İpek Aral tarafından yazılmış tüm yazılar

Halka Sorduk !

Hani bazen söyleyecek kelime kalmaz, bazen ağzınız açık hayretle seyredersiniz görüntüleri, dinlersiniz konuşmaları. Sonra birden deli gibi kahkaha patlaması yaşanır. Dakikalarca kıkırdayıp durur, videoyu iki üç defa üst üste seyredersiniz. İşte sevgili Aydın Seyrek yaptığı sürprizle bana aynen bunları yaşattı.

Nasıl bir sürprizmiş ki bu? diye merak ediyorsanız linke tıklayın ve videoyu izleyin.

Hatırlanmak ve böyle tatlı bir şekilde anılmak ne mutluluk vericiymiş meğer, çok teşekkür ederim Aydın 🙂

Sosyal Medya Nereye?

Bugün İTÜ İnsan Kaynakları Zirvesi 2012 kapsamında Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’ndeydim. “Sosyal Medya Nereye?” başlıklı panelin moderötörü olarak iki saat sürecek etkinliğin problemsiz geçmesi için panelistlerle iki gün önceden konuşma konularını, zaman akşını planlamıştık. Evde açılış konuşması için yaptığım antremanları ve kızıım Yaprak’ı seyirci olarak karşıma oturtup ona nasıl eziyet ettiğimin detaylarını ise hiç yazmayayım.

Yüklü zirve programı içinde ne panelin başlama saatinin kayması, ne de başlama zamanı geldiğinde salondaki izleyici sayısının oldukça azalması sahnedeki işinin ehli profesyonelleri etkilemedi.

Ben açılış konuşmamı sosyal medyanın İK iş süreçlerine iki ana etkisi: sosyal işe alım ve işveren markası üzerine şekillendirdim.

TTNet’in Interaktif Medya Yöneticisi Murat Kahraman sosyal medyada kişisel imajın nasıl oluşturulması gerektiğinden ve Linkedin’in öneminden bahsetti.

Turkcell Global Bilgi’nın Teknolojik Servis Çözümleri Yöneticisi Ekin Ulukök şirketlerinde kullanılmakta olan sosyal intranet, Global Kariyerin portalı, motivasyon tabanlı İK uygulamaları ve kurumsal sosyal medya politikalarını dinleyiciler ile paylaştı.

Brandwolf Genel Müdürü Özgür Akman sözü aldığında odaklandığı konu sosyal medya etiği ve sosyal medyanın karanlık noktaları oldu. Verdiği mesaj ise netti; sosyal medya aşırı durumlarda, anlarda takındığınız tavır, geliştirdiğiniz tutumlara dikkat edin.

Panelin son konuşmacısı olarak sahneyi Desnet Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ekinci aldı. Konuşması kısa, öz ve izlettiği videolar çok etkileyiciydi. Hedefinizi belirleyip, ona inandıkça bütün doğa da sizinle birlikte bu hedefi gerçekleştirmek için çalışır diyerek günün adeta özetini yaptı Ömer Ekinci.

.

1 Mart 2012 Perşembe günü saat 13:00’de Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde bu sefer tek başına sahneye çıkacağım. Bu sefer “bütün İTÜ Canlı Mülakata Davetli” olacak 🙂

 

 

Her Şey Çalışan Annelerin İçin

İnsanlar hukuk karşısında birbirine eşittir. Ancak insanların her alanda, her koşulda %100 eşit olması gerektiğini savunmak yanlış olur.  İş hayatında performansı düşük bir kişi ile performansı yüksek bir diğerine aynı muameleyi yaparsanız, siz aslında performansı düşük olanı mülakaflandırmış, performansı yüksek olanı cezalandırmış olursunuz.

Aynı durum iş hayatındaki anneler için de geçerlidir. Annelik kutsaldır. Anne olan kadının hayata, işe bakışı değişir. Daha üretken ve istikrarlı olur. Çünkü yaptığı işten çok daha önemli bir sorumluluğun farkına varmıştır. Anne olmak özünde çalışmayı kösteklemez, destekler.

Biz çalışma hayatındaki anneler istiyoruz ki, iş dünyası da kadının bu kutsal sorumluluğunu işletmelerinin kanatları altına alsın. “Sağlıklı gelecek nesiller yetiştirmek” amacını organizasyonunun büyük manzarasına eklesin. Anne olan çalışanlarına farklı çalışma koşulları uygulasın, esneklik getirsin, kimi durumda da pozitif ayrımcılığa gitsin. Bu yaklaşım hem işletmecilik, hem de sosyal bakımdan orta ve uzun vadede işletmelerin lehine önemli gelişmelere neden olacaktır.

A.B.D.’deki özellikle belirli ölçeğin üzerindeki firmalar çalışan anneelere sağladıkları imkanlar üzerinden listeleniyor, ödüllendiriliyor. Hatta sırf bu amaçla açılmış bir araştırma/anket sitesi bile bulunuyor. Working Mother Media beş ana başlık üzerinden ülkedeki büyük firmaları değerlendiriyor: Kadınlar için en iyi hukuk firmaları, 2012’nin çalışan anneler için en iyi 100 şirketi, Kadın Yöneticiler Birliği, saat üzerinden çalışan anneler için en iyi şirketler, çok kültürlülük bakımından çalışan anneler için en iyi şirketler.

Yaptıkları her bir araştırmada katılımcılarına yüzlerce soru soruyor site. Çıkan sonuçları ise farklı mecralarda yayınlıyor. En iyiler listelerinde yer almak şirketler için büyük prestij kaynağı sayılıyor. Örneğin A.B.D’nin en büyük hukuk firması olarak kabul edilen Baker & McKenzie bünyesindeki kadın avukatlara esnek çalışma saatleri imkanı sağladığı için yıllardır Kadınlar İçin En iyi Hukuk Firmaları lstesinin ilk üçünde.

Dilerim bizim büyük şirketlerimizde de kadınlara, özellikle de annelere yönelik farklı esnek çalışma modelleri geliştirilir.  Aslında bu modelleri geliştirebilecek bilgi, tecrübe ve ikna gücü İnsan Kaynakları bölümlerinde. İnsan Kaynakları profesyonelerinin de ağırlıklı olarak kadınlardan oluştuğunu düşünürsek  esnek çalışma modellerini tasarlayarak hayata geçirebilmek öncelekli işlerimizden biri olmalı.

En azından iş görüşmelerinde “yakında evleniyorsunuz, ne zaman bebek sahibi olmayı düşünüyorsunuz?” gibi yanlış soruları ısrarla sormayı bırakmak bile iyi bir başlangıç olabilir. 🙂

İ.T.Ü. İnsan Kaynakları Zirvesi 2012’ye Davetlisiniz !

Bir yıl ne çabuk geçti. 2011’in Şubat sonu İTÜ İnsan Kaynakları Zirvesi‘nde sosyal medyanın insan kaynakları süreçleri üzerine etkisi hakkında konuşma yapmıştım. Konuşmam öncesinde çok heyecanlıydım. Şimdi, bu satırları yazarken de aynı duyguları yüreğimde hissediyorum. Çünkü 2012 yılında da İTÜ İKZ’deyim ve sadece konuşma yapmakla kalmayacak, birbirinden değerli konuşmacıların katılacağı bir de panel yöneteceğim.

İTÜ İKZ 2012, 27 Şubat Pazartesi günü Gümüşsuyu Kampüsü’ndeki etkinliklerle başlayacak. 28 Şubat Salı günü Maçka Kampüsü’nde devam edecek. Ben ise 29 Şubat Çarşamba ve 1 Mart Perşembe günlerinde Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek programlara dahilim. Bu iki güne dair program detayları ile benim panel ve konuşma saatlerimi aşağıda bulabilirsiniz.

Katılımın ücretsiz olduğu İTÜ İKZ 2012’de siz de yerinizi almak istiyorsanız bu linke tıklayın ve lütfen formu doldurun. Ayrıca İTÜ İKZ 2012’yı sosyal medya üzerinden de takip edebilirsiniz: Facebook Fan Sayfası  , Twitter

Eğer zirveye katılma imkanı bulamaz iseniz Pozitif TV’den de konuşmaları takip edebilirsiniz.

Görüşmek üzere 😀

.

İKZ PROGRAMı:

29.02.2012-Çarşamba:

11:30-12:15: Bosch Genel Müdürü Steven YOUNG – Geleceği Birlikte Görelim

12:20-13:00: Berke SARPAŞ – Dijital Ekonomi ve E-ticaret

13:00-13:40: Ömer EKİNCİ- Geleceğe Tutkuyla Tırmanmak

13:40-14:20: AVEA

14:25-15:05: Erim HISIM – Nool’cek Benim Geleceğim?

15:10-15:55: Doğuş Yayın Grubu İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Serap YETİŞ – Büyülü Camın Öteki Yüzü

16:00-18:00: Sosyal Medya Nereye? (PANEL)

  • İpek ARAL KİŞİOĞLU-İnsan Kaynakları ve Yönetim Danışmanı, Blogger
  • Ömer EKİNCİ-Desnet Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı
  • Özgür AKMAN-Digital İletişim Danışmanı ve Brandwolf  Genel Müdürü
  • Murat KAHRAMAN- Ttnet İnteraktive Medya Yöneticisi
  • Ekin ULUKÖK – Global Bilgi Çözüm Müdürü

.

01.03.2012 – Perşembe:

11:30-12:15: Aydın BIRIK (Turkcell)- Yeni İşler ve Girişimcilik “Yeni Nesil Girişimcilik”

12:20-13:05: Süha Çalkıvik- Etkin Konuşma ve Diksiyon

13:10-14:10: İpek ARAL KİŞİOĞLU – Mülakata Davetlisiniz

14:15-15:00: Murat DÜNDAR Ürün ve Proses Geliştirme Direktörü / Assan Alüminyum, KİBAR HOLDİNG – Assan

Alüminyum Yassı Mamül Üretiminde Arge Süreci ve İnovasyon

15:05-15:50: M.Yücel Atış – Kentsel Dönüşüm ve Mühendislere Sunduğu Yeni İş Olanakları

16:00-18:00: Şirketler Gözüyle Eğitim Yeterli mi? (PANEL)

  • Prof.Dr. Türker BAŞ- Yeni İK Danışmanlık Grubu
  • Prof.Dr. Şahin KARASAR- THY Eğitim Başkanı
  • Yücel ATIŞ- Prometheus Danışmanlık CEO’su
  • Hasan ÇEP- Alper Isıl İşlem Genel Müdürü
  • Eylem Gürgenç- Kariyer.net İş Ortaklıkları Yöneticisi
  • Engin Yıldız- Bilimer Bilişim Akademisi Genel Müdürü

 

 

 

İyi Şirket Mi, İyi Yönetici Mi?

Sosyal medya kariyer ağı Linkedin bütün dünya kadar Türkiye’de de çok popülar. Geçen yaz Linkedin çok akıllıca bir strateji ile ağı Türkçe kullanıma açtı. Sonrasında da ülkemizden ağa kaydolan nitelikli insan kaynağının sayısı katlanarak arttı, artmaya da devam ediyor.

Nitelikli profesyonellerin böylesi bir platformda bir araya gelmesi sadece sosyal işe alım süreçlerini beslemiyor. Kurulan meslek gruplarında son derece faydalı, geliştirici, düşündürücü paylaşımlar, tartışmalar ve anketler yapılıyor.

Ben de Kaynağım İnsan blogumun bir uzantısı olarak Linkedin’de grup işletiyorum. Ocak ayında Linkedin Kaynağım İnsan grubumda tek sorudan oluşan bir anket uygulaması yaptım. Soru ve seçenekleri şöyle idi:

Yeni işinizi arıyorsunuz. İki şirket alternatifiniz var. Hangisine gore tercihinizi yapardınız?

a. İyi yönetici
b. İyi şirket
c. Tatminkar maaş
d. Nitelikli ekip arkadaşları
e. İyi sosyal imkanlar

Ankete bir ay içinde 162 kişi cevap verdi, 53 yorum geldi. Sonuçlar hakkında tahmin yürütebilirsiniz ama ben sizi fazla merakta bırakmayayım ve yazayım:

a. İyi yönetici  – % 29
b. İyi şirket  – % 31
c. Tatminkar maaş – % 14
d. Nitelikli ekip arkadaşları – % 18
e. İyi sosyal imkanlar  – % 5

Anket şıklarındaki ‘iyi’ sıfatı pek çok kişi için bulanık gelebilir. Zaten amacım da herkesi düşündürmekti: ankete katılan her bir profesyonel için ‘iyi’nin karşılığı neydi, kimdi?

İyi Yönetici Kimdir?  

Kendi anket sorumu cevaplarken ben seçimimi ‘iyi yönetici’ den yana kullandım. Bu seçimi yapmamın iki nedeni vardı:

Birincisi benim zihnimdeki iyi yönetici tanımı idi. Benim iyi yöneticim liderdi, kendisini geliştirirdi, bana geri bildirim yapar, beni yönlendirir, ilham ve coşku verir, beni zorlar, beni takdir eder, beni geliştirirdi, Üstelik iyi bir yöneticinin iyi bir şirkete de ihtiyacı yoktu. O zaten vasat, hatta kötü bir  şirketi pırıl pırıl parlatacak yetkinliklere ve optimizme sahipti.

İkinci nedenim ise ‘iyi şirket’ olarak kabul edilen pek çok organizasyonun yaşamakta olduğu bence en büyük problem: kemikleşmiş orta veya üst kademe yöneticilerin nitelik ve yetkinlik azlığı. Uzun yıllar aynı organizasyon içinde kalmayı ve yükselmeyi bir şekilde başarmış bu kitlenin en büyük becerisi altlarına gelen filizlerin hayatlarını zindana çevirmektir. Hatta biz İK’cılar bu gerçeği şöyle bir saptama ile ilgililerine sunarız: Profesyonel kişi bir marka ile çalışmaya başlar, yöneticisi nedeniyle işverenden ayrılır.

İyi Şirket % 31 İle Şampiyon

Anket sorusuna katılan 162 kişiden 52’si iş arayışında ‘iyi şirketi’ tercih edeceğini belirtti. Ankete gelen yorumlarda bu tercihin nedeni şöyle açıklandı: İyi bir şirkette zaten iyi yöneticiler, tatminkar maaş, nitelikli ekip arkadaşları ve iyi sosyal imkanlar vardır. Tutarlı ve güçlü bir gerekçe olmakla birlikte pratikte pek çok ‘iyi’ olduğu düşünülen organizasyonda büyük verimsizliklerin, memnuniyetsizliklerin olduğunu yıllar sonra çeşitli kaynaklardan vaka çalışması olarak okuyoruz ve şaşırıyoruz. Ürün/hizmet marka imajının işveren markasının önüne geçebildiğini gösteriyor aslında kanımca bu şampiyonluk.

Tatminkar Maaşın Pabucu Dama

Linkedin’in nitelikli insan kaynağının bulunduğu bir sosyal ağ olduğunu yazmıştım. Dolayısıyla nitelikli insan kaynağının niteliksizden en büyük farkı belki bu anket sorusu ile ortaya çıkıyor. Nitelikli insan kaynağı paradan ziyade işe, işin sahibine, işi yönetene yöneliyor.

Nitelikli İş Arkadaşları Şart

Bana arkadaşını göster, sana kim olduğunu söyleyeyim” atasözümüzün iş hayatına da bire bir yansıtılabileceğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla nitelikli iş arkadaşları ile çalışmayı seçmek benim de ikinci tercihim olurdu.

İyi Sosyal İmkanlar  Mı, O Da Nesi?

Henüz taban maaşının düşüklüğü problemini aşamamış insan kaynağımızın  anket sorusunda sosyal imkanlara odaklanması hayalcilik olurdu. Ancak ankete gelen yorumlardan birisi çok düşündürücüydü: Eğer bir şirket iyi sosyal imkanlar sağlıyorsa, diğer dört seçeneği çoktan en tepe noktaya taşımış demektir. Ya sizce ? Bu yorumda haklılık payı olabilir mi?

 

Anket sorusunu görüntülemek için: http://lnkd.in/abGeRQ

Bizz@kampüs’ü Duymayan Üniversiteli Kalmasın!

Geçtiğimiz Mayıs ayında BNC Turkey’nin düzenlediği Sosyal Medya ve İK Zirvesi’ne konuşmacı olarak  katılan Yıldız Holding’in İşe Alım Müdürü Seçil Varal Kılıçoğlu yeni ve iddialı bir İK projesi ile sosyal medya ağlarında yer alacaklarını söylemişti. Ben de merakla projeyi bekliyordum. Beklediğime değdi, geçtiğimiz günlerde Bizz@kampüs’ün haberi geldi.

Bizz@kampüs nedir?

Bizz@kampüs bir yarışma platformu. Bu platformda gençler her yıl Yıldız Holding’in farklı bir markası için stratejik düşünecek, yaratıcılıklarını sergileyecekler. Peki, bu nasıl olacak?

….

Nasıl olacağını ben buradan anlatmayacağım elbette.

Siz bizz@kampüs‘e gideceksiniz, katılım şartlarını okuyacaksınız. Yol sizi bizz@kampüs’ün Facebook uygulamasına götürecek. Şu kelimeleri okuduktan 3-5 gün sonra belki siz de takımınızı kurmuş, başvuru formunu doldurmuş ve heyecanlı yolculuğa başlamış olacaksınız.

Üniversite seminerlerimde altını ısrarla çizerek söylüyorum; böyle katma değer yaratacağınız, sizi geliştirecek, farklı tecrübelere, rekabete sürükleyecek etkinliklere ısrarla ve istekle katılın. Bu etkinliklerde sergileyeceğiniz performans aslında sizin kariyer yolunuzun başlangıcı, profesyonel kimliğinizin ilk yansımaları, kendi kendinizi tanımanız için bir şans.

Hem baktım da ödüllerde hiç fena değil, kanımca bu yarışma kaçmaz 😀

 

 

Sosyal İşe Alımın 13 Faydası

Tweet My Job’un yaptığı 2012 Sosyal Medya İşe Alım Araştırması sonuçlarına ait videoyu geçen gün Kaynağım İnsan’da yayınlaşmıştım. Araştırma verilerinden hareketle sosyal alımın şirketler için 13 faydası tespit edilmiş. Bu faydaları incelediğimde dikkatimi çeken çok önemli bir konu oldu: Sosyal işe alım süreçlerinin doğru işletilmesi işveren markasını güçlendirdiği kadar, ürün/hizmet markasını da destekliyor. Araştırma sonuçlarında sosyal işe alım aktivitelerinin ürün ve hizmet satışlarını da arttırdığı gözlenmiş.

Sosyal işe alımın 13 faydasını sıralayacak olursak:

1. İşveren markası değeri, itibarının artması ve tanıtımı

2. Öğrencilerin demografik bilgilerine ulaşım

3. Sosyal işe alım süreçlerinde iş tekliflerinin yüksek oranda kabul ediliyor olması

4. Aday çeşitliliğindeki zenginlik

5. Sosyal işe alım süreçlerindeki dinamizmin çalışan yıpranmasını azaltması

6. Sosyal işe alım sürecinde çalışanlardan gelen referans adayların artması

7. İş arayanların sosyal ağlarda işveren için birer işe alımcı gibi çalışması, ilanları yayması

8. İş aramayan nitelikli işgücüne ulaşmak

9. Daha güçlü İK/işe alımcı markası

10.Daha hızlı işe alım süreci

11. Takipçi toplulukta bağlılık sağlamak

12. Geniş marka farkındalığı

13. Yeni satışlar

Ne dersiniz? Hangi İK’cu bu faydaları işverenine kazandırmak istemez ki?  Öyleyse kim sizi tutabilir ki, kendinizden başka?

🙂

 

 

Pfizer’de Gelecek Var !

Pfizer, İnsan Kaynakları olarak Türkiye’de sosyal medyada en aktif kuruluşlardan biri. Facebook’daki Kariyer sayfası ve uygulamasının (uygulamayı mutlaka inceleyin) binlerde üyesi bulunuyor. Pfizer İK, 2010 yılında yine bir ilke imza atmış ve e-kariyer etkinliği Pfizer’de Gelecek Var ‘ı başlatmıştı. Aradan geçen iki yıllık süre içinde e-kariyer etkinliği eminim Pfizer’e büyük katma değer yaratmıştır. Ama internet kullanıcısı sürekli yenilik istiyor. Pfizer de e-kariyer etkinliğini güncellemiş ve yeni arayüzü ile hedef kitlesinin karşısına gelmiş.

İstanbul’da yaşayıp Pfizer’in merkezinin Ortaköy’de olduğunu bilmeyen yoktur. E-kariyer etkinliğine girdiğinizde Merkez binalarını ve bu binalardaki bölümlerin yerleşim düzenini görüyorsunuz. Tabii ki ben merakla İnsan Kaynakları bölümünü tıkladım.

Karşıma çıkan ekran Pfizer İnsan Kaynakları kadrosunu idi. Hangi isime tıklarsanız, bu İK profesyonelinden Pfizer İK uygulamalarına dair bilgiler alabiliyor ve soru sorabiliyorsunuz.

“Teras” bölümüne girdiğinizde Pfizer’in kurumsal bilgilerine, değerlerine, şirketteki ortama ve neden Pzifer’de çalışmanız gerektiğine dair 10 gerekçeyi öğrenebiliyorsunuz.

İlaç sektöründe çalışmayı ister hedefleyin, ister hedeflemeyin, kariyer yolunun başlangıcındaki bir genç olarak Pfizer’de Gelecek Var e-kariyer etkinliğini mutlaka incelemenizi, ilgilendiğiniz uzmanlık alanlarındaki profesyonellere sorular sormanızı öneririm. Elinde yeterli bütçesi olan İK’cılar içinse ilham verici bir çalışma, keşfedilmeli 🙂

Banu Çakar

Yunanlı filozof Plinius “Herkes kendisi için bir ibrettir, yeter ki insan kendini daha iyi tanımasını bilsin.” demiş. “Benim yaptığım daha önceden  bildiklerimi söylemek değil, kendimi öğrenmektir, başkasına değil, kendime anlatıyorum. Öğrendiklerimle hiç de yetinmiyorum. İnsanın kendini anlatmasından daha zor ve daha faydalı hiçbir şey yoktur. Üstelik meydana çıkmak için insanın süslenmesi, kendine çekidüzen vermesi gerekir. Ben durmadan kendimi düzenliyorum çünkü durmadan anlatıyorum.” diyen üstad Montaigne’ye de hak vermemek mümkün değil…

Ben kimim diye anlatmam gerekirse ;

Banu Çakar Kadıköy’ doğumlu. Tombik bir bebek(şimdilerde tombik değil çok şükür) sonra haşarı bir kız çocuğu, yaramaz, yerinde duramayanlardan, dursa daralanlardan…Annesi şöyle diyor ki; “Sen beş erkek çocuğa bedeldin.” Çocukken en sevdiği şey arkadaşları ile yaptığı koşu yarışları ve ayva ağaçlarına dalmak, dalından o sapsarı ayvayı koparıp dişlemek…

İlkokula giden çocukları izlerken “bende gidicem” diye ağlayarak annesini çekiştirdiği zamanlar ve ilkokul müdürünün odasında, müdürün onu karşına oturtarak, birtakım sorular sorması (-hayatımdaki ilk mülakat rüzgarı o anda başlamış sanırım-) “başlayabilir” yani kısacası kafası basıyor yorumunun ardından, kırmızı çantası ve o zamanlar siyah önlüğü! ile(-ama çok şükür ki daha sonra Allah’ın sevgili bir kulu akıl etti de çocukların okul hayatına adım attıklarında üzerinde geçirilen siyah şey, yeni rengini mavi’ye bıraktı-)5 yaşında başlayan okul hayatı, pamuk gibi bir ilkokul öğretmeni…(-Nevin Hamitoğlu hocam, sizi hiç unutmadım-) ve okuma-yazmayı orda söküyor kızımız ve bir daha hiç hız kesmeden okul yaşamına devam ediyor.

“Hangisi iyidir ? İnsanda güç sahibi olma duygusunun yükselmesi, bu güce sahip olma arzusu ve benliğindeki güç. Hangisi kötüdür ? Zayıflıktan gelen herşey. Mutluluk nedir? Gücün yükselmesi ve bir direnişi kırmış olma duygusu..”

(F.Nietzsche)

Başarılı denilen cinsten bir öğrencilik hayatı oldu, teşekkür aldı, takdir aldı. (-Halbuki başarı denen şeyin okulda teşekkür, takdir almaktan ibaret olmadığını söylemek istiyorum. Bunlar önemli bile değil benim gözümde…okul hayatı önemlidir kabul ancak hayatta “başarı” denen olguda ki payı oldukça azdır. Hayatı nasıl gördüğünüz, nasıl algıladığınız ve yaşamınızdır sizi başarılı kılan ve budur bence beni başarılı kılan-) Üniversite ile devam ediyoruz : Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F “Maliye” bölümüne 2.olarak girdi. (-Üniversite tercihlerinde iyi ki Sosyal Antrolopoloji yazmadı, yoksa ne olurdu hali, vahim! şimdi kısmen antrolopog ama diplomasızından, İK’cı=Bir nevi antropolog-) Üniversite Bursa-İstanbul hattında bitiyor. O zamandan dostlukları hala hayatta, “bütün kızlar toplandık” tadında anılar, kopmayan bağlar…

Üniversite bitince Eczacıbaşı Yapı Gereçleri A.Ş’de staj yapıyor ve akabinde üniversite yıllarından beri hedeflemiş olduğu İnsan Kaynakları alanında çalışmaya başlıyor. Bu arada Bahçeşehir Üniversitesi’nde yüksek lisans (MBA) eğitimini onur öğrencisi olarak bitiriyor. 2010 yılında Yüksek lisansına devam ederken Türkiye çapında katıldığı bir yarışma ile European School of Economics’te “Visionary Leadership for Turkey” adı altında burslu olarak Floransa’da Prof. Stefano D’Anna koordinatörlüğünde özel bir liderlik eğitimi almaya hak kazanan 40 öğrenciden biri olarak İtalya’ya gidiyor. Orda da her biri çok kıymetli hocalarla çalışıyor, müthiş dostluklar kazanıyor. Bu arkadaşları ile şimdilerde “Visionary Talks” isimli oluşumda beyin fırtınaları yapıyor, hayata geçirmeyi planladıkları türlü projeler/fikirler üretiyorlar.   Bir çeşit genius lab…Zeka ve hayalgücü kombinasyonu, bir çok farklı bakış açısının birleştirilmesi, pozitif ve destekleyici biçimler, yeni anlayışlar yeni kavrayışlar, parlak fikirler ve varılacak güzel sonuçlar.

Liderlik denen şey, içtenlik, sahicilik, dürüstlük, erdem ve onur içerir.“Kibar ikiyüzlülük” değildir ancak “art of acting” tir. Gerektiğinde rol yapmak, stratejik olabilmektir. Taahhütlerde bulunma ve bunları yerine getirme meselesidir. Devamlılık ve süreklilik içerir. “An” ı, bir süreç sonrasını, bugünü ve geleceği kapsar. Gelecek ile ilgili güven vermeyi, verebilmeyi kapsar. Hayal etmeniz gerekir. Bir tutkunuzun olması gerekir. Gerçekten yaşayan bir insan olmanız lazımdır. Liderlik denince aklımıza sadece birilerini yada bir grubu yöneten birini anlamamız gerekmez. Herkes kendinin lideridir. Sen ilk önce kendini yönetebiliyor musun? yoksa korkuyor musun? Bu kadar basit aslında ancak basitliğin karmaşıklığında…

Aralık 2010’da Türkiye’ye dönerek iş hayatına aynı hızla devam ediyor. Mart 2011’de “Kariyer İmgeleri” Sosyal Sorumluluk Projesinin ilk etkinliği olan “Kariyerimi Tasarlıyorum” yarışmasında, hayallerin kariyer hedeflerine, hedeflerin ise eylem planlarına çevrilmesinden hareket ederek kendi kariyerini ve düşünceleri anlattığı yazısıyla ülke çapında 3.oluyor.

2003 yılından beri de Türkiye’nin ilk 500 sanayi kuruluşu içinde olan şirketler grubuna ait iki firmanın tüm İnsan Kaynakları süreçlerinden sorumlu olarak çalışmaya devam ediyor.

İnsan Kıymetleri olarak, elimizde tuttuğumuz her insanımız bizim mücevherimiz…

 

“İnsan” ve “performans” yönetimi stratejilerinin önümüzdeki vizyonu biz İK profesyonellerinin sağ ve sol beyinlerini birlikte kullanarak oluşacaktır. Zeka ve kalp, beyin ve ruh, hayaller ve duygular, realiteler ve hayalgücü, sanat ve matematik, analitik ve sezgisel, şiirsel ve gerçekçi… “Her insan kendi geleceğini, İnsan Kaynakları ise insanlığın geleceğini şekillendirecektir.”

Mesleğini seviyor, okuyor, araştırıyor, takip ediyor, kişisel web sitesinde ve blogunda yazıyor, İK gündemini izliyor, insan kaynakları sistemleri le ilgili bir çok projede aktif olarak yer alıyor, kişisel gelişim alanı ile özellikle ilgileniyor, eğitim içerikleri hazırlıyor/eğitimler veriyor, bir İK profesyonelinin aynı zamanda bir “İnsan Mühendisi” olduğunu biliyor. Uzmanlık alanına giren konularda çeşitli dergilerde yazılar yazıyor, danışmanlık ve eğitim hizmeti sunuyor.

Bana ulaşabileceğiniz mail adresim : [email protected]

 

İnsan Mühendisliği, İnsan Kıymetleri (ben İnsan Kaynaklarına “İnsan Kıymetleri” demeyi daha çok seviyorum, sanki “kıymetleri” demek daha az materyalist bana göre), vizyonel liderlik, kişisel gelişim ve farkındalık, kişisel marka / imaj yönetimi, çeşitli eğitim içeriklerim ile hayata, aşka, ilişkilere, duyguya, felsefeye ve işe dair tüm yazı ve paylaşımlarım için kişisel web adresim : http://www.banucakar.com

 

Unutmayın, her insan değerlidir. Kendine özgüdür. Yetersiz yada başarısız insan yoktur. Sadece daha “az farkında”  insan vardır.


“Fark edin, farkında olun.”