Paylaşılamayan ‘katil’ aday

katil

4857 nolu İş Kanunu‘nun 30. maddesi özel şirketlere eski hükümlü çalıştırmak konusunda zorunluklar getirmiştir. Kanun şöyle der: “İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler.

Bu madde eski hükümlülerin topluma tekrar kazandırılması için çok önemli ve gerekli olsa da, şirketler için büyük sorun teşkil eder. Bu sorunun büyüklüğü sonunda devleti yeni bir düzenleme yapmaya itmiştir. 15.05.2008 tarihinde yayınlanan 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun‘la eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu özel sektörden alınmış ve sadece kamu kuruluşlarına istihdam zorunluluğu getirilmiştir.

2008 yılındaki yeni düzenleme yapılmadan önce insan kaynakları bölümleri eski hükümlü istihdamı konusunda büyük sıkıntılar yaşardı. Örneğin ben Türkiye’nin parekende devi Migros’da çalışırken düzenli olarak önüme İş-Kur’dan istihdam edebilmem için Eski Hükümlüler listesi gelirdi. Yazılı suçların çoğunluğu adi hırsızlık olurdu. Arasıra tecavüz ve adam öldürme fiilleri de yer alırdı. Şimdi düşünelim. Binlerce ürünün satıldığı, içeride binlerce lira sıcak paranın döndüğü, günde yüzlerce insan ve elbet ‘kadının’ girip çıktığı bir ortama siz nasıl bir hırsızı, bir tecavüzcüyü sokarsınız? Kör göze parmak sokmaktan başka nasıl adlandırılabilir bu durum?

Fakat eski hükümlü istihdamına yönelik bir süre önce öyle bir olay geçti ki başımdan, hatırladıkça hala gülerim.

Fabrikaya toplu işçi alımı yapıyordum. Alınacak işçi sayısı iki yüzün üstünde. Dolayısıyla kadroya eski hükümlü de katmam gerek. İş-Kur’dan gelen listede yine çiçekler açıyor. Sayfalarda boş boş gezdiriyorum gözlerimi. İçim kararmış. Hırsızlar ve tecavüzcülere hiç bakmıyorum bile. Fabrika çalınabilecek alet, edevat, ürün ve kadın işçilerle dolu. Derken gözüme “adam öldürmek” suçundan hüküm giymiş biri ilişiyor, meslek bölümüne inşaat yazılmış. Bizim sektörden olan bu adayı içimden bir ses çağırmamı söylüyor. Telefon açıyorum, adamın sesi, konuşması çok düzgün, görüşme gün ve saati belirliyoruz.

Görüşme zamanı Güvenlik’ten telefon geliyor. “Gönderin” diyorum. Kısa süre sonra kapı çalınıyor ve içeriye son derece düzgün giyimli, saç, sakal traşı yerinde efendi görünüşlü bir adam giriyor. Şaşırıyorum için için. Elinden doldurduğu başvuru formunu alıp oturmasını rica ediyorum.

Yaşadığım şaşkınlığı dile getiriyorum.

“Hoşgeldiniz. Açıkçası ben biraz şaşırdım ve meraklandım. Karşıma sizin görüntünüzde birinin geleceğini ummuyordum. Adam öldürmek önemli bir suç. Dinleyebilir miyim, nasıl oldu acaba?”

Aday çok sakin anlatmaya başlıyor.

“Büyük bir inşaat firmasının Rusya’daki büyük bir şantiyesinde ustabaşı olarak çalışıyordum. Ekipte Ruslar da vardı. Öğle yemeklerini beraber yiyorduk. Ruslar sürekli bize laf atarlardı, biz anlamadığımız için oralı olmazdık. Rusça öğrenmeye başladıkça dediklerini anlar olduk. Birgün yemek sırasında bir Rus beni iterek Rusça arkamdan küfretmeye başladı. Diğer Ruslar da gülüyorlardı. İlk başta duymamazlığa geldim. Ama fiziksel olarak ileri gidince döndüm ve cevap verdim. Kavga çıktı. Kavgada bana küfreden adamı bıçakladım. Kurtaramadılar. Bir süre Rusya’da cezaevinde yattım. Sonra Türkiye’ye nakil oldum. Yeni çıktım hapisten.”

Yaşadığı olay hakkında birkaç soru sorduktan sonra inşaat ustalığı üzerine konuştuk. Ben işe alabileceğim bir eski hükümlü bulduğumu düşünmeye başlamıştım. Fakat bu pozisyonu dolduracağım kişiyi fabrika müdürü ile de tanıştırmam gerekiyordu. Geldi gitti olmasın diye telefonla fabrika müdürüne ulaştım, odama davet ettim.

Görüşmemiz üçlü olarak bir süre daha devam etti ve adayı “yarın sizi sonuçtan haberdar edeceğiz” diyerek uğurladık.

Aday gittikten sonra fabrika müdürü ile aynı anda “oldu bu aday” dedik ve güldük. Ama haber vermek için ertesi günü beklemeye karar verdik … keşke beklemeseydik. 🙁

Ertesi gün yüzümde güller açarak telefonu kaldırdım ve adayı aradım. “İşe alındınız” dedim sevinçle.

“İpek hanım, ben başka bir fabrikada çalışmak üzere anlaştım”.

Dondum kaldım. Hemen toparlanıp “Ne zaman anlaştınız, hangi firma …?” gibi sorular sordumsa da, işe yaramadı. Gittiği fabrika İzmit’in en büyüklerindendi.

Başka bir İK’cı bu cevheri keşfetmiş ve benden önce davranmıştı.

Yıllar geçti olayın üstünden, birçok adayı bu şekilde son dakikada başkasına kaptırdım ama bir bu “paylaşılamayan katil’ adayı unutamadım desem yalan olmaz.

İşte size bir kıt insan kaynağı hikayesi …

İnsan kaynaklarına mizah gerek – Dört

smile

PATRON KİM?

Patron personel toplantısında yeterince saygı görmediği üzerine şikayet eder.

Ertesi gün yanında bir tabela ile gelir:

“Ben Patronum!”

Daha sonra bu tabelayı kapısına asar.

O gün öğle yemeğinden döndüğünde kapıya astığı tabelanın altına tutturulmuş bir not bulur:

“Eşiniz aradı, tabelasını geri istiyormuş!”

*

KONUŞMA

Büyük bir şirketin CEO’su bir kongrede konuşma yapacaktır. O da bir çalışanından kendisine 20 dakikalık bir konuşma hazırlamasını ister. Birkaç gün sonra CEO kongreden döner, öfkelidir.

“Bana bir saatlik konuşma yazmanın altındaki düşünce neydi?” der anlamak istercesine. “Dinleyicilerin yarısı konuşma bitmeden salondan çıkıp gitti”

Çalışan şaşırır. “Ben size yirmi dakikalık bir konuşma yazdım” der ve ekler “Sizin istediğiniz gibi konuşmanın yanında iki kopyasını daha verdim.”

*

TEST

Temel bir mühendislik pozisyonu için Karadenizli bir işverende işe başvurur. Mülakatlar sonunda finale Temel’le beraber aynı niteliklere sahip bir aday daha kalır. Bölüm müdürü adaylara on soruluk bir sınav yapılacağını söyler.

Test sonunda her iki adayın da bir soruyu yapamadığı ortaya çıkar. Müdürü Temel’in yanına gider, elini sıkar ve “İlginiz için teşekkürler, diğer adayla çalışmaya karar verdik der”.

Temel: “Neden sonuç böyle oldu? İkimizde dokuz soruya doğru cevap verdik. Ben Karadeniz’liyim, işi benim almam gerekir!”

Müdür: “Biz kararımızı doğru cevaplar değil, yanlış cevap üzerinden verdik.”

Temel: “O zaman nasıl bir yanlış cevap diğerinden daha iyi olabilir ki?”

Müdür: Basit. “Diğer aday 5. soruya “bilmiyorum” yazmıştı, siz “ben de” …”

😀

Görev tanımı nasıl yapılır?

görev
“Bazen dünyadaki en kötü işe sahip olduğumu düşünüyorum! … ‘Ya..doğru!’

Kaynağım İnsan’a Google üzerinden gelen ziyaretçilerden biri şöyle yazmış: görev tanımı nasıl yapılır?

Bilemiyorum tekrar bloga gelir mi aynı ziyaretçi ama ben yine de sorusuna hemen kısaca cevap vereyim istedim.

Görev tanımını yapacağınız pozisyonda çalışan kişi veya pozisyon yeni açılmış ise o pozisyonu açan yöneticiyi karşınıza alırsınız. Biz örnek olarak pozisyonda çalışan bir kişinin bulunduğunu düşünelim. Pozisyonumuz ise Satış Uzmanı olsun.

Pozisyonu dolduran kişiye 5N 1K kuralını uygularız aynen mülakatlarda olduğu gibi; ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden ve kim sorularını yöneltiriz.

Satış uzmanı örnek görev 1: Bölüm Yıllık Satış Bütçesinin hazırlanabilmesi için, her yıl sonu Aralık ayı itibariyle, gelecek yıla ait Bireysel Yıllık Satış Bütçesinin, sorumlu olunan bayilerden alınan gelecek yıla ait satış öngörüleri değerlendirilerek, SAP üzerinde oluşturulması, bölüm müdürünü onayına sunulması ve gerekli durumlarda revizyon işlemlerinin yapılması

Şimdi yukarıdaki görevi inceleyelim.

Satış uzmanı satışından sorumlu olduğu ürün grubunun neyini oluşturmaktadır? …. Bireysel Yıllık Satış Bütçesini

Satış uzmanı Bireysel Yıllık Satış Bütçesini neden oluşturmaktadır ? …. Bölüm Yıllık Satış Bütçesinin hazırlanabilmesi için

Satış uzmanı bütçesini ne zaman oluşturmaktadır? ….. Her yıl Aralık ayı itibariyle

Satış uzmanı bütçesini nasıl oluşturmaktadır? ….. Sorumlu olduğu bayilerden aldığı öngörüleri değerlendirerek

Satış uzmanı bütçesini nerede oluşturmaktadır?  … SAP üzerinde

Satış uzmanı bütçesini onaylanması için kime vermektedir? …. Bölüm müdürüne

Yukarıda bahsi geçen satış uzmanının bu detaylandırılmış görevi şöyle de yazılabilirdi : “Bireysel Yıllık Satış Bütçesinin oluşturulması”. Bu tanım da yanlış değildir ama eğer işe yeni başlayan bir kişi bu görev tanımının altındaki detaylar hakkında bir şekilde bilgilendirilmezse, neyi, ne zaman, nasıl, nerede, neden, kime yönelik yapacağı sadece sözlü aktarılırsa, uzun vadede bu kurumsal iş akışlarında karmaşıklıklara, yanlışlıklara neden olabilir. Özellikle çapraz bölümlerle yürütülen işlerde diğer bölümlerle olan iş bağlantılarının net kurulması işlerin düzgün yürümesi bakımından çok önemlidir.

Satız uzmanı örnek 2:  Nakit akışına yansımaları nedeniyle tahsilat gecikme ve değişme tarihleri üzerine Mali İşler bölümünün acilen yazılı haberdar edilmesi

Ne haberdar edilecek? …… Geciken tahsilat ve değişme tarihi

Ne zaman haber veirlecek? …. acilen

Nasıl/nerede haberdar edilecek? ….. yazılı olarak

Kime haber verilecak? …… Mali İşler bölümüne

Neden haber verilece? …… nakit akışına yansıması nedeniyle

Görüldüğü gibi satış uzmanın Mali İşler bölümü ile olan alışverişi diğer bölümün işlerinin aksamaması amacıyla çok net kurulmuştur. Eğer buradaki zaman detayı “acilen” ibaresini kaldırırsak, bildirim süresi satış uzmanın keyfiyetine kalacaktır ve bu da diğer bölümü mağdur edebilecektir.

Kısacası bir insan kaynakları uzmanı görev tanımı yaparken pozisyondaki kişiye değil, iş akış sürecine odaklanmalı ve yapılan işi 5N 1K kuralı çerçevesinde incelemeli ve görev tanımlarını yazılı oluşturmalı ve en an yılda bir defa tanımları revize etmelidir.

İş analizi ve iş değerlendirmesi ise görev tanımından çok farklı bir incelemelerdir. Onlar da başka yazılarımın konusu olsun. 🙂


ResuWe; bedava özgeçmiş kontrol edilir !

Free Resume Creator - ResuWe.com_1255545995979

Bana iş arayan adaylardan gelen en büyük insan kaynakları destek talebi özgeçmiş yazımı üzerine oluyor. Bu sadece bizim ülkemize özgü bir ihtiyaç da değil üstelik. Bütün dünyadaki iş arayanların en zorlandıkları, emin olamadıkları konulardan biridir özgeçmişlerinin yeterli, iyi hazırlanmış olup olmadığı.

Eee, batılı hissetmiş bu boş pazarı ve hemen dolduracak web sitesi projesini geliştirmiş;

İşte size ResuWe !

En kısa şekilde anlatmak gerekirse ResuWe kullanıcılarının siteye yükledikleri ingilizce özgeçmişlerini şekilsel olarak yenileyerek, kabul gören özgeçmiş yazma teknikleri çerçevesinde onu optimize etmelerini sağlıyor.

ResuWe’de kullanılan teknoloji kullanıcının siteye yüklediği özgeçmişdeki ana unsurları tanımlıyor ve ardından da hemen hemen hiç yeni bilgi girişi yapmadan özgeçmişi basit ve hızlı şekilde yeniden yapılandırıyor.

ResuWe’nin kurucu ortaklarından Jeff Schwartzman “Biz bu siteyi bir işe alımcının özgeçmişe bakış perspektifi ile sektörde geçen yirmi beş yıllık tecrübemizi birleştirerek yaptık” diyor ve ekliyor “Biz işsizlikle insanlara kendilerini en doğru nasıl konumlandıracaklarını göstererek mücadele ediyoruz. Biz işverenin ve işe alımcıların ne düşündüğünü biliyoruz”

Schwartzman ve diğer kurucu ortak Dan Boersma uzun sürelerini özgeçmişlerde neyin işe yarayıp, neyin yaramadığını anlamak için harcamışlar. Çıkardıkları sonuçları da ResuWe’de uygulamaya çevirip iş arayanlara özgeçmişlerini firmaların ve işe alımcıların tercih ettikleri standartlar çerçevesinde yeniden şekillendirmelermenin yolunu göstemişler.

ResuWe’nin bir başka marifeti ise kullanıcılarına kişisel markalarını sosyal medya ve blogları ile nasıl entegre edebileceklerini göstermesi. Site ayrıca kullanıcılarına gizlilik ayarlarını kullanarak özgeçmişlerini kısaltma imkanı da veriyor.

Sitenin gelecekte devreye sokmayı planladığı hizmetler de ilgi çekici. Bunlar arasında kullanıcılarına site üzerinden iş aramak, özgeçmişlerine önyazı yazmak üzerine ipuçları sunmak ve gerekli yüklemeden sonra mülakata giderken yolda dinleyebilecekleri postcastlar yapmak bulunuyor.

Tabii ki site A.B.D. insan kaynakları standartlarına göre hizmet veriyor. Ama böyle bir tecrübeyi yaşamak hiç de fena olmaz. Kimbilir beklenmedik şekilde işe bile yarayabilir. Bizde özgeçmiş standarlarının ne olduğu pek de net değil çünkü.

Sitedeki örnek kullanıcı profilinde (example profile) Bill Clinton kullanılmış. Kayıt işlemine önce CV’nizi yükleyerek başlıyorsunuz, sonra isim soyad girişinizi yapıyorsunuz. Ardından hemen karşınıza özgeçmiş bilgileriniz gelmeye başlıyor. Tavsiyem iki sayfayı aşan özgeçmişlerinizi yüklemeden önce kısaltın çünkü site zaten özgeçimişi bir, en fazla iki sayfaya düşürüyor. Bilgi kontrolünüz bittiğinde özgeçmiş formatınızı ve yazı fontunuzu seçiyorsunuz.

Belki yakında ülkemizde de bizim ‘saptanabilen’ standartlarımız üzerinden böyle hizmetler veren bir site açılır. Hatta böyle bir site bizim özgeçmiş yazımımızı bile standardize edebilir. Fena da olmaz doğrusu, değil mi? 😉

Mülakatta ana soru sorma tekniği nedir?

interviewMülakatı yapan insan kaynakları uzmanının aslında genel soru anahtarı çok basittir.

Şöyle ki;

İş bilen insan kaynakları uzmanı adayın geçmişine dair bilgilere ulaşırken özellikle açık uçlu sorular sorar, yani 5N, 1K kuralını uygular : Ne, nerede, nasıl, ne zaman, neden, kim?

Örnek;

Aday başarıyla yürüttüğü bir projeden bahsetmektedir…

Soru: Bu proje ne ile ilgiliydi, amacı neydi?
cevap:… (gelen cevapla kişinin iş bilgisine ulaşırsınız, ve birçok ara sorular yöneltebilirsiniz)

Soru: Proje süreci nerede(nerelerde) yürütüldü? (proje il çapı, ülke çağı, dünya çapında yürütülmüş olabilir, örneğin bankacılık ile ilgili projeler)
cevap:… (adayın mobilitesi, projenin çapı, yapılandırılması hakkında bilgi edinebilir, birçok ara soru sorabilirsiniz)

Soru: Bu projeyi ne zaman yaptınız tam olarak ?
cevap: … (projenin kariyerinin hangi döneminde yaptığını, ne kadar sürmesi öngörüldüğü ve ne kadar da bittiğini öğrenebilirsiniz)

Soru: Proje sürecini nasıl yürüttüğünüz?
cevap:.. (analitik düşünce yapısını analiz edebileceğiniz birçok ara soru üretebilisiniz)

Soru: Bu projeye neden ihtiyaç duyuldu?
cevap :… (Bu soru büyülüdür. Sizi her istediğiniz yere ulaştırabilir. Deneyimli insan kaynakları uzmanlarının favori sorusudur.)

Soru: Projede kimlerle çalıştınız, kimlere raporladınız?
cevap: … (adayın ekibini, amirlerini, ilişkilerini, yaşadığı problemleri üreteceğiniz ara sorular çok rahat irdeleyebilirsiniz.)

5N 1K kuralında özellikle ‘neden ve nasıl’ soruları adayın rahatlayarak açıldığı, hatta dertleşmeye başladığı sorulardır. Çünkü aday bir başkası tarafından ilgi görmektedir. Onun bakış açısı, yöntemleri, düşünceleri önplandadır.Tecrübeli bir insan kaynakları uzmanı bu gevşeme periyodunu asla kaçırmaz, isteği her türlü bilgiye ulaşabilir.

Birçok yerde yeni yetişen insan kaynakları profesyonellerine adaya kapalı sorular, yani sadece “evet” veya “hayır” cevapları verebileceği sorular sorulmaması gerektiği söylenir. Oysa ki bu soruların sorulmasının teknik olarak bir nedeni vardır. Adaylar özellikle ‘neden ve nasıl” sorularına cevap verirken konuyu dağıtabilir, insan kaynaklarının istediği yönden uzaklaşabilir. Bu dağılmayı, uzaklaşmayı engellemek üzere insan kaynakları uzmanı bir kapalı soru ile adayın kibarca sözünü keser. Lafı toparlar ve istediği tarafa yönlendirebilir.

Örnek:

Aday başarı ile yürüttüğü projesinde yaşadığı bir problemi gereğinden fazla anlatmıştır.

Soru: Bu problemin giderilmesinden sonra sonuca ulaşmanız kolaylaştı mı?
cevap: evet / hayır

Kısacası mülakata hazırlanırken geçmişinizi 5N 1K kuralı çerçevesinde kurgulayın, evde bir parça antreman yapın. Bakın görüşmeniz daha rahat geçecek

İyi mülakatlar…

🙂

Kaynağım İnsan Soru / Cevap Sayfası Açıldı !

Soru – Cevap « Kaynağım İnsan_1255414448127

İnsan kaynakları uygulamaları hakkındaki her türlü sorunuzu yöneltebileceğiniz “Kaynağım İnsan Soru / Cevap” sayfası bugün açıldı.

Soru sorabilmek için soru sahiplerini biraz zahmete girmesi ve bloga kayıt olması gerekiyor. Bunun iki nedeni var. Birincisi gereksiz veya spam soruları engellemek, ikincisi blog takipçisini sorusuna sahip çıkması için biraz çalıştırmak. İnsan bir parça ekstra efor harcamadığı hiçbirşeyi doğru düzgün sahiplenmiyor, hatırlamıyor; no pain, no gain.

Yöneltilecek sorularda soru sahiplerinden özellikle istediğim bana personel özlük işlemlerine yönelik merak ettiklerini iletmemeleri. Uzmanlık alanım personel işlemleri olmadığı için iş ve sosyal güvenlik hukuku hakkındaki bilgim ve tecrübem hiçbir zaman biifiil özlük işlemi, bordrolama yapan profesyoneller kadar olamaz.

Bu hassas konu dışında bana blogun sağ sütunundaki “Kategoriler“de yer alan bütün başlıklar hakkında istediğiniz soruyu iletebilirsiniz.

Şimdiden sorularınız için teşekkür ederim.

Bekliyorum.

🙂

Sorular & Cevaplar

Bu bölüm İnsan Kaynakları Uygulamaları’na* dair bütün öğrenmek istediklerinizi sorabilmeniz için hazırlanmıştır. Sorunuzun cevaplandırılabilmesi için lütfen aşağıdaki adımları izleyiniz.

1. Soru sorabilmek için önce bloga kayıt olmanız gerekmektedir.
2. Kayıt işlemleri tamamlandıktan sonra lütfen sorunuzu yazınız.
3. Sorunuz onay aşamasını geçtikten sonra en kısa sürede cevaplanarak “Soru/Cevap” sayfasında yayınlanacaktır.
4. Eğer sorunuzun yayınlanmasını istemiyorsanız lütfen bunu gönderiminizde belirtiniz.

Bugüne kadar sorulmuş soru ve verilen cevaplara “Soru Sor” butonuna tıklayarak ulaşabilirsiniz.

*İş ilanı, özgeçmiş hazırlamak, mülakat, işe alım, oryantasyon, görev tanımları, performans değerlendirme, eğitim, kariyer yönetimi, yetkinlikler, ücret ve sosyal haklar, ödüllendirme, motivasyon, İK politika ve stratejileri, İK etiği, İK çeşitliliği, mobbing, mobilite, organizayonel gelişim, hiyerarşik ilişkiler, kurumsal kültür
Önemli not: Lütfen personel özlük işlemlerine dair sorular iletmeyiniz.

‘Gizli ilan’ neyi gizlemez?

gizli ilan

Gizli ilan …

İsmi bile insanın bir kaşının kalkmasına, bazı olumsuz düşüncelere yönelmesine neden oluyor.

Peki bir firma neden ‘gizli’ ilan vermek yoluna gider? Gizli ilan vermenin sadece nedenlerini yazmak aslında içinde sonuçlarını da barındıran ilişkiyi hemen ortaya çıkartacaktır.

1. Firma muhtemelen halen dolu olan bir pozisyon için alternatifler yaratmaya çalışmaktadır.

Söz konusu pozisyonu dolduran kişiden memnuniyetsizlik veya o kişinin terfi ettirilecek olmasından dolayı oluşacak boşluk için arayış vardır. Sonuçta şirketin geleceği ile planlanan gelişimden şirket çalışanlarının haberdar olması istenmemektedir.

Böyle durumlar öncelikle orta ve üst kademe yöneticilerin hareketliliğinde çok yaşanır. Ancak özellikle üst seviyede pozisyonlar için bir şirketin ilan yolu ile arama yapmak yerine, süreci bir danışman firmaya paslaması daha yerindedir. Evet, bu bir maliyet getirir firmaya ancak elde edilecek sonuçlar şirketin kendi kendine aramasına kıyasla çok daha verimli olacaktır. Danışmanların arayışta olan firmanın tek başına ulaşamayacağı zenginlikte bir insan kaynağı portföyü vardır.

2. İlanı veren küçük bir firmadır.

Firma muhtemelen önceki verdiği ilan tecrübelerine dayanarak ismini gizleyi tercih etmiştir çünkü adaylar bu küçük firmada çalışmak için çok da hevesli değildir, arayışta olunan pozisyonlar için yeterli özgeçmiş toplanamıştır. İş arayanların psikolojisi bu aşamada incelemeye değerdir. İş arayanlar ismini vermiş küçük bir firmaya başvurmamakta ama “sektörünün öncüsü”, “sektörünün lideri” gibi tanımsız ibarelere rahatça itibar edebilmektedirler.

Diğer taraftan eğer firmalar sadece özgeçmiş toplayabilmek için aslında sahip olmadıkları “öncü, lider” gibi sıfatları kullanıyorlarsa, bu ilanlar da ciddi boyutta adayı yanıltma, yanlış yönlendirme çabasından da sözedilebilir.

3. Firma sektörel rakiplerinin işgücü arayışından haberdar olmasını istemez.

Bazı sektörlerde belirli nitelikteki insan kaynağı kıttır. Sonuç olarak firmalar bu kıt kaynağa ulaşabilmek için ciddi rekabet içine girerler. Rekabet kimi zaman firmaları birbirinden çalışan transferine kadar götürür. Ancak ben yine belirttiğim nitelikteki insan kaynağı arayışında oursourcinge ( dış kaynak kullanımı) başvurulmasını tercih ederim. İK Danışmanlık hizmeti gereksiz gerginlikler yaşamanın önüne geçmekteki en kesin ve sağlıklı yoldur.

4. Firmanın iş ilanındaki amaçları olumsuz niteliktedir. İlan negatif amaç için bir kılıf olarak kullanılmaktadır. DİKKAT !

Bu durum maalesef yaşanabilmektedir. Geçen günlerde Frienfeed’de bu konu üzerine Eren Kumcuoğlu’nun açtığı tartışmada yorumculardan biri “bir arkadaşının gittiği gizli ilan görüşmesinde eskortluk teklifi aldığını” yazmıştı. Bu örnek negatif amacı net şekilde özetliyor diye düşünüyorum.

5. Firmada iş ilanını veren kişi insan kaynakları üzerine ehil değildir.

İş ilanını veren kişinin insan kaynakları bilgi ve tecrübesi fazla değildir, bu konuda firmasını doğru yönlendirememiştir.Veya ilanı veren kişi insan kaynakları uygulamaları ile fazla da bilgisi olmayan patron, üst yönetici, muhasebeci veya personelcidir.

Özellikle “giriş” seviyede ve sekreterya, ofis elemanlığı gibi memuriyet ağırlıklı pozisyonlar için verilen gizli ilanlara adayların başvurmadan önce üç, dört defa düşünmelerini tavsiye ederim.

6. İK Etiğine aykırı şekilde kendi çalışanlarının sadakatini denemek mamaçlı gizli ilan verenler maalesef olabilmektedir.

İnsan kaynakları süreçleri öncelikli şirket için ilişkilerde “güven” temeline üzerine kurulur. Ancak kimi İK bölümleri veya üst yöneticiler sadece kendi çalışanlarının sadakatlarını denemek amaçlı bu tip gizli ilanlar verebilmektedirler. Ancak böyle bir uygulama insan kaynakları etiğine aykırıdır. İnsan kaynakları bölümleri kendi varoluş nedenleri ile çelişmiş olurlar. İk bölümlerinin amacı insan kazanmaktır, çalışan atmak üzere fikirler üretmek değildir.

Türkiye kadınsız gelişebilir mi?

fft16_mf263582Dün yayınlanan Radikal gazetesinde bir haber dikkatimi çekti: “Türkiye kadınsız ‘gelişiyor‘ .

Özetle haber Türkiye’nin BM Kalkınma Programı’nın (UNDP) yıllık ‘İnsani Gelişme Endeksi’ raporunda bu yıl üç sıra geriliyerek 79’culuğa indiğini, ‘Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi’ verilerine göre ise Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de gerisinde, 1o9 ülke arasında 101. olduğunu yazıyor.

Bu sonuçlar elbet bir kadın olarak beni çok şaşırttı ve üzdü. Kendi kendime “nedir ki bu endeksin parametreleri?” diye sorduğumda cevabımı da haberin ilerleyen bölümlerinde aldım: Cinsiyeti güçlendirme ölçüsü kadınların siyasal ve ekonomik hayatta etkin bir rol üstlenip üstlenemediklerini gösterir. Bu ölçü, kadınların parlamentodaki sandalye sayısının; kadın yasama üyelerinin, üst düzey yetkili ve yöneticilerin; kadın profesyonel ve teknik çalışanların oranını ve ekonomik bağımsızlığın bir göstergesi olarak kazanılan gelirdeki cinsiyete bağlı eşitsizliği ölçümler.

Kendime veya çevreme baktığımda bizler hayatları, tercihleri, kariyerleri üzerinde söz sahibi olan kadınlarız. Ama biz bu ülkenin yüzde kaçıyız? Belki %3, belki %5. Türkiye’de yaşayan kadınlar olarak bizleri ilgilendiren verilerin olumsuzluk boyutunu haberin ilerleyen bölümlerinde KADER Başkanı Avukat Hülya Gülbahar aktarıyor: “Türkiye’nin 81 ilinden 39 il genel meclisinde bir tek kadın üye yok. Türkiye’nin yarısında iller kadınsız meclislerce yönetiliyor.”

Sergilediğimiz tablo bu kadar kötü iken ‘ne yapabiliriz?’ diye düşünüyorum.

Aklıma gelen tek çözüm ‘eğitim’ oluyor.

Ancak eğitim yeter mi?

Hayır, eğitimli bunca kadın varken neden hiçbirimiz bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olabilmek adına çaba harcamıyoruz?

Yoksa biz gerçekten apolitik bir duruş sergileyip rahatımızı mı seçiyoruz?

Söylemini duymaya bile tahammülümüz yokken, bilinçaltımızda “erkek hakim bir toplumda” yaşamayı mı seviyoruz?

Yeterince mücadeleci değil miyiz?

‘Başarılı erkeğin arkasındaki kadın’ profilimi mi daha çok hoşumuza gidiyor?

Sanmayın ki bu sorulara cevap yazacağım, yazamam çünkü ben de kendi kendimi sorguluyorum. Hatanın ana kaynağını bulmaya çalışıyorum.

Türkiye kadınsız gelişemez ama ilk başta bunun bilincine kadınlar varmalıdır. Kadınlar yasalarla elde ettikleri hakları hayata geçirebilmelidir.

Ama bir ülkenin başbakanı her kadına üç çocuk doğrumasını tembihlerken uluslararası endesklerde de kendimizi nasıl üst sıralara taşıyabileceğimizi de çözemiyorum ! Kanımca uluslararası endeskler bir yana, başbakanımıza göre kadının Türkiye’nin gelişmesindeki katkısı sadece üreme sayısı ile paralel ilerliyor.

Ey kadınlar, büyük bir paradoks içindeyiz, farkında mısınız?