Hedef Koymak – I

Bu video hedef koymak ve bu hedefe ulaşmak yolunda izlemeniz gereken yolu son derece anlaşılır bir dille anlatıyor.

Haydi alın bir kağıt kalem elinize ve şu an hayatınızdaki en büyük hedefinizi yazın ve aşağıdaki adımları takip edin …

* Zorlayıcı ama ulaşılabilir nitelikteki hedefinizi tam olarak ifadelerin.
* Bu hedefe neden ulaşmak istediğinizi listeleyin. Bu hedeften beklentileriniz nelerdir?
* Hedefiniz ile sizin aranızdaki engelleri listeleyin.
* Hedefinize ulaşmak yolundaki bütün engeller arasından en büyüğünü belirleyin.
* Hedefinize ulaşmak yolunda yapmanız gereken özverileri listeleyin.
* Hedefinize ulaşmak için gerekli bilgi, yeteneklerin listesini yapın
* Hedefinize ulaşmak yolunda size kim(ler) yardımcı olabilir?
* Hedefinize ulaşmak yolunda atmanız gereken adımlar nelerdir?
* Hedefinize ulaşmak yolunda atmanız gereken en önemli üç adım nedir?
* Hedefinize ulaşmak için günlük, haftalık, aylık olarak düzenli yapmanız gerekenler nelerdir?
* Hedefinize ulaşmak yolunda adanmışlık düzeyiniz nedir?
* Tam olarak şu an hedefinize ulaşmak için ne yapabilirsiniz? …. Hemen yapın.

Bu videodaki çalışmayı uygulamak yani kafanızdakileri kağıda dökmek aslında beyninizi programlamanızdır. Yazarak çalışmak size hedefinizi sık sık gözden geçirmek, güncellemek, hatırlamak imkanını verir. Adanmışlık sağlar.

Bir İK Profesyoneli Gözüyle Mustafa Kemal Atatürk

ataturk

Atatürk’e hayranlığım ve sevgim büyüktür.

Yıllardır her 10 Kasım’da bloglarımda onun için aklımdakileri kısa kısa yazmayı ihmal etmem. Bu yılsa Kaynağım İnsan’da Atatürk’ümüze farklı bir yaklaşım getirmeye ve onu sadece bir İnsan Kaynakları uzmanı gözüyle değerlendirmeye karar verdim.

Aşağıdaki 44 ana Yetkinlik tanımını geçtiğimiz günlerde yayınlamış ve bireylerin kendilerini bu Yetkinlik tanımları kapsamında değerlendirebileceklerini yazmıştım. Örnek uygulama ise yapmamıştım. Herhalde aşağıdaki örneklemden daha iyisini, başarılısını bulamazdım. İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün 44 ana Yetkinlik üzerinden Performans Değerlendirmesi sonuçları.

Sonuçlara itiraz olması doğaldır. Lütfen yazın, tartışalım.

Mustafa Kemal Atatürk’ün de performansında illa ki tartışmaya açık konular var, olmalı da ama bir insan kaynakları uzmanı sonuca bakar. Ben değerlendirmemi yaparken objektif yaklaştım. Benim gördüğüm sonuç başarılı bir takım çalışması sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’dir ve bu takımın lideri, vizyonist Mustafa Kemal Atatürk’tür. Mustafa Kemal Atatürk profesyonel hayatında kendisine bireysel hedef(ler) koymuş ve bu hedefi(ler)ni tutturmuştur. Hedefleri tuttururken sergilediği performans ile bir milleti peşinden sürüklemiştir. Onu beğenmeyenler bile yeri geldiğinde kürsüye çıkıp onun cümlelerini kullanmaktan çekinmiyorlar. Performansın yüksekliğini gölgelemek isteseler de, sıkıştıklarında onun arkasına sığınmayı tercih ediyorlar ve eminim kendi kendilerine sık sık sorularlar “Acaba Atatürk olsa bu durumda ne yapardı?”.

Mevcut insan Kaynağı durumumuz ile örneklemi kıyaslamak gerekirse, biz İK’cılar daha şirket çalışanlarına hedef koymanın, kurumsal ve bireysel gelişimin ne demek olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. O da eğer dinlemek isterlerse. Çoğunluk serseri mayın misali etrafta dolaşmayı, iplerini eline almaktansa kendilerini rüzgarın yönüne bırakmayı tercih ediyorlar.

Değerlendirmeye siyasi, ideolojik değil, BİREYSEL performans olarak yaklaşılmasını rica ediyorum.

Aynı değerlendirmeyi Cengiz Han, Kanuni Sultan Süleyman, Gandi ve Hitler için de yapabiliriz. Buyrun yapın ..

Bu yazının devamı olarak lütfen “BİREY OLGUNLAŞMASI” başlıklı yazıma geçin, önemlidir.

.

Değerlendirilen: Mustafa Kemal Atatürk
Değerlendiren: İpek Aral Kişioğlu
Tarih: 10.11.2009

YETKİNLİKLER ( Ölçümleme 5’li skala üzerinden yapılmakdır. Sonuçlar kırmızı ile belirtilmiştir)

1.Güvenilirlik

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

2. İç motivasyon ve tutku

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

3. Gözlem gücü

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

4. Açıklık ve esneklik

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

5. İş/hareket odaklılık, insitatif kullanabilirlik

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

6. Bireysel farkındalık

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

7. Kişisel gelişim

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

8. Sakinlik ve kişisel prezantasyon (dış görünüş, alışkanlıklar)

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

9. Entellektüel güç ve öğrenmek becerisi

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

10. Yaratıcılık ve inovasyon

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

11. İnanç (din anlamında değil)

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

12. Ahlaki özgüven

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

13. İnanılırlık

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

14. Belirsizlikle başedebilmek

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

15. Zaman yönetimi

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

16. Hedef belirleme

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

17. Analitik düşünme ve sonuç odaklı olmak

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

18. Karar verebilmek

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

19. Problem çözebilmek ve proses odaklı olmak

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

20. Organize olmak

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

21. Koordinasyon kurucu, geliştirici

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

22. Delegasyon

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

23. İletişim (konuşma, dinleme, empati, beden dili, yazma)

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

24. Kişilerarası beceriler ( kişilerarası algoritmik sonuç ve etki odaklı zihinsel ve iletişimsel beceleriler)

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

25. Pazarlık gücü

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

26. Çelişki yönetimi

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

27. Sunum becerileri

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

28. İkna edici

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

29. Koçluk ve insan geliştirmek

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

30. Temsil gücü

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

31. Mentorluk

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

32. Takım çalışması

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

33. Takım kurmak

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

34. Fikir birliği(konsensus) sağlayıcı

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

35. Toplantı idaresi

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

36. Liderlik

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

37. Büyük resmi düşünmek ve stratejik düşünmek

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

38. Diğerlerini motive edebilmek

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

39. Kontrolcu

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

40. Güvence verebilmek

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

41. Stres yönetimi

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

42. Özgüven

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

43. İddiacılık – Düşünce/kararlarının arkasında durmak

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

44. Entegrasyon

Seviye 1: Yetersiz : Hiçbir becerisi yok.
Seviye 2: Kısmen yetkinlik ve bilgi mevcut: bağımsız hareket edemiyor veya etkin olamıyor.
Seviye 3: Yetkinlik be bilgi mevcut : bu yetkinliğini kullanabiliyor ve nispeten bağımsız ve kabul edilebilir etkinliği var.
Seviye 4: Yetkinlik ve bilgi derecesi güçlü: nadiren desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyuyor ve yetkinliğini etkin kullanıyor.
Seviye 5: Uzman derecesinde bilgi ve yetkinliği var: Derin bilgi, anlayış sahibi, çok etkin, problem çözme anında diğerlerine yol gösterici

Çalışanların Motivasyonunu Ölçmek

551618-52medBir şirketin başarısı, gelişimi çalışanlarının motivasyon seviyesiyle paraleldir. Bunun bilincindeki yönetimler çalışanlarının motivasyonlarını arttırabilmek üzere kurumsal kültürleri çerçevesinde çeşitli uygulamalar geliştirirler. Buradaki ‘çeşitli uygulamalar‘ vurgusu önemlidir çünkü aynen her insanın biricik olması gibi, her çalışanın da motive edilme yolu farklıdır. Ancak firmaların çalışanlarını nasıl motive edebileceklerini düşünmeden önce onların motivasyon seviyelerini takip edebilmeleri, ölçebilmeleri ve zaman içindeki değişikliklerini kayıt altına alabilmeleri gerekir. Bu sistemli ölçümleme sonrasında daha sonuç odaklı, sağlıklı motivasyon teknikleri, uygulamaları hayata geçirilebilir.

Peki bir şirket çalışan motivasyon seviyesini, onların şirketlerinden duydukları memnuniyeti nasıl ölçer ? veya nasıl ölçmelidir? Elbette onlara doğru içerikteki soruları/ifadeleri sorarak. İnsan Kaynakları bölümlerinin ana sorumluluk alanlarından biri de bu doğru soruları/ifadeleri üretmek ve periyodik olarak çalışanlara yöneltmektir.

Çalışan Motivasyonunu/Memnuniyetini ölçebilmek için oluşturulacak Anketin içinde aşağıdaki soruların altını doldurabilecek ifadelerin yer alması gerekir.  Bu ifadeler ise 4’lü veya 5’li skala ile uygulamaya sokulabilir.

1. Şirketinizin “ana amacı” nedir?

Ör: İşimi yaparken şirketin kalite standartlarını mutlaka önplanda tutarım. (1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

2. Şirkete yönelik aidiyet seviyesi nedir?

Ör: Bugün işe yeniden girecek olsam şu andaki şirketimde çalışmayı tercih ederim. (1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

3. Çalışanları en çok ne(ler) motive ediyor?

Ör: İşimi yapmak için gereken bilgileri süratle ve doğru olarak elde ederim. (1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

4. Çalışanlar görevlerinde kendilerini tam sorumluluk sahibi hissediyor mu?

Ör: Yaptığım işlerle ilgili karar verme sürecine katılırım. (1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

5. Çalışanlar şirket, üst yönetim ve çalışma arkadaşları hakkında neler hissediyor?

Ör: Üstlerime ve çalışma arkadaşlarıma beklentilerimi rahatça ifade edebilirim.(1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

6. Çalışanların performanslarını arttırmak yolundaki en büyük engelleri nelerdir?

Ör: Yöneticilerim şirket kültürü ve değerini davranışlarına yansıtarak çalışanlara örnek olur. (1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

7. Şirkette kimlerin motivasyonu yüksek, kimlerin değil?

Ör: Çalıştığım bölümdeki motivasyon yüksektir. (1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

8. Şirketin gelişimi, başarısı ile çalışanlar ne derece ilgili?

Ör: İşle ilgili iyileştirme önerilerim yöneticilerim tarafından dikkate alınır. (1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

9. Şirketin ve çalışanların hedefleri belirli mi?

Ör: Performans değerlendirmem belirlenen hedeflere göre yapılıyor.(1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

10. Şirketinizde son dönemde çalışanların motivasyonunu etkileyecek değişiklikler oldu mu?

Ör: Şirket içindeki gelişme ve değişikliklerden haberdar edilirim. (1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

11. Şirketin iç imajı ile dış imajı örtüşüyor mu?

Ör: Şirketimiz müşteri memnuniyetini faaliyetlerinde esas alır.(1-az, 2-orta, 3-normal, 4-ileri, 5-yüksek)

Müge Çerman

Tekno Teyze’liğe Uzanan Yıllar

Sevgili İpek bana,  “iş hayatınızın seyrini, neler yaşadığınızı, neler yaptığınızı  anlatan bir yazı yazın” dediğinde itiraf edeyim ki paniğe kapıldım. Özgeçmişimden korkup bana iş vermeyenleri de düşününce yazıyı epey zaman savsakladım, taa ki geçtiğimiz günlerde sevgili Özgür Uçkan hocamın yazısını görene kadar. İşte dedim evet, ne güzel özetlemiş “Bu yazıda söylediği şeyi yapmaya çalışacağım. Zor olacak. Yazı da biraz “eklektik” duracak, tıpkı benim meslek hayatım gibi…”

Benim yazım da tıpkı meslek hayatım gibi karman çorman, oradan oraya zıplayan bir yazı olacak. Yaşarken benim aldığım keyfi, okurken sizlerin de alabilmenizi dilerim.

Yıllarca, ben de ne iş yaptığımı anlatmakta çok zorlandım. “Reklamcıyım” dediğimde “tabelacıda mı çalışıyorsun, kartvizit de bastırır mısın, televizyona mı çıkıyorsun” gibi veciz sorularla karşılaştım uzun süre. Önceleri epey kızıyordum, bu kadar zor mu anlamaları diye, sonra bir gün, azıcık dışarıdan bakmayı denedim. Haklıydı insanlar, Reklam Sektörüne yetki veren ve onaylayan kurumdaki amcalar öyle çok işi aynı çuvala sokup değerlendiriyorlardı ki, bu işleri yapan herkes de kendine “reklamcı” demeyi hak sayıyordu. Öyle ya kuruluşunu onaylayan kurum ona reklamcı demişti işte.

Reklam sektörüne girmem tamamen bir rastlantıyla oldu aslında. Liseyi bitirip de, ilk üniversite sınavı macerası fos çıkınca, boş kalmayayım diye ne kadar kurs varsa annem tarafından zorla gönderilmekten bıkmıştım ( ki hepsi hayatımın değişik evrelerinde çok da işime yaradılar, bu da ayrı bir yazı konusu olur). İkinci yıl çalışıp çabalayıp, aslanlar gibi sınava girip, sonra da sonuçları beklerken, heyecanımla ve öfürdenmelerimle herkese sıkıntı vermeye başlayınca, babamın “bence bir işe girip çalışmalısın” lafına, rahmetli küçük eniştemin ” sevdiğim bir arkadaşım kendine yardımcı arıyordu” cümlesiyle  cevap vermesi sonucu Reklam Moran’da iş görüşmesine gitmem kararlaştırıldı aile meclisinde. İyi ki de başlamışım; hayatımın seyrini değiştiren, nelerden hoşlandığımı keşfetmemi , yeteneklerimi geliştirmemi, kişiliğimin sivri yanlarını törpülememi sağlayan bir dünyaya merhaba demiştim Moran’da. Orası benim mesleki anlamda ilk okulumdur. Tabii daha sonra üniversiteyi kazandığımı öğrenince hafif bir tereddüt yaşayıp, kısa sürede gece eğitimine karar  verdim ve işimde iyi olmaya çabaladım. Gündüz işe gidip, geceleri de 75-80 arası yaşanan sağ-sol kavgasında can vermeden eğitim almaya çalışıyordum.

Aynı anda birçok işi yapabilen, öğrenmeye meraklı, insan ilişkileri güçlü ve adam çalıştırmayı başaran biri olmam, kısa süre sonra beni prodüksyon bölümüne yardımcı olarak transfer etmelerini sağlamıştı. O kadar mutluydum ki, çalışma saatlerimin absürdlüğü bile gözüme şirin gözüküyordu. O zamanlar 35 mm. sinema filmi gibi çekilirdi reklamlar. Zamana karşı yarışmak kelimesi daha da anlamlıydı. Gerçekten çok emek harcanırdı her işe. Kullanılan her malzeme de çok kıymetliydi. Şimdiki gibi “çekelim bakalım, güzel değilse atarız dijital nasıl olsa” lüksü yoktu tabii.

Türk sinemasının ilk yönetmenlerinden rahmetli Aydın Arakon’a bağlı çalıştım o bölümde, tanıdığım en zarif en beyefendi adamdı Aydın Bey. Bana işin teknik yönlerini sabırla anlatırdı. Hiperaktivitem ve dikkat eksikliğim nedeniyle çuvalladığım zamanlarda gülümser ” koşmayın Müge Hanım daha çok yolunuz var nefesinizi saklayın” derdi, ne kadar haklıymış. İki  yıl kadar, 30 un üzerinde reklam filmi ve yüzlerce basın ilanının arka planında görev aldıktan sonra, yöneticilerim beni daha verimli olacağım ve ilerleyeceğim bir göreve Medya Planlama ve Satın Alma görevine yardımcı olarak atadılar. Yine müthiş bir heves ve merakla giriştim işe. Prodüksiyon kökenli olmam zamanlama konusunda hayatlarını kolaylaştırıyordu. İki senede her seviyeden yüzlerce insanla bağlantı kurmuş olmamın verdiği rahatlıkla, basındaki reklam yetkilileri, sinemacılar ve radyocularla kısa sürede çok keyifli dostluklar kurmuştum. Rahmetli ustam Rasin Yenen’i de burada saygıyla anmak isterim. Bildiği her şeyi keyifle aktaran, zaman zaman huysuz, zaman zaman matrak, ama hep babacan bir müdür oldu bana, nur içinde yatsın. İki yıl sonra bir gün yapılan bir davranışa kızarak, ani bir kararla istifa ettim. Yıllar sonra geriye baktığımda bunun çocukça bir davranış olduğunu görebiliyorum, ama iyi ki yapmışım, yoksa bir sonraki işim olan Philips Maliyet Muhasebesi memurluğu görevime geçemeyecek ve bana göre herkesin özgeçmişinde mutlaka yer alması gereken Finans deneyiminden mahrum kalacaktım.

5 yıla yakın süre çalıştığım Philips maceramda da, hayatıma yön verecek pek çok şey öğrendim. Rakamların sıkıcı değil çok da eğlenceli olabildiklerini keşfettim. Planlanan ve gerçekleşenler arasında uçurum olursa bunun sonucunun kaçınılmaz başarısızlık olduğunu, o nedenle gerçekleşmeyecek hayaller yerine, erişilebilir hedeflerle ufak ufak ilerlemenin bana daha iyi geldiğini öğrendim. Ve tabii en önemlisi teknolojiye olan tutkumu keşfettim.Televizyon ve radyo bantlarında ürün zamanlama kontrolleri yaparken o zamanlar yeni başlayan renkli televizyon ve mekanikten dijitale geçiş beni pek heyecanlandırıyordu. İlk bilgisayar maceram MMS34 denen sistemle tanışmamla yine Philips de başladı. Bir monitörün içinde koyu renk ekranda akan yeşil yazılara bayılmıştım. Tabii ona rakamsal veriler girip tablo yapmak excelde çalışmak gibi değildi. Şimdilerde yaşıtlarımın çoğunun köşeye çekilip örgü örmesine rağmen, benim “Tekno Teyze” ünvanımla öğünüyor olmamı da, sanırım hep o yıllara borçluyum. Oğlumun doğumu ve onunla keyifle vakit geçirmek isteğiyle ayrıldım Philips’ten. Tabii allahın umdurmadığını peygamber sopayla kovaladı, eşimin birlikte çalıştığı kişi iflas etti, o işsiz kalınca ben tekrar iş hayatına dönmek zorunda kaldım. Bu kez seçimimi, yine mutlu olarak çalışacağıma inandığım reklamcılık yönünde yapmıştım.

Benim zamanımda, okullarda öğrencileri yeteneklerine göre yönlendirecek rehber öğretmenler, kariyer koçları, özel dershaneler vs. yoktu. Birçok kişi el yordamıyla çizdi kariyer planını. Ben şanslıydım, gerçekten sevdiğim ve bana çok şey öğreten, hayatımı dolu dolu yaşatan işyerlerinde çalıştım. Çok keyifli insanlarla tanışma ve yanyana çalışma şansı buldum.

Öğrendiklerimi başkalarıyla paylaştım, eğitmem üzere yanıma verilen herkese ayak işi yaptırmak yerine deneyimlerimi paylaştım, önerilerde bulundum. Bir işi bir kişi yapıyorsa herkesin yapabileceğine inanırım. Paylaşımcı olmanın zararını görmedim, sizler de görmezsiniz, hem bilgi paylaşıldıkça çoğalan birşey.

Hep yüreğimin sesini dinledim, eğlenemediğim, mutlu olamadığım, yeni birşeyler öğrenemediğim ve kendimi geliştiremediğim işten en kısa sürede ayrıldım. Hani eskiler der ya “gönülsüz ava giden köpek eli boş dönermiş”  mutsuz çalışan da, işyerine sıkıntıdan ve sorundan başka bir şey veremez. Bulduğum her fırsatta kendimi geliştirdim, yenilikleri takip ettim. Sektörümde hep kendimden yarı yaş küçük gençlerle çalıştığım için, onlarla aynı dili konuşabilmem gerekiyordu. Biraz da bu nedenle teknolojiye sıkı sıkıya sarıldım, o benim geleceğe koşabilme biletimdi.

Sizlere önerim; kendinizi iyi tartın, yeteneklerinizi iyice gözden geçirin, sizi tanıyanlardan mutlaka öğüt ve öneriler alın, iyice düşünün hem seçeceğiniz okulu, hem de yapacağınız işi planlayın. Anlamsız sınavların sizi yapmak istediklerinizden uzaklaştırmasına izin vermeyin. Ve tabii arada da kaderci olmayı deneyin, bazen birşeyleri zorlamamak ve hayatı akışına bırakmak da iyi gelebilir ruhunuza.

Yolunuz ve bahtınız açık olsun.

Müge Çerman

http://friendfeed.com/mugecerman
http://twitter.com/MugeCerman
http://linkedin.com/in/mugecerman

Süper İnsan Kaynakları Çizgi Serisi

Welcome to Super Human Resources!_1257620600285

Çocukluğumda çizgi karakterlerle aram pek yoktu. Ablamın kutular dolusu Mandrake, Atlantis, Conan, Zagor çizgi romanları arasında benim tek ilgimi çeken Red Kit ve TenTen olmuştur. Şimdilerde ise hiç bilmediğim çizgi karakterlerin sinema filmleri bile çekiliyor. Peki ben buraya nereden mi geldim?

Google’da “Human Resources comics” araması yapınca karşıma beni güldüren ve hoşuma giden yeni bir çizgi seri çıktı; Super Human Resources.

Seri elbette ki Amerikan yapımı. Tim, Helen, Zombor, Stalwart, Manboto 3.4, Zeus, Bill, Rick, Roger, Plasmarella, Wombat ana karakterler. Ana konusu ise şöyle imiş; Tim dünyanın en iyi takımının İnsan Kaynakları Departmanına girer ve işler onun için hiç de iyi gitmez ….

Ne yalan söyleyeyim, benim gibi çizgi serilerle hiç ilgisi olmayan birinin bile ilgisini çektiler. Kitaplardan okuyamayacağınız birçok İnsan Kaynakları durum çalışmalarını böyle çizgi dizilerden eğlenerek öğrenebilirsiniz. Çizgi serinin fragmanı da bu linkte.

Ne dersiniz Super Human Resources (Super İnsan Kaynakları) serisi bir ihtimal Türkiye’ye de gelir mi?

😀

Dr. Özgür Uçkan

Kaç koltuk? Kaç karpuz?

İpek Aral Kişioğlu, kısa zamanda önemli bir boşluğu doldurmaya başlayan İK blogunun konuk yazarlar kategorisinde mesleğim hakkında yazı yazmak için beni davet ettiğinde, “iyi ama hangi mesleğimi yazacağım” diye ayak diremiştim. O da, sağolsun, “Ben eğitim süreciniz ile gelişen bu geniş yelpazeyi nasıl oluşturduğunuzu, sizi motive eden, yönlendiren etmenleri ve hedeflerinizi yazmanızı çok isterdim” diyerek direncimi kırdı. Bu yazıda söylediği şeyi yapmaya çalışacağım. Zor olacak. Yazı da biraz “eklektik” duracak, tıpkı benim meslek hayatım gibi…

Eşim hep şikayet eder: “kocan ne iş yapıyor” sorusuna kısa yoldan cevap bulamadığı için… Haksız sayılmaz. Şimdi, dışardan bakınca akademisyen gibi görünüyorum. Akademik bir ünvanım var, bir üniversitede ders veriyorum. “Adamın mesleği bu işte, akademisyen”, derseniz pek doğru olmaz. Çünkü dışardan ders veriyorum, yaptığım tek iş bu değil, üstelik de ilk bakışta birbiriyle ilgisi kolay kurulamayacak konularda ders veriyorum. Üniversitenin Kültür Yönetimi bölümüne bağlıyım, verdiğim derslerden biri kültür ekonomisi ve network etkisi hakkında. Verdiğim bir başka ders, bilgi ekonomisi, ağ ekonomisi ve network kültürünü birbirine bağlıyor. Bir başka dersim ise elektronik enformasyon tasarımı ve yönetimi konusunda. Bir diğeri ise kişisel verilerin korunması ve mahremiyet ile ilgili hukuksal bir çerçevede yer alıyor. Belki bütün bunlar arasında belli bir ilişki kurulabilir. “Network” hepsinin bir şekilde ortak noktasını oluşturuyor. Ama yine de pek alışıldık bir durum olmadığını kabul edin.

Gelelim diğer işlerime: Şirketlere ve kuruluşlara kurumsal iletişim danışmanlığı veriyorum. Bazen bu danışmanlık iletişimin hafifçe dışına taşıp iş geliştirme ve inovasyon stratejilerine de uzanabiliyor. Bazı bilişim sivil toplum kuruluşlarına (TBV, TÜBİDER, TBD) bilgi toplumu ve bilgi ekonomisi politikaları ile ilgili danışmanlık veriyorum. Bu danışmanlık özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin ülke kalkınmasındaki rolü ile ilgili olarak oluşturulması gereken ulusal politika ve stratejilerle ilgili. İhracatçı birliklerinin çatı örgütü Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin bilgi ekonomisi danışmanıyım. Bu işim, ihracat odaklı büyümede bilgi ekonomisinin, özelikle Ar-Ge ve inovasyonun rolü odaklı ve ihracatçı KOBİ’lerin bilgi ekonomisi paradigmalarına uyumlaştırılmaları ile ilgili çalışmaları kapsıyor. Yaklaşık bir yıldır da oldukça kapsamlı bir işin içindeyim: Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın açmış olduğu ihale sonucunda “Bilişim Vadisi Projesi”’nin fizibilite çalışmalarını yürüten ekibin bir parçasıyım. Projenin iletişim stratejisinden sorumluyum, ama yürüttüğüm çalışmalar bunu biraz aşıyor: teknoparklar, bilim ve teknoloji  parkları, inovasyon merkezleri gibi oluşumların son yıllarda yaşadığı gelişmeleri ve bu konulardaki trendleri inceliyorum, ki buna uygun bir iletişim stratejisi kurgulayabileyim. Bu da bilgi ve iletişim teknolojilerinin yanı sıra, biyoteknolojiden nanoteknolojiye, çevre ve enerji teknolojilerinden gıda ve sağlık teknolojilerine geniş bir ileri teknolojiler alanının gelişme dinamiklerini araştırmamı gerektiriyor. Haftalık bilgi teknolojileri dergisi BThaber’de köşe yazmamı “iş” olarak nitelemem doğru olmaz (http://www.bthaber.com.tr).  Bu, konuyla ilgili faaliyetlerimin bir parçası olarak bilgi paylaşımı gereği zaten.

Sosyal ağların müdavimleri, özellikle de Friendfeed kullanıcıları ve bloglarımı takip edenler bilirler, “net vatandaşlığı”, internet üzerinde fikir ve iletişim özgürlüğünün ve mahremiyet hakkının korunması, internet ve bilişim hukuku, bu alanlarda sivil aktivizm konularıyla da yakından ilgiliyim. Şu sıralar kurucularından olduğum netdaş hareketinin (http://www.netdas.org) ivmelenmesi için ciddi bir çalışma içindeyiz. Ayrıca Korsan Partisi hareketinin kuruluşuna da destek vermeye çalışıyorum (http://www.korsanpartisi.org).  İnternet sansürü ve bağlantılı konularda sürekli yazıp çiziyorum ve bu aktivizm alanında on yıldan fazla süren bir faaliyetim var. Bu bağlamda kendimi bir tür “dijital aktivist” olarak tanımlayabilirim.

Faaliyette bulunduğum bir başka alan ise sanat. Özellikle plastik sanatlar ve performans sanatları hakkında yazıyorum. Takip ettiğim sanatçılar var. Bu konuda bir miktar yayınım mevcut. Yazmak dışında, katıldığım veya organize ettiğim etkinlikler de bulunuyor. İnsanlara sanata olan ilgim “hobi” gibi geliyor, ama ben bunu duyduğumda şiddetle karşı çıkıyorum. Bu konuyu fazlasıyla ciddiye alıyorum. Önemsediğim ve gerçekleştirmeye uğraştığım projelerim var. Bu da benim için bir “iş” kısacası.

Bir kaç yıl önce, artık yetişemediğim ve beni fazlasıyla yorduğu için bıraktığım bir işim de vardı: “etkinlik yönetimi” (event management). Bu alanda halen faaliyette bulunan az sayıda şirketten birinin kurucu ortağı idim, ama şirketi devredip bu sektörden ayrıldım. Yaklaşık onbeş yıl reklam sektöründe, sonra da etkinlik tasarımı ve yönetimi işinde çalıştım. Yukarda saydığım işlerimin bir kısmının yanı sıra yani. Bu işin o işlerden daha fazla kazandırdığını itiraf etmem gerek. Ama daha yorucu olduğu da aynı ölçüde doğru. Dolayısıyla işin ağır tarafını bıraktım ve sadece kurumsal iletişim danışmanlığı kısmını korudum.

Şimdi, bütün bunları niçin yazdım? Övünmek, “bakın ben ne çok yönlü bir kişiyim” demek için mi? Bakın, öyle algılarsanız çok üzülürüm! Bunları yazdım, çünkü “ne iş yapıyorsun” sorusuna ancak böyle doğru bir karşılık verebilirim.  Ama merak etmeyin, bu soruyla karşılaştığım zaman, eşim gibi yapıyorum, yani bu işlerden bir ya da birkaçını duruma göre seçip soruyu kısaca geçiştiriyorum. Karşımdakinin rahatını düşünüyorum.

Aslında bütün bunları yazmamın nedeni bu blogun amacına hizmet etmekti. 21. yüzyılda işin ve istihdamın doğasının nereye doğru gittiği hakkında kişisel bir örnek vermek istedim. Çünkü işler hem hızla çeşitleniyor hem de birbirine geçiyor, “yakınsıyor”. Eskiden akademisyenlerin kullandığı “disiplinlerarası” kavramı bugün insan kaynaklarının has kavramlarından biri haline geldi.

İnanın, sanat ve siyaset dışında, yaptığım bu işlerden hiçbirini planlı programlı bir şekilde bir kariyer olarak ben seçmedim. Bu sonuç, “şeylerin hali”… Kendiliğinden oldu bütün bunlar. Ya da buna Stephan Mallarmé’nin ünlü nitelemesiyle “nesnel tesadüf” diyebilirim.

Eh, artık kısaca toparlayayım: Hayatım işte böyle çeşitlendi, çünkü önce felsefe okudum. Felsefeyi bitirdikten sonra, master’ımı yaparken “oyun teorisi” ile ilgilenmeye başladım. Master’ımın asıl konusu sanat ve siyaset ilişkisi ile ilgiliydi. Ama oyun teorisi beni ekonomi ve uluslararası ilişkilere götürdü. Bu disiplinler de tarih olmadan ayakta duramıyordu. Ben de doktoramı disiplinlerarası bir alanda yaptım. Bilim, teknoloji, özellikle de bilgi ve iletişim teknolojileri oldum olası ilgimi çekerdi (Bunda rahmetli babamın da ciddi payı var). Ben de disiplinlerarası bakışımı özellikle bilim-teknoloji ve iletişim alanına odaklamayı seçtim. (Bu arada sanat ve siyaset varlığını korudu.) Bütün bunları yaparken tek bir şeyin bilincindeydim: eğitimimi üniversitede kariyer yapmak için sürdürmüyordum (nitekim aynı süre içinde çalışıyordum, müzik prodüktörlüğü, konser organizatörlüğü gibi eğlenceli işlerim oldu). Nitekim doktoramı bitirdikten sonra uzun süre üniversitelerle (özellikle de devlet üniversiteleriyle) ilişki kurmamak için direndim. Bugün de ders vermeye başka bir gözle bakıyorum. Ders vermek en az öğrencilerim kadar beni de besliyor. Kişisel bir özelliğim mi bozukluğum mu desem, bir durumum var: hareket etmeden duramıyorum. Sürekli yeni bir şeylerle ilgilenmek zorunda hissediyorum kendimi. Daha önce öğrendiklerimden biriktirdiklerimi (yani deneyim sonucu bilgiye dönüşmüş enformasyonu) ise “kullanıyorum”. Yani kendimi bir tür “bilgi işçisi” olarak tanımlayabilirim.

“Hedeflerim” mi? Bir çok hedefim var. Yukarda saydığım alanların her birinde ürün vermeyi sürdürmek en önemli hedefim. Yaşlandıkça, belki, o da belki, bu alanların sayısını bir miktar azaltabilirim. Ya da hiç aklımda olmayan bambaşka bir işi yapmaya da başlayabilirim (aslında aklımda gourmet yazar, müze küratörü, balıkçı gibi bir kaç alternatif de yok değil hani!). Bilmiyorum. İşin bu kısmını nesnel tesadüflere bırakacağım…

Ee, gençler bütün bunlardan ne öğrenebilir? Mesela on yıl sonra büyük olasılıkla hiç akıllarına gelmeyecek bir işi yapıyor olacakları fikrine alışabilirler. Hatta bu iş muhtemelen şu anda var bile olmayabilir. Giderek hızlanan ve “ağ etkisi” ile birbirine bağlanan bu karmaşık dünyada kazanacakları en önemli yeteneklerin bilgiyle ilgili olacağını da öğrenebilirler. Yani bilgiyi edinme, işleme, diğer bilgilerle ilişkiye sokma, güncelleme, bilgi süreçlerine hakim olma, ama herşeyden önce bilgiyi paylaşarak katma değerini artırma yeteneklerinden söz ediyorum. Bu yeteneğin geliştirilmesi (ki bu öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir yetenektir), hemen her koşula şimdiden hazır olmayı sağlar.

Elbette, bir de kendinize yakışanı bulmanız gerekiyor. Bunun için de önce kendinizi bulmanız ve sürekli aşmanız gerek. (Tabii bu arada kendinize yakışanı giymeyi de ihmal etmeyin!)

İnsan aynı anda birçok iş yapabilir, hepsini gayet iyi de yapabilir. Kendinizi asla azımsamayın.

Dr. Özgür Uçkan

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Kültür Yönetimi Bölümü

Türkiye İhracatçılar Meclisi  Bilgi Ekonomisi Danışmanı

Türkiye Bilişim Vakfı Bilgi Politikaları Danışmanı

http://www.ozguruckan.com

http://ozguruckanzone.blogspot.com

http://kaotikretorik.wordpress.com

Türkçe İş Arama Siteleri

HR WEBEn sevdiğim merak alanlarımdan biri web site/blog listeleri yapmak. Bugüne kadar yaptığım blog listeleri yayında; Kadın blogları, Türkçe Müzik Blogları, Türkçe Sinema Blogları, Türkçe Gezi blogları, Türkçe Moda Blogları

Mesleğimi düşününce herhalde yapmam gereken ilk liste “Türkçe İş Arama Siteleri” olur dedim kendi kendime. Bayağı bir zaman listeyi toplamakla uğraştım. Bu arada ne kadar çok sitenin açılıp kapandığını gördüm, üzüldüm. Kimisi iyi işletilemediği, kimisi gerekli kanuni izni almadığı için yayın hayatını sonlandırmış olabilir.

Aşağıda yazılı olan iş arama sitelerine mutlaka ekler ve listeden çıkacaklar zaman içinde olacaktır. Lütfen sizin bildiğiniz ama benim henüz rastlamadığım site varsa yorum bölümü vasıtasyla bana iletin, listeye ekleyelim.

İşte Kaynağım İnsan okuyucularına bir İnsan Kaynakları hizmeti daha;

Türkçe İş Arama Siteleri  🙂

İş Arama Siteleri

İşkur – Türkiye İş Kurumu

Kariyer.net

Kariyer Executive

Secret cv

Yenibiriş

Monster Türkiye

Kalifiye.net

Mülakat.net

Eleman Arıyoruz

cvtr.net

Argonik.com

AvrupaData.com

Kariyer Zirvesi

İş İlanları

İş İlanları.us

Hızlı İş İlanı

Eleman.net

Tek Adres

İşbul

İlan.gen.tr

Elemanonline

Consept Kariyer

Ulusal İlan

İş ara İlan ara

İş Arayan.org

e-CVbank

e-Şirket

Kariyer 24

Jobnak

Eleman1

İş Başvurusu

Eleman Türkiye

Nakit Vakit

Kariyer İste

Eleman Ara

Elemanbul

Kariyerin.com

Empatik.net

Roksi.net

İş-Kariyer

e-kolay – işara

.

Niş İş Arama Siteleri

Kariyer Genç (Yeni mezun ve stajyer adayları için)

MMKariyer (Multimedia, web, programlama ve tasarım profesyonelleri için)

Engelsiz Kariyer (Engelliler için)

Kadrokur (Yiyecek İçecek sektörü için)

Eleman Kiralama ( Bilişim sektörü için)

Yapı Kariyer.net ( yapı sektörü için)

Gemi Personeli (Denizcilik sektörü için)

İTKİB ( Tekstil sektörü için)

İlk İşim (Yeni mezunlar için)

Rem İş Kulübü ( Reklamcılar için)

Autocad Hocası (Autocad profesyonelleri için)

AB İlan ( Avrupa Birliği için)

Dexigner (tasarımcılar / tasarımcı stajyerler için )

Peyzaj (Peyzajcılar için)

Part Time İş (part time iş arayanlar için)

Hekimler İçin İş İlanları ( hekimler için )

Muhasebe İş İlanları ( muhasebeciler için )

Memurlar (kamu personeli için)

Pik CV ( perakende sektörü için)

Jobula ( BT profesyonelleri için)

Kobikent (Kobiler için)

Perakendecv

Lojistikcv

Sağlıkcv

Turizmcv

.

Danışmanlık Firmaları İlanları

Adecco

Data Expert

Metropol

GAP Danışmanlık

Korn/Ferry International

Fortune

Dilara Danışmanlık

.

İş Arama Forum

Beyin Avcısı.net

.

İş Arama Motorları

İşvar.com

Careerjet

Eleman.net Seri

Jobgeni

.

Üniversite Siteleri

ODTÜ

Bilgi Kariyer

İTÜ

Boğaziçi

Doğuş Üniversitesi

Koç

Yıldız

.

Bölgesel İş Arama Siteleri

BursaKariyer.net

Bursatrend

Kocaeli Bilişim

İstanbul İş İlanları

Ankara İş İlanları

İzmir İş İlanları

.

Şirketlerin İş Arama Siteleri

Koç Kariyer

Sabancı Kariyer

.

Gazetelerin Seri İş İlanları

Hürriyet Seri İş İlanları

Sabah Seri İş İlanları

Milliyet Seri İş İlanları

.

CV Gönderme Hizmeti

CV Yolla

.

İş Tecrübeleri Paylaşma

Nasıl bir firma?











Homo Kaynakları !

Gayler

Başlık çarpıcı olmalı değil mi? Kadın haklarının en başta bir insan hakları sorunu olması gibi eşcinsel hakları da önemli bir insan hakları sorunu. Gayler özellikle yaratıcı mesleklerde oldukça başarılı olsalar da, ülkemizde, kamufle olmakta zorlanan çoğu oldukça eğitimli travesti iş bulma konusunda çok zorlanıyor ve fuhuşa itiliyor.

Tabi gaylerin kısmen kendini gizleyebilmesi yaşadıkları sıkıntıları önlemiyor, özellikle gay olduğunun tahmin edilebildiği, fazla maskülen olmayan arkadaşlarımızın iş yerinde çeşitli aşağılamalar yaşadıklarını, eşcinsel oldukları için işten çıkarıldıklarını biliyoruz.

Toplumumuz pek çok konuda olduğu gibi eşcinsellik konunda da bilgisiz, örneğin eşcinsellik hakkında yaygın bir söylem cinsel tercih olduğudur, ama bu ifade yanlıştır. Kimse cinselliğini seçmez, hiç kimse ben eşcinsel olayım demez ve çoğu kimse bunu büyük acılarla zar zor kabul eder. 40 yaşına gelmiş halen eşcinselliğini kabul edememiş acı çeken bir sürü insan vardır.

Eşcinsellik cinsel tercih değilse peki nedir? Eşcinsellik insanlık tarihinin her döneminde, her din ve toplumda görülmüş, doğada görülen bir cinsel çeşitliliktir. Bilim kısmen genetik olduğunu düşünüyor, tüm bulgular bunu doğrular nitelikte, yani tanrı vergisi. Zaten doğada çoğu memeli canlıda görülmesi bunun bir kanıtı. Davranışları yakından incelenen (şimdilik)  500’e yakın canlıda görülen (150’si kuş türü) * eşcinsellik doğaya aykırıdır demek bir haksızlık.

Ayrıca bütün toplumlarda, din-milliyet, ülke, ırk, zenci, beyaz, çekik gözlü v.s farketmiyor eşcinsellerin % oranı, yani insan doğasında görünme yüzdesi aynı, ama bazı demokratik ülkelerde bir cüzzamlı gibi saklanmadıkları için sayıları fazla zannediliyor.

Oysa, örneğin bugün şurada bilgisayar sayesinde birbirimizle yazışıyor, iyi kötü, kavgalı kavgasız birşeyler konuşuyor, paylaşıyorsak bunun önemli bir payının bir eşcinsele ait olduğunu ve onun gay olduğu için ne acılar çektiğini, ne tür haksızlıklara uğradığını bilmiyoruz ki bilgisayar-teknoloji adına verilen dünyanın en büyük ödülü onun adına verilir. **

İnsanlar tanımadığından, bilmediği herşeyden korkar, bizi tanımıyorsunuz, eşcinsellik nedir tam bilmiyorsunuz, toplumun bütün korkuları bu yüzden. Eminim pek çok arkadaşımı tanısanız, bir kafede bir kaç saat muhabbet etseniz, bir kahve içseniz bu fikriniz değişecektir.

Biz de insanız, biz de ağlıyor, gülüyor ve aşık oluyoruz, bizim de bir annemiz var… İçimizde iyi insanlar da var, kötü insanlar da, tıpkı heteroseksüller gibi, onlardan ne fazla, ne eksik…

Yazan: Gaykedi
.

Ayşe Musal

“REKLAMCI” OLMAK!

Kime reklamcıyım desem art direktör müsün, reklam yazarı mı diye soruyor!

Veya daha kötüsü “ yani ne iş yapıyorsun?”

Ben “reklamcı”yım. Yani Ajansta yarattığımız işleri müşteriye satan, müşterilerimizin isteklerini filtreleyerek, marka stratejisi doğrultusunda doğru mesajı, doğru mecrada, doğru kişiye doğru şekilde söylenmesi için doğru bir brief hazırlayıp ajansın mutfağı olan kreatif bölüme ileten, işin doğru zamanda, doğru şekilde, belirli bir bütçe içinde yayınlanmanısını sağlayan kişi.

İpek Aral Kişioğu benden bu yazıyı istediğinde çok kolay olacak gibi gelmişti ama mesleği seçme sebeplerimi anlatmak zor.

Öncelikle Müşteri yönetimini meslek olarak seçmek isteyenlere bir iyi, bir kötü haberim var.

İyi haber: Genelde Genel Müdürler, Ajans başkanları Müşteri Yönetiminde çalışmış insanlardan çıkıyor..

Kötü haber: ne kreatif bölüm ne de müşteri sizin yaptığınız işe %100 kredi veriyor, hep arada kalıyorsunuz: çift taraflı ajanlar gibi.

Yazının başında anlatmak istediğim aslında bununla ilgili. Dışardan bakınca kimse sizi “reklamcı” olarak algılamıyor. Diğer yandan reklamın tam olarak merkezindesiniz.

Müşteri yöneticisi bir yerde orkestra şefi gibi. Ajanstaki birimlerin koordinasyonundan, bütçelemesinden ve zamanlamasından sorumlu. Müşteriye karşı sorumluluğu ise müşterinin ürün, hizmet, markasını ve sektörünü çok iyi tanımak, rakiplerini takip etmek, müşterinin ihtiyacını öngörmek, müşterinin beklentilerinin ötesine geçmek yani elma istiyorsa müşteri ona meyve sepeti sunmak… Tabii gerekçeleriyle…

Benim reklam sektörüne geçmem aslında tamamen tedadüf oldu. Turizm ve otel işletmeciliği okudum. Uzmanlığım ise yiyecek içecek bölümü idi. Bir otelde ziyafet müdür yardımcısı iken reklam bölümünü de bana bağladılar. 24 yaşımda, otelin iletişimden sorumluydum ve pazarlama iletişiminin ne oldluğu konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Sene 1996. Müşteri olarak reklam ve reklamcılarla tanıştım.

Ben kurumsal otelcilikten, herkesin bir birine “Hanım-Bey” diye hitap ettiği, belli bir giysi kodu olan bir kültürden geliyordum. Karşımdaki reklamcılar öncelikle “ilk isim-sen- spor giysi” üçgeniyle beni şaşırttı. Reklamcılar işe giderken o gün ne giymek istiyorlarsa onu giyiyorlardı. Bağlı olduğum Holding’in mütevelli heyetiyle görüşmeye giderlerken bile altlarında jean pantolon, üstlerinde bir zahmet ceket oluyordu.

Evet itiraf ediyorum, bu işin ilk beni etkileyen kısmı bireysel ifadeye tanıdığı özgürlüktü. İşe giderken diledikleri giysileri giyiyorlar, koca koca adamlara gencecik kızlar ilk isimleriyle hitap ediyor, kimse bunu “saygısızlık” olarak algılamıyordu.

Reklamcılığa Giriş ve Finar

Daha sonra İstanbul’daki ilk patronumla İngiltere bağlantılı bir turizm işi yaparken patronumun Kurumsal Tasarım firmasında bir pozisyon boşluğu oldu. Turizm işi pek parlak gitmiyordu zaten. Selim Seval Finar Lloyd Northover Citigate’de iş geliştirme koordinatörü olarak çalışmamı teklif etti. Ben kabul ettim ve böylece reklamın çok niş bir parçası olan “kurumsal tasarım” ile tanıştım.

Sene 1998. İlk başta tüm new biz sunumlarına Selim Bey ile birlikte giderdim. O sayede “kurum kimliği, amblem, logotayp, pay-off, kurumsal tasarım, faaliyet raporu” vb… bir çok yeni kavram hayatıma girdi. İlk kez elime fotoğraf makinasını alıp fotoğrafa başlamam da Selim Seval sayesinde oldu. Profesyonel bir fotoğrafçı olan eski patronum beni tam manasıyla eğitti. O ağır fotoğraf malzemelerini taşıyarak, onunla birlikte kurarak, hafta sonları günün ilk saatlerinde fotoğraf turlarına çıkarak “ışığın grafiği”ni biraz olsun öğrendim. Süreli yayınları takip ettim, tüm paramı fotoğrafa yatırmaya başladım. 2000 yazında 2 faaliyet raporu tasarımı ile International ARC Awards bronz ve gümüş ödüllerini kazandığımızda NYC Plaza oteldeki ödül töreninde, Selim Seval’ın kendisinin bile düşünmediği bir şey oldu: İlk kez bir Türk ajans bu yarışmaya katıldı ve 2 ödül aldı. Finar, Türkiye’nin ilk kurumsal tasarım ajansıydı. Ben işe başladığımda 17 müşterisi vardı. 2000’de ayrıldığımda 54!

2000’de iş değişikliğim şu şekilde oldu: Selim Seval ortaklığında yeni bir reklam ajansı kuruldu. Ben de o ajansa Müşteri Temsilcisi olarak transfer oldum. Odağımız finansal reklamdı. Yani halka arz olacak firmaların iletişimini yapmak.

İş fikri olarak müthiş olmakla beraber zamanlama feciydi. 2000 Eylül’ünde kurulan ajansın henüz tanıtımını yaparken 2000 kasım krizi oldu. 2001’in ilk aylarında şunat kriziyle “ne iş olsa yaparız” tarzı reklamcılığa döndük..O dönem Selim Seval’ın ortağı olan Zehra Üsdiken’den brief yazmak da dahil olmak üzere temel reklamı öğrendim. Zehra Üsdiken’in bir sözü hep kulaklarımda kaldı: hata yapmaktan korkma. Hata yapabilirsin, hatalarını çeşitlendirebilirsin ama hatalarını tekrar edemezsin! Hayır sözcüğünü kullanmadan itiraz etme sanatını ise bir kaç ay sonra Leo Burnett’te Ümit Çelebi’den öğrenecektim…

Merhaba Leo Burnett

2001 Eylülünde işsiz kaldım. Özgüvenimin magma tabakasına karıştığı bir dönemdi. 17 yaşımdan beri part-time/full-time aralıksız çalışmıştım. Çalışmadan bir hayat nasıl geçer bilmiyordum.

Hayat manalı tesadüflerden oluşuyor bence. İşsiz kaldığım dönemde bir gün kontrol için göz doktoruma gittim. Göz doktorum ve aile dostu Şule Ziylan kayınpederinin Reklamcılar Vakfında önemli bir pozisyonda olduğunu söyledi ve Şule Ziylan sayesinde ondan tavsiye almak üzere bir randevu kopardım. Sağ olsun, dünyanın en mütevazi insanı, müthiş bir reklamcı olan Çetin Ziylan bana sadece vakit ayırmakla kalmadı, bu mesleği neden sevdiğimi bana benim ağzımdan duyurttu. Ben rutin çalışmayı sevmiyordum. İş giysilerini de. Reklam bana aynı anda bir çok sektörle ilgilenme, her gün yeni bir şey öğrenme fırsatını sunuyordu. Yaratıcılığımı kullanmama olanak veriyordu. Müşteri yönetimindeki her insan gibi ben de sahnede olmayı yani sunum yapmayı seviyordum. Sanatla sadece izleyici/takipçi olarak ilgiliyken, yetenek olmaksızın sahnede olmamı sağlıyordu bu meslek. Ayrıca iyi olduğum bir şey vardı: insan ilişkileri. İflah olmaz bir iyimserdim ve insanlardaki iyiyi çıkartmayı biliyordum. Öğrenmeyi ve yenilikleri takip etmeyi seviyordum, sorumluluk sahibiydim. Sonuç odaklıydım. Çalışmak sıkıcı olmamalıydı. Eğlenerek çalışabildiğim, yaratıcılığımı kullanabildiğim bir oyun alanıydı reklam. İçimdeki hevesi ve öğrenme tutkusunu fark eden Çetin Ziylan benim için müthiş bir şey yaptı ve bana uluslararası bir ajansta iş görüşmesi ayarladı.

Ajans başkanı ve Genel Müdür ile iş görüşmesi yaptığım gün Perşembe idi. Pazartesi günü işe başladım. Leo Burnett, benim için bir çok değerli anıya gebe ve çok şey öğrendiğim, sektörün en başarılılarıyla çalışma imkanı sağlayan bir yerdi. Her şey bir yana bir pazarlama dahisi olarak gördüğüm Ali Özbora ile, kısa bir sure için de olsa Esra Acar ile, bir kreatif deha olduğuna inandığım Engin Kafadar ve hayatımda tanıdığım en başarı odaklı kreatif direktörlerden biri olan Yaşar Akbaş ile, müthiş bir PR ekibiyle, harika bir medya planlama ile ve inovatif bir interaktif ajansla aynı anda çalışma şansım oldu. Tabii hiç bir ajans gibi Leo Burnett de gül bahçesi vaad etmiyordu. Dedikodu, entrika, güç gösterileri, ikiyüzlülük, kıskançlık vb.. iş hayatının olmazsa olmazlarının tam da göbeğiydi bu ajans … Değişen orta yönetimle birlikte kendimi görünmezmişim gibi hissettiğim, mobbinge maruz kaldığım dahi oldu. Orada öğrendiğim en temel reklam gerçeği şu idi: algı gerçektir. Ben algıladığımı yaşadım, iş arkadaşlarım da nasıl algıladılarsa öyle yaşadılar beni. Burada İpek Aral’ın “kötü yönetici ile nasıl çalışırsınız” yazısını okumanızı öneriyorum.

Leo Burnett sonrası reklama mola dönemiydi. Öncelikle sektör değiştirip 6 ay kadar bir firmada Pazarlama Direktörlüğü yaptım. Firma içindeki iç reklam ajansından da ben sorumluydum.

Girişimcilik Dönemi …

Reklamı çok özlemiştim. Finar’dan tanıdığım bir art director arkadaşımla beraber bir butik Ajans kurduk. 2 sene boyunca işi sürdürdük, ancak çok ciddi ticari hatalar yaptığımız için nakit akışını bir türlü sağlayamıyorduk. Deli gibi alacağımız vardı ama cebimizde para yoktu. Meslek hayatımın en meteliksiz dönemini geçirdim. Parasızlık ve bir takım temel anlaşmazlıklar araya girince ortağımla yolları ayırdık.

O işten öğrendiklerim benim için paha biçilmezdir. Kendi işini yapmak demek, kendi işin olmayan şeyleri de yapmak demekmiş: muhasebe, finans, prodüksiyon, satınalma, ofis boy vs… Kendi işini yapmak, ajans açmak isteyen tüm meslektaşlarıma tavsiyem şu olur: mutlaka burada bahsi geçen diğer işleri yapacak başka birini bulun. Yoksa kendi işinizi yapamaz hale gelirsiniz ve finanstan minimal düzeyde de olsa anlamıyorsanız meteliksiz kalırsınız. Tabii diğer yandan inanılmaz bir manevi tatmin her sabah işe mutlu gitmek, her işi kendi yönteminle yapmak…

Wunderman’lı Günler …

Bu tecrübemin akabinde şahane bir şey oldu. Leo Burnett’in bana kazandırdığı en önemli insanlardan biri olan Bahadır Fenerci, beni Atilla Aksoy ile tanıştırdı. Profesyonel hayata dönecektim. İş görüşmemizde o kadar heyacanlıydım ki nasıl konuştuğumu bile bilmiyorum. Atilla Aksoy’a tek kelime ile hayrandım. Ağzından çıkan her kelimeyi dikkatle dinlemeniz gereken bazı insanlar vardır. Hepsinde yaşanmışlıktan gelen bir tecrübe vardır… Atilla bey öyle biriydi.

Atilla AKsoy, şimdiye dek tanıdığım en çalışkan reklamcıydı. En kültürlü, meraklı olanlardan biri. Ondan öğreneceğim çok şey vardı. Ve böylece son derece keyif aldığım Wunderman serüvenim başladı. Aksoy, ajansta pek bulunmuyordu. Zorlu ama çok iyi müşterilerim vardı: hepsi sektörünün lideri. Bu dönemde iş ortaklarımız Cem Argun ve Emre Erşahin hayatıma girdi. Onların zekaları, stratejik bakış açıları, bilgileri ve deneyimleri, sektörü yakından takip etmeleri, sektöre katkıda bulunmaları beni çok etkiledi. Atilla Aksoy’un, Wunderman’dan ayrılıp yeni ajans kurması benim işe başladığım 6. aya denk geldi. Biraz kan kaybeden Wunderman Y&R Ajans başkanının yönetimi ele almasıyla ben ayrılmadan önceki son aylarda inanılmaz toparladı ve üst üste bir çok büyük müşteri aldı. Rauf Olcay’ın hem kişilik, hem yaratıcılık anlamında kreatife olan katkısını da göz ardı etmemek gerek.

Altavia Müşteri Hizmetleri Direktörü

2008’in ilk aylarından beri bir Fransız network’u olan Altavia’da Müşteri hizmetleri Direktörüyüm. Birçok uluslararası müşterimiz var. Türkiye’nin ilk baskı yönetimi yapan ajansıyız. Baskı Yönetiminin yanı sıra sadece Perakende sektörüne hizmet veren “ticari reklamcılık” yapan ilk ajansız. AMPD üyesiyiz. Ajanstaki her bir müşteri yöneticisi perakende sektörü konusunda son derece donanımlı, sektörel yenilikler konusunda sürekli eğitim veriyoruz onlara. Yeni mecralarda da yavaş yavaş varlığımızı hissettiriyoruz. Network olmanın avantajlarını hem uluslar arası müşterilerimizde hem de yerel müşterilerimizde hissediyoruz.

Reklamcılık Hakkında Birkaç Anektot

Küçükken, ailem bana sürekli maymun iştahlı olduğumu söylerdi. Çocukken bale, basketbol, binicilik, hentbol, piano, aerobik, jogging, dil eğitimi, bisiklet, tenis, yüzme, folklör, ping pong, kayak, buz pateni ile ilgilendim. 18 yaşımda bu saydıklarımdan hiçbirinde yeterli değildim ama basket hariç (hiç beceremiyordum) hepsini seviyordum. İş hayatına atılınca bu maymun iştahlılık reklamdan önceki iş hayatımın ilk yıllarında kısa sürede iş değiştirmek şeklinde kendini gösterdi. Yaptığım her işten çok çabuk sıkılıyordum.

Sonra reklamla tanıştım. Aynı anda bir çok şeyle ilgilenmenin şart olduğu bir meslekti reklam. “Multi tasking” yani aynı anda bir çok iş yapabilmek, bir çok farklı konuyu düşünebilmek bu işin en önemli gereğiydi. Yani tam anlamıyla maymun iştahlılığın prim yaptığı, konudan konuya atlayabileceğiniz, bir çok çeşitli sektör konusunda bilgi sahibi olabileceğiniz bir alandı. Hiç bir gün bir diğerinin benzeri değildi. Benim için en cazip yönlerinden biri de bu oldu mesleğimin.

Örneğin bir tesisatçıyla boru konuşabilirsiniz, bir doktorla belirli bir ilacın endikasyonlarını veya bir tekstilci ile kreasyonlarında kullanacakları kumaşların tonlarını…

Mesleğimin bir diğer güzel yanı, yarattığımız işi hemen görebilmek: gazetede, billboardda, Tv’de, basılı bir broşürde, internette…

Bu mesleği seçeceklere ve genç meslektaşlarıma söyleyebileceğim en önemli şey bu işi sevmeden yapamayacakları. Sevmeden bu kadar stresli, uzun saatler ve kısıtlı teslim zamanlamalarıyla çalışamazsınız.

Müşterinizi de sevmeniz gerekir. Sevmediğiniz zaman, müşteri mutlaka samimiyetsizliğinizi anlar ve sizinle savaşmaya başlar. İşyerindeki günleriniz bir güç savaşına, hayatınız bir kabusa dönüşebilir. Sevdiğiniz zaman samimi davranırsınız.Samimiyet her zaman ödüllendirilir, müşteriniz size ve uzmanlığınıza güvenir.

.

Benim söyleyeceklerim bu kadar şimdilik. Umarım biraz yaptığım iş hakkında fikir verebilmişimdir.

Sevdiğim Mülakat Soruları – I

interview_cartoonHiçbir mülakat bir diğerine benzemez aynen her insanın biricik olduğu gibi. Karşınızdaki adayın niteliğine, iletişim becerileri, kişiliğine göre akış şekillenir. Mülakat bir İnsan Kaynakları Uzmanının karşısındaki adaydan en fazlasını almak için istikrarlı şekilde soru ürettiği zamanlardır. Uzmanın soru kalitesi adayın iletişim ve kendisini ifadelendirebilme seviyesini arttırır. Adaya yöneltilen bir temel soru alt sorucuklara bölünür ve mülakat renklenir, zenginleşir.

Sorulan soruların adayı düşündürmesi gerekir. Aday kimi soru için çok hızlı cevap verebilirken, beklemediği sorularda temkinli davranır ve aslında gerçek kişiliğini sergiler. Beklenmedik sorular karşısında aday agresifleşebilir, gereksiz sorgulayıcı bir tavır içine girebilir hatta yalana başvurabilir. İşte böyle zamanlarda görüşmeyi yapan İnsan Kaynakları Uzmanı çok dikkatli olmalı, satır aralarını okuyabilmelidir. Hiçbir mimik ve jesti kaçırmamalı ama kendi pozitif yaklaşımından da hiçbir zaman ödün vermemelidir.

Karşısındaki adayı hırpalayarak sonuca ulaşmaya çalışan mülakat tarzından şahsen hiç hoşlanmam, yapanı da mesleğin kötü icracısı olarak kabul ederim.

Bu yazı dizisinde adaylara yönelttiğimde en çok verim aldığım soruları gruplar halinde paylaşacağım. Şu an iş arıyor ve başvurular yapıyor olabilirsiniz. Siz de sorulara okuduktan kendi cevaplarınızı verin, hem kendiniz hakkında biraz düşünün, hem de görüşme öncesi ufak bir antreman yapın 🙂

“Başlayalım mı? …………………………… 😉

“Bana kendiniz hakkında özgeçmişinizde göremeyeceğim bir şey söyleyin”

“Şirketimiz hakkında neler biliyorsunuz?”

“Bu pozisyon için fazla nitelikli olduğunuzu düşünüyor musunuz?”

“Sizce en kuvvetli yetenekleriniz nelerdir?”

“Meslekdaşlarınız ile kendinizi kıyaslarsanız performansınıza on üzerinden kaç puan verirsiniz?”

“Kendinizde hangi yeteneklerin daha güçlü olmasını isterdiniz?”

“Sizce beyniniz ne renk?”

“Şimdiye kadar içinde bulunduğunuz en yaratıcı proje hangisi?”

“Beklediğinizden fazlasını bulduğunuz bir durumu anlatır mısınız?”