İpek Aral tarafından yazılmış tüm yazılar

İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi / HRIS 3 – Dış Kaynak Örneği

Dört bölümlük İnsan Kaynakları Bilgi Sistemleri / HRIS yazı dizimin ilk iki bölümünde teknoloji girdisinin İK süreçlerine neden ve nasıl entegre olması gerektiğinden bahsetmiştim. Yazı dizimin üçüncü bölümünde ise konuyu bir örnek ile daha anlaşılır hale getirmek istiyorum: Success Factors

Yıllardır gelişimini takip ettiğim ve başarılı bir İK çözüm ortağı olduğunu düşündüğüm Success Factors kurumların HRIS dış kaynak kullanımı için çok yerinde bir seçim olabilir. Neden mi?

Success Factors’ın büyük ölçekli kuruluşlar için İş Yönetim Çözümleri olarak olarak sunduğu 20 ayrı çözümü, küçük kurumlar ise ayrı açılımları bulunuyor. İş analizinden, işgücü planlamasına, işe alımdan, performans yönetimine, kariyer planlamasından başarı yönetimine, İK metriklerinden raporlamasına, mobil uygulamalardan sosyal medya çözümlerine, yetenek kıyaslamalarından ücret yönetimine, eğitimden hedef yönetimine bir İK’cının isteyebileceği her fonksiyonu yıllar içinde geliştirdi Success Factors.

Elbette bir yazılımda bu fonksiyonların varlığından ziyade fonksiyonların içeriğinin kurumun ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacağı çok önemli. İşte bu aşamada İK bölümleri kendi çıkardıkları işi ve ötesini düşünebilmeli. HRIS’ın bir kurumun en önemli yapı yaşlarından biri olduğunu belirtmiştim. Dolayısıyla tercih edilen dış kaynağın kullanımda belki de önemli ölçütlerden biri de kurumsal İK’yı olumlu yönde geliştirebilmesi olmalı.

Success Factors sitesinin sağ üst köşesinden dil seçimi yapabiliyorsunuz ama ne yazık ki seçenekler arasında Türkçe yok. Bence büyük eksiklik. Yazılımlarını Türkçeleştirseler eminim ülkemizden de pek çok kurumun ilgisini çekebilirler.

.

Diğer yazılar:

İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi / HRIS 1

İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi / HRIS Teknolojisi 2

İşveren Markası – Prof. Dr. Türker Baş

İşveren markası son iki yıldır benim üstünde çalıştığım bir konu. Özellikle işverenlerin sosyal medya üzerinde işveren markası uygulamalarını yakından takip ediyor, çeşitli ortamlardaki konuşmalarımda konuya yer veriyorum.

Prof. Dr. Türker Baş‘ın geçtiğimiz aylarda piyasaya çıkan İşveren Markası eseri ise konu hakkındaki Türkçe bilgi açığını gerçekten doldurur nitelikte. Artık her İK’cının birer pazarlamacı olması gerektiğini ısrarla tekrarladığımız iş kolumuzda, işveren markası yönetim süreçleri adına neyin, nasıl, ne zaman, kimlerle yapılması gerektiğini Prof. Dr. Türker Baş adım adım çok net bir şekilde anlatmış. Bu derece formule edilmiş bir çalışmayı hayata geçirmek için İK’cıların tek yapması gereken şirketin her bölüm ve kademesinden insanlarla iyi bir takım kurup, organize bir şekilde çok ve istikrarlı çalışmak.

Yetenek Yönetimi bildiğimiz gibi işverenlerin strateji ve hedeflerini hayata geçirmek için gerekli yetenekli insan kaynağını işe almaları, onları geliştirmeleri ve elde tutma süreçlerini ifade ediyor. Bu noktada aslında işveren markası uygulamalarının Yetenek Yönetimi süreci ile eşgüdümlü işlediğini, birbirini tamamladığını da söyleyebiliriz.

Bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum demeyeceğim. Bu kitabı okumak zorundasınız şeklinde düşüncelerimi ifade edeceğim. Çünkü eğer bir İK’cı iseniz ‘İşveren markası benim işim değil’ demek gibi bir şansınız yok. İsteseniz de, istemeseniz de sorumluluğunu üstlendiğiniz işverenin hem çalışanlarınız, hem de yetenekli adaylarınız nezninde bir işveren imajı, işveren kimliği ve işveren marka değeri bulunuyor. Bu kavramların altlarını doldurmak elbette uzun, oldukça zahmetli, sabır isteyen bir iş. Dolayısıyla ‘erken kalkan yol alır’ 🙂

Kitabın Sunuş bölümünü yazan işveren markası konseptinin yaratıcısı Simon Barrow’un belirttiği gibi ‘İşveren Markası işverenin SÖYLEDİKLERİYLE değil, YAPTIKLARIYLA oluşturlur’. Yani, İşveren Markanızı doğru yönetmek şimdi ilk adım olarak en yakınınızdaki kitapçıda hangi kitabı arayacağınızı biliyorsunuz.

🙂

Bir İnsan Fark Yaratmak İçin Yeter

Bir haftadır Kaynağım İnsan’a yazı yazamadım. Nedeni turistik. Rüzgar bizi Rodos’a attı kısa bir tatil için ailece. Yanımda bilgisayarımı götürmemeye karar verdim yolculuk öncesinde. İlgim, algım sadece keşif üzerinde olsun istedim.

Ama huylu huyundan vazgeçmiyor. Meslek İK olunca da, zihninizin bir köşesi etrafınızda arı gibi koşuşturan insanların işlerini nasıl yaptıklarını takip etmekle meşgul oluyor.  Büyükadalı Rum adamın adayı keşif hakkındaki tavsiyeleri, Arnavut tezgahtarın kandaşlımızı öğrenmesi sonrasındaki paspas hediyesi, Bulgar Türk’u şefin masamızı insiyatifi ele alarak donatması, İzmir’de okumuş Rodos Türk’ü kızın güler yüzü ve yemek tavsiyelerini asla unutmayacağım.

Ama bütün bu mutluluk veren anılar arasında bir kişi vardı ki adeta tatilimizin güzel başlayıp ve bitmesinin en önemli nedeni oldu: otelimiz Achillion’un ismini öğrenemediğim işletmecisi. İnternet sitesinin yanlış rezervasyon bildirimini bizi otelin en büyük odalarından birine  yerleştirerek telafi eden, Rodos’tan ayrılış günümüzde taksilerin greve gitmesi nedeniyle otelin yük minibüsünü sadece bizim için kaldıran sevimli kadın.

Bir insanın işini gerçekten iyi yapmaya çalışması ve hizmet verdiği insanları mutlu edebilmek için elinden gelen her çözümü sunabilmesinin bütünüyle içten gelen bir sorumluluk duygusu olduğuna inanıyorum. İşletmeci kadın bizi ‘odamız yok’ diyerek gönderebilirdi veya elimiz kolumuz dolu, kücük çocuğumuzla limana zamanında yetişemediğimiz için feribotu kaçırabilirdik. Ama hiçbiri olmadı. Bir kadın bizim tatilimizin rengini, Rodos anılarımızı baştan sona değiştirdi. Teşekkürler sana ismini bilmediğim işinin ehli profesyonel.

Böyle örneklerle tekrar ve tekrar yaşayarak öğreniyorum ki, BİR İNSAN FARK YARATMAK İÇİN YETER.

Tatile Üç Gün Kala

Son yaz tatilimin üstünden on bir ay geçti. On bir aylık çalışma, öğrenme, gelişme, değişme maratonuna ara vermek zamanı geldi. Buna ihtiyacım var.

Her yaz tatili öncesi engellenemez şekilde bir vicdan muhasebesi başlar içimde; bu tatili ne kadar hak ettim, yıl boyunca daha fazlasını yapabilir miydim? Neler daha iyi olabilirdi?

‘Ölçemediğini yönetemezsin’ prensibi sadece işletmelerde uygulamak  için değildir. Dolayısıyla insanın hayatını daha planlı geliştirebilmesi, yeni stratejiler üretebilesi için aklında kendisine birkaç performans ölçütünü tespit edebilmesi çok faydalıdır .  Örneğin benim yıl boyunca mesleki performans ölçütlerimden birkaçını iş zaman planımın aksamadan devamı, okuduğum iş kitabı, yazdığım yazı, eğitime aldığım öğrenci, cevaplaığım mesleki e-posta mesajı sayısı şeklinde sıralayabilirim. Hepsi kendime ve çevreme fayda sağlayabildiğim, bana iş tatmini yaşatan ölçütler.

Bazılarına yazdıklarım çok mekanik, itici gelebilir. Haklı olabilirsiniz elbette. Ama durun, siz daha gerisini dinlemediniz !!

Acaba hiç bu güne kadar tatil performans ölçütlerinizi düşündünüz mü?

Ben şimdi düşünüyorum ve aklıma gelen ilk beşini sıralıyorum:

  1. Günde ortalama yüzme suresi : 1 saat
  2. Günde ortalama bisiklete binme süresi : 1 saat
  3. Bir ay boyunca okunacak kitap sayısı: 4
  4. Bir ay sonunda verilecek toplam kilo: 1,5
  5. Bir ay boyunca üretilecek blog yazı sayısı: minimum 15

Temmuz ayını yani tatilimi verimli geçirmemi sağlayacak zihinsel programlamamı da bu metodoloji ile yaptıktan sonra sıra artık uygulamaya geliyor.  Haydi, rastgele !!

Bunca kontrolümüz dışında girdinin olduğu hayatımızda belirsizlikler ile başedebilmenin en sağlıklı yolu bireysel belirsizliğimize son vermek olacaktır. Eğer gününüzü, hayatınızı daha dolu, anlamlı, istikrarlı ve verimli geçirmek istiyorsanız zihninizde yukarıdakine benzer performans ölçütlerini  farklı durumlar, konular, süreçler için tespit etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Zaman içinde size yaşatacağı sonuçlarından pişman olmazsınız.

Bu yazım Martı Dergisi Temmuz-Ağustos sayısında yayınlanmıştır.

Pozitif Yönetim – İdil Türkmenoğlu

Değerli iş arkadaşım Zafer Akgün’ün hediye ettiği İdil Türkmenoğlu’nun ‘Pozitif Yönetim’ adlı eseri zengin içeriği, pozitif ve akıcı anlatımı ile bir solukta okunabilen kitaplardan.

Görünüşde iş hayatında mutlu olmak, çalıştığı her andan keyif alabilmek pek fazla insana nasip olmuyor. Bu olumsuzluğun birçok kişisel veya işyeri kaynaklı nedeni olabilir. Ama unutmamak gerekir, her ‘neden’ bir ‘sonuç’tan kaynaklanmıştır. Sonuçlar ise aslında bizlerin hayata bakışının yansımasıdır: Siz bardağa dolu tarafından mı, yoksa boş tarafından mı bakıyorsunuz?

İdil Türkmenoğlu, Pozitif Yönetim kitabında işletmelere ve özellikle de İK’cılara kurum içinde hayata geçirebilecekleri renkli, yaratıcı, orijinal uygulamalarla bardağın dolu tarafını çalışanlara nasıl gösterebileceklerini, yaşatabileceklerini anlatıyor. Kaleme aldığı örneklerin birçoğunun kendi eseri olduğunu düşünürsek kitabın ikna edicilik düzeyi yükseliyor.

Ben bugüne kadar işinden nefret edip çok başarılı olmuş insan tanımadım. Ama hayata, işine bakış açısını pozitif söylemlerle değiştirerek çizgisini farklılaştıran ve başarıyı yakalamış pek çok kişi bulunuyor. Aynı durum işverenler için de geçerli.

Yaklaşık 10 yıl önce Türkiye’nin en büyük kurumlarından birinde İK uzmanı çok ciddi ve bakışlarını önündeki kağıttan kaldırmadan bana ‘nasıl çalışırsınız?’ diye sormuştu. ‘Eğlenerek’ yanıtını verdiğimde kafasını kaldırıp bana ters ters bakmış ve beni elemişti. Belki de bu nedenle İdil Türkmenoğlu’nun kitabını kendime çok yakın buldum.

İş hayatında ‘eğlenmek’, kahkahalarla gülmek, kontrolü kaybedip coşmak değildir. İş hayatında ‘eğlenmek’ işini büyük aşkla, tutkuyla sevip, onun her anından sonsuz keyif almaktır. İdil Türkmenoğlu okuyucusuna Pozitif Yönetim ile bu keyifi başkalarına da aldırabilmenin yollarını anlatıyor.

Çalışma hayatı içindeki herkesin, özellikle de İK’cıların kesinlikle okuması gereken bir kitap. !!!

İK’cılar İçin Sosyal Medya Zirvesi Sunumu

26 Mayıs 2011 Perşembe günü gerçekeleşen ‘İK’cılar İçin Sosyal Medya Zirvesi‘ sunumumu bir parça gecikme ile Kaynağım İnsan’a aktarabildim. Benim yüklemem geç oldu, sizin inceleniz yeter ki güç olmasın 🙂

Sunumun 25. ve 30. sayfalarında yer alan videolar maalesef görüntülenememektedir. Ancak her iki vedo’da Kaynağım insan’da bulunuyor. Sayfa numaralarının üstüne tıklayarak videolara ulaşabilirsiniz.

İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi / HRIS Teknolojisi – 2

İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi – HRIS, insan kaynakları yönetimi ile bilişim teknolojilerinin buluştuğu noktanın tanımıdır. Kurumlar, bilişim teknolojilerinin verdiği donanım ve yazılım hizmetlerini insan kaynakları fonksiyonlarını işletmek için kullanırlar. Bu işletme insan kaynaklarına ait her türlü verinin girişi, kontrolü, sorgulaması, geliştirilmesini içerir.

HRIS veritabanı günümüzde artık kurumların en değerli kıymeti konumda. Bir şirketi başarıdan başarıya taşıyacak insanların özlük bilgilerinden başlayarak, performans değerlendirmeleri, eğitim ve gelişim süreçleri, yetenek analizleri, başarı planları HRIS ile takip edilir. Çalışanların sistemli takibi, insan yönetimini “keyfilikten” çıkartıp “kurumsallaşmasını”sağlar. Özellikle mülakatlarda adayların “kurumsal bir firmada çalışmak istiyorum” talebinin İK’cıların zihnindeki karşılığı “HRIS’i olan bir firmada çalışmak istiyorum” dur.

Madem HRIS bu kadar önemli, o zaman HRIS teknolojisini şirketimizde kurmak için neler yapmalısınız?

1. Mevcut insan kaynakları uygulamalarınızı, ihtiyaçlarınızı, hedeflerinizi iyi analiz etmeli, tanımlamalısınız. Kısacası ilk başta siz dersinizi iyi çalışmalısınız.

Şirketinize uygun İK yazılım arayışına girdiğinizde serviste neleri sorgulamanız gerektiğini bilmek çok önemlidir. Sizin uygulamalarınız ile incelediğiniz İK çözümü örtüşmeyebilir. Ama bunu mutlaka olumsuz olarak algılamayın. Bazı İK yazılımları sizin HRIS’inizi ileri taşıyacak vasıflara sahip olabilir. Bu aşamada ihtiyaçlarınızı ve hedeflerinizi saptayarak bir arayışa geçmiş olmanız çok mühimdir.

2. İK yazılımlarının teknik altyapısını, yeterliliklerini iyi incelemelisiz.

Bazı İK yazılımları teknik altyapısı güçlü olmadığı için İK’cıya veri girişi esnasında gereksiz iş çıkartabilmektedir.  Veya bazı yazılımlar şirkette kullanılan diğer yazılımlar ile entegre çalışamamakta, farklı kaynaklardan veri çekememektedir. Bazılarında ise sistemden excel formatında veri çekişi çok zayıf olabilmektedir.

Bir diğer konu da bakım işlemleridir. Satınalmayı planladığınız İK yazılımı için sık sık eğitim, bakım ve güncelleme talebiniz olacaktır. Bu taleplerinizin karşılanıp, karşılanamayacağından emin olun. İK yazılımının kullanımı sonrasında karşınıza çıkacak farklı maliyetlerin neler olacağını mutlaka öğrenin.

Eğer web tabanlı bir İK yazılımı almayı planlıyorsanız verinin nerede, kimde, nasıl duracağını netleştirmelisiniz. Kendi teknik hazırlıklarınızı ve maliyetlendirmenizi de bu doğrultuda yapmalısınız.

3. İK yazılımı satınalma sürecinde kim söz sahibi?

Kimi zaman İK’cılara danışılmadan şirketin üst yönetimi tarafından satınalımı gerçekleştirilen İK yazılımları verimlilik bir yana sadece sorun kaynağı olabilmektedir. Bu nedenle pek çok İK’cı satınalınan yazılımı kullanmak yerine kendi metodları ile iş süreçerini yürütmeye devam etmektedir.

4. İK yazılımı şirketin İK süreçlerinin gelişimine cevap verebilecek yapıda mı?

İş hayatında hiçbir şey sabit değil. Hele İK süreçleri asla. Dolayısıyla satınalmayı düşündüğünüz İK yazılımının da geliştirilmeye ne kadar uygun olduğu, kimler tarafından geliştirildiğini mutlaka sorgulayın.

Örneğin Yetenek Yönetimi süreçleri son dönemde İK yazılımlarında büyük değişikliklere neden oldu. Sadece “Yetenek Yönetimi” ismi ile piyasaya sürülen yazılım ürünleri bulunuyor.

5. Veri girişi kim tarafından yapılıyor?

Günümüzde en başarılı kabul edilen İK yazılımlarında veri girişleri İK değil, çalışanlar ve yöneticiler tarafından yapılmaktadır. İK sadece takip eden, sorgulayan ve raporlayan konumundadır.

6. İK yazılımının güvenlik durumu nedir?

Özellikle web tabanlı İK yazılımlarında güvenlik çok önemli bir sistem girdisi olarak devreye giriyor. İK yazılımının güvenliğinin nasıl sağlandığını mutlaka sorgulayın.

7. Eğer imkanınız var ise kendi İK yazılımınızı üretin/ürettirin.

Eğer İK yönetiminizden memnun iseniz kendi yazılımınızı üretmenizi veya ürettirmenizi en doğru çözüm olabilir. Bu şekilde hem teknik, hem uygulama, hem de gelişim açısından bütün isteklerinize, hedeflerinize kavuşursunuz. HRIS’inizi yarım yamalak kavrayacak bir dış kaynak kullanarak boşuna vakit kaybetmeyin.

.

Yazı dizisinin birinci bölümü için tıklayın. Üçüncü bölümde bir örnek üzerinden konyu işlemeye devam edeceğim.

İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi / HRIS – 1

İnsan Kaynakları uygulamalarının etkinliği bilişim teknolojilerinin kullanımı sayesinde özellikle son on beş yıl içinde bambaşka boyutlara ulaştı.

Örneğin eskiden bir performans değerlendirme sistemi kurmak adına kafanızda idealize ederek kurguladığınız iş süreci, hayata geçirilmek istendiğinde aşırı zaman alan, zor anlaşılan, İK müşterisini (şirket yöneticileri ve çalışanları) bezdiren, hantal ve nadir güncellenebilen bir uygulama halini alıyordu. Bu sancılı akış nihayetinde kurumun her seviyedeki insanının İK’nın etkinliğine dair inancını ve beklentisini azaltıyordu.

Ancak artık herşey çok değişti. Teşekkürler sana teknoloji, teşekkürler sistem ve yazılım mühendisleri 🙂

Kurumlar, ister İK iş süreçlerini kendi yazılımlarını üreterek işletmeyi seçsinler, ister dış kaynak kullansınlar, artık İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi (Human Resources Information System) sayesinde İK’cıların işi geçmişe kıyasla çok kolay. Doğru seçilmiş bir İnsan Kaynakları yazılım çözümü iş süreçlerinin yürütülmesi, kontrol edilmesi, ölçülmesi, raporlanması ve geliştirilmesinde büyük verimlilik kaynağı, hatta kurum kültürünün en önemli yapı taşlarından biri.

Tek yapmamız gereken şirketimizin üst yönetimini ihtiyacınızı karşılayacağını düşündüğünüz bir İK yazılım çözümünün devreye alınması konusunda ikna edebilmek, bu yatırımı yaptırabilmek. Teknolojinin İK süreçlerine dokunuşuyla birlikte şirketin çok daha sağlıklı büyüyeceği ve yönetilebileceğini karar mercilerine anlatabilmeliyiz.

Uluslararası ve çoğunluk büyük Türk topluluk/şirketlerinde HRIS’ın çok aktif kullanıldığını görebiliyoruz. Peki, neden orta ve küçük ölçekli şirketler HRIS’e yönelmiyor? HRIS maliyetinin, getireceği fayda yanında devede tırnak kalacağının neden farkında değiller? Bu farkındalığın oluşmamasının gerisinde biz İK’cıların konu hakkındaki bilgisizliği yatıyor olabilir mi? Biz İK’cılar teknoloji ile ne kadar dostuz?

Bardağın boş tarafına bakmaktansa doluya yönelmeyi tercih edenlerdenim.

Eğer HRIS ile ilgilenen ve şirketinize bu yatırımın yapılması konusunda çalışma başlatan bir IK yöneticisi/şirket sahibi iseniz çözüm ortağı arayışına girmeden size birkaç tavsiyem olacak. Neler mi?

Cevabını bu yazı dizimin gelecek bölümlerinde okuyacaksınız.

İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi / HRIS Teknolojisi – 2

Tatilde Ne Okuyacaksınız?

Geçen yıl yazmışım. Yine yazmayacağım. Sadece tatile çıkıyorum, Datça’ya. Bir de Yunan adaları var planda. Bir ay yokum demek isterdim ama böyle bir durum söz konusu değil. Yine buralardayım ama belki biraz daha az yazacağım, daha az paylaşacağım.

Bu yaz okumayı planladığım kitapları da saptadım, sıralayayım:

1. İknanın Psikolojisi – Robert B. Cialdini (okumaktayım)

2. The Coaching Bible – Ian McDermott & Wendy Jago

3. Soru ve Cevaplarla Günümüzde Pazarlamanın Temelleri – Philip Kotler

4. İşveren Markası –  Prof Dr. Türker Baş

5. Yeni İK – Acar Baltaş

6. Pozitif Yönetim – İdil Türkmenoğlu

7. İş Yaşamında 100 Kanguru – Ahmet Şerif İzgören

8. Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı – Alain De Button

Bu kitapları yanımda götürüyorum. Aralarından okumadıklarım olabilir veya elim bambaşka kitaplara gidebilir.

Dikkat ettiyseniz hiç edebi eser yok listemde. (Alain De Button popüler felsefe).Son yıllardaki en büyük zaaflarımdan biri oldu bu. İş kitaplarından aldığım keyifi edebi eserlerden almıyorum. “Kınadım” diyenler elini kaldırsın !!! …

HAKLISINIZ 🙁