Dünya üzerindeki İnsan Kaynakları profesyonellerini bir araya getiren yeni bir site Human Resources IQ.
Human Resources IQ’ya üye olduktan sonra sunduğu birçok imkandan faydalanabiliyorsunuz.
Meslekdaşlarınızla forumda görüşebiliyor, başarılı İK uygulama örneklerini okuyabiliyor, sorunlarınızı paylaşabiliyor, sorular sorabiliyorsunuz.
Üye olabileceğiniz birçok grup mevcut. Ama şu an itibariyle gruplarda pek bir hareket göremedim.
Sitenin bir diğer hizmeti İK videoları. Bayağı geniş bir kaynakça mevcut.
Bunun yanısıra benim henüz teknik yetersizlik nedeniyle bağlanamadığım web seminerleri ve konferanları düzenleniyor. Dünyadaki İK gündemini takip etmek için ne kadar faydalı. Dilerim kısa sürede bu hizmeti ben de kullanmaya başlayabilirim.
Elbet İK profesyonellerinin yazdığı makaleler, röportajlar bölümü çok zengin ve İK kitap tanıtımı yapılıyor.
Ayrıca sitede çok sayıda kayıtlı İK blogu mevcut. Gez gez, oku oku bitmez 🙂
Bütün İngilizce’ye hakim İK profesyonelleri, öğrencileri ve meraklılarına üye olmalarını tavsiye ederim.
Mesleğimi düşününce herhalde yapmam gereken ilk liste “Türkçe İş Arama Siteleri” olur dedim kendi kendime. Bayağı bir zaman listeyi toplamakla uğraştım. Bu arada ne kadar çok sitenin açılıp kapandığını gördüm, üzüldüm. Kimisi iyi işletilemediği, kimisi gerekli kanuni izni almadığı için yayın hayatını sonlandırmış olabilir.
Aşağıda yazılı olan iş arama sitelerine mutlaka ekler ve listeden çıkacaklar zaman içinde olacaktır. Lütfen sizin bildiğiniz ama benim henüz rastlamadığım site varsa yorum bölümü vasıtasyla bana iletin, listeye ekleyelim.
İşte Kaynağım İnsan okuyucularına bir İnsan Kaynakları hizmeti daha;
ABD’deki blog yazarlarının ne kadar organize çalıştıkları ve ciddi bir güç olarak birlikte hareket ettiklerinden daha önce bahsetmiştim. İşte bu birlikteliklerin meyvelerinden bir tanesi daha: Yumruk Dolusu Yetenek
Son günlerde İnsan Kaynakları Yönetiminde ön plana çıkan uygulamalardan Yetenek Yönetimi ABD’deki İK profesyonellerini bir araya getiriyor dalgalar halinde. Yetenek Yönetimi kuramı, işe alım süreçlerinden başlayarak, performans değerlendirme, eğitim ve kariyer yönetimi aşamalarında çalışanların yeteneklerine göre şirkette konumlandırılmaları, gelişmeleri ve ilerlemeleri anlamına geliyor kısaca. Bütün İK süreçleri ile birlikte işliyor.
İşte ABD’deki blog yazarları da kendi aralarında yazdıkları bloglar üzerinden bir yetenek yönetimi uygulamasına girmişler ve bloglarını rekabete sokmuşlar. Aşağıdaki sıralama da ülkedeki blog yazarları ve takipçilerinin İK blogları için verdikleri puanlar sonrasında oluşan 2009 Yılı En İyi 30 İK Blogu listesine ait.
Biz de birgün böyle listeler yapabilecek miyiz acaba?
Beyninizin fonksiyonalitesini geliştirmenin, onu eğitmenin en iyi yollarından biri oyun oynamak. İşte 40 beyin fitness seansı ile size bu imkanı veren bir site: lumosity
Site kullanıcılarına beyinlerinin hız, hafıza, dikkat, esneklik ve problem çözücülük yeteneklerini geliştirebilmeleri için birbirinden eğlenceli toplam 30 oyun sunuyor. Kelime Balonları, Yağmur Damlaları, Kuş İzlemece, Benzer Yüzler, Renk Uyumu oyunlarsan sadece birkaçı.
Sitedeki özellikle kelime oyunları için İngilizce diline hakim olmak şart ama diğer oyunlarda İngilizce bilmiyorsanız çok da problem yaşıyacağını zannetmiyorum, dikkatinizi ölçen Kuş İzlemece hariç.
Sitede BPI ( Brain Performance Index) denen bir sistem işliyor. Beyin Performans Endeks puanınız ile oyunları oynadığınız süreler boyuncaki gelişiminizi ve diğer kullanıcılarla karşılaştırmalarınızı görebiliyorsunuz. Ayrıca farklı becerileri ölçen oyunlardan aldığınız puanlar doğrultusunda beyninizin hangi fonksiyonlarının diğerlerine göre daha güçlü olduğunu görebiliyor ve oyunları sürekli oynayarak eksik becerilerinizi geliştirebiliyor, varolanları da ilerleyebiliyorsunuz.
İlk kullanım haftası bedava olan siteyi bir deneyin derim.
Jack Welch, General Electric’in 1981-2001 yılları arasındaki efsane CEO’su. Doğru iş kararları vermek, yenilikçi yönetim stratejileri ve mükemmel liderlik performansı ile dünya çapında haklı bir ün kazanmış. Welch bugüne kadar birçok ses getiren kitap yazmış. “Winning – Kazanmak” da 2005 tarihli eserlerinden birisi. İşte bu kitaptan bir şirketteki insan kaynağının ve liderlerin yapısına, konumuna dair Welch’in görüşleri;
“Ofisler ve yönetim kurulu odalarındaki kontenjanları sevmiyorum. Kazanan şirketler meritokrasidir. Farklılaşma yaparlar, tepe, orta ve alt performans sergileyenler arasında net ayrılıklar vardır. Bu sistem samimi ve adildir, ve bu bir organizasyonda en iyi takımı kurmanın en etkin yoludur.”
.
“Şirkette esneklik isteyenler her zaman en zayif insanlardır. Zarifçe dile getirmek gerekirse – bu hayal kırıklığına uğratıyor. ”
.
“İş hayatının mızmızları, sürpriz olmayacak şekilde ortalamanın altında performans sergileyenlerdir.”
.
“İş hayatı özel hayat dengesini her düşündüğünüzde patronunuzun da ne düşündüğünü hatırlayın – bu kazanmaktır. Sizin ihtiyaçlarınız duyulabilir – hatta başarıyla giderilebilir – ama patronun ihtiyaçları giderilirse eğer. ”
.
“İş – özel hayat dengesi kaygısı aslen bir lükstür – zaman için para veya tam tersinin ticaretini yapabilen insanlar tarafından büyük ‘keyifle’ yapılır. ”
.
“Herhangi bir iş ortamında, kendinizi kurban gibi görmek tümüyle kişisel bozgundur. Ve kariyerinize gelince bütün seçenekleriniz öldüren bir davranış şeklidir – bu kariyer ölümü spiralinin bir başlangıcı olabilir. ”
.
Pozitif bir insan olmadan ilerlemek çok ama çok zordur çünkü en basit şekliyle istediğiniz kadar zeki olun, kimse kara bir bulutun yanında veya altında çalışmak istemez.”
.
“Her zaman söylediğim gibi, yarattığınız sonuçlar farkedilmenin en iyi yoludur.”
.
Dikkat edilecek nokta şu: Patronunuzun sizden bilgi alabilmek için mükemel soruyu sormasını beklemeyin. Eğer karekterinizin sizin için birşey yapmasını ve patronunuzun hayatını kolaylaştırmak istiyorsanız, açılın ve durumu olduğunu gibi anlatın.”
.
“Yöneticiler işten atmayı üç ana şekilde yanlış yaparlar – çok hızlı hareket etmek, yeterince açık yürekli olmamak ve süreci çok uzatmak”
. “Yıldızlarınızdan hiçbir zaman korkmayın, onlar şirketinizi esir alamazlar” – bu söze bayıldım. 🙂
Türkçe adı : Gelişmiş ve Gelişmekte olan Dünyadaki Başarılı E-Öğrenim Çalışmalarından Örnekler / Global Bilgi Ekonomisi için Metodlar
Editör: Bolanle Olaniran, Texas Teknik Üniversitesi, A.B.D
Yayınlanma tarihi: Kasım 2009
Toplam sayfa adedi: 431 sayfa
Ele anınan başlıklar :
E-Öğrenimi etkileyen ihtiyaçlar
Çapraz online görüşme
E-Öğrenim bölümleri
E-Öğrenim çalışmaları
E-Eğitim destek programı
Genel yeniden güdülenebilir e-öğrenim hedefi
Global bilgi ekonomisi
Online sınavlar
Dağınık siteler üzerinden eğitim ve öğrenim
E-öğrenimde kullanıcı tatmini
Kullanıcı odaklı e-öğrenim
E-öğrenim sistemlerinde SesliXML
Tanıtım:
E-öğrenim, daha donanımlı global insangücü yaratmak yolunda, dünya çapında bilgi ekonomisi eğitim ve öğretiminin belirgin bir unsuru haline geldi.
Gelişmiş ve Gelişmekte olan Dünyadan Başarılı E-Öğrenim Çalışmalarından Örnekler / Global Bilgi Ekonomisi için Metodlar, okuyucularına farklı içerikteki e-öğrenim vaka çalışmalarından eklektik açıklamalar getiriyor. İleri seviyedeki bu yayın, uygulayıcılara ve yöneticilere çok çeşitli iş ve öğrenme ortamlarındaki bilgi, data ve organizasyonel gelişim yönetimine dair kritik açıklamalar, bilgiler sunmaktadır.
Sosyal medya üzerinden eğitim nasıl olur diye hiç sordunuz mu kendinize ?
Size tanıtmak istediğim site bu soruya cevap veriyor; “(Un)classes”
(Un)classes kullanıcılarına istedikleri mekanlarda istedikleri dersi vermeleri veya öngörülen mekanlarda istedikleri dersi almaları imkanını sağlayan yeni bir site. Merakla ben de kayıt oldum öğrenebilmek için acaba yapı nasıl işliyor diye?
Kayıt işlemi çok kolay, yormuyor. Bir tek üye olurken size “ders almak mı, ders vermek mi, yoksa ikisi de mi?” diye soruyor site. Ben ikisini de işaretledim örneğin.
Hemen biten üyelik işlemlerinden sonra merakla acaba nasıl ders veriliyor sorumun cevabını aradım ve “Etkin bir Performans Değerlendirme sistemi nasıl kurulur?” isimli bir ders açmaya karar verdim. Site benden dersi nerede, ne zaman vereceğimi öğrenmek istedi. Mesela bu yer bir cafe, arkadaşımın ofis ortamı, hatta evim bile olabilir.
Kendi vermek istediğim dersin bütün gerekli kayıt işlemlerini yaptıktan sonra site dersimi duyuruyor. Ardından siteye üye olan, İstanbul’da yaşayan ve benim dersime girmek isteyen kişiler adlarını benim duyuru sayfamdaki “I wanna learn” (öğrenmek istiyorum) butonunu tıklayarak “dersi almak isteyenler listesine” yazdırabiliyor. Ayrıca bu dersi benden başka bir İK’cı da eğitmen olarak katılmak isteyebilir, o da “I wanna teach”(öğretmek istiyorum) butonuna tıklayarak eğitmen olarak ismini kaydedebiliyor.
Bunun dışında eğer eğitmen vereceği eğitim ile ilgili Flickr, Twitter, Youtube veya herhangi başka bir sosyal ağda bu ders için bir hesap açtı ise, derse birebir katılmadan da dersi takip etmek imkanı verebiliyor site, canlı yayın da dahil olmak üzere. Sanırım bu dersliksizlik kavramı da buradan geliyor.
Şimdi düşünüyorum, ben gerçekten “Etkin bir Performans Değerlendirme sistemi nasıl kurulur?” diye bir ders açsam, yerini saatini belirtsem, katılımcı bulabilir miyim?
veya
acaba böyle bir site Türkiye’de açılsa sizce iş yapar mı?
Bana iş arayan adaylardan gelen en büyük insan kaynakları destek talebi özgeçmiş yazımı üzerine oluyor. Bu sadece bizim ülkemize özgü bir ihtiyaç da değil üstelik. Bütün dünyadaki iş arayanların en zorlandıkları, emin olamadıkları konulardan biridir özgeçmişlerinin yeterli, iyi hazırlanmış olup olmadığı.
Eee, batılı hissetmiş bu boş pazarı ve hemen dolduracak web sitesi projesini geliştirmiş;
En kısa şekilde anlatmak gerekirse ResuWe kullanıcılarının siteye yükledikleri ingilizce özgeçmişlerini şekilsel olarak yenileyerek, kabul gören özgeçmiş yazma teknikleri çerçevesinde onu optimize etmelerini sağlıyor.
ResuWe’de kullanılan teknoloji kullanıcının siteye yüklediği özgeçmişdeki ana unsurları tanımlıyor ve ardından da hemen hemen hiç yeni bilgi girişi yapmadan özgeçmişi basit ve hızlı şekilde yeniden yapılandırıyor.
ResuWe’nin kurucu ortaklarından Jeff Schwartzman “Biz bu siteyi bir işe alımcının özgeçmişe bakış perspektifi ile sektörde geçen yirmi beş yıllık tecrübemizi birleştirerek yaptık” diyor ve ekliyor “Biz işsizlikle insanlara kendilerini en doğru nasıl konumlandıracaklarını göstererek mücadele ediyoruz. Biz işverenin ve işe alımcıların ne düşündüğünü biliyoruz”
Schwartzman ve diğer kurucu ortak Dan Boersma uzun sürelerini özgeçmişlerde neyin işe yarayıp, neyin yaramadığını anlamak için harcamışlar. Çıkardıkları sonuçları da ResuWe’de uygulamaya çevirip iş arayanlara özgeçmişlerini firmaların ve işe alımcıların tercih ettikleri standartlar çerçevesinde yeniden şekillendirmelermenin yolunu göstemişler.
ResuWe’nin bir başka marifeti ise kullanıcılarına kişisel markalarını sosyal medya ve blogları ile nasıl entegre edebileceklerini göstermesi. Site ayrıca kullanıcılarına gizlilik ayarlarını kullanarak özgeçmişlerini kısaltma imkanı da veriyor.
Sitenin gelecekte devreye sokmayı planladığı hizmetler de ilgi çekici. Bunlar arasında kullanıcılarına site üzerinden iş aramak, özgeçmişlerine önyazı yazmak üzerine ipuçları sunmak ve gerekli yüklemeden sonra mülakata giderken yolda dinleyebilecekleri postcastlar yapmak bulunuyor.
Tabii ki site A.B.D. insan kaynakları standartlarına göre hizmet veriyor. Ama böyle bir tecrübeyi yaşamak hiç de fena olmaz. Kimbilir beklenmedik şekilde işe bile yarayabilir. Bizde özgeçmiş standarlarının ne olduğu pek de net değil çünkü.
Sitedeki örnek kullanıcı profilinde (example profile) Bill Clinton kullanılmış. Kayıt işlemine önce CV’nizi yükleyerek başlıyorsunuz, sonra isim soyad girişinizi yapıyorsunuz. Ardından hemen karşınıza özgeçmiş bilgileriniz gelmeye başlıyor. Tavsiyem iki sayfayı aşan özgeçmişlerinizi yüklemeden önce kısaltın çünkü site zaten özgeçimişi bir, en fazla iki sayfaya düşürüyor. Bilgi kontrolünüz bittiğinde özgeçmiş formatınızı ve yazı fontunuzu seçiyorsunuz.
Belki yakında ülkemizde de bizim ‘saptanabilen’ standartlarımız üzerinden böyle hizmetler veren bir site açılır. Hatta böyle bir site bizim özgeçmiş yazımımızı bile standardize edebilir. Fena da olmaz doğrusu, değil mi? 😉
Türkiye’deki İK bloglarının sayısı sınırlı. Ama aynı kısırılığı dünyada görmüyoruz. Özellikle ABD ve İngiltere’de İK blogları oldukça popüler. Hatta geçtiğimiz günlerde ABD’deki İK blog yazarları Oklahoma’da yaptıkları son blogcular konferansında “Sesini Duyur” adında bir proje geliştirdiler. Projenin amacı 50 eyaletteki İK blog yazarlarını bir araya getirerek ortak söylemler geliştirmek ve bu ortak söylemleri birliktelikten doğacak güçle duyurmak, ABD’deki İnsan Kaynakları sektörünü tanıtmak. Harika bir iş yapıyorlar kanımca, darısı Türk İK blog yazarlarının başına …
Gelelim ABD ve İngiltere’deki en popüler İK bloglarına, işte listeler;
İnsan Kaynakları ile ilgilenenlere son derece faydalı olabilecek önemli bir fihrist web sitesi : HrGOpher
Bu site vasıtası ile sadece İK değil, linkler kanalı ile özellikle ana dilleri ingilizce olan ülkelerin kamu kurumlarının, üniversitelerinin idari birimleri, kütüphaneleri, ve İK sistemlerine ulaşabilirsiniz. Bunun yanında, bir şirkette yer alan her türlü yönetsel fonksiyona hizmet verebilecek yabancı danışmanlık firmalarının bilgileri bulunabilir.
Hrgopher’dan giriş yaparak bazen saatlerce surf yaptığım oluyor. Şimdiye kadar geliştirdiğim birçok projem bu surflarim sonucunda ulaştığım kaynakçalardan yaratılmıştır.
Girişiniz bir noktadan olup isterseniz sektör, isterseniz iş, isterseniz kurum linklerinden link bularak surfe devam edin : sky is the limit.
1960’lardan itibaren Amerikan ordusunun dahili haberleşmede kullandığı internet sistemini, dünyanın kullanımına açma kararını alarak “www”in inşasını başlatan Ronald Reagan’ın, başkanlık şeçimlerindeki “dünyanın patronu” olma seçim kampanyası vaadini yerine getirdiği kesin değil mi? Nadir de olsa bazı politikacılar sözlerini tutuyor. Belki de Hollywood insanlığı yönetiyor desek daha yerinde olur. Peki Hollywood’u kimler yönetiyor ? … 🙂 …