Kategori arşivi: Haberler

Harekete Geç! Hikayeni Gönder

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de meme kanseri görülme oranı çok yüksektir. Her 8 kadından birine meme kanseri tanısı konmaktadır. Erken teşhis ile iyileşme oranı %90’ ın üzerindedir.

Meme kanseri konusuna kadınların dikkatini çekerek erken tanı ve teşhis için yönlendirmek, tanı almış hastaları da tedavileri konusunda cesaretlendirmek amacıyla “Harekete Geç! Hikayeni Gönder” kampanyası geliştirilmiştir.

Europa Donna Türkiye’nin (Türkiye Meme Hastalıkları Koalisyon Derneği), T.C. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı ve Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu destekleri ve Novartis Onkoloji’ nin katkıları ile başlatmış olduğu “Harekete Geç! Hikayeni Gönder” kampanyası ile meme sağlığına ilişkin deneyimlerin paylaşılması yolu ile; yaşanmış hikayelerden yola çıkarak bu hastalığı yaşayanlara ve yakınlarına umut aşılamak ve toplumu meme kanseri hakkında bilinçlendirmek amaçlanmaktadır.

Kampanyaya başvuru www.hikayenigonder.com adresinden veya Europa Donna Türkiye posta adresine gönderim yolu ile yapılacaktır (Meme Hastalıkları Koalisyonu Derneği – Europa Donna Türkiye, Operatör Raif Bey Sok. 19 Mayıs Mahallesi No:26/3 Şişli-İstanbul). Son başvuru günü 31 Aralık 2010’dur.

Hikayeler, Gazeteci-Yazar Meral Tamer, Prof. Dr. Gökhan Demir (Florance Nightingale Gayrettepe Medikal Onkoloji), Prof. Dr. Nuran Beşe (İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi-Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı), Women’s Health Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deran Özer ve Europa Donna Türkiye Başkanı Violet Aroyo’ nun katılımı ile oluşmuş bir seçici kurul tarafından değerlendirilecektir. Dereceye giren hikayeler 01 Şubat 2011 tarihinde saat 18.00 itibariyle kampanya web sitesinden duyurulacaktır. Seçici kurul tarafından seçilen ilk 10 hikayenin yazarlarına Europa Donna tarafından çeşitli ödüller verilecektir. Birinci seçilecek hikayenin yazarı İstanbul’da Selda Alkor ve Violet Aroyo ile birlikte bir akşam yemeği yiyecektir. Birinci, ikinci ve üçüncü hikayelerin sahiplerine birer yürüyüş bandı hediye edilecek, takip eden yedi hikayenin sahibine ise Women’s Health Dergisi bir yıllık ücretsiz abonelik hediye edecektir. Kampanya detayları için www.hikayenigonder.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Europa Donna’nın mesajı: “Lütfen hikayenizi bizimle paylaşın, yaşadıklarınızla diğer yaşamlara umut olabilirsiniz. Sizin veya yakınlarınızın hikayesi, bir başka hikayenin mutlu sonla bitmesini sağlayabilir.”

Kampanya kapsamında 4 ilde uzmanlarca meme kontrolü, meme kanseri teşhisi/tedavisi hakkında halka açık ücretsiz bilgilendirme toplantıları yapılacaktır.

Halkımızın kampanyadan haberdar olması ve kampanyaya katılımın yüksek olması için sizin haber desteğiniz çok önemlidir. Katılım ve desteğinize teşekkür ediyoruz.

Europa Donna Türkiye

Career Summit 2010- Kariyer Zirvesi 2010

Laurie Ruettimann benim severek takip ettiğim kariyer blogu Punk Rock HR‘ın sahibesi. Ruettimann’ın blogcu olmasının yanında İnsan Kaynakları ile çok faydalı başka girişimleri de bulunuyor. Bunlardan en ses getirenlerinden biri de internet üzerinden ilk kez, canlı olarak düzenlenen en büyük organizasyon olma sıfatlarını taşıyan Career Summit 2010 – Kariyer Zirvesi 2010.

26,27 Ekim ve 3,10,17 Kasım tarihlerinde, kariyer yönetimi, İK, özgeçmiş hazırlama konularında uzman, isim sahibi yirminin üstünde konuşmacının yer aldığı/alacağı organizasyonun ilk iki günü geçti. Doğruya doğru, ben saat farkı ve iş yoğunluğum nedeniyle zirveyi canlı takip edemedim. Ancak gerekli kayıt işlemlerini yaptıktan sonra zirve konuşma videolarını sonradan izleme imkanım/imkanınız var.

Bir İK blogcusunun böylesine başarılı ve faydalı organizasyon girişimi çok ilham verici. Benim de 2011 yılına yönelik tablet İK eğitimleri vermek üzerine planlarım var. Planlarımın hayata geçme aşamasında, yeni blog tasarımım içinde “İK Eğitimi” bölümüne de yer vererek ilgilenen takipçilerime ulaşmayı hedefliyorum. İlgilenenler şimdiden bana mesaj atabilir, böylece beni de daha fazla çalıştırmış olursunuz 😀

İşte size Laurie Ruettimann’ın kendi anlatımıyla Career Summit 2010, meslekdaşımın gözlerindeki coşkuya hayranım 🙂

YTÜ İşletme Kulübü Yaşama Saygı Konseri

2010 yılı ilk altı ayı içinde dört üniversiteye İnsan Kaynakları üzerine konuşmacı olarak gittim. Öğrenci klüplerinin organize ettiği etkinlikler vasıtasıyla hem gelecekte iş hayatımı paylaşacak yeni yüzleri, beyinleri tanıma fırsatı elde ediyorum, hem de onların başarıyla üstesinden geldikleri organizasyonların bir parçası olabiliyorum.

Mart ayı içinde Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Kulübü’nun davetlisiydim ve sonrasında kulübün hazırladığı Profil Dergisinde “Kendimle Mülakat” isimli makalem yayınlandı.Kulübün web sitesine sık sık bakıyorum, Facebook üzerindeki aktivitelerini takip ediyorum. Gençler arı gibi çalışıyor. 😀

Derken bugün yeni bir haber geldi YTÜ İşletme Kulübü’nden. Çok etkileyici bir sosyal sorumluluk projesini daha hayata geçiriyorlar:

Kulüp, artık gelenekselleşmiş Yaşama Saygı Konseri’nde bu yıl Serhan Şeşen Müzik Felsefe ve Yaşama Saygı Derneğiyle birlikte MFÖ‘yü 13 Ekim 2010 Çarşamba günü Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsüne getiriyor.

YTÜ İşletme Kulübü bu takdire değer sosyal sorumluluk çalışması sonucunda elde edilen geliri geçen yıl yardıma ihtiyacı olan öğrenci arkadaşları için burs olarak dağıtmış. Bu yıl ise bütün gelir Trabzon Çaykara Zeki Bilge İlköğretim Okulu’nun eğitim ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılacakmış. Ne harika ve heyecan verici 🙂

MFÖ Konserini siz de izlemeye gidebilirsiniz, siz de küçük çocukların yüzünde tatlı bir tebessüme neden olabilirsiniz.

Daha detaylı bilgi almak için lütfen aşağıdaki linkleri kullanın.

Facebook Linki
http://www.facebook.com/event.php?eid=113740522017131&ref=mf

Biletix Linki
http://www.biletix.com/event.htm?id=LKBS1

Elma Yayınevi’nin Jesti

Sıklıkla Kitap ve Linkler kategorisine okuduğum kitapları tanıtan, düşüncelerimi belirttiğim yazılar yazıyorum. Benim en keyif alarak yaptığım aktarımlar bu kategoride. Neden? Çünkü her kitap, her linkten birçok şey öğreniyorum, gelişiyorum.

Bu yaşadığım mutluluğu Elma Yayınevi farketmiş ve dün benimle bağlantıya geçtiler. Bana bazı kitaplar göndermek istediklerini söylediler. Ben de bayıla bayıla kabul ettim. Biraz önce de gönderdikleri beş kitap elime ulaştı;

  • İş Yaşamında 100 Kanguru – Sistem Liderliği, Ahmet Şerif İzgören
  • İyi Ki Farklıyız, Ekip Çalışması, Stratejik Planlama Ve Farklılıkların Yönetimi, Özden Aslan
  • Sıfıra Sıfır, Elde Var Mobbing, Çağlar Çubuk (kütüphanemde bulunuyor)
  • İşte Mülakat, Yurdum İnsanı İş Görüşmesinde, Mehmet Erkan & Oğuz Erdoğan
  • Zor İnsanlarla Zorlanmadan Başetmek, Özden Aslan

Yukarıdaki dört kitap zaten benim almayı planladığım eserlerdi ama böylece okuma listeme yukarıya çıktılar. Bitirdikçe kitaplar üzerine paylaşımlarımı yapacağım.

Teşekkürler Elma Yayınevi 😀

Yeni Asır CV Tasarım Yarışması

Friendfeed’de sevdiğim arkadaşlarımdan Kadir A. geçen gün bana bir mesaj attı. Kendisi sık sık İnsan Kaynakları ile ilgili ilan, bilgi gönderir ama bu sefer ki sadece benim değil, gerçekten birçok kişinin ilgisini çekecek nitelikte.

Ege’nin bölgesel gazetesi Yeni Asır çok güzel bir organizasyona imza atıyor Eylül-Ekim aylarında: CV Tasarım Yarışması

Yeni Asır CV Tasarım Yarışması’nın amacını kısaca şöyle açıklamamış:

İnsanların sıradanlaşma döngüsünü kırarak onları daha farklı ve özgün olmaya teşvik etmek.

Buradaki sıradanlaşma kelimesinin vurgusu çok önemli. Hele ki günümüzde kariyer portallarının 10 yıldır değişmeyen şablonlarına mahkum olan adayların içindeki kısırdöngüyü ve tekyüzlülüğü düşünürsek, Yeni Asır gazetesinin bu girişimi bana yeldeğirmenleriyle şavaşan Don Kişot’u hatırlattı ve ‘mutlaka destek vermeliyim’ kararını aldım.

Gazete herkesin yaratıcılığını maalesef kabul etmiyor, katılım için çeşitli kısıtlamalar getirilmiş. Yarışmanın kapıları halen üniversitelerin veya yüksekokulların son sınıflarında okuyan veya yeni mezun olmuş veya mezuniyetinin üzerinden en fazla 5 yıl geçmiş kişilere açık. Başvurular ise 20 Eylül-6Ekim tarihleri arasında cvtasarimyarisması@yeniasir.com.tr e-posta adresi üzerinden yapılabiliyor.

Yarışmanın detaylı katılım koşulları, süreci ve ödülleri öğrenmek istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.

Katılım koşullarını ben devireli çok oldu ama eğer siz kritere uyuyorsanız “durmayın, yaratıcılığınızı konuşturun” derim. Şu aşamadaysa bana düşen yarışmayı duyurmak ve bütün katılımcılara başarılar dilemek.

En orijinal iş kazansın 😀

ve teşekkürler Kadir A. 😉


2 milyon ağaç için, 2 Ekim, Saat 20:00

3. köprü projesi nedeniyle kesilecek agaç sayısı: En az 1.610.372

İstanbul’da kesilen ve kesilecek toplam ağaç sayısı 2,5 milyonun üzerinde.

Yok olacak ormanlık alan 16 milyon metrekare.

Bu bir katliam.

Bu bir cinayet.

Hiç kimsenin istemediği, mimarların, mühendislerin, şehir planlamacılarının, ulaşım uzmanlarının ve diğer bilim insanlarının “hiçbir şey için çözüm değil” dediği, trafiği azaltmayacağı, bilakis artıracağı istatistiklerle kanıtlanan 3. köprü projesi için katledilmeyi bekleyen milyonlarca ağaç.

Kökleriyle Toprak Ana’ya bağlı olmasalar kaçıp gidecekler. Ağızları olsa çığlık atıp yardım isteyecekler. Elleri olsa onları kesmeye gelenleri engelleyecekler… Ama bunların hiçbiri yok.

Öylece sonlarını bekliyorlar.

İstanbul’un 2 milyon ağacına ancak biz yardım edebiliriz. Onları katliamdan biz koruyabiliriz.

İstanbul’un 2 milyon ağacını KURTARABİLİRİZ!

3. köprü projesini durdurmak ve 2 milyon ağacı kurtarmak için 2 Ekim’de, 20.00′da, ellerimizde mumlarla, bize en yakın sahilde 1 saat bekleyeceğiz.

Buluşma noktaları için tıklayınız.

http://www.2milyonistanbullu.com/

Bir Haftalık Rötar

Tam bir haftadır Kaynağım İnsan’a yazı giremedim. Tatilden döndükten hemen sonra evimizde giriştiğimiz badana macerası ise kopuşumun nedeni. Evde adeta tabanla tavan yer değiştirdi, eşyalar ortaya toplandı, karıştı ve şimdi de büyük bir temizlik eşliğinde bazıları yerlerine, bazıları çöpe gidiyor. Yeniler paketlerinden çıkıyor. Tahminim hafta sonu itibariyle ev işleri bitecek, ben de Kaynağım İnsan’a geri dönebileceğim.

Bu geçen bir hafta boyunca çok da hareketli zaman geçirdim aslında. Bol bol eşya alışverişi, badanacılarla diyalog, komşularla sohbet, eşya tasfiyesinde belediyecilerle iletişim, problemli ürünler nedeniyle perakendecilerle kavga … her birinden ayrı hatıra, ayrı hayat dersi.

Badanacı Recep Usta elindeki silindiri tavanda gezdirirken “Abla, ne iş yaparsan yap, en iyisini yapacaksın. En iyini yapamıyorsan o işi bırakacaksın.” dedi. Bazı şeyleri bilmek ve hissetmek için okumuş olmaya gerek yok diye düşündüm bembeyaz boyaya bakarken.

Komşum Gül teyze biten badana sonrası eve hayırlı olsuna geldiğinde “Eski neyin varsa at, eski enerjiyi içeride bırakma” dedi. Eskilerle geçmişte yaşamak, o nostalji bugünü kaçırmanın, geleceği de unutmanın en romantik yoludur herhalde.

Eşyaları yerleştirme ve eskilerden/kullanılmayanlardan kurtulma aşamasında ortaya çıkan beş koli için giysi, ayakabı, oyuncak, çanta için Mor Çatı Kadın Sığınağı‘nı aradığımda sığınağın Ağustos’dan 6 Eylül’e kadar kapalı olduğunu öğrendim, önce şaşırdım. Neden ki? ‘Bugün dayak yediği için evden elleri bomboş çıkan kadın Mor Çatı’ya geldiğinde kapı duvar mı olacak?’ diye düşündüm, üzüldüm.

‘Türkiye’nin en büyük ev eşyası perakendecilerinden birinden aldığımız bütün eşyaların hepsinin parçalarının eksik çıkması bir tesadüf mü, yoksa kalite standardizasyonu problemi mi?’ diye sordum kendi kendime bugün de. Alışveriş yaptığımız mağazaya telefon açtığımda ise haftanın gerçek şokunu yaşadım: Telefondaki sorumlu kişiye aldığımız üç kapılı gardropu monte ettiğimizi ve son aşama bir parçanın eksik çıktığını söylediğimde bana “Gardrobun eksik olduğuna ve bizden aldığınıza neden inanalım, aldığınız eşyaları fatura ile geri getirin, inceleyelim” dedi. Neredeyse sinirden düşüp bayılacaktım. Dev gibi bir gardrobu söküp, yırtılmış kartonlarına sarıp, kamyonet tutup, eşyayı ‘faturası’ ile ispat için geri götürmek … Müşteri İlişkilerini Yönetimi adına dehşet verici bir örnek. Mağaza Müdür Yardımcı ile yaptığım telefon görüşmesinden sonra eksik parçalar evime, kapıma kadar geldi. Ama sanırım çok uzun süre bu perakendecinin kapısından içeri adım atmayacağım.

Perşembe gününü bitirirken önümüdeki üç beş gün içinde ev kaynaklı neler yaşayacağımı çok merak ediyorum. Bekleyelim, görelim 😀

Kaynağım İnsan Platin Dergisi’nde

Blog Ödülleri 2010 ertesi bazı yayın kuruluşları ve gazeteciler ödül alan blogculara çeşitli sorular yönelttiler, kendi adıma hepsine mutluluk duyarak cevap verdim. Yazılı basın ile aramızda kurulan bu diyaloğun güzel bir diğer yansıması da Platin İş Dergisi’nin Temmuz 2010 sayısında oldu.

Kaynağım İnsan, Bahar Akgün tarafından ‘Hiperfikirler’ bölümünde “En geniş kapsamlı İK blogu” başlığı ile tanıtıldı. Bir ay boyunca elimde olan dergidenin haberini vermek ise Ağustos 2010’a kısmetmiş diyelim. Platin İş Dergisi ve Bahar Akgün’e  teşekkürler 🙂

İnsan Sorumsuzluğu

Halen Datça Aktur’da tatildeyim. Aktur sitesi bir yarım adanın iki kenarındaki kumsallar boyunca kurulmuştur. Binin üstünde hanesiyle yaz aylarında tam bir sahil kasabası görünümü sergiler. Sahil kasabamızın etrafı ise çam ormanları ile çevrilidir. Bu nedenle de yangına karşı önlenler azami seviyededir. Site içinde, ağaçsız bölgede bile mangal yakmak yasaktır. Orman alanı yangın söndürme sistemi ile donatılmıştır.

Ama bazen hiçbir önlem ve sistem üç beş gencin tedbirsizliğinin, bilinçsizliğinin önüne geçemiyor. İşte biz de bugün bu bilinçsizliklerden birini yaşadık, korkulu anlar geçirdik site sakinleri olarak.

Saat 19:00 civarı ablam “yangın çıktı” haberi ile eve geldi. Hemen bisiklete atladım ve hızla sahile sürdüm. Yıllar boyu tepesine defalarca tırmandığım yarımadanın tepeleri yanıyordu. Alevleri gören herkes sahile doluşmuştu. İçimde büyük bir korku belirti, kim bu tepelere ulaşabilir, yangın nasıl söndürülebilirdi? Tek bir olumlu durum vardı, rüzgar siteye ters yönde esiyordu.

Dumanlar yükselen tepeye bakarken aklımdan tek soru geçti:

Ben ne yapabilirim?

Hemen bisikletimin pedallerına yüklendim yangına nasıl müdahale edildiğini görebilmek, gerekirse yardım edebilmek isteği ile. Evden fırlarken bir refleks fotoğraf makinamı da almıştım. Ne doğru bir refleks.

Ben yarımadaya en yakın konuma ulaştığımda bir yangın söndürme helikopteri ile askeri helikopter gelmişti bile. Yangın söndürme halikopteri suyunu denizden alıp yükseliyor,  yarımadanın etrafında tur atıp, konumu ayarladıktan sonra yangının üstüne kocaman küresindeki suyu boşaltıyordu. İlk küre boşalınca etrafımdaki sayısı birkaç yüzü geçen insan topluluğundan bir alkış yükseldi.

Bu arada üç tane yangın söndürme kamyonu , iki kamyonet dolusu itfaiyeci tepeye tırmanya başladılar.

Aradan on dakika geçmeden iki yangın söndürme uçağı ve iki helikopter daha operasyona katıldı. Site sakinlerinden tepeye tırmanmayı başaranlar ellerindeki çalı çarpılarla su serpilen bölgeleri soğutmaya çalışıyorlardı.

Yaklaşık bir saatlik bir çalışmadan sonra tepeye yayılmış alevler söndü. Herkes rahat bir nefes aldı. Herkes Orman Müdürlüğü’nün kullandığı uçak ve helikoplerlerinin çalışmasına hayran oldu. Ama eminim herkes çok daha büyük bir yangının tehlikesini yüreğinin en derininde hissetti.

Gelelim yangına neden olanlara:

Tepeye tırmanan site sakini gençler. Jandarma hemen yakalamış gençleri. Kimbilir ne yaptılar tepede? Hiçbir fikrim yok ama büyük suç işlediklerini ve binlerce insanın yaşamını tehlikeye attıklarını biliyorum.

İnsan hatasının nelere malolabileceğini her zaman düşünmeli ve hataları telafi etmenin mümkün olmayacağı durumların içine girmemeye özen göstermeliyiz.

Buradan da T.C Orman Genel Müdürlüğü’ne teşekkür ederim bütün Aktur site sakinleri adına.