Bana Bahaneni Söyle, Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim !

excuseOBEY Yönetim Danışmanlığın sahibi, sevgili eski patronum yönetim danışmanı Oktay Bora Yağız’dan öğrendiğim ve sonrasında kendi yorumumu da katarak sıklıkla kullandığım bir söz vardır :

Bir insanın kalitesi ile ürettiği bahanelerin sayısı ters orantılıdır

Kaynağım İnsan’ı açtığımdan beri ilk defa 12 Şubat 2010 tarihinde yazı girmedim bloga. İsterseniz size hemen beş tane bahane sıralayabilirim;

1. Türk Telekom’dan internet bağlantım yoktu, bloguma ulaşamadım.

2. İşim çoktu, zaman bulamadım, yazamadım.

3. Kendimi iyi hissetmiyordum, yazamadım.

4. Konu bulamadım, yazamadım.

5. Blog çalışmıyordu ( ! – ne demekse … ama siz nereden bileceksiniz, belki doğrudur dediğim)

İnsan bahane üretme yoluna bir defa girmeyecek olsun, isterseniz “elektrik kesikti”ye kadar bahane kalitenizi de sıfırlayabilirsiniz. Ama ne demiş büyüklerimiz “haticeye değil, neticeye bakacaksın“. Neticede isterse dünya ortadan çatlamış olsun yazılmamış bir yazı var. Kaynağım İnsan için koyduğum “Her gün bir yazı yazmak” hedefini 2010 yılında ilk kırışım. İlk ve son olsun! …

Aslında bahane üretmek bir alışkanlıktır, kötü bir alışkanlık. Çıkış noktası ise tembelliktir.

Benimle yeni çalışmaya başlayan iş arkadaşlarıma ilk bahane üretimlerinde derhal yukarıdaki sözü gülerek tekrarlar, kibarca uyarımı yaparım. Eh, kötü alışkanlıklara uğraşamayacak kadar değerlidir zaman, meydanı boş bırakmamak lazım 😀

Dr. Ebru Baranseli

Dünyanın en iyi mesleği

Sevgili İpek Aral Kişioğlu mesleğimle ilgili yazmamı teklif ettiğinde hemen kabul ettim. Yaptığım işle ilgili yazmayı da konuşmayı da çok seviyorum çünkü. Mesleklerin tıpkı ellerimiz, gözlerimiz gibi birer organ olduklarını düşünüyorum. Bu organ; bireylerin kişisel tercihlerini, karakter özelliklerini, davranış biçimlerini, yaşam alışkanlıklarını ve hayata karşı duruşlarını yansıtma, kendilerini ifade etme aracıdır. Elbette herkes için doğru aracı/organı bulmak her zaman çok kolay olmayacaktır. Kimi zaman bilinçli/şanslı tercihler, kimi zamansa tesadüfler bu konuda belirleyicidir.

Benim kariyerimi ise farkına varıp değerlendirebildiğim dönüm noktaları belirledi diyebilirim. Yaz aylarında İstanbul’da sürekli gittiğim bir sanatevine ziyarete gelen grafik tasarım hocasının, yaptığım işleri görüp “neden grafik tasarım okumadığımı” sorması dönüm noktalarından biriydi. Grafik tasarımla ilgileniyordum elbette, tarihini okuyordum, hobi olarak yaptığım işlerde grafik anlatım dili ile kendimi ifade etmek fikrinden hoşlanıyordum ancak “meslek” olarak edinmeyi düşünmemiştim. Orta öğretimde matematik bölümünden mezun olduğumdan üniversite tercihlerimde de ilgili bir bölümü tercih edip, üniversite öğrenimine başlamıştım bile. Ancak bu sorudan sonra gözlerimi kapatıp 4 yıl sonrasını hayal ettiğimde kendimi hiç de “orada” göremediğimi farkettim. Ve grafik tasarım okumaya karar verdim. Bir yıllık zorlu bir çalışmanın -bir yandan okuduğum bölümün hayli yoğun ders programını aksatmamaya çalışırken bir yandan da grafik tasarım yetenek sınavlarına hazırlanıyordum- sonunda istediğim bölümde okumaya başladım. Okul sırasında mecburi staj için gittiğim reklam ajansı staj sonunda yarı- zamanlı iş teklif ettiğinde düşünmeden kabul ettim. Yarı-zamanlı çalışma hayatım farklı reklam ajanslarında mezuniyetime kadar sürdü. Yaptığım işi çok sevdiğim için okulla birlikte yürüyen yoğun tempolu iş hayatını zor -gerçekten zor- olduğu kadar zevkli de buluyordum. Bu tecrübe öğrenim hayatımın çok önemli bir parçasını oluşturdu. Öğrenmek istediğim her şeyi sorabileceğim, sorularımı bıkıp usanmadan yanıtlayan çok sevdiğim bir arkadaşımı bu sayede tanıdım. Onun motivasyonu ve desteğiyle mezuniyet projemde o zamana kadar Türkiye’de örneği henüz çok olmayan bir proje yapmaya cesaret edebildim. Mezun olduktan sonra yine reklam ajanslarında tam zamanlı grafik tasarımcı ve sanat yönetmeni olarak çalışmaya devam ettim. Eş zamanlı olarak yayınevleri için kitap kapakları tasarlıyor, yanı sıra serbest (freelance) olarak etkileşimli projeler tasarlamayı özellikle tercih ediyordum. Yeni medyayı ve grafik tasarıma olan etkilerini heyecanla izliyordum.

Kariyerimin ikinci dönüm noktası bu dönemdeki bir iş seyahati sırasında gerçekleşti. Projenin fotoğraf çekimleri için Eskişehir’e gitmiştim. İlk kez gittiğim bu şehirde Anadolu Üniversitesi’nin Yunus Emre Kampusünde bir gece yürüyüşü yaparken tesadüfen farkettiğim Yüksek Lisans ilanına başvurmaya karar verdim. Bu sayede sürekli kendimi geliştirme, okuma, yazma ve öğrendiklerimi paylaşma olanağı bulacaktım. Bu karar akademik kariyerimin başlangıcı oldu. Derslere girmek, öğrencilerle birlikte olmaksa kendimi geliştirmek için başka bir fırsattı ki ben bunu “taze beyinlerle” beslenmek olarak adlandırıyorum. Benim kadar bu işi seven, öğrenmek isteyen her öğrenciden yepyeni şeyler öğreniyorum.  Dersler sırasında anlattığım, paylaştığım bir bilginin öğrencilerin -hepsinin olmasa bile- gözlerinde yarattığı ışığı görmek paha biçilmez. Diğer yandan onların geliştirdiği her yeni fikir beni beslemekte, derslerimin içeriğini organik olarak değiştirmekte, yepyeni projeler üretmeme neden olmakta. Ekonomik olarak çok da zekice bir karar olmadığını bildiğim halde bu dönüm noktasından hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Bunda elbette üniversitenin kurumsal olarak teknolojik gelişmelere olan yakın duruşunun etkisi büyük. Grafik tasarım gibi iletişim teknolojileriyle beslenen bir alanda ancak bu tavır sayesinde gelişmeye devam edebilirsiniz.

Bilgisayar ve internet teknolojilerinin, bilgi ağlarının günlük yaşamın bir parçası haline gelmesi günlük hayatın ta kendisiyle ilgili olan grafik tasarım disiplinini de her geçen saniye değişmekte ve dönüşmektedir, o kadar ki bilgisayar destekli grafik tasarımın ve sayısal iletişimin öncülerinden April Greiman bu etkinin sonucu olarak grafik tasarımın artık yeni bir adla anılması gerektiğini düşünmektedir. Geçmişte iki boyutlu, durağan görseller tasarlamakla sorumlu grafik tasarımcılar artık melez bir medya için tasarım yapmaktalar. Grafik tasarım zaman-hareket ve ses gibi enstrumanların da katılmasıyla dört boyutlu ve akışkan özellik kazanmıştır. Chris Pullman’ın tanımlamasıyla; grafik tasarımcı, kompozisyonla değil, kareografi ile uğraşır. Amaç; güzel bir kare yakalamanın ötesinde; zaman, hareket ve sesin işin içine girmesiyle, tipografinin, sözlerin, sesin ve görsellerin birbirleriyle aralarındaki ilişkinin nasıl değiştiğini iyi anlamaktır. Bu değişim ve dönüşümü anlayıp yapılan işe yansıtmanın tek yolu ise sürekli güncellenebilmektir. Ki benim için işin eğlenceli kısmını bu başlık oluşturuyor.

Akademik kariyerin getirilerinden biri çalıştığım, araştırdığım alanda ulusal ve/veya uluslararası platformda projeler geliştirme ve farklı partnerlerle uygulama imkanı sunmasıdır. Bu araştırmaların, projelerin sonuçlarını öğrencilerle paylaşarak pratiğe geçirmek ise bir diğer heyecan verici uzantısı. Bir yandan öğrenirken diğer yandan uygulamak ve sonuçlarını gözlemek bence kendini geliştirmenin ve güncellemenin en iyi yolu. Bu nedenle her dönem verdiğim derslerin – Grafik Bölümünde Grafik Desen, Web Tasarımı ve İnteraktif Grafik Tasarım, İletişim Bilimleri Fakültesi, Sinema- Televizyon Bölümünde Video-Grafi dersi- içeriklerini güncelliyorum. Her dersin temelini kavramsal tasarım ve fikir eskizleri oluşturuyor. Öğrencilerin farklı medyaya proje üretmelerine olanak verecek, internet teknolojilerini, bilgi ağları ve yapılarını tanımalarını ve aktif olarak kullanmalarını sağlayacak projelere önem veriyorum.

Sayısal tasarımın en heyecan verici göstergelerinden biri olan yeni melez meslekler, yeni uzmanlık alanları, beceri ve disiplinlerarası iş birliği yaratmaktadır. Günümüzde grafik tasarımcılar, bilgisayar teknolojilerinin ve sayısal sistemlerin sağladığı olanaklarla geçmişte olduğu gibi, tek başılarına çalışmayı tercih edebilirler. Diğer yandan başka tasarım alanlarından tasarımcılar, yazılımcılar, elekronik medya pazarlama uzmanları, mimarlar, mühendisler, müzisyenler ve hatta doktorlarla uyum içinde çalışacağı projelerde de yer alabilirler. Yeni çağın oyuncakları enerjisinin ve entellektüel doyumunun kaynağı başkalarına ait problemleri çözmek olan grafik tasarımcılara daha iyi fikir bulmak, daha stratejik düşünmek için zaman kazandırmıştır. Kendi adıma bu zamanı mümkün olduğunca birbirinden bağımsız alanlarda projeler üreterek değerlendirmeye ve yansımalarını öğrencilerimle paylaşabileceğim ders içeriklerine dönüştürmeye çalışarak değerlendiriyorum. Aktif bir internet kullanıcısı olduğumdan kendimi bir netdaş olarak niteliyorum. Bir netdaş olarak da internet kullanıcılarının haklarını, internetin hayatımıza getirdiği özgürlük ve demokrasi anlayışını savunmak gerektiğini düşünüyorum. İnternet sansürüne karşıyım bu da beni Sansüre Sansür aktivistlerinden biri yapıyor. Yaşadığım zamandan ve yaptığım işten çok memnunum. Mesleğimin benim için doğru bir “organ” olduğuna inanıyorum. Bu nedenle de dünyanın en iyi mesleğine sahip olduğumu düşünüyorum. Herkesin doğru organlara sahip olması dileklerimle yazımı çok sevdiğim bir alıntıyla sonlandırıyorum.

“Grafik Tasarım ölmüştür. Süper-hızlı çipli bilgisayarlar, gigabaytlarla aşırı yükleme ve fire-wire denen şeyler tarafından öldürülmüştür. Endişelenmeyin. Bugün artık önemli olan sonuçlandırmak, karakterleri düzenlemek ya da kadraj almak değil. Fikir, malikanenin lordu, kabilenin şefidir. Bir “grafik tasarımcı” bir film yapmak isteyebilir, bir mektup göndermek, hatta el çantası formunda bir lazer heykel  apmak isteyebilir. Peki, öyle olsun! Gerçek eğlence şimdi başlıyor…” Kessels Kramer Amsterdam.

Dr. Ebru Baranseli

Anadolu Üniversitesi

Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü; Öğr. Gör.

Anadolu Üniversitesi Televizyonu; Sanat Yönetmeni

Anadolu Üniversitesi Grafik Tasarım Ofisi; Yaratıcı Yönetmen

Vaka Çalışmalarına Ulaşmak

case study

Eğer sizde benim gibi iş konuları hakkında vaka çalışmalaları okumaktan hoşlanıyor ve vaka çalışmalarında ilham alıyorsanız harika bir site önerim olacak: Case Studies And Management Resources

Site hintliler tarafından yapılmış ve ufak bir ücret karşılı (300 rupi = 10 TL), farklı konu başlıkları altındaki yüzlerce sektör, firma bazlı kısa veya uzun vaka çalışmalarına ulaşabilme imkanı sağlıyor. (adet üzerinden fiyatlandırma). İsteyenler vaka çalışmaları dışında da birçok dokümana, rapora veya kitaba ister pdf, ister basılı kopya (hardcopy) olarak bedelini ödeyerek sahip olabiliyorlar.

Genel olarak baktığımızda vaka çalışmaları İnsan Kaynakları Yönetimi, İş Ahlakı, Ekonomi, Finans, İnovasyon, Sigorta, Bilişim, Pazarlama, Operasyon, Proje Yönetimi, Kurumsal Yönetim, İş Çevresi, Risk Yönetimi başlıkları altında toplanıyor. İlgilendiğiniz bir vakanın detaylı bilgisini de okuyabiliyorsunuz ve satınalmaya karar verdiğinizde ise basit birkaç işlemde sonuca gidebiliyorsunuz.

Örneğin ben İnsan Kaynakları Yönetimi vaka çalışmalarına baktığımda Sony, Microsoft, Apple, Nike, Generel Motos, Wal Mart gibi devler hakkında dokümanlara ulaşabiliyorum.

Siteyi uluslararası platforma çıkabilmek ve kurumsal iş süreçleri nasıl yürüyor inceyebilmek adına takip etmekte, kullanmakta fayda var derim 😀


İş’te Mutlu Olmak İçin;

mutluluk

Bazen bir iş arkadaşınıza “Günaydın” demek,

Bazen sabah kahvenizden aldığınız bir sıcak yudum,

Bazen bilgisayarınızın masaüstünden size gülerek bakan çocuğunuzun gözleri,

Bazen termini gelmiş bir raporun son noktasını koymak,

Bazen o en önemli projede verilen görev,

Bazen geliştirdiğiniz önerinin kabul edilmesi,

Bazen öğlen yemeğinde arkadaşlarla atılan iki üç kahkaha,

Bazen de uzun bir toplantıdan net sonuçlarla çıkmak size yetebilir.

İş hayatının özel hayatınızdan tek farkı, mutlu olmak yolunda harcadığınız emek için size para ödenmesidir. Çünkü eğer çalışmaksa sergilenen edim, iş veya özel, hayatı kategorize etmenin anlamsız olduğunu düşünenlerdenim.

Asıl cevap verilmesi gereken soru;

Siz hayatı amatörce mi, profesyonelce mi yaşıyorsunuz?

Mutlu olabilmenin getirdiği ağır sorumluluğu kaldırabiliyor, gereken emeği sarfedebiliyor musunuz?

Yoksa tembelliği seçip kronik mutsuzluğu mu tercih edenlerdensiniz?

Optimizm, pesimizm?

Düşünün …

Siz kimlerdensiniz?

Buluştrend Şubat 2010

19367_327545292836_580932836_4854945_1841280_n

Buluştrend 4. buluşması 13 Şubat 2010 Cumartesi günü.

Sevgili Ömer Ekinci bu ay bize bir sürpriz yapmış ve Buluştrend’e çok değerli bir de konuk davet etmiş; Nasuh Mahruki. Doğrusu alanında uzman kişiler ile tanışmak, söyleşme imkanı bulabilecek olmak güzel. Anlaşılıyor ki Ömer Cumartesi buluşmalarını alışganlık haline getirmek ve katılımcıların zihinlerinde artı değer yaratmak için çalışmalarına azimle devam edecek. Eh, bize de onu takip etmek kalacak. 🙂

Ben ve Yaprak 13 Şubat Cumartesi günü saat 15:00-18:00 arası Astoria Cafe Nero’da olacağız. Görüşmek dileğimizle 😀

Buluştrend Şubat 2010 Facebook Etkinlik Sayfası için tıklayınız.

Yeşil İşler

greenjobsYaşanan çevre felaketleri ve  küresel ısınma, dünya için büyük sorun oluşturmaya ve ekonomik kayıplar yaratıyor. Bununla birlikte bu zararı azaltmak ve dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için de çalışmalar yapılıyor. Kyoto Protokolü uygulamaları, yenilenebilir enerji kaynakları yatırımları, karbon vergisi, çevre bilinci oluşturma çabaları bunlardan bazıları. Bu çabalar ise yeni iş çeşitleri ve çok sayıda yeni meslek ortaya çıkarıyor. İşte yeşil işler bu şekilde ortaya çıkıyor. Çevreye verdiğimiz zararı fark ettiğimiz anda, bu zararı azaltacak veya ortadan kaldıracak meslekler ve işler gelişmeye başladı. Özellikle karbon vergisinin ilerleyen yıllarda çoğu ülkede uygulanmaya başlamasıyla birlikte, daha çok kurum yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelecek. Bu da yeşil işlere ve yeşil yakalılara olan ilgiyi yükseltecek.

Dünyada çokça yeşil iş ve yeşil meslek var ve daha da yeni yeşil işler ortaya çıkacak. Şimdiye kadar duyduklarımın bazıları şunlar:

√ Yenilenebilir Enerji Danışmanı / Uzmanı / Mühendisi
√ Rüzgar Enerjisi Uzmanı / Teknikeri
√ Yeşil Pazarlama (Green Marketing) Danışmanı,
√ Karbon Satış Uzmanı,

√ Yeşil İnsan Kaynakları Yönetmeni,

√ Yenilenebilir Enerji Hukuku (Çevre ve Enerji Hukuku) Uzmanı /Danışmanı,

√ Organik Tarım Mühendisi,

√ Doğal Yaşam Koçu,

√ Yeşil (Ekolojik) Turizm / Tatil Danışmanı,

√ Isı Yalıtım Uzmanı,

√ Çevre Mühendisi,

√ Ekolojik Bina Tasarımcısı / Mimarı,

√ Atık Su Uzmanı/Mühendisi,

√ İçilebilir Kullanılabilir Su Uzmanı/Mühendisi

Türkiye de ise yeşil işler daha yeni gelişmeye başlıyor, bu yüzen şu anda yeşil mesleklerin sayısı yabancı ülkelere göre daha az görünüyor.  Yenilenebilir Enerji Danışmanı, Yenilenebilir Enerji Mühendisi, Rüzgar Enerjisi Uzmanı, Organik Tarım Mühendisi, Doğal Yaşam Koçu,  Isı Yalıtım Uzmanı, Çevre Mühendisi bunlardan bazıları. Hem kamu, hem özel sektöründe yeşil işler ile ilgili ilerleyen yıllarda daha çok istihdam olacak gibi görünüyor. Türkiye’de daha çok Organik Tarım ve Rüzgar Enerjisi alanında yoğunlaşma olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda çoğu büyük şirket de enerji ihtiyaçlarını azaltmak ve yenilenebilir enerji kullanabilmek için çalışmalara başlamış durumda. İlerleyen yıllarda daha çok şirketin yeşil enerjiye yönelebileceğini düşünüyorum.

Yeşil işlerin gelişebilmesi için bu alanda çalışacakların eğitimi de büyük önem taşıyor. Türkiye’de şu anda yeşil işlerle ilgili eğitim veren kurum sayısı az. Bu alanda eğitim veren kurumlara gelince:

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bulunan Enerji Enstitüsü de enerji mühendisi yetiştiriliyor. Geçmişte bu bölüm, nükleer enerjiye odaklanmışken şu anda yenilenebilir enerji ve konvansiyonel enerji ile de ilgili branşlarda da eğitim veriyor.

Bu alanlarda eğitim verilen başka bir bölümde Bahçeşehir Üniversitesinde açılan Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü. Bu bölüm mezunlarını oldukça güzel işlerin bekliyor.

Rüzgar enerjisi alanında, ülkemizde yüksek lisans ve doktora eğitimi veren bir kurum var. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rüzgar Enerjisi Araştırma Merkezi. Burada rüzgar enerjisi, rüzgar türbinleri ve teknolojileri üzerine eğitimler veriliyor. Mezunları iş bulma konusunda çok şanslı görünüyor.

Enerji hukuku alanında çalışan “Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü” ve “Banka Ve Ticaret Hukuku Araştirma Enstitüsü” var. Bu kurumlar da enerji hukuku alanında sertifika veriyor.

Yeşil işler ile ilgili istihdamda da önem taşıyan bir konu. Daha önce, Pazarlama Blogu’nda yeşil işlerle ilgili yazdığım bir yazıyla ilgili, internette araştırma yaparken, Türkiye’de yeşil işler alanında,elli bin kişinin çalıştığına dair yazılar ve araştırmalar okudum.Tabi bunun şimdiden tahmin edilmesi zor ama yapılan araştırmalar ve yatırımları göz önüne alarak  birkaç sene içinde bu sayının artması muhtemel görünüyor. Hatta yeni meslekler bile ortaya çıkabilir. Bu da yeni istihdamlar yaratabilir. Bu istihdamları değerlendirmek için sadece yeşil işler üzerine uzmanlaşan İ.K ve Danışmanlık şirketleri ilerleyen yıllarda büyük başarılar elde edebilirler.

Yeşil yakalılar, öncelikle dünyaya çok büyük bir artı katacaklar. Dünyanın katı yakıtlarla kirlenmesine engel olacak, dünyanın daha güzel, daha doğal ve daha yaşanabilir bir yer olmasına büyük katkı sağlayacaklar. Şu anda yeşil işlerle ilgili alanlarda eğitim veren çok fazla yer olmaması ileride bu alanda büyük iş gücü açığı olabileceğini gösteriyor. Bu yüzden Yeşil yakalılar, ilerleyen yıllarda, mesleklerinde uzmanlaştıklarında sektörlerinde aranılan kişi haline gelecekler. Bu da çalışma şartları ve maddi olanakları daha yüksek bir işleri olacağı anlamına geliyor.

Ama bu alanda çalışacakların unutmaması gereken önemli bir şey var: Geleceğin yeşil meslekleri, karma disiplinlerden/işlerden oluşan, yaratıcılık ve hayat boyu eğitim/değişim/gelişim gerektiren meslekler olacak. Bu yüzden yeşil işlerde çalışmak isteyen/çalışan kişilerin, kendilerini sürekli yetiştirmeleri, alanları dışında, pazarlama, iletişim, reklam, psikoloji,sosyoloji gibi disiplinler hakkında da bilgi sahibi olmaları gerekiyor.

Cengiz Çatalkaya – Pazarlama Blogu.Com

Yaratıcı Özgeçmişler

En sık aldığım taleplerden biri özgeçmiş hazırlanması üzerine. İçeriğinden tutun, şekilsel açılımına kadar adaylar kendilerine has üretime geçmekten çok “doğru kalıp” bulmak peşinde. Kalıp anlamında biz işe alımcıların görmek isteğimiz elbette belli başlı başlıklar var ama bu başlıkların altlarının nasıl doldurulacağı, özgeçmişin görüntüsünün nasıl olacağı tümüyle adayların kişisel tercihidir.

Frienfeed’de Ayenmut’un gönderdiği aşağıdaki özgeçmiş örnekleri kolayca tahmin edilebileceği üzere tasarımcılara ait. Şimdi zannetmeyin ben “herkes böyle özgeçmiş hazırlasın” diyorum. Hayır, ama yine de bir parça özgün, ilham veren işler keşke önümüze gelebilseydi, bizim de gözümüz bir parça şenlenirdi, adayı görüşmeye büyük bir merak duygusu içinde çağırırdık.

Yaratıcı özgeçmişler için bilgilendirici ve örneklerle dolu iki link ise Mustafa Duran‘dan geldi, teşekkürler 🙂

Linkler için lütfen 1) tıklayınız ve 2)tıklayınız

en-yaratici-cvler-cv-meslek-garfiker-1104632Krista Gregg’in Özgeçmişi

en-yaratici-cvler-cv-meslek-garfiker-1104636Joe Kelso’nun Özgeçmişi

en-yaratici-cvler-cv-meslek-garfiker-1104626Jane Doe’nun Özgeçmişi

en-yaratici-cvler-cv-meslek-garfiker-1104627Jolie O’dell’in Özgeçmişi

en-yaratici-cvler-cv-meslek-garfiker-1104622Francis Homo’nun Özgeçmişi

Eğlenceli Ve İlginç Mülakat Soruları

hangi ağaç?Aşağıdaki sorular mülakatlarda kullanılır mı? Bazen ortamı renklendirmek için niye olmasın. Bu tarzda bir soru ile karşılaştığında gelin adayın yüzünün, bakışlarının aldığı şekli bir düşünün …. şaşkın, süpheli, meraklı, düşünceli, eğlenceli … 😀

Bu tarzdaki sorular adayın hayat seçimleri, yaratıcılık gücü, hedefleri, ilgi alanları, öz farkındalığı hakkında detaylı bilgi verir mülakatı yapan İnsan Kaynakları Uzmanına.

Eğer bir hayvan( veya bir ağaç) olsaydınız, hangisini seçerdiniz? Neden?

Eğer bir film karakteri olsaydınız, hangisini seçerdiniz? Neden?

Şimdi buzdolabınızı açsam içinde ne görürüm?

Veri bankasının ne olduğunu sekiz yaşındaki yeğeninize nasıl anlatırsınız?

Eğer bir uzaylı size sahip olmadığınız bir gücü vereceğini söylese, ne tip gücünüz olmasını isterdiniz? Neden?

Çizgi kahramanlardan hangisi olmak isterdiniz? Neden?

Sizi işe alacak olsam ilk iş günü yapacağınız ilk üç iş ne olurdu?

1 ile 10 arasında değerlendirecek olsanız, siz ne derece mutlusunuz?

Kendinizi üç kelime ile anlatın lütfen.

Türkiye’de toplam kaç benzin istasyonu vardır?

Eğer büyük bir gazeteye yarın manşet atmak imkanı size verilseydi, biz yarın ne okuyacak olurduk?

Eğer bir ulaşım aracı olsaydınız hangisini seçerdiniz? Neden?

Eğer bir otomobil markası olsaydınız hangisini seçerdiniz? Neden?

Piyangodan on milyar büyük ikramiye size çıktı, parayla ne yaparsınız?

En sevdiğiniz şarkı (film, kitap, vs) hangisidir, neden?

Size altı aylık ömrünüz kaldı deseler, kalan altı ayınızda neler yapmak isterdiniz?

Eğer dünyadaki bir kişi ile bir hafta boyunca yer değiştirecek olsanız, bu kişi kim olurdu, neden?

Eğer bir yazar sizin biyografinizi yazacak olsaydı, kitabın ismi ne olurdu?

Eğer bir Futbol/Voleybol/Basketbol takımında yer alsaydınız hangi pozisyonda oynardınız? (Teşekkürler Serhat Sine)

Eğitişim Kariyer Enstitüsü’nün Oturum Konuğuyum

Eğitişim Kariyer Enstitüsü Geçtiğimiz gün Eğitişim Kariyer Enstitüsü’nden çok sevindirici bir teklif aldım.

Beni ‘5NİK İnsan Kaynakları Nedir, Ne Değildir? İnsan Kaynakları Sertifika Programı kapsamında 14 Şubat Pazar günü yapılacak oturumlarına konuk konuşmacı olarak davet ettiler. Elbette daveti kabul ettim.

Önümde ‘Performans Değerlendirme‘ konu başlığı için hazırlanmak üzere 11 gün var. Yapacağım 2 saatlik konuşmayı Şirket Karnesi-Balance Scorecard çevresinde şekillendirmeye karar verdim. Anlatımımın mümkün olduğunca interaktif olabilmesi için sunumu vaka çalışmaları ile renklendirmeyi planlıyorum. Halihazırda bir ‘Şirket Karnesi’ projesi yürüyor olmamın konuşmaya önemli artı değer katacağını düşünüyorum.

Eğitişim Kariyer Enstitüsü’nde yapacağım konuşma eğitim içeriğiyle mesleğim üzerine yapacağım bu derece büyük kapsamlı ilk konuşma olacak. Dilerim gerisi de gelir

😀

Ya Çalışanınız Tükürürse?

BURGERKINGÖzellikle hizmet sektöründe koşulsuz müşteri memnuniyeti kavramı çalışanlara şirketleri tarafından titizlikle öğretilir ve uygulanması beklenir.

Ama bazen prensipler kırılabiliyor.

Ohio’lu bir zenci Glenn Goodwin Burger King alehine ırkçılık suçlamasıyla dava açmış. Davanın nedeni Goodwin’in Kasım 2008’de, Pensilvanya Fairview Burger King’de bir beyaz çalışanın yiyeceğine tükürmesi. Tükürme işlemi esnasında diğer bir beyaz çalışan Goodwin’nin görüşünü kapatmaya çalışmış fakat anlaşılıyor ki becerememiş.

Burger King’in Miami’deki Merkezinden dava ile ilgili bir açıklama henüz gelmemiş. Goodwin’in avukatı ise yiyecek üzerindeki tükürüğün bir beyaza ait olduğunun tespit ettirildiğini belirtmiş.

Evet, gelelim can alıcı soruya …

Burger King İnsan Kaynakları bölümü böyle bir durum karşısında ne yapar?

a. Goodwin’in yiyeceğine tüküren ve görüntüyü kapatmaya çabalayan çalışanları derhal işten atar.

b. Çalışanları işten atmak BurgerKing’in Goodwin’e milyonlarca dolar manevi tazminat ödemesine engel olamaz.

c. İnsan Kaynakları bölümü Burger King dükkanlarının müşterilerin göremeyecğei duvarlarına “müşterilerin yiyecek ve içeceklerinin içine tükürmek yasaktır” tabelası asar.

d. Pensilvanya Fairview Burger King’in beyaz kadrosunu zenciler ile tümüyle değiştirir. Sevimli olmaya çalışır.

😀

Şaka bir yana, durum berbat. Burger King’in İnsan Kaynakları Müdürü konumunda olmak istemezdim…