Kategori arşivi: Kitaplar, İK Blogları, Linkler

Üretim Yönetiminde Verimlilik Sırları – Atilla Filiz

Mesleğiniz İnsan Kaynakları olunca, bir şirket dahilinde yer alan bütün bölümlerin neler yaptığını, nasıl tasarlanmış iş süreçleri ile verimliliklerini sağladıklarını takip eder, hatta verimlilik adına bölümlere öneriler geliştiriyor hale gelirsiniz. Kısacası eğer İnsan Kaynakları olarak üst yönetimin stratejik iş ortağı olmak istiyorsanız oturduğunuz oda ve mesleki bilginiz haricine  de sıklıkla çıkmanız gerekir. İşte size Üretim bölümünün verimliliğini rahatça takip edebilmeniz, anlayabilmeniz için harika bir kaynak, Atilla Filiz’in Üretim Yönetiminde Verimlilik Sırları

Bana göre Atilla Filiz’in kitabının en güzel tarafı küçük ve orta ölçekli firmalar için sadece Üretim Yönetimi ve süreci değil, üretim ile ilgili diğer bütün süreçleri de ele alması ve okuyucusuna büyük manzarayı sunabilmesi. Yalın Üretimden, 5S’e, Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)den, Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimine, Risk Yönetiminden, Kısıtlar Teorisine kadar otuzun üstünde konu başlığı okuyucusunu verimlilik üzerine ilham vermek için bekliyor. Kitabı okuyun, verimlilik projeleri için düşünmeye başlayın. 🙂

Kitabın arka kapağındaki açıklamadan bir parça: “II. Dünya savaşı sonrası Japonya´daki büyümenin yüzde 61´i, Batı Avrupa´daki büyümenin yüzde 65´i doğrudan verimlilik artışına bağlıdır. Kalkınma sürecini yakından inceleyen araştırmacılar, gelişmede en önemli rolün emek ya da sermaye gibi fiziksel faktörlerin artışı değil; bilgi, eğitim, Ar-Ge, teknoloji yaparak öğrenme, yönetim gibi fiziksel olmayan ama verimlilik artışını sağlayan yeni faktörler olduğunu saptamışlardır.

Klasik Drucker

Kaynağım İnsan’da farkettim ki kitap tanıtımı yeterince yapmıyorum. Büyük eksiklik. Haftada en az bir tane başarılı bulduğum kaynağı tanıtacağım bundan sonra.

Aslen Harvard Business School Press tarafından basılan, Türkiye’de ise Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları’nın Türkçe’ye kazandırdığı başucu kitabı niteliğindeki ‘Klasik Drucker’ bir nefeste okuduğum derlemelerden.

Kitabın Özsöz’ünü yazan ve 2002-2008 yılları arasında Harvard Business Review Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Thomas A. Stewart, Peter Drucker’ın önemi, başarısının kaynağını üç ana faktöre bağlamış:

– Drucker, ‘Yönetim-Yönetici’ kavramlarını ilk defa bir meslek, bir disiplin olarak incelemiş ve işletmelerin verimliliği için yönetici konumunda oturan kişilerin yapmaları gerekenleri eşine rastlanmayacak mükemmellikte kelimeleri ile formülize etmiştir.

– O, işletmeleri bir bütün olarak görmüş, büyük manzaraya odaklanmış ve işletmeleri analiz edebilmek için en doğru soruyu üretmiştir.

– Sorunları incemek ve olası çözümleri üretmek için kendisini hiçbir zaman kısıtlamamış; akıl yürütürken hem tümevarım, hem de tümdengelim yaklaşımlarını beraber kullanmıştır.

Kitap iki kısımdam oluşuyor; Yöneticinin Sorumlulukları ve Yöneticinin Dünyası. Bu iki bölümde Peter Drucker’ın Harvard Business Reviev Dergisin’nde yayınlanmış toplam otuz sekiz makalesinden on beşine ulaşabileceksiniz. Kitapta tam yedi kez HBR tarafından en başarılı makale seçilen “Etkin Yöneticiyi Etkin Yapan Nedir?” ve Peter F. Drucker ile yapılan röportaj da bulunuyor.

Peter Drucker’ın hayatını çok güzel özetlediği için aşağıdaki ‘Yazar Hakkında’ bölümünü netkitap.com sitesinden alıntı yaptım.

Yazar Hakkında

Peter F. Drucker (19 Kasım, 1909, 11 Kasım, 2005), Avusturyalı yönetim bilimci.

Peter Drucker, 1909 yılında Avusturya;da eğitim seviyesi yüksek bir anne babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Evlerine dönemin entelektüel elitleri gelir gider, çeşitli konularda tartışmalar yapılırdı. Frankfurt Üniversitesin’de okudu. Keynes ve Schumpeter’den ders aldı. 1929’da Frankfurt’un en büyük günlük gazatesinde finans yazarlığı yaptı. 1933’te tutucu bir Alman filozofu olan Stahl hakkında yayımlanan yazısında Nazileri o kadar rahatsız etti ki, yayın yasaklanmakla kalmadı, yakıldı. Bir süre sonra, ‘Almanya’da Yahudi‘ sorunu başlıklı yazısı da aynı kaderi paylaştı.

Hitler başa geçtikten sonra Londra’ya göçtü. Bankacı oldu. Şöyle diyelim, Londra Bankası’nda ekonomist olarak işe başladı. 1937’de gazeteci olarak Amerika’ya gitti. Vermont’ta Bennington Koleji’nde siyaset ve felsefe profesörü olarak ders verdi. 1939’da ilk kitabı, ‘Ekonomik Adamın Sonu: Totaliterliğin Kökenleri‘ ni yazdı. 1945’te General Motors’u inceledi ve sonucunda 1950’de ‘İşletme Kavramı‘ başlıklı çığır açan kitabı basıldı. En önemli metni ‘Yönetim Uygulaması’ 1954’te yayımlandı. Bu çalışmasında işletmeleri masaya yatırdı. Özetle yönetimin bir bilim ya da sanat değil, bir meslek olduğunu gösterdi. 21 yıl boyunca New York Üniversite’sinde hocalık yaptı. O kadar popülerdi ki, dersleri spor salonunun yanında yüzlerce sandalyenin sığabileceği bir mekanda yapılıyordu. 1975’ten itibaren 20 yıl Wall Street Journal’da aylık köşe yazarlığı yaptı.

Claremont Üniversitesinde Yüksek Lisans öğrencilerine ‘İşletmede Drucker’ dersi veren Joseph A. Maciariello, Drucker için “Daireler halinde düşünürdü” diyor. Dehasının bir kısmı bağlantısız görünen öğretiler arasında ortak kalıplar bulabilmesinden kaynaklanıyor. Drucker’in yazdığı kitaplar akademik kaynak olarak kullanılmadı. Oysa 37 dile çevrilen 38 kitap ve çok sayıda makale yazdı. Akademik çevrelerin üretitiği gerekçe lineer olmayan bir yaklaşımı olması ve çalışmalarının ölçümlere dayanan araştırmalar içermemesi diye özetlenebilir. Tipik yönetim danışmanı kalıbına hiçbir zaman uymadı. Ev-ofisinden çalışırdı ve asla bir sekreteri olmadı. Telefonlarını hep kendi açardı.

ABD Başkanı George W. Bush 2002 yılında Drucker’a Başkanlık Özgürlük Madalyası verdi. Buraya kadar Drucker’ın bilinen hayat hikâyesi, bundan sonrası hayat hikâyesinin yönetim bilimindeki izdüşümü:

1940’larda, organizasyonların temel prensiplerinden olan, sorumluluğun dağıtılması fikrini ilk o tanıttı.

1950’lerde işçilerin yok edilmesi gereken mükellefiyetler değil, değerler olduğunu ilk o dile getirdi. Şirketin sadece kar makinesi değil, çalışana güven ve saygı üzerine kurulu bir insan topluluğu olduğu görüşünü üretti İlk kez o, yeni pazarlama kafa yapısında basit bir kavram olan ‘müşterisiz iş yoktur‘u açıklığa kavuşturdu.

1960’larda, içeriğin önemine değindi.

1970’lerde, bilginin Yeni Ekonominin asıl sermayesi olduğunu yazan yine Drucker oldu.

1980’lerde kapitalizim ve iş dünyası hakkında ciddi şüpheler edinmeye başladı. İşletmelerin toplumların yaratılması için ideal yer olmaktan çıktığını, bireysel çıkarların eşitlikçi prensiplere karşısında her zaman galip geldiği bir yer olduğunu söylüyordu. Amerikan iş dünyasının en önemli eleştirmenlerinden biri oldu. Yöneticiler imparatorluk kurmakla uğraşırken fazla personel ve etkisiz bir sürü asistanların oluşuna karşı çıktı. Onu en çok kızdıran işletmelerin işten çıkarmalarda elde ettikleri büyük kazançlardı: “Bu ahlaki ve sosyal olarak affedilemez. Bunun için çok büyük bedel ödeyeceğiz.”

Drucker, 1980’lerde yoğun olarak yaşanan ve yasal dayanakları zayıf olduğu için eleştirilen satın almalar, birleşmeler ve benzeri operasyonlar kapitalizminin son hatası olarak görüyordu: “Serbest pazara inansam da, kapitalizm hakkında ciddi şüphelerim var.”

Herkesin hoşlanmadığı çıkışlar yapmaya bayılıyordu, örneğin; 1984’te bir tepe yöneticinin en düşük maaş alan işçinin 20 katından fazla maaş almasının doğru olmayacağını ilan etti. Drucker, kapitalizm aç gözlülüğü performans kadar hızlı ödüllendirdiğini savunurken, onun bu eleştirilerindinden hoşlanmayan ve giderek sayıları artan bir danışmanlar topluluğu oluştu. Drucker’ın zamanının da modasının da geçtiğini söylemeye başladılar. Birçoğu pazarlama fantastiği yeni nesil gurular türedi. Popüler kitaplar yayınladılar, konuşma turlarına çıkıp zengin oldular. Yeni nesil yönetim guruları Drucker;ı gölgede bırakır oldu. Drucker ilerleyen yıllarda dikkatini ve çalışmalarını kar amacı gütmeyen işletmelere yönlendirdi.

Bugün bildiğimiz yönetim uygulamalarının çoğunluğu Peter Drucker’ın düşüncelerinden türetildi. Kişileri ve kurumları yönetmenin karmaşıklıklarla dolu olduğunu söylüyordu. Yöneticilere iyi çalışanı tutmanın önemini, sorunlara değil imkânlara odaklanmak gerektiğini, müşterinizle masanın aynı tarafında oturmayı, rekabet avantajlarını anlama ihtiyacını ve bunları yenilemeye devam etmeyi öğretti.

İlk Olmak: Patent Müzesi

patent

Mucit olmak, icat yapmak birçok kişinin hayalidir. Yapabilir, yapamaz … yapabilenlere ne mutlu.

İnsanoğlu özellikle 18. yüzyılın ikinci yarısına denk gelen sanayi devriminden sonra hızla hayatını kolaylaştıracak birbirinden yaratıcı icatı gündelik yaşamın içine soktu. Şu an bizim olmadığı bir dünyayı hayal etmekte bile zorlanacağımız birçok buluşun nasıl, kim tarafından, ne zaman bulunduğunu hiç düşündünüz mü?

Sizi bilemem ama birileri düşünmüş ve harika bir site açmış: Patent Müzesi

Sitenin hakkında sayfasında şöyle diyor:

patentmuzesi.com, bir Derle Bilişim projesidir.

Biz farkında olalım ya da olmayalım, günlük hayatımızda bir çok önemli buluşu defalarca kullanırız. Bize basit gelen bir çok ürünün arkasında önemli bir emek ve beyin gücü yatarken kimileri de hiç aklımıza gelmeyecek rastlantılar sonucunda bulunmuştur.

Edison, kullanılabilir nitelikte bir ampulü bulmak için yıllarca çabalarken; Post-it Spencer Ferguson Silver tarafından kazara “yapıştırmayan bir yapıştırıcı”nın bulunmasıyla yaşamımıza girmiştir.

patentmuzesi.com buluşçuların ve buluşların ilginç öykülerini sizlerle paylaşmak üzere geliştirilmiştir.

Genel kültürünüzü geliştirmek, keyifli vakit geçirmek için Patent Müzesi’ne sık sık uğramanızı tavsiye ederim 🙂

Vaka Çalışmalarına Ulaşmak

case study

Eğer sizde benim gibi iş konuları hakkında vaka çalışmalaları okumaktan hoşlanıyor ve vaka çalışmalarında ilham alıyorsanız harika bir site önerim olacak: Case Studies And Management Resources

Site hintliler tarafından yapılmış ve ufak bir ücret karşılı (300 rupi = 10 TL), farklı konu başlıkları altındaki yüzlerce sektör, firma bazlı kısa veya uzun vaka çalışmalarına ulaşabilme imkanı sağlıyor. (adet üzerinden fiyatlandırma). İsteyenler vaka çalışmaları dışında da birçok dokümana, rapora veya kitaba ister pdf, ister basılı kopya (hardcopy) olarak bedelini ödeyerek sahip olabiliyorlar.

Genel olarak baktığımızda vaka çalışmaları İnsan Kaynakları Yönetimi, İş Ahlakı, Ekonomi, Finans, İnovasyon, Sigorta, Bilişim, Pazarlama, Operasyon, Proje Yönetimi, Kurumsal Yönetim, İş Çevresi, Risk Yönetimi başlıkları altında toplanıyor. İlgilendiğiniz bir vakanın detaylı bilgisini de okuyabiliyorsunuz ve satınalmaya karar verdiğinizde ise basit birkaç işlemde sonuca gidebiliyorsunuz.

Örneğin ben İnsan Kaynakları Yönetimi vaka çalışmalarına baktığımda Sony, Microsoft, Apple, Nike, Generel Motos, Wal Mart gibi devler hakkında dokümanlara ulaşabiliyorum.

Siteyi uluslararası platforma çıkabilmek ve kurumsal iş süreçleri nasıl yürüyor inceyebilmek adına takip etmekte, kullanmakta fayda var derim 😀


İtalya’nın En Popüler Kariyer Portalı: Trovolavoro.it

Offerte di lavoro, annunci lavoro- cerca e trova lavoro su Trovolavoro_1264146490663

Türkiye’deki kariyer portallarının beni çok sıktığını sıklıkla dile getiriyorum. On yıl önce ne yapıyorlarsa, üç aşağı, beş yukarı aynı içerikle, sunumla devam ediyorlar. Biz İK profesyonelleri de daha fazlasını, farklısını araştırmadığımız, farklılık talepleri ile portallara gitmediğimiz için olanı kullanmaya devam ediyoruz. Mevcut durum benim içinse tam bir mahkümiyet.

Halihazırdaki yapılar hem adayı, hem de işvereni robotlaştırmaya, tembelleştirmeye hizmet ediyor kanımca. Bireysel veya kurumsal yaratıcılığa imkan vermeyen sıkıcı ekranlarla işlemlerimizi yapıyoruz. Yıllardır aynı alt yapı ile taş üstüne taş koymadan ilerliyoruz. Aday veya işveren için hayatı kolaylaştırmak mı amaç olmalı, yoksa onları iş/işgören aramak konularında düşündürmek, geliştirmek mi? Ben ikincisini tercih ederim ama bu beklentime karşılık bulamıyorum.

Bunca eleştiri sonrasında “sen ne gibi birşey istiyorsun?” diye sorulabilir. İşte ben bunu istiyorum; Trovolavoro.it

Trovolavoro.it İtalya’nın en popüler kariyer portallarından ve Corriere Della Serra Gazetesi’ne ait. Trovare kökünden trovo  “bul”, lavorare kökünden lavoro ise “iş” demek. Yani sitenin adı İş Bul 🙂

Portalın kolay üyelik açma işleminden sonra sisteme kendi üretiminiz olan özgeçmiş(ler)i ve önyazı(lar)ınızı yüklüyorsunuz. Ardından mesleğinizi, çalışmak istediğiniz sektör(leri)ü, çalışabileceğiniz lokasyon(lar)ı seçiyorsunuz. İşlemi tut yerleştir modeli ile yapatığnız için sınırsız seçim hakkı veriyor portal. Sonrasında sistemden alt ölçüt kırılımlarınızı istediğiniz gibi değiştirerek farklı ilan listelemeleri yapabiliyor ve açık pozisyonlara başvurabiliyorsunuz.

Trovolavoro.it’in diğer hizmetleri arasında formasyonu geliştirecek eğitim duyurularının yapılması ve test hizmetlerinin verilmesini sayabiliriz. Üniversitelerde açılan yüksek lisans programları veya özel şirketlerin verdiği eğitim paket duyurularına portaldan ulaşabilir,  İngilizce ve diğer konularda portal üzerinden kendinizi teste tabii tutabilirsiniz.

Ayrıca özgeçmiş yazılması ve iş hayatına dair bilgilere ulaşabileceğiniz rehberler de portalın içeriğinde mevcut.

Kısacası Trovolavoro.it’in çok dinamik bir yapısı var. Adayları belirli şablonlara ve seçenek sayılarına mahküm etmiyor. Adayların öz üretimleri olan özgeçmişlerini işveren nezninde ön plana çekiyor.

Benzer yapıda bir portalın Türkiye’de açıldığı takdirde tutma olasılığını yüksek buluyorum. Çünkü iş arayanlar portalların hazır şablonlarını doldurmaya çok üşeniyorlar ve karşımıza çarpuk çurpuk işler çıkıyor. Diğer taraftan “neden kendim bir özgeçmiş yazayım ki?” deyip bu hazır ve eksik  şablonları direk özgeçmiş olarak kullananların sayısı da azımsanmayacak kadar çok. O zaman ben soruyorum: nerede kaldı yaratıcılık, öz üretim kavramı?. Bunun ötesinde hazır şablonlardaki içerik eksiklikleri adayın kendisini ifadelendirmede çokça yetersiz kalmasına neden oluyor. Ben bundan dolayı her zaman eğer klasik özgeçmiş yüklenmişse onu kullanmayı tercih ediyorum.

Dilerim önümüzdeki günlerde girişimciler Trovolavoro.it yapısında bir insan kaynakları portalına yatırım yaparlar.  😀

2009’un En İyi 50 İngilizce İnsan Kaynakları Blogu

Yukarıdaki bannera tıklarsanız Evan Carmicheal’ın ‘Motivation ve Strategies For Entrepreneurs’ blogundaki çok faydalı bulduğum 2009’un En İyi 50 İngilizce İnsan Kaynakları Blogu listesine ulaşabilirsiniz.

Evan Carmicheal hizmette sınır tanımamış, bir de listedeki 50 blogu kategorize etmiş;

* Kariyer Gelişimi (9 adet blog)

* Çalışma Hayatı (4 adet blog)

* İşe Alım, Yetenek Yönetimi ve Ücretlendirme (9 adet blog)

* İnsan Kaynakları 101  (7 adet blog)

* Liderlik (7 adet blog)

* Organizasyonlar Hakkında (4 adet blog)

* İş (İK) Hukuku (2 adet blog)

* Yaşamda Bir Gün (4 adet blog)

* İnsan Kaynakları Teknolojileri (4 adet blog)

Aktif ve potansiyel meslekdaşlara, İK meraklılarına, İK öğrencilerine bu blogları takip etmelerini şiddetle tavsiye ederim. Gerek bireysel, gerekse kariyer gelişimi adına mesleğimiz üzerine dünya ne konuşuyor, ne araştırıyor, geliştiriyor bilmekte ve esinlenmekte büyük fayda var.

Bu arada bu listede olmayıp, benim severek takip ettiğim bazı bloglar var ama yazının konusunu dağıtmamayı tercih ediyorum.

😉

Not: Ayrıca Evan Carmicheal’ın ana blog sayfasına giderseniz girişimcilik üzerine çok güzel videolar var, tavsiye ederim.

Strateji Haritaları

Strateji Haritaları2010’un ilk yazısını bir kitap tanıtımı olarak belirledim. Bu kitap benim gerek İnsan Kaynakları, gerekse stratejik iş yönetimi çalışmalarımdaki her zaman hareket noktamı oluşturuyor.

STRATEJİ HARİTALARI Gayrimaddi Varlıkları Maddi Sonuçlara DönüştürmekRobert S. Kaplan ve David P. Norton tarafından 2004 yılında kaleme alınmış. Kitap ikilinin 1996’da yayınlanan ‘Balance ScoreCard – Şirket Stratejisini Eyleme Dönüştümek‘ isimli kitaplarının geliştirilmiş, genişletilmiş, vaka çalışmalarıyla zenginleştirilmiş versiyonu.

Kitapta ilk dikkatimi çeken unsur, genel olarak son bir iki yıldır ‘Şirket Karnesi‘ veya ‘Kurumsal Karne’ olarak Türkçeleştirilen Balance Scorecard için ‘Dengeli Ölçüm Kartı‘ tanımlamasının kullanılması. Her ne kadar terminolojik birebir çeviri olarak ‘Dengeli Ölçüm Kartı’ doğru olsa da, ‘Şirket Karnesi’ bana göre daha ruh dolu, daha akılda kalıcı. Bu nedenle ben yazılarımda Şirket Karnesi tanımlamasını kullanmayı tercih edeceğim.

STRATEJİ HARİTALARI Gayrimaddi Varlıkları Maddi Sonuçlara Dönüştürmek‘ şirketlere strateji odaklı olmak için gerekli yönetim prensiplerini adım adım aktarırken, yönetici ve çalışanlara da dört perspektifte ( finansal, müşteri, iç süreçler, öğrenme-büyüme) şirket, bölüm ve bireysel performanların ölçüm setlerinin tespit edilme yollarını birçok vaka çalışmasıyla aktarıyor.

Norton ve Kaplan bu kitapla 1996’da yayınlanan ilk kitaplarına çok önemli üç ek getiriyorlar, yani Şirket Karnesi sistemini başarıyla geliştirmeye devam ediyorlar;

1. İç süreçler ve öğrenme ve büyüme perspektiflerinde değer üretiminin temel bileşenlerini açıklayan bir şablon,

2. Bir stratejinin dinamiklerini ifade eden değer üretme süreçlerini temel alan temalar,

3. Öğrenme ve büyüme perspektifindeki üç gayri maddi varlığı (insan sermayesi, bilgi sermayesi ve örgütsel sermaye) tanımlama, ölçümleme ve iç süreçler perspektifindeki stratejik süreçler ve amaçlarla uyumlaştırma için yeni çerçeve.

Kanımca kitabı bu derece cazip ve başarılı kılan teoriyi vaka çalışmaları ile son derece detaylı incelemesi ve öğretebilmesi. Hiçbir sarfedilmiş terim, metod, saptama, yönlendirme, tavsiye havada kalmıyor, bir yap-bozun parçaları gibi kitabın her bölümü birbirine eklenerek okuyucunun, uygulayıcının karşısına bütünü koyuyor.

‘STRATEJİ HARİTALARI Gayrimaddi Varlıkları Maddi Sonuçlara Dönüştürmek‘i sadece İnsan Kaynakları profesyonelleri değil, bütün üst ve orta kademe yönetici, girişimci ve patrona şiddetle tavsiye ediyorum.

Yaratıcı Kurumsal İş Arama Sitesi: Jobpod.ca

- Safeway - jobpod.ca_1260348696605

Safeway Kanada’nın en büyük perakende zincirlerinden.

Eski bir perakence sektörü mensubu olarak sektörde çalışan insan kaynağı üzerine iki üç saptama yapabilirim. Birincisi mağazalarda çalışan insan kaynağının sirkülasyon oranı diğer sektörlere göre bayağı yüksektir. İkinci olarak kimi merkezi bölgelerde ve pozisyonlarda insan kaynağının temini zordur. Üçüncüsü sektör özellikle eğitim hayatına devam eden gençlere part time iyi iş imkanları sunar.

İnternette insan kaynakları televizyon ilan çalışamaları üzerine arama yaparken karşıma Safeway’in 2009 yılında “Çalışacak En İyi Şirket’ ödülünü almasını sağlayan iş arama sitesi çıktı; Jobpod.ca

Sitenin tasarımına ve işleyişine baktığınızda hemen ana mesajın öğrenci gençlere yönelik olduğunu anlıyorsunuz. Yani hedef mağaza içi kadrolara kaynak yaratmak. Elbet şirkette devam etmek isteyenlere okul sonrası için kariyer yolları açılıyordur.

Site hem şirketi klasik kurumsal sitelerin sıkıcı görüntüsünden uzak şekilde son derece dinamik tanıtıyor, hem de şirketi çekici kılmak adına bünyede çalışmak isteyebilecek gençleri nasıl, ne kadar maddi gelir sağlayabilecekleri, kendilerine fırsatlar yaratabilecekleri konusunda yine gençlerin yer aldığı videolarla aydınlatıyor. Jobpod.ca özellikle perakende sektöründe part time çalışmaya soğuk bakan birçok üniversiteli gencin zihninde sektörü/şirketi çalışmak için “cazibe merkezi” haline getirebilecek hitap gücüne de sahip bence.

Ülkemizdeki perakendecilere de ilham verebilecek nitelikte bir İK geliştirme projesi olarak çalışmayı çok beğendim, takdir ettim.

Elbet ‘başarılı İK projesi’ olmasının yanında ‘çok başarılı tasarlanmış pazarlama enstrümanı’ sıfatını da yükleyebileceğimiz bir iş Jobpod.ca. Halen perakende sektöründe çalışıyor olsam hemen kendi proje öneri çalışmama başlardım doğrusu 🙂

‘Offf ! Bugün İşe Ne Giysem?’ Blogu

Career Fashion Blog_1260306730370

Kadınların her sabah kendi kendilerine sordukları problemli ana sorularından biridir “bugün işe ne giysem?”

Ben ve tahminim bütün hemcinslerimin iş motivasyonu bakımından kilit öneme sahip “çok” mühim konu üzerinde -derin derin- düşünürken kafamda birden ikinci önemli soru belirdi? Acaba birileri sadece bu konu üzerinde uzmanlaşmış bir blog açmış olabilir miydi?

Hemen Google‘da arama yaptım ve karşıma çıktı pat diye:

Career Fashion Blog

Şöyle hızlıca dolaştım içinde blogun, hoşuma gitti. Klasik, ciddi koyu renkler yanında cıvıl cıvıl bahar tonları ile yüzlerce etek, pantolon, kazak, gömlek, ayakkabı, çanta, aksesuvar kombinasyonu. Bütün kadınlara ilham olabilir kanımca. Ayrıca blogda yer alan görsellerde üstüne çuval giyse güzel duran mankenlerin kullanılmamış olması dolaşırken dikkatinizi kıyafetler üzerinde toplamanızı sağlıyor.

Size iyi gezinmeler 😀

En Geniş İK Kitap Portföyü

Published Books_1258195219250

Internet dünyasındaki en aktif ve bütün İK profesyonelleri ve öğrencilerine üye olmalarını tavsiye edeceğim İK sitelerinden biri de Society For Human Resources Management-SHRM.

Site içeriğindeki geniş İnsan Kaynakları bilgi ağı yanında yayıncı kimliğine de sahip. Dünyadaki güncel İK kitap basım ve kaynak trafiğini takip etmek için iyi kanallardan biri olan siteden on-line kitap da satın alabiliyorsunuz.

Benim özellikle Yetenek Yönetimi üzerine olan yeni kitaplar çok ilgimi çekiyor. Hatta klasik İnsan Kaynakları Yönetimi adı yerini neredeyse Yetenek Yönetimine terk edecek gibi görünüyor. Belki önümüzdeki günlerde İK’cılar ile Yetenek’çiler diye bir ayrıma bile gidilebilir, şirketlerde İK yönetimi yanında Yetenek Yönetimi bölümleri açılabilir, bence hiç de fena olmaz.

🙂