibi. Tecrübeli, yaşı ileri çalışanların gençleri eğitmesi, iş üstünde eğitim programlarının geliştirilmesi

7. İnovasyon ve girişimcilik: AB, inovasyon ve girişimcilik konularında dünyanın geri kalan gelişmiş ekonomilerine kıyasla geridedir. Bu olumsuz durumun düzeltilmesi: Aile işletmeleri ve kadın girişimcilerin mikro krediler ile desteklenmesi

8. Önümüzdeki 10 yıl boyunca iş piyasasında gerekli becerilerin tanımlanması: Önümüzdeki on yıl boyunca gelişecek, değişecek işler yeni nitelik ve beceriler bilimsel yollarla, ulusal istatistik kurumları tarafından yürütülecek çalışmalar ile tanımlanmasını gerektiriyor.  İnteraktif, problem çözebilen, yaratıcı, iletişim becerileri yüksek, kültürel çeşitliliği benimsemiş, işgücünün yetiştirilmesi.

9. Sosyal güvenlik ve kamusal hizmet standartları: Kamu idaresinin sosyal refah standartlarını sağlamaktaki sorumluluğu devam etmektedir.

10. Göçmenlerin işgücü piyasasındaki yeri: Göçmenlerin niteliklerinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi zorunluluğu iş piyasası için çok önemlidir.

11. Kaynak verimliliği, ekolojik dengeler, rekabetçi Avrupa ekonomisi: Verimlilikteki artış ücretlere yansımalıdır.

12. Esnek çalışma modellerinin kullanılması: Uzaktan çalışma, esnek saatlerle çalışma, tele çalışma gibi modellerin geliştirilmesi ve kullanılması

13. Yeşil işler: İklim değişimi, karbon emisyonu, geri dönüşüm, enerji alanları pek çok yeni iş alanı içermektedir.

14. Ayrımcılık: Din inanç farklılıkları, cinsiyet ayrımı, engelliler, yaş gibi her türlü ayrımcılığa karşı önlemler alınmalıdır.

15. AB’ye üye olmayan ülkelerden gelecek nitelikli işgücü, öğrenci, araştırmacı, bilim insanları, eğitimcilerin AB içi ve dışında rahat dolaşımının sağlanması 

Eğer zamanınız varsa bu çok kapsamlı dokumanın hepsini okumanızı öneririm.

 

 

 

 

 

Sosyal Sorumluluğum

Sosyal Sorumluluğum blogunu daha önce duydunuz mu?

Duyduysanız ne ala, ama duymadıysanız hemen inceleyin. Sosyal Sorumluluğum, ‘Türkiye’nin Sosyal Sorumluluk Platformu’ sloganı ile dört ay önce açıldı. Şeyma Karadağ ve Burak Abidin Aksoy’un liderliğindeki dokuz pırıl pırıl genç insan, yüreklerini koyarak bireysel sosyal sorumluluklarını böylesi bir blogla yerine getiriyor. Türkiye’de mevcut bütün sosyal sorumluluk projelerini, etkinliklerini platformlarında toplayarak önemli bir kaynakça ve arşiv oluşturuyorlar.

Sosyal Sorumluluğum blogunun idealist tırmanışındaki bana göre en önemli basamak kendi sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmeleri oldu. Başlattıkları Kitap Kampanyası ile topladıkları kitapları Düşün Taşın Derneği aracılığla çocuklara ulaştırmayı hedefliyorlar.

Açıldığı ilk günden beri takip ettiğim Sosyal Sorumluluğum blogunu duyurmakta çok aceleci davranmadım. İstikrarlı içerik üretildiğini görebilmek amacıyla bekledim. Diliyorum bu blog uzun süre yayın hayatına devam eder. Ülkemizdeki sosyal sorumluluk bilincinin gelişimine destek verir, takipçileri ve ilgilileri için önemli bir buluşma noktası olma sıfatını kazanır.

 

 

 

İşe Alım Süreci Boyunca Neler Yapmalı? – 8 / İşe Alım Sürecinin Diğer İK Uygulamaları İle Etkileşimi

Kaynağım İnsan TV’nin 10. videosunda yedi kayıttır incelediğim İşe alım Ssrecini son kez işliyorum.

İşe alım sürecini iş arayanlar ile İK Uzmanları açısından genel olarak toparlayarak başladığım videoda ilerleyen dakikalarda İşveren Markası, Aday İlişkileri Yönetimi, Aday Memnuniyetinin Ölçümlenmesi, Stratejik İK Yönetimi, Yetenek Yönetimi, İK Temsilcisi, Sosyal Medya gibi olguları takipçilerin masasına koyuyorum.

Kaynağım İnsan TV’nin “İK’cılar İçin Sosyal Medya” başlıklı 11. videosunda görüşmek üzere 🙂

Yetenek Gerçekten Kıt Kaynak Mı?

Geçtiğimiz günlerde The Wall Street Journal’da Robert Cappelli imzalı bir makale okudum: Why Companies Aren’t Getting The Employees They Need? . Okuduktan sonra, hatta okurken bile ince ince güldüm. Zannedersiniz yazı Amerika Birleşik Devletleri’ni değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni anlatıyor. İngilizcesi olanlar yazıyı hemen okusun, İngilizcesi yeterli olmayanlar içinse yazıyı birkaç cümle ile özetleyeyim:

Robert Cappelli diyor ki:

“ABD’li işverenler piyasadaki yetenekli insan açığından dert yanıp faturayı eğitim siteminin bozukluğuna, ülkeye nitelikli göçmen alınmaması gibi dış etkenlere kesip aynadaki kendi yansımasına hiç bakmıyor. İşveren, potansiyel adaydan hiçbir eğitime tabi tutulmadan pozisyona tümüyle hakim olmasını beklerken, böylesi nitelikli bir adayın maddi beklentisini karşılayı ise kabul etmiyor. Dolayısıyla nitelikli adaya istediği parayı vermek istemeyen işveren “piyasada nitelikli işgücü açığı var” söylemi ile aslında çoğunlukla hayali bir is piyasası manzarası yaratmaya çalışıyor.”

Cappelli yazısına şöyle devam ediyor:

“Amerikan firmaları görülüyor ki, artık çalışanlarına eğitim de vermiyor. Birçok firmadaki yönetici yetiştirme programları kaldırıldı. Hatta yeni işe alınan bir çalışanın ilk senesinde aldığı toplam eğitim saati bir elin parmak sayısını geçmiyor. İşverenler eğitim sisteminden dert yanarken, pek çok öğrenci iş ile ilgili uzmanlaşma kurslarına giderek kendilerini bireysel çabaları ile geliştirmeye çalışıyor. Birçok öğrenci genç ileride iş bulabilmek için hiçbir ücret beklemeden staj yapabileceği yer arıyor. ”

….

Cappelli yazısını işverenlere yetenek açıklarını kapatabilecekleri üç öneri ile bitiyor:

1. Öğrencileri eğitim alanları konusunda baştan yönlendirin, böylece eğitim masraflarınızı düşürürsünüz. Veya çalışanların serbest zamanlarında gidebilecekleri iş eğitimlerinin bedellerini karşılayın.

2. Yetiştirme Elemanı sistemini devreye tekrar alın, bu süreçteki yetiştirme elemanlarına düşük maaaş verin, masraflarınızı çıkartın,

3. Şirkette geliştirilen projeler vasıtasıyla ‘iş üstünde eğitim’ modelini hayata geçirin, çalışanları meslekleri haricindeki projelere atayarak uzmanlık alanları dışındaki farklı konularda da kendilerini yetiştirmelerini sağlayın.

Amerika’yı şimdi bir tarafa bırakalım …

Açıkçası Türk işverenlerin yetenekli insanı işe alma ve onu elde tutma konusunda başarılı olduğunu düşünmüyorum.

Yetenekli kişiye beklediği maaşı vermemek konusunda sonuna kadar ısrarlı bir yaklaşım söz konusu. İşverenler halen yetenekli insan istihdamını ve geliştirilmesini “yatırım” değil, “masraf” kalemi olarak kabul ediyor.

Ne zaman ki, işveren zihninde insana yapılan yatırım, ürüne/hizmete yapılan yatırımdan daha önemli olacak (çünkü o ürünü geliştirecek, değiştirecek, satacak, paraya dönüştürecek olan insandır), o zaman mevcuttaki manzaranın iç karartıcı rengi değişecek. Burada kanımca işverenin ayna karşısında insana dair kendisinde sorgulaması gereken tek kritik konu da “ölçemediğini, yönetemeyeceği” saptaması olacaktır.