İpek Aral tarafından yazılmış tüm yazılar

Vimeo da Kapatıldı

Sansürlü sitelere bugün itibariyle Vimeo’da eklendi. Artık kanımı donduran seviyeye geldi ülkemizdeki internet sansürü uygulamaları.

21. yüzyılın sosyal, ekomonik, kültürel hayatının ana temel taşı haline gelen internet üzerinde, kullanım koşulları ve standartlarında Çin, Kuzey Kore ve İran’la aynı ayarda olmak bana şu soruları yüksek sesle sordurtuyor?

HANGİ DEMOKRASİ ?

HANGİ ÖZGÜRLÜK ?

HANGİ ÇAĞ ?

HANGİ AKIL ?

Aşağıdaki mesajı yarım saat önce  Telekomunikasyon İletişim Başkanlığı’na gönderdim. Mesaj göndermeye de devam edeceğim. Gönderdiğim mesajları Kaynağım İnsan’da yayınlayacağım, ta ki bu ölçüsüzlük, zorlalığa bir son gelene kadar.

Kapanmaya neden olan CHP Trabzon milletvekili Akif Hamzaçebi’nin özel hayatına dair görüntüler benim bilgiye erişim hakkımı kısıtlayamaz.  Bu temel hak ve özgürlüklere aykırıdır. Söz konusu milletvekilinin yaptıklarının bedeli neden bana ödettirilmektedir? Bu kişinin hakkı ‘sözde’ korunurken, benim vatandaş olarak bilgiye erişim hakkım neden gasp ediliyor?

.

Sayın Telekomunikasyon İletişim Başkanlığı Yetkilileri,

Ben uzun yıllardır çok aktif bir internet kullanıcısıyım. Kendime ait bloglarım bulunmakta ve uzun saatlerimi işim gereği internette geçirmekteyim.

Başkanlığınızın her gün yenisi eklediği yasaklı sitelere bugün Vimeo’da katıldı. Ben mesleğimi internet üzerinden bilgi toplayarak, bilgileri harmanlayarak, uygulamaya dönüştürerek ve bunları işime taşıyarak icra ediyorum. Yasaklarınızla sektörel olarak iş dünyasına kattığım artı değerin önünü kesiyorsunuz. Youtube, Vimeo gibi siteler iş dünyasına ait çok değerli videoların yayınlanığı yapılardır. Bu siteler içerikleri itibariyle sektörüm ve işim adına çok önemli veriler, bilgiler taşımaktadır. Bu siteler sadece eğlence amaçlı değildir. Siz dar görüşlü ve sansürcü yaklaşımınızla bilginin ve ticaretin önünü bifiil kapatmaktasınız.

Kapatma nedenlerinizin hiçbiri beni bilgiden mahrum etme hakkını size vermez. Bir şey yapacağım derken bin şeyi yıkmak erdem değildir. Bu, sizin benim gibi bir internet kullanıcısı üzerinde uyguladığınız zorbalıktır. Bu tam anlamıyla devlet terörüdür, gücü suistimal etmektir.

Bu mesajımdan sonra lütfen beni takip altına alınız çünkü Kaynağım İnsan blogumda okumakta olduğunuz mesajı yayınlayacağım.

Saygılarımla,

İpek Aral Kişioğlu

Sosyal Güvenlik Güvencesi Mi?

Ben çok hastalanan bir insan değilim. Olsa olsa ufak tefek soğuk algınlıkları, vs. Bu nedenledir ki, sağlık konusunda sosyal güvence kavramının önemini çok da hissetmeden geçiriyorum günlerimi. Arada özel sağlık sigortası yaptırmak için fiyat topluyor, ardından günlük koşuşturmalar içinde sonunu getirmeyi eşim de, ben de unutuyoruz. Bu ihmalkarlığın sadece bana has değil, pek çoğumuzda varolduğunu düşünüyorum.

Derken geçen Cuma günü beni sosyal güvenlik kavramı üzerine çok düşündüren bir ailevi sürecin içine girdim. Annem kalbinden rahatsızlandı. Dört gün boyunca hastanenin yoğun bakım bölümünün önünde annemi beş dakika görebilmek için bekledik, hemşireleri yakalayabildikçe “nasıl, nasıl?” diye sorduk.

Nihayetinde bugün annemin kalbine başarılı bir operasyon sonucu daimi pil takıldı, hepimiz rahatladık. Gelelim sadece bir örnek olarak anlattığım hikayemin sonucuna:

İki ay önce SGK kalp pili uygulamasını güvence kapsamından çıkarmış. Kısacası eğer kalbiniz teklediyse veya yavaş atıyorsa, hatta durma aşmasına gelmiş ise, devlet vatandaşına “kendi başının çaresine bak” diyor. Özel sağlık sigortasının poliçe kapsamını incelemedim ama annem gibi sigorta şirketlerinin özel sağlık sigortası yapmaya yanaşmadığı 65 yaş üstü hastalar, hele ki maddi durumu yetersizse resmen direkt ölüme terk ediliyor.

Peki yıllarca Sosyal Güvenlik Kurumu’na prim ödemiş ve devletin ihtiyacı oduğunda yanında olacağına her seçimde ‘inandırılmış’ bu halk, gün geçtikçe nasıl bir güvencesizlik kapsamına kaydırıldığının farkında mı?

Sanmıyorum, ben değildim. Öğrendim. Şaşırdım, üzüldüm, kızdım, şimdi de yazıyorum ve yetkililere soruyorum:

Sırada kırpılacak, kaldırılacak, içi boşaltılacak çalışanlara yönelik başka ne var?

İK Strateji Haritası



Bu çalışma bana ait değil ama benim en çok yapmayı sevdiğim iş; ‘Dengeli Performans Karnesi uygulamasının İnsan Kaynakları bölümü için hazırlanmış bir strateji haritası örneği. İnternette dolaşırken karşıma çıktı, sadece bende kalmasın dedim, ilgilenebilecekler için üşenmedim bir de Türkçe’ye çevirdim.

Eğer Dengeli Performans Karnesi – Balanced Scorecard hakkında herhangi bir bilginiz yoksa strateji haritasını anlamayabilirsiniz ama eğer biraz altyapınız varsa konu hakkında, eminim sizi de benim kadar heyecanlandıracaktır okuyacaklarınız, değerlendirecekleriniz.

Yeni Asır CV Tasarım Yarışması

Friendfeed’de sevdiğim arkadaşlarımdan Kadir A. geçen gün bana bir mesaj attı. Kendisi sık sık İnsan Kaynakları ile ilgili ilan, bilgi gönderir ama bu sefer ki sadece benim değil, gerçekten birçok kişinin ilgisini çekecek nitelikte.

Ege’nin bölgesel gazetesi Yeni Asır çok güzel bir organizasyona imza atıyor Eylül-Ekim aylarında: CV Tasarım Yarışması

Yeni Asır CV Tasarım Yarışması’nın amacını kısaca şöyle açıklamamış:

İnsanların sıradanlaşma döngüsünü kırarak onları daha farklı ve özgün olmaya teşvik etmek.

Buradaki sıradanlaşma kelimesinin vurgusu çok önemli. Hele ki günümüzde kariyer portallarının 10 yıldır değişmeyen şablonlarına mahkum olan adayların içindeki kısırdöngüyü ve tekyüzlülüğü düşünürsek, Yeni Asır gazetesinin bu girişimi bana yeldeğirmenleriyle şavaşan Don Kişot’u hatırlattı ve ‘mutlaka destek vermeliyim’ kararını aldım.

Gazete herkesin yaratıcılığını maalesef kabul etmiyor, katılım için çeşitli kısıtlamalar getirilmiş. Yarışmanın kapıları halen üniversitelerin veya yüksekokulların son sınıflarında okuyan veya yeni mezun olmuş veya mezuniyetinin üzerinden en fazla 5 yıl geçmiş kişilere açık. Başvurular ise 20 Eylül-6Ekim tarihleri arasında cvtasarimyarisması@yeniasir.com.tr e-posta adresi üzerinden yapılabiliyor.

Yarışmanın detaylı katılım koşulları, süreci ve ödülleri öğrenmek istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.

Katılım koşullarını ben devireli çok oldu ama eğer siz kritere uyuyorsanız “durmayın, yaratıcılığınızı konuşturun” derim. Şu aşamadaysa bana düşen yarışmayı duyurmak ve bütün katılımcılara başarılar dilemek.

En orijinal iş kazansın 😀

ve teşekkürler Kadir A. 😉


İstikrarı Aramak: Çözüm Sensin

İnsanın gençken kanı daha hızlı akıyor, daha çabuk sıkılıyor, daha fazlasını, hemen istiyor. Ya hayat? Hayat bu sınırsız ve sabırsız beklentileri karşılıksız karşılayabiliyor mu? Çoğunlukla hayır. Örneğin işyerinde mutsuz olan genç diğerine geçiyor, sonra bir diğerine. Sonuçta istikrarı yakalamak adına yaşanılan istikrarsızlık özgeçmişlerde birikiyor ve karşımıza otuz yaşına gelmeden en az dört beş işyeri değiştirmiş profiller çıkartıyor.

Biz İnsan Kaynakları profesyonelleri özgeçmiş incelerken adaylarda istikrar ararız. Bugünlerde özellikle bilişim ve raklamcılık sektörlerinde sık iş değiştirmek çok da yadırganan bir durum olmasa da, her işveren karşısında güvenebileceği, eğitim yatırımı yaparsa geridönüşünü alabileceği potansiyel adayları görmek ister.

O zaman kanı deli gibi akan genç ne yapmalı? İstikrarı yakalamak adına nelere özen göstermeli?

1. Üniversite süresince mutlaka staj yapmalı, üniversite kulüplerde çalışmalı, nelerden hoşlandığını, yeteneği olduğunu analiz etmeli.

2. Üniversite yılları boyunca yurtdışına çıkma imkanı sağlayan Erasmus, Work & Travel gibi oluşumlara katılmalı.

3. Bireysel SWOT analizini dürüstçe yapmalı.

4. İş hayatının kişi artı değer ürettiği sürece eninde sonunda karşılığını vereceğini bilmeli.

5. Monotonluk kelimesini iş hayatı ile asla bir araya getirmemeli. İş hayatı asla monoton değildir, monotonluğu insanlar seçer.

6. Para için değil, öğrenmek, daha iyisini yapmak, başarmak için çalışmalı.

7. Bir şirketin, bir pozisyonun, bir yöneticinin artısını, eksisini algılayabilmek en fazla altı ay sürer. Eğer kısa süreli çalışılarak üç-dört defa iş değiştirildiyse problemin çalışılan şirketlerde değil, ağırlıklı olarak kendisinde olduğunu bilmeli.

8. Serbest zamanlarını kaliteli geçirmeli, zaman ve para harcanan bir, birkaç hobi edinmeli.

9. Seçilen uzmanlık konusu üzerine sürekli kaynakça takibi yapmalı, kütüphane kurmalı.

10. Severek yapılmayan işin mutsuzluktan başka birşey getirmeyeceğini bilmeli.

11. Çalışma koşulları, görev tanımını iyice öğrenmeden, yöneticisi ile tanışmadan hiçbir işyerinde çalışmaya başlamamalı.

12. İş hayatındaki en kritik dört kelimenin sevgi, saygı, sabır ve sebat olduğu bilmeli ve bu kelimelerin içlerini özenle, düşünerek doldurmalı.

13. Sorun her ne olursa olsun, çözümün sadece kendisinde olduğu asla unutmamalı.

Özgeçmişim

Bir vesile ile yıllardır elimin değmediği özgeçmişimi oturdum elden geçirdim bugün. İki versiyonu var. Kısa versiyonunu Kaynağım İnsan ‘Hakkımda‘ sayfasına ekledim.

Sıklıkla benden özgeçmiş örneği isteyen arkadaşlara belki esin kaynağı olurum. Şablon ve içine yazdıklarım aslında benim bir özgeçmişte görmek istediklerimi yansıtıyor. Özgeçmişimin Kaynağım İnsan’a yüklediğim bu versiyonu bazı detayları içermiyor. Özellikle proje çalışmalarımın detayları.

Peki, benim özgeçmişimin geliştirmem gereken konular var mı? … elbette ki var. Örneğin İtalyanca dil bilgimin ve kullanımım “iyi” seviyesinde olabilirdi. … Adı üstünde ‘öz-geçmiş’. Geçmiş geçeli çok oldu, biz önümüze bakalım ve gördüğümüz eksiklikleri kapatmak için daha fazla çaba sarfedelim.

Yarın kimbilir ne müthiş bir gün olacak … 😀

Altın Örümcek Ödülleri

Dün gece 8. Altın Örümcek Ödülleri için Turkcell Arena’daydık.

Kaynağım İnsan Seri İlan/Kariyer/İK kategorisinde Halkın Seçimi olarak duyurulduğunda içimde büyük mutluluk hissettim. Bizim kategorisinin birincisi geçen yılki gibi Kariyer.net oldu. Secretcv ikinciliği alırken, üçüncülüğü KariyerGenç elde etti. Altyapı olarak bu kadar kuvvetli siteler arasından Kaynağım İnsan’a  bu kategoride “Halkın Seçimi” derecesini SMS’leri ile kazandıran herkese gönülden teşekkürlerimi tekrar iletmek istiyorum.

Kaynağım İnsan’nın bu sonbaharda ana ve alt sayfa temalarını değiştirmek gibi bir planımız var. Hedefimiz ana sayfa üzerinden blogun içeriğini daha fazla gösterebilmek. Çalışmalara Ekim ayında başlanacak ve Kaynağım İnsan 1. yaşgününden sonra yepyeni bir yüzle okuyucuları ile birlikte olacak.

Kaynağım İnsan’ı takibe devam … 😉

CHP Ve Halka Ulaşmak

Kaynağım İnsan politik içerikli yazıların bulunduğu bir blog değil. Şimdi yazacaklarım siyasetle bağlantılı görünse bile aslen insan ve ona gösterilen ilgi ile ilgili. Yani İnsan Kaynakları ile.

Bu yıl, Kılıçdaroğlu CHP’ye parti başkanı olarak seçildikten hemen sonra CHP ve Kılıçdaroğlu’na partinin resmi sitesinin verdiği e-posta adresi – şablon üzerinden bir mesaj attım. Bu, parti içinde uzmanlık alanımı kullanabileceğim konuları sıraladığım ve önerilerde bulunduğum bir destek mesajı idi. Ne oldu?

KOCAMAN BİR HİÇ.

Şimdi soruyorum:

1. Seçimler öncesi veya sonrasında kapı kapı dolaşarak halka ulaşmaya çalışan partili, neden e-posta aracılığıyla ayağına gelen destekcisine “mesajını aldım, teşekkür ederim” cevabını bile göndermez? Bu destekcisine verdiği kıymet düzeyini göstermez mi?

2. Bu parti içinde bir halkla ilişkiler birimi yok mudur? varsa ne iş yapmaktadır?

3. Geçen gün gazetelerin birinde Obama’ya sarhoşken “aşağılık herif” diye mesaj atan bir İngiliz’in A.B.D’ye alınmadığı yazıyordu. Kendisiyle iletişime geçmek isteyen insanlarla “bu derece” ilgilenilen iktidarlar, devletler varken, biz ne yapıyoruz?

4. Şu an en büyük zaafı halka ulaşmak olan CHP’nin birçok konuda ciddi toplu eğitimden geçmesi gerekmez mi? Hatta teknik ve mesleki eğitim konularını sıralayayım :

– Ticari amaç gütmeyen kurumların halka ulaşma yöntemleri
– 21. yüzyıl dünyada siyasi parti dinamikleri
– Siyasi partiler ve etkin teknoloji, internet kullanımı
– Sosyal medya ve siyasi partiler
– Etkin kampanya yönetimi
– Siyasi partiler ve İnsan Kaynakları Yönetimi
– Siyasi partilerde kurumsal performansın ölçümlenmesi
– Siyasi partiler ve halkla ilişkiler
….

5. Bugüne kadar hangi partili örneğin Obama’nın başkan seçilme sürecinde yürüttüğü kampanyanın kapsamını, stratejisini, hedeflerini, artılarını, eksilerini inceledi, değerlendirdi? (bakınız 1 ve 2 ve 3 )

Sorular daha devam eder ama ben yazdıkça hem üzülüyorum, hem sinirleniyorum. Bu ülkenin sosyal demokrat insanları çok iyisini hak ediyor. Bunu biliyorum.

Yetenek Yönetimi – Yard. Doç. Dr. Mehmet Altınöz

Kitapçı rafında Yrd. Doç. Dr. Mehmet Altınöz’ün Yetenek Yönetimi adlı kitabını görünce çok sevindim. İçimden “sonunda birisi konuyu almış” dedim ve elimdeki satın alınacaklar tepesinin üstüne ekledim. (Nobel Yayın)

Yetenek Yönetimi 21. yüzyıl itibariyle özellikle gelişmiş ülkelerin İnsan Kaynakları bölümlerini en çok mesgul eden konu. Hatta IBM gibi kimi dünya devlerinde İK’dan ayrı Yetenek Yönetimi pozsiyonları dahi açılıyor. Bana göre Yetenek Yönetimi, Personel Yönetimi ile başlayan, İnsan Kaynakları Yönetimi ile derinleşen “insana odaklanma” sürecinin baş tacı, en rafine hali. Çok önemli.

Altınöz ise kitabında konuya yeteneği tanımlayarak başlıyor. Ardından örgütler için yenenekli insanların bulunması, elde tutulması, geliştirilmesi, ücretlendirilmesi, kurum ile olan ilişkileri ile şekillenen ‘Yetenek Yönetimi’ uygulamalarını, yerinde alıntılarla okuyucuya çok sade bir dille anlatıyor. Kitabın sonuna doğru Kariyer Yönetimi hakkındaki bir yazımdan da alıntı yapılması ayrı bir sürpriz ve sevinç kaynağı oldu benim için.

Yabancı kaynaklarla kıyaslandığında Yetenek Yönetimi süreçlerinin çok da derinine inmeyen bu kitabı neyin ne demek olduğunu, neden yapıldığını anlamak, konu hakkında bir taban oluşturmak için kesinlikle okumak gerek.

İçerik

I. Yetenek Yönetimi Yaklaşımı

II. Yetenekli Çalışanların Yönetimi

III. Yetenek Yönetiminin Kurumsal Boyutu